bugün

öyle revolution falan olmaz. Herkes köyüne döner saçta ekmek yapar.
Elektrik kesilmesi bizim fıtratımızda yok. Paralel yapının işleri bunlar.
olsun o namaz kılıyor.

pardon yanlış geldik siktirip gidiyoruz.
pilli fener, pil, mum ve bilumum aydınlatma araç gereci karaborsaya düşer.
Millet kürtlerin yanına sığınır.

Merak etmeyin onlar bulur elektrik.
186 yine meşgul çalacaktır.
Yurt dışına mum borçlanırız.Ödemek için biraz daha özelleştiririz. Sonra gelip götümüzü isterler. Veririz yetmez. Sonra birde ağzımıza alırız. Gerçi elektrik kesilmesede bunlar olacak ama.

Not : bu yazı Aşağıdaki yazının özetidir. Aşağıdaki yazıda bir kitabın özetidir. (Confessions of an economic hit man)

Ekonomi tetikçisi olarak bizlerin amacı küresel imparatorluk kurmaktır. Bizler, diğer ülkeleri şirketlerimizin, hükümetimizin, bankalarımızın, kısacası benim şirketokrasi diye adlandırdığım kurumsal yapının kölesi haline getirmek için uluslararası finans kuruluşlarını kullanan elit bir grubuz. Mafyanın yaptığı iyilikler gibi Ekonomi Tetikçileri de görünüşte bazı iyilikler yapar. Örneğin elektrik santralleri, otoyollar, limanlar, havaalanları, teknoparklar gibi altyapı hizmetleri için borç temin ederler. Bu borçların ön koşulu, bütün bu projelerin Amerikan inşaat ve mühendislik firmaları tarafından gerçekleştirilmesidir. Aslında paranın çoğu Amerika’yı hiç terk etmez; yalnızca Washington’daki bankalardan New York, Houston veya San Francisco’daki mühendislik firmalarına transfer edilir.
Para hiç vakit geçirmeden şirketokrasi üyesi şirketlere (kreditörlere) döndüğü halde borçlu ülkenin anapara artı faizin tamamını ödemesini isteriz. Eğer Ekonomi Tetikçisi çok başarılı ise borç tutarı o kadar büyük olur ki birkaç yıl sonra borçlu ülke ödemeleri aksatır. Bu olduğunda biz de mafya gibi diyetini isteriz. Birleşmiş
Milletler’de Amerika’nın isteği doğrultusunda oy verme, askeri üs kurma veya petrol gibi değerli kaynaklara el koyma şeklinde olabilir bu diyet. Buna rağmen borçlunun borcu devam eder. Böylece küresel imparatorluğumuza bir ülke daha eklenmiş olur.
2004 itibariyle 3. Dünya ülkelerinin borç toplamı 2.5 trilyon dolara, yıllık faiz ödemeleri de 3.75 milyar dolara yükselmiştir. Bu tutar, tüm 3.Dünya ülkelerinin sağlık ve eğitim harcamaları toplamından fazla, aldıkları dış yardımın da 20 katıdır. Yine bu ülkelerde nüfusun en üst yüzde biri, ülkelerinin mali kaynaklarının ve gayrımenkullerinin %70 ila %90’ına sahiptir. Bu çağdaş imparatorluğun sinsiliği, Romalı askerleri, ispanyol fatihlerini (konkistador), 18-19 uncu yy Avrupalı sömürgecilerini fersah fersah geride bırakır. Biz Ekonomi Tetikçileri kurnazızdır. Bizler tarihten ders aldık. Kılıç taşımayız, zırh-üniforma giymeyiz. Ekuador, Nijerya, Endonezya gibi ülkelerde yerli öğretmenler veya esnaf gibi giyiniriz. Washington ve Paris’te bürokratlara ve bankerlere benzeriz. Proje mahallerini gezer, yoksul köyleri dolaşırız. Yerel basında ne kadar hayırlı işler yaptığımızdan söz ederiz. Yasadışı bir şeye tevessül ettiğimiz pek nadirdir. Zira sistem aldatmacaya dayansa da tanım olarak yasaldır.
kedi girdi deriz revolutionın bile amına koruz.

gider dalgamıza bakarız.

hava kararır kararmaz yapacak şey olmadığından çocuk yaparız.
biz yine kullanmış gibi vergisini ödemeye devam ederiz. hatta kaçak kulllanım bedelini bile.
yağma. hunharca yağmalarız amk ortalığı.
Büyük ihtimal faturası yine gelir.
- hikmet abi göremiyorum, allah'ımm ne oldu gözlerime !
+lann, elektrikler kesik yıllardır, hala aynı muhabbet !
bizi teyet geçer, bişeycik olmaz.
yine de zam gelir.
güneş enerjisiyle elektrik üreten panel satıcıları paranın resmen ırzına tecavüz eder, amina koyar, halkı skip düz geçerdi.
Dünyada asayiş sağlanana kadar anarşizm olur. Mal yağmalamalar, sokaktaki geçen kadınlara tecavüz etmeler, tavuk keser gibi adam öldürmeler falan. Klasik anarşist davranışları işte. Kural yok.
Ve elbet ki dünyadaki anarşizm etkisi az da olsa Türkiye'ye yayılır.

Ancak Türkiye'nin ezici çoğunluğu muhafazakar sağcı olduğundan bu anarşizm uzun sürmez.

