bugün

Bacaklarda geç iyileşen yaraların oluşmasına sebep olan pis bir hastalık...
lanet hastalık

konjenital körlükten sonra retinopatiye bağlı en sık körlük nedenidir.

periferal nöropatiye bağlı ampütasyonların -kol, bacak kesme- trafik kazalarından sonra en sık nedenidir.

otonom nöropatiye bağlı ani kardiyak ölüm ciddi bir komplikasyonudur.

tanısı açlık plazma glukozu, rastgele glukoz ve OGTT ile konmaktadır. 5 seneye kadar HbA1c'nin %6.5 üzerinde olması da tanı kriteri olarak kabul edilmeye başlanacaktır.
3 yildir hayatimi alt ust eden lanet hastalik.gunde 4 kere ve toplam 100 unite vurdugum ignelerden dolayi vucudum delik desik.en basta sinirleri etkliyor,hicbir seye ve hic kimseye katlanamiyorsun.en ufak bir sinirlenmede sekerim 400'e kadar yukseliyor ama dusmesinden iyidir yinede.bende ki regule olmayan bir tur oldugu icin daha kotu.suan tatildeyim millet bok gibi yiyip iciyor ben sebze yemeye devam ediyorum.cocuk gibi herseye ozeniyorsun ama kesinlikle yasak oldugundan yiyemezsin.kendime iyi bakarsam uzun yillar yasarmisim.iyide ben insulunlerimi ve sebzelerimi de yanima alip tez zamanda geberip gitmek istiyorum.oyle otlar saplar falan hepsi hikaye.kesinlikle tedavisi olmayan bir hastalik.tip 1 den tip 2 ye donulmesi gibi bir durumda yok.tatli-tuzlu ve unlu yiyeceklerden kesinlikle uzak durup kahvaltida dahi yesillik yemek zorundayim ve ben bu durumdan tiksiniyorum.
belirtileri aşırı susama, ağız kuruluğu, dizden aşağı olan kısımlarda yanma hissi veren hastalık türüdür.
5 lanet yıl geçti ve hala en küçük bir tedavi ümidi yok, bulun artik şunun tedavisini.
Entry form, chat tarzı olacak ama bilgilendirme amaçlı.
2011 Ocak ayında 825 şeker ile komaya girerek Fırat üniversitesi tıp fakültesi'ne kaldırıldığım hastalık.Niye bu noktaya kadar dayandı denecek olursak.Aslında belirtileri vardı günde 7-8 litre su içerdim, günde 12-15 kez idrara çıkardım, kilo kaybı, halsizlik hepsi vardı ama asker olduğumdan ötürü ve ailemden kimsede bu hastalık olmadığından ötürü belirtilerini bilmiyordum.Sık tuvalete çıkdığımda arkadaşlar üşütmüşsün derlerdi bende doğrudur derdim öyle geçirdik 1,5 ay.Akabinde ameliyat olmak için kan tahlili vs verdikden sonra kan şekeri 825 çıkınca acilen Fırat üniversitesi tıp fakültesi'ne kaldırıldım ve akabinde insülin tedavisi ile 2 günde şeker normal seviyelere indi ve Tip 1 Diabetus mellitus teşhisi koydular.
Ve sivil hayat;
Askerden gelidikden sonra da insülin tedavisi devam etti 20 gün sonra 7 kilo almışım, hemen insülini bıraktım 5 günde 8 kilo verdim ama şeker 400-500'den ağaşıya inmiyordu.ismini hatırlayamıyorum bir profesöre giderek sıkıntıları anlattık doğrudur dedi insülin kilo yapar ama çok sıkı diyet yapacaksın ve Glukoz 1000 mg kullanacaksın bu ilaç hem kan şekerini dengeler hemde tokluk hissi verir.
Öyle böyle derken 7 ay bitti bu hastalıkla her zaman şükür ediyorum kendi kendimi tedavi edebiliyorum diye ya tedavisi olmayanlar?
Günde bana 3 apidra bir de yatmadan önce 1 kez lantus verildi ben ne yapıyorum sadece 1 kere yatmadan önce lantus yapıyorum ve bazı günler halsiz olduğumda yada arkol almadan önce 1 kez apidra yapıyoruz dengeliyoruz ve rahatım çok şükür.
rastgele denk geldiğim, aslında hep de kaçmak, entryleri okumak istemediğim başlıktı tip 1 diyabet.

