bugün

* insanın hayallerinin yıkıldığı andır. yeni bir hayatın başlangıcıdır aynı zamanda. hani dünyayı ben kurtaracaktım, hani tüm dünyada gezilmedik bir yer bırakmayacaktım, hani her insan beni hürmetle karşılayacaktı * diye düşünmeye başlarsın. bir de bakmışsın büyümüşsün. o hayaller çocuklukta kalmış. biraz hüzünlü bitmiş hayallerin sonu, gerçeklere alışmışsın.
(bkz: fight club) izlediğin andır.
sevgilinin terkettiği andır.
gazını çıkardığı an!
- sen seçilmiş adamsın.
+ hocam başka seçilmiş adam mı kalmadı?
(bkz: gora)
yetenekli ve başarılı kişilerin görüldüğü andır.
özgüvenini kaybetmeye başladığın andır. *

sen kendini küçük zannedersin. halbuki en büyük alem sende toplanmıştır. ebru bunu fısıldar bize. bir tek nokta, en ince fırçanın ucuyla suya bırakılan minnacık bir nokta, olur sana umman-ı derya. yayılır, kıvrılır, lamelif misali dolanır. katreyiz alemde, lakin unutma ki, tek bir nokta, tekmil sırları içinde barındırır.

elif şafak - pinhan
benim gibi küçük yaşında abi,abla gibi yakınları tarafından hayalet,gulyabani efsaneleriyle korkutulmuş bünyenin genelde geceleri yaşadığı durumun özetidir.

ne diyor bu yazar? bekle sevgili yazar,anlatıyorum...

yıl kaç bilmiyorum ama ben 2-3 yaşlarımdayım. abim tüm muzip duygularını benim için derlemiş,hazırlanmış gecenin bir vakti kalkmış beni korkutmaya gelmiş. betimleme yapmıyorum sözlük,çünkü hepimiz beyaz çarşafların varlığından haberdarız. o yaştaki bir velet elbet korkar,korktum,annemin kıçının dibine uçtum dimdirekt. o sırada abi yatağına uçtuğu için küçük ma bella halüsinasyon görmekle yargılandı,ama bu ayrı.

çıkış noktası abinin korkutmaya geldiği sırada "ma bellaaağğ,sen seçildin ve ben seni ziyarete geldim." demesidir. ve bu olayın üzerine izlenen onlarca "seçilmişlere gelen hayaletli,perili,gulyabanili gibi film"lerle oluşan önemlilere,seçilmişlere bu tür kahramanlar gönderildiği düşüncesi oluşmuştur.

ama sözlük,onca yıl geçmiştir,her gece en ufak kıpırtıda kapı,pencere gözlemlenmiştir;ama yoktur.
ve anlarsın artık... sen önemsizsin,seçilmemişsin...
her konserde sanatçı kıçını dönüp gittiğinde sahneye bakan binlerin hissettiği duygudur efendim. (bkz: yalansa yalan de)
(bkz: herkesin dünyadaki en önemli insan olması)
askerde herkesten ayrılıp ranzaya uzandığın ilk gecedir. sevdiğin insanlar seni yalnız bırakmıştır. kimse oraya gitmene engel olamamıştır. bir de yabancı bir insandan *haksız yere karşılık vermeyecesine yediğiniz ilk fırça artık bu dünyada küçücük bir ayrıntı olduğunuzu size anlatır.
facebook'ta arkadaş listesini gerekliler, gereksizler diye ayırdıktan sonra gereksizleri silince sadece 21 kişinin kaldığını gördüğüm andır.

gerekliler + gereksizler = 247

evet çevremde vazgeçemeyeceğim ve benden vazgeçemeyecek sadece 21 kişi varmış. bunca yıllık hayatımda tiksinç bir çevre kurmuşum kendime. sağol facebook bunu bana gösterdiğin için.
aşkı tattığın ilk andır. *
bunu anladığın an aklın başına gelmiştir.

insanın önemi hayata bıraktıkları kadardır.
ağladığımda gözyaşımı kimsenin silmediği an.
fark edildikten sonra hayatının geri kalanı anlamsız gelir ve zevk alınmaz.
bankamatik kuyruğudur.

kimse bana sırasını vermez çünkü.
Sevdiklerimin beni terk ettiği andır.
hangimiz en önemli kişiyiz ki öyle olmadığımızı anladığımızda ne hissedeceğimizi bilelim.
bazı şeylerin farkına varabildiğin yaşa geldiğin andır. ya da olması gereken an o andır. insan kendisi dışında -belki bir kaç kişiyi hariç tutarsak- hiç kimse için dünyanın en önemli insanı değildir. ama eşi çocukları için dünyadaki en önemli insan sıfatına girebilen insanlar vardır ki ne mutlu onlara.
insanın büyüdüğünü anladığı andır aslında. çocukça bir düşüncedir çünkü herkes için dünyadaki en önemli kişi olduğunu düşünmek ki bu düşünceye belli bir yaşa geldiği halde sahip olan kişinin ciddi kompleksleri var demektir. *
büyük ihtimalle kalabalıkta kaybolunan bir andır.
hoş gelmiş yazar.

koştursun dursun amk!