bugün

olay, duygu, hayallerin dil aracılığıyla, sözlü veya yazılı olarak biçimlendirme sanatı, yazın.
(bkz: literatür) (bkz: yazın)
fr.litterature.
kazanan arkadaşların dediğine göre okuması zevkli olan bölüm.
Edebiyat, insanın, kendini sanatsal değer taşıyan bir biçimde ifade etmesidir. Bir ağaç gibi, yazının bulunmasından önce sözlü olarak boy göstermiş, yazının bulunması ile iki dal halinde büyümeye devam etmiştir. Edebiyat insanın öğrenme isteğinin bir parçasıdır. Sürekli bir değişim içinde bulunan evrende insan, de bu değişime ayak uydurmak,kendini geliştirmek, ufkunu genişletmek için edebiyata başvurur.

Bir eserin edebiyat eseri özelliğini taşıyabilmesi için, sıradan olmaması, özgün olması, yaratıcılık eseri olması gerekir. Özgün olmayan bir eser, edebi değer taşıyamaz.

Edebiyat, günümüze uzanan bu zaman dilimi içerisinde, her bireyin kişisel beğenisinin farklı olması neticesinde, yine bir ağaç gibi kollara ayrılmıştır. Böylece birbirinden, anlatım biçimi, konuyu ele alış biçimi gibi konularda ayrılan kollar, yeni, özgün edebiyat akımlarını oluşturmuştur. Bu akımlar, dünyayı farklı perspektiflerden okuyucuya göstererek, olayları, başka bir toplumdan veya başka bir zamandan bir kişinin görüş açısından görebilmeyi sağlar. Diğer canlıların görüş açısından hayat, evreni anlatıp, kişiye doğa sevgisi kazandırabilir, ve hatta soyut bir bakış açısı ile, insana, insanı bamkaşka bir pencereden izletebilir. Kişiyi aydınlatarak ve bu aydınlık zincirini tamamlayarak toplumu aydınlatabilmeyi mümkün kılar. Böylece bir toplumun -ve hatta bütün insanlığın- gidiş yönünü bile değiştirebilir. Evrensel niteliği ile, toplumları aynı yola, aydınlanma, bağnazlıktan kurtulma ve devrim yoluna iletir.

Edebiyat akımları da, zaman içinden yenilenmek, kendini yenilemek zorundadır. Aksi taktirde, diriliğini, tazeliğini kaybeden böyle bir akımın verdiği edebi ürünler, özgünlüğünü kaybetmeye, dolayısı ile de edebi değerini yitirmeye başlar. Ortaya çıkacak her akım, her kelimeye, her tümceye yeni bir anlam katar. Edebiyata, dinamizm aşılar. Okurun, okuma zevkine hitap edecek daha çok akım oluşması neticesinde, okuma sevgisini artırır. Böyle bir ortamda yapılacak bir tartışma, edebiyat adına daha iyi meyveler verecektir.

Edebiyat sadece toplumları aydınlatmak, çağdaşlaştırmak adına bir araç olabildiği gibi, ilgi alanında eserler sunarak, bireyin, ilgi alanları çerçevesinde bilgi sahibi olmasını da sağlar. Kişinin sezgi yeteneğini geliştirir, kişiye derin bir kavrayış yeteneği kazandırır. Farklı bakış açılarından, doğayı, insanı incelemiş olması dolaysı ile, insana hoşgörü kazandırır. Edebiyata ilgi duyulmayan, gerekli değer verilmeyen toplumlarda, hoşgörü eksikliği, toplumun görüş açısının dar olması gibi sorunlar görülmesi manidardır. Bu şekilde, sanatçı-toplum ilişkisi sıkı olmayan toplumlarda, sanatçı, vermesi beklenen görüş açısını, bilgiyi, kendisinden, sorunlarında uzak olduğu topluma doğru biçimde sunamaz. *
türkçeleştiremediğimiz, ama edebiyata! gelince sahiplendiğimiz san'at...
edebiyat bir büyüdür.

kelimelerle oynamak onlara hayat vermek sonrada harflerin canlanıp karşınızda durması sizi şaşırtır.

büyülenirsiniz.

bazen bir romanda 15.yüzyılda kabarık kıyafetler içinde büyük bir salonda dans ederken,bazende bir şiirin içinde yanan bir aşkın ortasında hayal kurarken yakalamaya başlarsınız kendinizi.ya da kafanız karışır bir anda acaba ben ne yapıyorum,gerçek doğru ne diye düşünmeye dalarsınız.veya aslında gerçek olmayan bir karakter için endişelenirsiniz,korkarsınız,üzülürsünüz.ben olsam öyle yapmazdım dersiniz yada takdir edersiniz,keşke ile başlayan cümleler geçer usunuzdan.ne bileyim edebiyat sizi götürür,değiştirir,büyüler kısaca.