okudum. okurken üç, dört, beş sene gerilere gittim. kardeşimin ilk hasta olduğunu zamanı yaşadım tekrar. o hastaneye kaldırılınca orda burda kaldığım yarım yamalak günleri, uyumadığım geceleri hatırladım. artık canımın çikolata çekmediğini farkettim mesela. o'nu düşündüm, kendimden çok o'nun geleceğini. sonra daha çok çalışmam gerektiği geldi aklıma. bu zamana kadar hiçbir arkadaşıma, hiçkimseye bu durumdan bahsedemeyişimi insanların ''bu yaşta ne hastalığıymış'' gibi lakayt bir tepki verme ihtimallerinin hep yüksek oluşuna bağladım.

Kalktım onun yanına gittim. Ve hep kaçtığım bu entryi girdim...
taş devri diyeti ile büyük ölçüde sorun olmaktan çıkan hastalık...

http://www.sabah.com.tr/Y...tiyle_insulini_biraktilar

taş devri diyeti ile insülini bile bırakan şeker hastaları var..çevremden de biliyorum..çünkü taş devri diyeti, düşük karbonhidratlı bir diyettir..düşük karbonhidrat-yüksek protein ilkesine dayanır..karbonhidrat tüketiminiz düşükse veya azsa, kan şekeriniz de yükselmez veya çok az yükselir..kan şekerini asıl yükselten unsur karbonhidrat tüketimidir..karbonhidrat yokse kan şekeri yüksekliği de yoktur..mesela 1 kilo pirzola dahi yeseniz kan şekeriniz etkilenmez..çünkü protein metabolizması farklıdır ve hayvani gıdaların sindirimi için insüline pek gereksinim duyulmaz..taş devri diyetinde kırmızı et,balık,köy tavuğu,hindi,yumurta,fermente süt ürünleri,kuruyemişler,sebze ve glisemik indeksi düşük meyveler serbest...unlu-şekerli gıdalar,tahıl ürünleri(kepek ekmeği de dahil..),tatlılar,dondurmalar,çikolatalar ve glisemik indeksi yüksek meyveler (muz,incir vb) yasaktır..

öte yandan şunu da belirtmek isterim...''tip 2 diyabet=metabolik sendrom''dur..unlu-şekerli gıdaların ve glisemik indeksi yüksek gıdaların fazla tüketimine bağlı olarak gelişir..spordan uzak sedantif bir yaşam da başka bir potent risk faktörüdür..düzensiz yaşam,gece hayatı ve buna bağlı gelişen melatonin eksiliği ile gece yemek yada atıştırmalık şeyler yeme alışkanlığı da tip-2 diyabet için ciddi risk unsuru teşkil etmektedir..tip-1 diyabetin ise bir numaralı nedeni '' d vitamini eksikliği ''dir..yapılan araştırmalar çok net bir gerçeği gözler önüe sermektedir: güneye doğru inildikçe tip-1 diyabet insidansı azalmaktadır..bunun nedeni daha güneyde yer alan ülkelerin güneş ışınlarını daha dik açılarla almasıdır..yani d vitamini sentezi güney ülkelerinde yaşayan insanlarda daha çok olmakta ve d vitamini yetersizliği görülmemektedir..

sadece açlık kan şekerine bakıldığında birçok diyabet hastasına teşhis konamamakta ve hastalık gözden kaçmaktadır..bu yüzden preprandial glukoz(açlık şekeri) yanında postprandial glukoz(tokluk şekeri),hba1c,açlık insülin,c-peptid gibi testler de yapılmalı ve gerekiyorsa ''insülin kontrollü ogtt testi'' de yaptırılmalıdır..ogtt testinde sadece kan şekerine değil,kan şekeriyle birlikte insülin hormonuna ve idrara da bakılmalıdır..ogtt testinin herhangi bir aşamasında kan şekeri 180 mg/dl seviyesini geçiyorsa yada idrarda şeker saptanırsa yada kandaki insülin düzeyi kan şekerini metabolize edemeyecek kadar düşük düzeyde ise kesin teşhis ''diabetes mellitus''dur..hangi tip olduğuna testi talep eden doktor karar verecektir..

