bugün

karşılığında bodoslama boşanma yaşanması muhtemel evlilik.
her evlilik kısmen bodoslamadır.

evlilik, hayatın içinde yaşanan bir bölüm olduğuna göre, kendi içerisinde öngörülemeyen bir sürü sürpriz barındırır.

birbirini iyice tanıyarak evlenler ile pek tanımadan evlenenler arasında bazı farklar vardır. tanıyarak yapılan evliliklere daha fazla şans versek bile yeterince tanımadan yapılan evliliklerde de saygı ve mesafeli duruş sözkonusu olduğu için bunu avantaja dönüştürmek mümkündür. tabii sadece şanslı çiftler için geçerlidir bu..

şanslı çift dedim de, evlilik bir şanstır aslında, yıllarca sevgili olsan da hatta hatta aynı evi paylaşsan ve sadece imza eksik olsa da evlilik bağı içine girdikten sonra, gerek bu bağa toplumun yüklediği anlam ve görevler, gerek çiftin bu toplumsal bakış sebebiyle edindikleri koşullanmalar ilişkiyi başka bir boyuta taşır..

aşkın o uçucu coşkusu bu sıradanlıktan ve koşullanmalardan nasibini alır, yavaş yavaş sahneden uzaklaşırken yerini dolduracak başkaca duygular gelmezse evlilikte geriye gidiş başlar. önceleri sevgilinin omuzundan boynuna değen eli içini hoplatırken zamanla bu yürek kalkıntısını sadece tatillerde, günlük hayatın streslerinden uzaklaştıkça hisseder olursun ve sıklığı azalır.
önceleri zevkle yapılan şeyler sıradanlaşıp günlük hayatın zorunlulukları haline gelince farketmeden görev haline dönüşür. sevdiğiniz her an elinizin altındadır ve ona dair birsürü şyi ertelersiniz. oysa sevgi ve bu duygunun coşkusu ertelenmeye ihmal edilmeye gelmez. taraflardan sadece birinin bile bunun farkında olmaması bu evliliği kötüye götürmeye başlamıştır..

hayatın koşuşturması içerisinde insanlar önceliklerini unutur. aslolanın yaşamak ve mutlu olmak olduğunu unuttukları gibi.. başka hırsların peşinde koşmaya başlarlar.
sevgi ve aşk ihmal edilen evlat olur, yeterince serpilemez büyüyemez..
gün gelir bunu farkedersin ve hala birşeyler kalmış ise bu gelişmemiş çocuktaki açığı kapatmak için büyüme hormonu kullanmaya başlarsın, bu zor ve masraflı bir tedavidir. bazen sonuç verir bazen vermez..

mutlu olmak için beklentiyi minumuma çekmek gerektiği gibi evlilikte mutlu olmak için de aynı şekilde beklentiyi minumuma çekmek, özeni asla unutmamak, öncelikleri şaşırmamak gerekir. bilinmeli ki mutlu etmeden mutlu olamazsın..

her evlilik bodoslamadır, sen istediğin kadar enine boyuna düşündüğünü san, kaşığına ne çıktığını sonra göreceksin..

evlilik hayatımızda yaptığımız seçimlerin en önemlilerinden birisidir. bunu akıldan çıkarmaz isek mutluluğu bulmak olasıdır.
biraz da mecburiyetten evlenmektir. erkek eğer 30 a yaklaşmış hatta aşmışsa ve kızımız da 20 lerinin ortalarında ise evlilik bazen biraz mecburiyete dönüşüyor. bizim toplumda bu konuda garip bir baskı var. adam 20 sinde askere gitmiş ve 22 sinde iş miş başlamışsa ne zaman bir düğüne gitse, ne zaman bir aile meclisinde konu açılsa " ee tonguçcan ne zaman evleniyorsun bakalım " soruları peşisıra gelmeye başlar. aynı şekilde nedense herkesin 30 unu aşmadan evlenmeleri makbul sayılır ve bu yaşa yakın ya da aşmışsanız evlilik bodoslama yaşanabilir. yeni tanışılan kişiyle flört ddönemi 18-20 lerdeki gibi yıllar sürmez. ilişkinin başlamasını takip eden 3-5 ay içinde ufaktan konu açılır, düşünceler öğrenilir. takriben altıncı, yedinci ayda nişan, takip eden birkaç ayda da düğün yapılır. aynı çiftin nur topunu oluşturmaları da evliliklerinin takip eden 2 yıl içinde kaçınılmaz bir gerçektir.
hayatta yaptığım en büyük hatadır. milyonlarca kere zamanı geri döndürmek istemektir. boşanma halinde hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını bilmektir. en başa dönüp sıfırdan başlamak mümkün değildir. çok çok çok daha çok düşünmek gerekir. evlilik hayatta bir çizgiyi aşmaktır ve ileride asla o çizginin öte yanına geçememektir.