sanatların en etkinidir kanımca.benim vazgeçilmezimdir.
hayatın kağıda yansımadır edebiyat. hayatta gerçek olan ne varsa edebiyatı oluşturur. insanlar, canlı-cansız tüm varlıklar, duygular, mekanlar, zamanlar... bütün bunlar edebiyattır kalemle şekillendirildiği ve akılla yoğurulduğu zaman.
maneviyattır edebiyat[edebden gelir derler ama burada can baba devreye girer ''edebiyat edepli bir şey değil'' diye-]
"insan kendini en iyi insanda tanır" demiş goethe. edebiyat da insana karşısındaki insanı, dolayısıyla kendisini tanıması konusunda çok fazla şans veren bi olgu olduğu için sanatların en eğlencelisi sayılabilir.
duygu, düşünce, olayları söz veya yazı ile güzel ve etkili bir biçimde anlatmaya denir. okuyanların duygu, düşünce ve hayal dünyalarını geliştiren zenginleştiren eserlere ise edebi eser denir. edebi eserler, insanlar arasında doğal bir ilişkinin kurulmasını sağlar ve anlattıklarıyla onların önünü aydınlatır. öykü, roman, şiir, tiyatro gibi eserler bizim duygu dünyamızı zenginleştirir, geliştirir. ulusumuz, başlangıçtan günümüze dek edebiyat alanında pek çok eser ortaya koymuştur. edebiyatta, incelemeyi yaparken; tarih, felsefe, psikoloji, sosyoloji, sanat tarihi gibi bilim dallarından yararlanılır. geçmiş çağlardan günümüze dek ortaya konan eserler üç ana döneme ayrılarak incelenir. bunlar; islamiyet öncesi türk edebiyatı, islami devir türk edebiyatı ve batı etkisinde gelişen türk edebiyatıdır.
jean paul sartre'ın bir kitabı.. kitabın orjinal adı; (bkz: Qu est ce que la litterature)..
ifade kabiliyeti ve samimiyetin elele verip karsina ciktiginda sende olusturdugu etkiye inanamamana neden olan guzelmi guzel derya, deniz. sevmeden ilgilenilmesi ya da ugrasilmasi imkansiz olan ve sevmeyen bunyelerle karsilasildigi vakit (bkz: zaten sen sevsen ben sevmezdim)dedirtecek kadar ukalaliga sebebiyet veren tilsimli olgu.
feveran ve hezeyan mezeli bunalım/karanlık tasvirler neşretmek, satmak.-günümüz- ve hizmet.

edebiyat, ya statükoya hizmet bilinci ile güdümlenmiş, ya da geç kalınmış iç hesaplaşmaların, adam olmaya yetişememişliğin, zora güç yetirememişliğin imgelenmesi haline gelmiş çatmış. anlatamamaktan şikayetçi olmadıkları gibi, anlaşılamamaktan şikayetleri de eserlerinin teşrif sebebidir. biri(leri)nin iç hesabının çetelesi niteliğindeki başarısızlıklarına kim para verip satın almak ister ki?

manipülasyondan ziyadesi ile nasiplenmişliğinden gelen gücü sonucu etkili kabul edilen şair/yazar hizmetkar olmuş. bunun yanında basit tasvirlerle bezeli yeni yetme edebiyat(!)cılar da yazdıkları şiirlerin, nesirlerin; sütliman hayallerinde, aşkın koyu mavi karanlıklarında boğulmuş.-bahsettiğim bu son grubun var ya!-[az kalsın çok ciddi bir şekilde bitirecektim.]
lisedeki onca dersten biridir.

aslında düzgün yazmaya, konuşmaya, okumaya dayalı bir ders olması hasebiyle fizik, kimya, biyoloji, matematik gibi beyni epey zorlayan derslerin yanında daha zevkli olması gerekirken genellikle hocaları sayesinde sıkıcı ve çekilmez bir hal alan derstir.

okuma parçalarının başındaki ''hazırlık çalışmaları'' ve sonundaki ''metni anladık mı soruları'', hocaların bunlara verilen cevap doğrultusunda artı- eksi uygulaması yapması can sıkar.

okumak, sadece okumak, gerekirse duygulanmak için yazılmış şiiri uyak ve rediflerine ayırmaya çalışmak anlamsız gözükür.

bu dersin eklentisi olan kompoziyon dersinde ekstra bir şey yapılmayıp edebiyat dersine devam edilir.
kompozisyon sınavında 40-45 dk içinde zorlama bir konu hakkında imla ve noktalamaları yerli yerinde olmak suretiyle giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşan bir kompozisyon yazılır. ve bu kompoziyon sınavı genellikle 70 üzerinden değerlendirilir. zira daha üstü bir nota pek rastlanmaz.