bazı kaynaklarda anlatıldığı gibi ''kan şekerinde üst sınır'' 200 değildir..180'dir.Çünkü renal eşik 180'dir..Kan şekeri 180'i geçince şeker,idrarla atılmaya başlanır..idrarda şeker görülmesine glukozüri denir ve glukozüri görüldüğü anda kesin teşhis diabetes mellitus'dur..polidipsi,poliüri gibi diyabete özgü semptomların görülmesinin ana nedeni de glukozüridir zaten..

son olarak şunu da belirtmek gerekir..evet diyabetliler; diyetlerine harfiyen uyar,taş devri diyeti gibi düşük karbonhidratlı bir diyet yapar,düzenli egzersizi yaşam şekli haline getirir ve devamlı doktor kontrol altında olurlarsa evet daha uzun yaşarlar..ismet inönü yada vehbi koç gibi diyabet hastası olup da çok uzun yaşayan insanlar bu duruma örnek verilebilir..

peki neden ''akıllıca hareket eden bir diyabet hastası'' daha uzun yaşar ?

çünkü zararlı olan hiçbirşeyi yapmaz da ondan..unlu-şekerli ve glisemik indeksi yüksek tüm gıdalardan uzak durur..düzenli egzersiz yapar..kan şekeri dengesine çok önem verir..

şimdi sormak gerek..unlu-şekerli ve glisemik indeksi yüksek gıdaların kime ne faydası var ?

kimseye bir faydası yok..bilakis çok zararı var..bu tür gıdalar tüketmek diş çürüklerinden,kansere kadar 250'ye yakın mortal hastalığa yol açar..

peki hareketsizliğin yada spordan uzak sedantif bir yaşamın kime ne faydası var ?

kimseye bir faydası yok..bilakis çok zararı var..

bu kurallara sen uymazsın diyabet olursun mesela...başkası uymaz o da kanser olur günün birinde..hangisi daha iyi acaba ????

yani şunu demek istiyorum...diyabet olun olmayın...sağlıklı yaşam kuralları herkes için birdir ve aynıdır..kim bu kurallara riayet etmezse başına gelecek belalara davetiye çıkarır..bu bela diyabet olmaz da kanser yada felç olur..yani her türden zararlı çıkarsınız..

o yüzden diyabet olun yada olmayın;

** unlu gıdalardan ( kepek ekmeği dahil olmak üzere )

** şekerli gıdalardan (tatlılar,çikolatalar,dondurmalar vb...)

** glisemik indeksi yüksek meyveler ( muz,incir,üzüm vb..)

** her türlü tahıl ürünü ( mısır gevrekleri,cipsler vs..)

uzak durun..............sadece diyabet değil aynı zamanda kanser ve kardiyovasküler hastalıklardan da korunmak için bunu yapın..kendi sağlığınız ve sevdiklerinizin sağlığı için bunu yapın..
ayrıca şunu ilave etmek isterim..

bu hastalık genetik bir hastalık değildir..yapılan bilimsel araştırmalar insanoğlunun genlerinin 40,000 senedir herhangi bir evrime yada mutasyona uğrayıp değişmediğini göstermektedir..Yani 40,000 senedir aynı genleri taşıyoruz..

Yapılan palaentolojik çalışmalar diyabetin 40,000 sene önce var olmadığını göstermektedir..Diyabet hastalığının geçmişi 10,000 senedir..Yani tarım dönemine geçmemiz ve ''unlu-şekerli gıdaları tüketmeye başlamamız'' ile ortaya çıkmış bir hastalıktır..ayrıca bahçecilik ve tarımsal üretim metotlarının da öğrenilmesi ile ''meyve ağaçları kırmalaştırılarak yabani meyvelerin şeker oranları'' arttırılmış ve meyveler olduğundan daha şekerli hale gelmiştir..

yani giderek artan ''unlu,şekerli ve glisemik indeksi yüksek gıda tüketimi'' ile pankreasımız zamanla baş edemez hale gelmiş ve sonunda diyabet gelişmiştir..diyabetin asıl nedeni ''evrimsel sürecimize ve metabolik yapımıza ters düşen gıdalar tüketmemiz''dir..günümüzde bu türden ''bize uymayan gıdaların tüketimi'' iyice artmıştır..o yüzden diyabet artık iyice bir salgına dönüşmüştür..

unlu,şekerli ve glisemik indeksi yüksek gıdaların tüketimi + hareketsizlik + D vitamini eksikliği : diabetes mellitus.......

