bugün

herkesin genç yaşlı demeden sorduğu, yanıtını veremedikleri muhtemelen de veremeyecekleri bir soru.
(bkz: yolculuk nereye)
- evladım bu gençlik nereye gidiyor.?
+ dayı fakülte dağıldı. 29c'ye binmişler, tarabyaüstü'ne gidiyorlar.
(bkz: okuyom ben yaa)
nereye gitmesi lazımdı diye cevap vereceğim soru.
atatürk'ün izinden; allah'ın yanına!
oturduğum yerden gördüğüm kadarıyla kavga ya gidiyorlar. olmazsa mangal yapmaya giderler.
gençlik, bu saatte olsa olsa işe gidiyordur.**
gençliğin sabahın köründe nereye gittiği belli olmuştur. mesut yar'ın programına gitmişler.
bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete.
herşeyi ben bilirken, en doğruyu ben yaparken ve benim düşündüğüm mutlak doğruyken benim dışımda kalan ve diğerleri diye tabir ettiğim 15 yaşını aşmış lakin henüz 30'una gelememiş bünyelerin yaptıklarını sorgulayan kişi söylemi...

belki onlar doğru tarafa gidiyorda sen yanlış taraftasındır olamaz mı ?
eve, işe, hastaneye, sinemaya, kafeye, gezmeye, kız arkadaşına sarkan çocuğu dövmeye, erkek arkadaşına mesaj atan kızın saçını başını yolmaya, dershaneye, gitar dersi almaya, kütüphaneye. her nesil, henüz doğmamış olanlara nazaran daha şanslı olduğundan, her fırsatta bu gençlere ne oldu diye düşünmenin manası yoktur. değişim sadece gençler de değil dünyadadır.biz ne veriyoruz ki onlara, eleştiriden başka. her okula rehberlik öğretmeni gibi bir uyuşturucu çetesi atayan biziz, tv lere açık seçik filmleri koyan biziz, moda diye her nane yi empoze etmeye çalışan biziz, burası özentilerin ülkesi. üstüne bir de eşek gibi 12-13 yıl ders çalıştırıp, sonra işsiz bırakan yine biziz. dünya nereye gidiyorsa gençlikte oraya gidiyor kardeşim. hepimizin yaptığı gibi.
sürekli sorduğumuz fakat yanıtını alamadığımız bir sorudur. gençlik öyle bir hal almış ki herşey farklı... eğlence anlayışları,düşünceleri,inanışları,hayalleri,arkadaş ve dostluk kavramları vs. vs. idrak etmekse çok zor.anlamsız bir yaşayış tarzları var.
(bkz: Allah sonumuzu hayır etsin)
Gunumuzde ozellikle genclere baktigimizda, hatta su son universite sinaviyla birlikte ruhsal cokuntu geciren genclere dikkat ettigimizde, "acaba benim sonucumu duyunca ailem ve arkadaslarim ne der" duygusuyla hareket etmekten kendini alamayan bir grup goruruz. Ornegimi sinava giren ogrenciler uzerinden devam ettirecegim. Ne yazik ki bu grup genclerin yuzde 90'indan fazlasini olusturuyor: cevresinin tepkisine gore hayatini yonlendiren bu insan adaylari, cevresinin boyundurugundan kurtulmalarina gore hayatta yer buluyorlar. Yoksa cevrenin onlara bictigi rolu oynamak zorunda kaliyorlar: doktorsa doktor, hakimse hakim, avukatsa avukat... Bu gencler, ailelerine sinav sonuclari ile ilgili hesap vermek zorunda hissediyorlar kendilerini. Halbuki bu sinav yalnizca onlarin isi; ailenin bu noktada hicbir hak ve sorumlulugu yok. Aile niye sinav sonucunu istiyor peki? Cok aci ama, cevreye "oglum ya da kizim basarili oldu" diyebilmek, ogretmenlerin ovgusunu alabilmek icin. iste, toplumumuz boyle insanlik disi yaratik formlariyla dolu ne yazik ki.