liseye gelip kazık kadar olmuş genç için değil de bu dersin kökeni ve ilköğretim okullarındaki adı olan türkçe dersinde de ne bir eksik ne bir fazla aynı şeyler yapılırdı. o yüzden, bu dersin çocukları kitaplardan soğuttuğuna inanmaktayım(öğretmene göre değişir o ayrı)
cemiyette pişiyorum'un bir şarkısıdır.sözleri de derki;

bir taş attı havaya,ters tarafına geldi.
istediği kazanmak.
Kaybetmeye benzer mi?
iki adım önünde,tek çizgi kırık hayat.
Onu da geçemezsen,kahrolsun edebiyat.
Peşinden geleceğim,seni delirteceğim.
Birşey gördü havada.
Göz kırptı birkaç kere.
Mavi camı kıran el yazı yazdı deftere.
Kendine geleceksen,gelme daha karnın tok.
Biraz bekle şimdilik ölümün çaresi yok.
Bir ses duydu.Havada kaldı bütün sözleri.
Göreceklerin için duyduların yeter mi?
Koştu koştu ,öğrendi.
iki dağ iki dere.
Kırmızı ağaç dikti,toprak olmayan yere. *
derinlik , öz ister.insanlaşma yolunda büyük bir çabadır.
akılla duygunun beraber hareket ettiği sanat dalıdır.
''Egosunu büyük E harfiyle hissettiğim büyük bir aldatmacaydı edebiyat. Sıkıcı, donuk, yapay bir oyun, insani yanı eksik. istisnalar var elbette ama ben yine de yüzyıllardır süregelen bir aldatmaca olduğunu düşünüyorum edebiyatın. Kitabı açıyorsun ve uyuklamaya başlıyorsun.'' *
efendim malmunuzdur ki arapca da kelime kokleriuc harften ibarettir. cesitli kalıplara sokularak diger kelimeler elde edilir. edebiyat kelimesinin koko de "e-d-b" harfleridir ki "faaliyat" vezni ile edebiyat olmuştur. edebiyatın bilinene anlamının otesinde edebli, edebe dair gibi anlamlarıda vardır. bu yüzdendir ki üniversitelerin türk dili ve edebiyatı bolumunde okuyan ogrenciler "biraz e-d-b-li olun bakim. okudugunuz bolumun koku bile edeb" gibi densizlklere rastlamaktadır.
aslında sevilebilitesinin yüksek olduğunu düşündüğüm ancak okullardaki sacma sistem yüzünden öğrencilerin soğuduğu ders. edebiyat sadece okuduğumuzu anladık mı, divan edebiyatındaki feilatün hedeleri ya da bir ödev yapıp karneme bes düşereyim denilen ders değildir. hayatır,yasam tarzıdır hatta varolus sebebidir. *uzun lafın kısası daha kapsamlı olması ve sıkıcılıktan kurtulması gereken derstir.*
annesi tarafından, yatması için küçük Ede'ye söylenmiş sözdür.
ebediyete varan en güvenilir yollardan biridir.
felsefenin kendini beğenmişliği nedenli; felsefe ile uzlaşmaya yanaşmayan görüş/fikir/bilgi toplamı. fakat, en cevval felsefe savunucularının dahi örneklemelerde kendisinden yardım alıp; çelişki tokadını kendi yanaklarına akşettikleri görülmüş, izlenmiş, tespit edilmiş, kaydedilmiş ve alkışlanmıştır.

edit:
felsefe edebiyatın insanlığa bir değer/katma değer sunmadığını savlar. fakat, göt-hani hep bahsi geçen-zora düşünce en allame i cihanı bile edebiyattan nasiplenir. ciddiye alınmayışlarının sebeplerinden biri ve en önemlisi de bu çelişkidir.
edebiyat hayattır, kelimeler ile istediğiniz kadar istediğiniz sayıda samanyolu kurar. yıldızları kırpar, günde milyon kere göktaşı düşürürsünüz dünyaya. yaşamadığınız tüm hayatların başrolünde tüm replikleri söylersiniz. giyinirsiniz bir ağacı baştan sona. tüm yaprakları tek tek dökülene kadar. siz o ağaç olursunuz. ben çınar olurum örneğin. en sevdiğim ağaç. sonra bir yol olurum. üzerimden beş yaşında bir çocuk geçer. tek derdi mavi bir balon. sonra bir bank olurum. üzeri çizik, her yanı harf. en son bir şarkı olurum. notaları kırık dökük, sözleri yarım. ses olurum, dudaklarda fısıltı olarak, mırıldanır bir genç adam beni eksi sonsuz bir saatte gece.

topladım sevdiğim tüm adamların hayallerini topladım bir şiir etmediler
topladım sevdiğim tüm kadınların hayallerini topladım bir roman etmediler
topladım seni bana ekleyerek topladım edebiyat etmedi

seni edebiyattan çok seviyormuşum anladım

sen varsan edebiyat var
sen varsan tüm kelimeler benim oyuncağım
sen varsan aşığım aşka
sen varsan edebiyata aşığım
bir tek sensin buna neden
kalemimden damlayan sesin
ve hiçbir cümleye sığdıramadığım sevgim

seni türkçem kadar seviyorum !