bugün

(bkz: kirli yaşıyoruz temizmiş gibi yapıyoruz).
patlayan şeker.
96 avrupa futbol şampiyonası'nda, alpay'ın gole giden goran vlaovic'in arkasından koşuşu. çok mahzun anlardı.
(bkz: söz fatoda)
banker castelli ! bankerler dönemini bilen ne ergendir nede liseli.
'bira da buz gibi seviiimmmm' repliğini hatırlayan liseli değildir.
(bkz: grup vitamin)
çocukluk fotoğraflarına baktığında, yanında duran annesi permalı ve röfleli saçlı değilse, vatkalı iğrenç bluzler giymiyorsa, bu arkadaş lisesi değildir.
görsel
5 milyon ile markete gıdıp dunyayı satın almıssanız liseli değilsinizdir. Liseyi teğet gecmıs de olabılırsınız.
yaşlanıyor muyum ne ?
(bkz: beni tanıdılar sen kaç)
tipitip sakızı, ilk özel kanalın açılışı, turgut özal'ın kurşunlanması, el işi okul yakalıkları, dallas, voltran, cino çikolata. baktım da saymakla bitecek gibi değil. (bkz: 80 lerin çocuğu olmak)
(bkz: Benim mi Allahım bu çizgili yüz)
depozitolu şişe sütler.
çay bardağı ile satılan açık çekirdekler.
bayramlarda komşuların verdiği oyalı mendiller.(içinde şeker ya da para olurdu )
sokak sokak dolaşan dönen salıncaklar.

akşama kadar yazabilirim.
tek kanallı televizyon ve şehirler arası görüşme yapabilmek için sıraya girmek.
(bkz: eğitimin yaşı yoktur)
çocukluğumuzun unutulmaz 3 materyalidir. bir de fiskobirlik fındıklarıyla beraber okullarda dağıtılan kuru üzümler vardır.
trt ekranlarında her hafta sonu yayınlanan origami programını, okula servisle değil yürüyerek ya da belediye otobüsü ile gidildiğini, okulda satılan gofretin tadını, tebeşir tozundan hapşırmayı, siyah önlüğü, dantel yakalıkları, okul aile birliğinin düzenlediği çayları, çocuklara çocuk muamelesi yapıldığını yarış atı gibi ordan oraya sürüklenmediğini bilemezler.
jawa marka motosikletin önüne, farın olduğu kısıma amerikan bayrağı desenli bandana bağlamanın tarz olduğu yıllar.
sokakta salçalı ekmek yiyen, gazoz kapak oynayan, göt cebinde kuş lastiğiyle gezen çocukları bilen,

meksika86 dünya kupasını hayal meyalde olsa hatırlayan,

köle izaura 'yı ziyaretçiler'i seyretmiş olan,

okulun merdivenlerinden koşarak inerken "edi mörfiiiiiii huuuuuuuuuuuuuu şörli makleeyynn yeeeeeee" diye tempo tutarak kızlara hava atmaya çalışmış olan,

"saat kaç?" sorusuna "eti kemik geçiyo ehehe" esprisini hunharca ve ısrarla yapmış olan "di mi ama" sorusuna yine ısrarla "herıld yaaanii" cevabını vermiş olan,

otobüslerde sigara içildiğini bilen ve gören ve hatta içmiş olan,

hatıra defteri doldurmuş olan köşesini "sakın açma" diye kıvırıp altına muzır bir şaka yazan,

buruş lii'yi van daymı seyredip mamçıka *edinmiş olan,

rtl yayınını yakalayabilmek uğruna çatılarda maymunlaşan mahallenin hacı amcalarını hatırlayan liseli ve üniversiteli değildir aga, bildiğin kartlamıştır benim gibi.

hee unutmadan;

"breyk breyk arkadaş arıyorum breyk breyk bayan arkadaş arıyorum"
ahahah allah bizim canımız almaya hemi.
(bkz: benim niye haberim yok bunlardan amına koyayım)
cine 5 te emmanuelle izlemeye çalışırdık. bir ara ses şifreli değildi o bile birşeydi o zamanlar. cuma akşamları trt de bir başka gece vardı cumartesi de olabilir. bir de eskiden buralar dutluktu.
(bkz: adam smith)
richie rich yada riçipiç çizgifilmi.
(bkz: the cosby show)