Bu durumda, genclere ne dusuyor peki? Onlara yalnizca kendi mesleklerinde yani ogrenciliklerinde mumkun olan en yuksek basariyi elde etmek dusuyor. Bunu yalnizca kendileri icin yapmalilar ama. Cunku senin isine baskasinin mudahale etmesine izin verirsen, ne isinde basarili olabilirsin ne de dunyada kendine saygin bir yer edinebilirsin.

Racon kesmek her zaman kurtlar vadisi'ndeki gibi olmaz. Kendi haddini hududunu bileceksin, ve bu huduttan iceriye kimsenin girmesine izin vermeyeceksin. Kadin olsan da, erkek olsan da, delikanlilik budur ve bundan ibarettir. Kimseye ders verme yukumlulugun yok, kimseden de ders almaya ihtiyacin yok. Racon budur.

Aileler cogu zaman "odev ahlaki" ile evlatlarina yardim etmeye calisirlar. Fakat her zaman hakli degillerdir; yine de hep kendilerini tecrubelerine dayanarak hakli gormeye calisirlar. Ancak eylemler sonuclarindan ayri dusunulemez. Ailenin bu tutumu gencin karakterinin ozgurce gelismesinin onundeki en buyuk engeldir. Ailesinin vesayetinden kurtulmak isteyen genc de bu durumu tanimlayamadigi icin ergenlik dedigimiz olaya girisir; aileye asi olur, kavgaci olur, cevresinden saygi bekler. Gencin yapmasi gereken ise yalnizca ve yalnizca sudur: ogrenci ise ogrenciligi, cirak ise cirakligi, muzisyen ise muzisyenligi, futbolcu ise futbolculugu en iyi sekilde ve hakkini vererek yapmaktir.

Ne yazik ki aileler evlatlarina "isini iyi yapma" bilinci veremiyorlar. Karakteri zayif olan genc de bu yuzden guce tapiyor, maddiyattan medet umuyor, aklini kullanmayarak nefsine yenik dusuyor. Bu saydigim 3 sey, islam dinindeki buyuk gunahlardandir: şirk, putperestlik, aklini kullanmama. Evet aklini kullanmamak cok buyuk gunahtir cunku onlarca kur'an ayeti muslumanlara akillarini kullanmalarini emreder.

Bu yaziyi okuyan kisi; genc isen de, yasli isen de, dogru bilgiye ulasmak icin allah'in emri olan sorgulama isini yapmayi ihmal etme. Cunku bu bizim dogamiza uygun olandir. Dogamizin disina cikarsak, insanligimizin da disina cikariz. "once insan" olmak icin, kendimizi kesfetmeli ve kendimize uygun hedefler belirleyerek hedeflere ulasmaliyiz.
şu sıralar sık sık kullanmak zorunda kaldığım cümle.
14 yaşındaki bir kızın ultra mini eteğini, kemik gözlüğünü, elindeki iphone'u gördükçe kendi ergenliğime gidip düşünüyorum. sonra da işte bu cümleyi kuruyorum.
popüler kültür artık tam anlamıyla gençliği sarmış vaziyette. durum sakat...
(bkz: bok yoluna)
iyi yere gitmediği kesin.
keşke çıktıkları malum deliğe tekrar girseler ve orada kiyamete kadar kalsalar..
'' gittiği yere '' diye cevaplanacak soru cümlesi. evet.
Hepsi pilot yakında aya çıkarlar.
sözde batıya özenip saçma sapan bir yere gidiyor. batılı gençler bizim gençleri görse bu ne lan der.
Sosyal medya kullanmaya.
Günü idare edemeyenlerin geleceği kurtama görevini gençlere ihale ederken yakındığı serzeniştir.
Pardon ama siz nereye varmıştınız?
devrim yapmaya.
kozmopolit ibneleri becermeye.