Unlu,şekerli ve glisemik indeksi yüksek gıdaların tüketimi sadece diyabete yol açmaz..aynı zamanda diş çürümesinden tutun, kanser ve kalp hastalıklarına kadar birçok hastalığa yol açar..çünkü hepsinin kaynağı bu türden gıdaların tüketimi nedeniyle ortaya çıkan metabolik sendromdur..

Diyabetten şüphelenen kişilere önerim:

1-) Açlık kan şekerine aldanmayın..Sadece açlık kan şekerine bakıp da ''ben diyabet değilim'' diye düşünmeyin..Yapılan en büyük yanlış budur diyabeti teşhis etme konusunda..Bu yanlış teşhis yöntemi yüzünden şu anda diyabetli hasta sayısı kadar ''diyabet olduğunu bilmeyen'' hasta vardır dünyada..

2-) Kappiler(parmaktan ölçüm) ile kendinize teşhis koymaya kalkmayın...OGTT testini muhakkak yaptırın...Eğer OGTT testi sonucunda ''diyabet olmadığınız'' ortaya çıkarsa o zaman bu testi her 5 senede bir tekrar ettirin..

3-) OGTT testi sırasında muhakkak insülin hormonuna da baktırın glukoz ile eşzamanlı olarak..

4-) OGTT sırasında HbA1C,insülin,C-Peptid,IAA,ICA ve anti-GAD gibi diğer spesifik parametrelere de muhakkak baktırın..

5-) Diyabet çıksanız da çıkmasanız da ''unlu-şekerli ve glisemik indeksi yüksek gıdaları'' olabildiğince azaltın hatta mümkünse tamamen kesin..

6-) Taş Devri Diyeti uygulayın..

Diyabet hastalarına önerilerim;

1-) Diyabetinizin hangi tip olduğunu muhakkak öğrenin..sadece 2 tür diyabet yok..birçok diyabet türü var..LADA,MODY vb gibi..HbA1C,insülin,C-Peptid,IAA,ICA ve anti-GAD gibi tahliller yaptırarak ''hangi tür diyabete sahip olduğunuzu'' muhakkak kesinleştirin..Mesela ''kendisini tip-2 diyabet sananların'' yüzde 30'luk bir kısmı aslında LADA türü diyabete sahip insanlar..O yüzden bu insanlarda ''standart tip-2 diyabet tedavisi'' başarıya ulaşmıyor ve ''diyabete bağlı ciddi komplikasyonlar'' gelişiyor..Bu yüzden bu testleri muhakkak yaptırmalısınız..

2-) Senede bir kere ''göz doktoru,nefrolog ve kalp-damar uzmanına'' muhakkak kontrolünüzü yaptırın..

3-) kullandığınız ilaçlara yada insüline güvenerek ''unlu,şekerli ve glisemik indeksi yüksek gıdaları'' tüketmeyin..

4-) Günde en az 1 saat muhakkak düzenli ve tempolu egzersiz yapın..

5-) Aktif maddesi ( EPA + DHEA = 1000 mg ) olacak şekilde muhakkak balık yağı tüketin..Mikro ve makro vasküler komplikasyonların önlenmesi için balık yağı şart..

6-) Taş Devri Diyeti uygulayın...Bu diyeti uyguladığınız zaman ''unlu-şekerli ve glisemik indeksi yüksek gıdaları tüketmenin bir kazanç değil tam tersi bir kayıp olduğunu'' anlayacaksınız..diyabetliler bu tür gıdaları tüketmezlerse işte o zaman uzun yaşarlar..
umut tacirlerinin nemalandığı hastalıklardan biridir. Yok efendim neymiş "1 haftada şeker hastalığına son!"muş, bilemem neymiş, hepsi yalan dolan. O haplardan kaynaklanan sağlık sorunlarına mı yanacaksın, yoksa o karaktersizlere kaptırdığın paraya mı ?
tedavisinin var yada bulunabilir olduğuna inandığım fakat ilaç firmalarının insülin satışları sebebiyle bulunmasını istemedikleri yada engellediklerini düşündüğüm hastalık.
Hipoglesimi ve hiperglisemi olarak ikiye ayrılır.
Hipoglisemi:Normal açlık kan şekerinin 70'den az olmasıdır. Belirtileri ise bulanık görme, ellerde titreme, dudaklarda veya dilde karıncalanma ve baş dönmesidir.
hiperglisemi: normal tokluk kan şekerinin 150' den yüksek olmasıdır. belirtileri ise halsizlik, idrar sıklığıdır, ağız kuruluğu olarak söylenebilir.
tip 1 ve tip 2 olarak iki tür hastalık süreci vardır.
Tip 1 : Genellikle küçük yaştaki kişilerde ortaya çıkan şekerdir. Pankreas işlevini tamamen kaybetmiştir.
tip 2 : genellikle 20 yaşından sonraki bireylerde görülen hastalıktır. hap ile tedavi görülür. pankreas düzensiz olarak çalışır ve aynı zamanda düşük şeker teşhisi konulur. (genel olarak)
bu adla anılan iki hastalık vardır:

