bugün
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı95
- çocuğunuzu özel okulda okutur musunuz25
- dokunmaya kıyamadan sevmek16
- fethullah gülen şu an ne yapıyordur11
- iran cumhurbaşkanının helikopter kazası19
- mauro icardi10
- selahattin demirtaş'ın 42 yıl hapis cezası alması16
- fred'in gs orta sahasını kucağa alması9
- fenerbahçe11
- manitayla yapılacaklar15
- avrupanın zenginliğini hırsızlığa borçlu olması24
- sık sık aldığınız iltifatlar15
- mert hakan yandaş20
- erkolar kapatılsın13
- icardi190515
- nurcuların fetöcü olduğu gerçeği8
- muharrem ince'nin diyanet kapatılsın mı anketi13
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz12
- arda güler13
- tc'yi atatürk değil ingiliz ve yahudiler kurmuştur32
- türklerden adam çıkmaması9
- anın görüntüsü22
- alex de souza12
- karıya kıza doymuş erkek25
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi17
- 19 mayıs atatürk ü anma gençlik ve spor bayramı10
- bik bik'in cinsiyeti14
- ninja turtles lar nasıl para kazanıyor11
- bir erkekten duyulabilecek en güzel söz12
- karın gözünün önünde biriyle olursa büyü bozulur9
- bir gün önce tanışılan kızın yazlığa davet etmesi9
- gulmekicinyaratilmis8
- travestilerin genelde kürt olması14
- kadınlar olarak erkeklerle sevişmiyoruz19
- üstteki yazarın yaşını tahmin etmek19
- çok üzgünüm sözlük8
- aşık olmadan sevişmek9
- mühendis erkeklerin genel özellikleri16
- nervio8
- türklerin çok kolay devlet kurması8
- kötü gününde sevdiğine mi gidersin seni sevene mi14
- insan olmaya ceyrek kala13
- etine dolgun kız8
- fatih terim9
- taktik verin15
- gecenin şarkısı10
- icardi1905 adamdır12
- her türk vatandaşına türkiye gezisi12
- sizi cuma saflarında göremedim sözlük10
- risale i nur21
NASIL oldu bilemiyorum.
Zaten neyin nasıl olduğunu bildiğim zaman mutlu olamadım.
Falih Bey:
- Haklı çıkmaktan usandım, derdi.
Ne dediğini sezerdim.
Şimdi anlıyorum.
***
Nasıl oldu bilemiyorum.
1950'ye döndüm.
Ben eskiye dönecek adam değilim ama, birden canım o yılları özledi.
Acılı, öfkeli, dostlu, umutlu ve köküne kadar umutsuz bir yaşam parçası.
Şiirler yazardık.
Nasıl oldu bilemiyorum.
Şimdiye dek hiç olmamıştı.
O yıllarda yazdığım bir kötü şiir takıldı dudaklarıma.
Bu dudak takıntısını özür dileyerek sizinle paylaşmak istiyorum.
***
Ortasında kalmış denizlerin.
Ne elinde bir tahta parçası,
Ne sırtında cankurtaran
Rotası değişiyor dört direkli
Gemilerin
Korkularından.
Dalgalar kulaçlamakla bitmese de,
Onun son nefesini çok bekleyeceksin okyanus.
***
Bu kötü şiirden kurtulamayınca, gerçekten denizlere doğru gitmek istedim.
Türkiye bir yarımadadır. Denizler de bizimdir.
Tekne gerçekten çok küçüktü.
Denizler büyümeye başladı.
Dalgalar hırçınlaşıyordu.
Denizden anlayan genç bir arkadaş dümendeydi.
Gideceğim yeri de denizden tam kestiremiyordum.
Kıyılara yüz metre kala benzin bitti.
Yedek benzin vardı.
Huni yoktu.
Dört metrelik kıçtan takma motorlu teknelerde, benzin bitince huni yoksa, yedek benzini kullanmak için belaya kalırsın...
Rüzgâr...
Sallanan ceviz kabuğu...
Bir azıp, bir yumuşayan çırpıntı ve sakıncalı dalgalar.
Huni olmadığı için, her tarafa dökülen ve benzin tankına çok az dökülen yedek benzin...
Hiçbir şey umurumun teki değildi.
Denizlerden korkacak halim yoktu.
Aslında gidecek pek bir yeri olmayan, öfkeli, bıkkın, tatsız-tuzsuz bir adamın, gidecek yer aramadan, gitmesi gibi gitmek istiyordum denizlerde.