Büyük bir kaos çıkar. Ve bu kaos sonucunda anarşistler tek tek katledilir.

ardından yavaş yavaş anadolu'da beylikler kurulmaya başlanır. 3.beylikler dönemi başlar. Türkiye devleti eski gücünü yitirmiş olmakla beraber günümüzdeki pek çok güçlü devlet de gücünü yitirmiştir. Kimisi Anarşizmle kimisi faşizmle kimisi komunizmle kimisi ise diktatörlük ile yönetilmektedir.

Aradan uzun bir zaman geçer. Ve anadolu'da kurulan beylikler arasında çıkan savaşlar sonucunda tek bir beylik kalır ve tüm günümüz Türkiye'sine hükmeder. O beyliğin adı

Yeni Osmanlı'dır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti resmen yıkılmıştır. Sadece adı kalmıştır. Yeni Osmanlılar Meclisi TBmm nin verdiği kararları tanımamaktadır.

ve kısa süre sonra da yeni osmanlı tbmm yi de kaldırarak Türkiye'ye son vererek Anadolu'daki türk siyasi birliğini sağlamıştır.

Tabi bu arada yunanistan ve çevresinde Büyük Roma Imparatorluğu kurulmuştur.

Yeni Osmanlı ordusu bir süre sonra büyük bir orduya sefere çıkar ve Kudüs'ü ele geçirir. Ardından israil ve bölgesini fetheder.
Sınırlarını baya genişletir.

Tabi Büyük Roma Imparatorluğu da Yeni Osmanlı'ya rahat vermemektedir.

Çok süre geçmeden büyük devletler bir araya getir ve elektrik yeniden gün yüzünü çıkar.
Elektrikler geldikten 50 yıl kadar olan süreye dünya tarihinde "Diriliş Çağı" olarak nitelendirilir.

Devletler güç bela kendilerine geldiklerinde Yeni Osmanlı'nın büyimesini tehlike olarakta görenler çıkar.

Bunlar Ingiltere, Fransa, Rusya, Çin, Japonya, Büyük Roma gibi devletlerdir.

Yeni Osmanlı'nın müttefiki olanlar ise ABD, Almanya, iran, italya, Avusturya gibi devletler olur.

Tabi bu gruplaşmanın sonucunda tahmin ettiğiniz gibi
"3.dünya savaşı" kaçınılmaz olur.

Ancak büyük felaketle sonuçlanır. Gelişen teknolojiyle üretilen ölümcül silahlar ve başta atom bombaları büyük bir felakete yol açar.

Savaş başlamadan 17 milyarı bulmuş olan dünya nüfusu, savaştan 50 yıl sonra 1.5 milyara düşer!

tabi dünyada ne medeniyet kavramı kalmıştır ne devlet ne millet.
Yaşayanların da çoğu ya hasta ya da kafayı yemiştir. Kalanlar ise hayatta kalabilmek için her yolu mübah görüyordur.

Tabi dünyada inançlı kimse kalmamıştır. Tanrı kavramı unutulalı uzun zaman olmuştur.

aradan 500 yıl geçer. 1.5 milyar olan nüfus doğum kontrolleriyle 5 milyarı bulmuştur. Kimi bölgeler halen radyasyonludur.

Yine de insanlık yeniden dirilmiştir. Hastalıklar mağlub olmuş, teknoloji müthiş gelişmiştir.

Ve tabi din kavramı yok olmuştur. Tanrı kavramını insanlar bilmez olmuştur. Evrimin mantıklı olduğuna inanmıştır herkes.

bunla berabet ahlak kavramı da tarihin tozlu sayfalarında yerini almıştır. Sokaklarda çırılçıplak gezmek mi dersin, erkek erkeğe caddelerde cinsel ilişki mi dersin, anne, oğul, baba, kız evlatların birbiriyle tekli veya toplu olarak ilişkiye girebilmeleri mi dersin. . Her türlü günümüzde"iğrençlik" olarak adlandıracağımız şey artık normal olarak karşılanmaya başlanmıştır. Kısaca ahlak diye bir şey de yoktur.

Bir süre sonra insanlar radyasyona uğradıklarına inandıkları insansı varlıklarla karşılaşırlar. Bu yaratıklar hem barbar hem de çok zekidirler. Ve insan katletmeye başlarlar.

tâbi bu insanlarla bu yaratıkların savaşını kaçınılmaz kılar.

Ancak nasıl olmuşsa insanlar bu savaşı çok rahat ve çok az kayıp vererek kazanmışlardır.

Derken...

kulakları sağır edecek bir ses duyarlar. Ve bu ses dünyada duydukları son ses olur.

israfil (a.s) hiç beklenmedik bir zamanda Allah'ın emriyle süra'yı üflemiştir.

Aradan bir müddet sonra dünyada gelmiş geçmiş tüm canlılar, atatürk'ünden tut fatih'e, Atilla,ya, Hitler'e, Zall'a kadar tüm canlılar yeniden dirilmiş ve mahşer meydanında toplanmışlardır.

Kimisi dünyadaki inandığı inanç yüzünden pişmanlık yaşar. Kimisi ise gurur duyar.

(bkz: the end)

ulan sabah sabah ne uzun yazdım en iyisi uyuyayım biraz.
herkes satanist olurdu.

(bkz: trafoya kedi girdi)
+elektrik nasıl kesilir yav? barajlar, rüzgar türbinleri ve güneş panelleri varya gıııhhhh.

-hadi o saydıklarında yok diyelim.

+ali ağaoğlu yenisini diker türbinide panelide.
mum yakılır.
Elektrik kesilmemiştir. Kedidir o kedi. Ah o kediler...