diabetes mellitus: pankreas da uretilen bir hormon olan insulinin yokluğu, yetersizliği veya etkisizliği nedeni ile besinlerle alinan normal miktarda karbonhidtartin bile metabolize edilememesi sonucu kan sekerinin yukselmesi.

diabetes insiputus: hipofiz bezinin arka tarafından salgılanan antidiüretik hormonun yetmezliği sonucu ortaya çıkan, aslında şeker hastalığı olmayıp sık idrara çıkışı ile benzediğinden diabet denmiştir.
bende olduğundan şüphe duyduğum hastalıktır. Psikolojik mi bilmiyorum acayip tırsmış durumdayım. Bilgilendirecek cengaverler varsa seve seve dinlerim.
testi için:
ilkel yöntem>>> (bkz: karıncalarla yapılan şeker hastalığı testi)
modern tıp>>> (bkz: hba1c)
anneannemde neredeyse 30 seneden beri bulunan hastalık türü, vücudun insülin üretememesi sebebiyle belirli aralıklarda* iğne şeklinde vücuda vurulmakla birlikte, hapla tedavi edilmesi gereken türü de mevcuttur.*
eskiden 40 yaş üstü insanlarda daha çok rastlanırken, 10 yaş altı çocuklarda görülme sıklığı hızla artan hastalık. tam olarak açıklanamasa da, genetik faktörler, beslenme, ailenizin beslenmesi, çevresel faktörler, yaşam tarzı hepsi bir araya gelip bu hastalıkla buluşturabiliyor sizi.

kendileri yaşayan yazarlardan alınan kısa özet ile, insülinlerinizi ve ilaçlarınızı düzgün kullanın, gerekli tahlillerinizi yaptırın, beslenmenize uyun, uykunuzu alın, sporunuzu yapın, psikolojinizi iyi durumda tutmaya çalışın.

ancak lütfen o bitkiyi kaynatırsan, şunu yersen, bunu içersen şıp diye geçer, ilaçlarla işin kalmaz saçmalıklarına kanmayın ve etrafınızdaki şeker hastalarına da önermeyin. kanıtlanmamış, gazete küpürlerinde okuduğunuz, doktorlardan duymadığınız hiçbir şeye inanmayın. kendi başınızı da yakmayın, milletin düzenini de bozmayın.
kalp krizi riskinin bir numaralı kahramanı.

Son 10 yılda % 100 artış gösteren hastalık.
Türkiye dünya ortalamasında kaçıncı sırada tahmin edin? Tam iki katı fazla ve rekor bizim elimizde. insan ömrünü de 5 ile 10 yıl kısaltıyor.
Tedaviler, ilaçlar, insülinler.. Yakın bir arkadasımı kaybetmistim bu hastalık yüzünden. Vücudunda bilmem kac bin iğne deliği ile..
diz altı amputasyonun, körlüğün , inmenin en sık nedeni olan hastalık. Genel olarak 2ye ayrılsa da 3 e ayrılır. Tip 1 , tip 2 ve gestasyonel diyabet. Tip 1 diyabette pankreasın beta hücrelerinde olan soruna bağlı insülin az salgılanması ya da hiç salgılanmaması durumudur. Tip 2 ise genellikle insüline dirence bağlı gelişen , obeziteye bağlı riski artan , daha sık görülen tipidir. Gestasyonel ise gebelikte glukoz intoleransına bağlı olarak gelişir.

Şeker hastalığı olan hastalar egzersizine diyetine dikkat etmelidir yoksa birçok organda hasara bağlı özellikle de böbrek yetmezliğine bağlı ölüm görülebilir.
her gün bir kadeh şarapla denegelenebilecek şeker hastalığıdır.