Çocukluğumda da Pendik banliyösünün lokomotifi önünden, kıl payıyla geçmek oyunlarım vardı.
***
Ortasında kalmış denizlerin.
Gibi mi?
Öyle değilse bile hep öyle, her zaman öyle.
Tanımadığım bir evin rıhtımına çıkmak zorunda kaldım.
Özür diledim.
Sonra, eski dostlarımla buluştum.
Eski, çok eski.
Onlar bana eski tangolar çaldılar.
Ben onlara başka şiirler okudum. Kendi kötü şiirimi okumadım.
Denizler...
Güzel bir adresti denizler.
Nasıl oldu bilemiyorum.
Ortasında kalmış denizlerin.
Dalgalar kulaçlamakla bitmese de.
Onun son nefesini çok bekleyeceksin okyanus...
***
O tarihlerde takvim çok taze bir takvimdi...
Çok akıllı değildik.
Hiçbir zaman da galiba düşünmedik akıllanmayı.
Öyle işte...
Çok eski dostlarım, çok eski tangolar çaldı...
çetin altan
Zaten neyin nasıl olduğunu bildiğim zaman mutlu olamadım.
Falih Bey:
- Haklı çıkmaktan usandım, derdi.
Ne dediğini sezerdim.
Şimdi anlıyorum.
***
Nasıl oldu bilemiyorum.
1950'ye döndüm.
Ben eskiye dönecek adam değilim ama, birden canım o yılları özledi.
Acılı, öfkeli, dostlu, umutlu ve köküne kadar umutsuz bir yaşam parçası.
Şiirler yazardık.
Nasıl oldu bilemiyorum.
Şimdiye dek hiç olmamıştı.
O yıllarda yazdığım bir kötü şiir takıldı dudaklarıma.
Bu dudak takıntısını özür dileyerek sizinle paylaşmak istiyorum.
***
Ortasında kalmış denizlerin.
Ne elinde bir tahta parçası,
Ne sırtında cankurtaran
Rotası değişiyor dört direkli
Gemilerin
Korkularından.
Dalgalar kulaçlamakla bitmese de,
Onun son nefesini çok bekleyeceksin okyanus.
***
Bu kötü şiirden kurtulamayınca, gerçekten denizlere doğru gitmek istedim.
Türkiye bir yarımadadır. Denizler de bizimdir.
Tekne gerçekten çok küçüktü.
Denizler büyümeye başladı.
Dalgalar hırçınlaşıyordu.
Denizden anlayan genç bir arkadaş dümendeydi.
Gideceğim yeri de denizden tam kestiremiyordum.
Kıyılara yüz metre kala benzin bitti.
Yedek benzin vardı.
Huni yoktu.
Dört metrelik kıçtan takma motorlu teknelerde, benzin bitince huni yoksa, yedek benzini kullanmak için belaya kalırsın...
Rüzgâr...
Sallanan ceviz kabuğu...
Bir azıp, bir yumuşayan çırpıntı ve sakıncalı dalgalar.
Huni olmadığı için, her tarafa dökülen ve benzin tankına çok az dökülen yedek benzin...
Hiçbir şey umurumun teki değildi.
Denizlerden korkacak halim yoktu.
Aslında gidecek pek bir yeri olmayan, öfkeli, bıkkın, tatsız-tuzsuz bir adamın, gidecek yer aramadan, gitmesi gibi gitmek istiyordum denizlerde.
Çocukluğumda da Pendik banliyösünün lokomotifi önünden, kıl payıyla geçmek oyunlarım vardı.
***
Ortasında kalmış denizlerin.
Gibi mi?
Öyle değilse bile hep öyle, her zaman öyle.
Tanımadığım bir evin rıhtımına çıkmak zorunda kaldım.
Özür diledim.
Sonra, eski dostlarımla buluştum.
Eski, çok eski.
Onlar bana eski tangolar çaldılar.
Ben onlara başka şiirler okudum. Kendi kötü şiirimi okumadım.
Denizler...
Güzel bir adresti denizler.
Nasıl oldu bilemiyorum.
Ortasında kalmış denizlerin.
Dalgalar kulaçlamakla bitmese de.
Onun son nefesini çok bekleyeceksin okyanus...
***
O tarihlerde takvim çok taze bir takvimdi...
Çok akıllı değildik.
Hiçbir zaman da galiba düşünmedik akıllanmayı.
Öyle işte...
Çok eski dostlarım, çok eski tangolar çaldı...
çetin altan
güncel Önemli Başlıklar