bugün

birinci çoğul kişi.
sevgililerin bi süre sonra oldukları, kendilerini ifade ettikleri şey.
ben, sen değil biz vardır.
tek beden, tek yürek olmak.
senle ben.
com, net, org gibi bir internet uzantisi.
yüzeylere ve nesnelere delik açmak için kullanılan ucu sivri metal araç.
Allah'ın kendi hakkında yorum yaparken kullandığı kişilik ve yücelik takısı.
örnek olarak:
Ey Muhammed, biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik (Enbiya, 107)
Ey Muhammed, biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler (Sebe', 28)
yılmaz erdoğan tadında yazılmış sözler fazlaca güzel bir soner arıca şiiridir.

Yaşıyor ama uzaktaysam senden
Bil ki seni hiç unutmadım
Ölüm değilse bizi ayıran
Yazık olmuş, hata yapmışsız
Senden ya da benden ne farkeder
Şeytana uymuş aşkı yakmışız

Adımı söylemezdin bana seslenirken
Aşk derdin, aşkım derdin
Her aşk dediğinde
Beni kendinde daha da aşık ederdin
Buluştuğumuz anları hatırlıyorum
Güller açardı gönlümde sen gelirken
Üç-beş saat bile ayrılsak
Yapraklarım dökülürdü sen giderken

Yanyana duran iki yıldızdık sana göre
En parlak, en güzel olanı bendim
Gökyüzünde ki tek yıldızındım senin
Fırtınalarda saklanıp korunduğun
Liman olduğumu söylerdin
Ömrünün sonuna kadar beni seveceğini
Kalbini kalbime kelepçeleyip
Anahtarını okyanusa attığını söylerdin

Benim için kıyamet seni kaybettiğim gün demekti
Ruhumda sakladığım en değerli hazinemdin
Sonsuza kadarda saklayacağım
Yokluğumda sen nasıl olursun hayal ettiğimde
Seni mutlu, çok mutlu görüyorum
Çünkü hep öyle ol istedim
Her şeyin güzeli senin olmalı
Aynı şeyi isteme benden
Yerine kimseyi koyamam ki
Ben kimseyi ama kimseyi seni sevdiğim gibi sevmedim ki
Sen bana aşk dedin, bizi kirletemem ki

Bazı şarkılar vardı birlikte sevdiğimiz
Senin bana, benim sana söylediğim
Onlardan biri yada benzerini duyarsan
Beni anımsar gülümsersin
Ben mi? ben hiç unutmayacağım ki
Okyanusa attığın anahtarı biri bulurda
Bizi bizden çözer diye
Daha iyisini yaptım seni kalbime kazıdım
Her atışında hatırlamak için

Yaşıyor ama uzaktaysak birbirimizden
Bil ki seni hiç unutmadım
Ölüm değilse bizi ayıran
Yazık olmuş hata yapmışız
Eğer ölümse bu ayrılığın sebebi
Ve bensem önce giden bu alemden
Kederlenme çok
Tıpkı benden istediğin gibi
Kendine sahip çık
Bensem kalan geride
Zaten sen hep göreceksin
Ben kimseyi ama kimseyi seni sevdiğim gibi sevmedim ki
Sen bana aşk dedin, bizi kirletemem ki

Küs olduk, ayrı düştük duramadık ki
Savaşları sevemedik ki barış olduk biz
Hüzünlendik dilden kaçan bazen iki lafla
Sevişmeye sebep ettik ayrılıkları

Niyet ettik, söz verdik en büyük aşka
Başkasının sevdasına imrenmedik biz
Neysek oyduk, öyle kaldık aynı inançla
Kimsenin öyküsünden kopya çekmedik

Ne acıdan, ne kayıptan
Korkmadık ki hiç biz
Ne kavgalar atlattık ta
Yılmadık ki bir gün
Üstüne gittik sevdanın
Yenilmedik ki
Kimsenin duygusundan
Çalmadık biz

Başkasının oyununu bozmadık biz
Bu dünyanın uyumunu bozmadık biz
düşün ki sen varsın, ben varım ama biz yokuz... *
totaliter bir rejimi ve toplumun bu rejime verdiği tepkiyi anlatan yevgeni zamyatin romanı.
bir çeşit delme aracı .deri şekillendirme ve süslemede ayrıca maraş işi yapımında kullanılan.
soner arıcanın bir parçası...
sen ve benden oluşur eğer parantezi açarsak, daha da derine inersek aşk olur adı ama daha derinde nefessiz kalıp boğuluruz. sen ve ben biz olamadan ölürüz, bu dünyaya aşk fazla, aşk yok bu dünyada..
gökten düşen 3.elma...
Yevgeni ivanoviç Zamyatin'in başyapıtı*sayılan romanı*.

1920 yılında kaleme alınan ancak yazarın ülkesinde hiçbir zaman yayınlanmayan romanın kurgusu, Sosyalist bir devrimin ardından 26.yüzyılda geçmektedir ve kendisini örnek alan diğer romanlar gibi distopik bir atmosfer mevcuttur. Romanda insan doğadan ve kendi benliğinden koparılmış, biz haline getirilerek toplumun sıradan bir parçası halini almıştır. Öyleki artık isimler kullanılmamakta, en üstün bilim olan matemetikten yararlanılarak her yurttaş bir sayı ile anımaktadır. Saydam cam duvarlar arasında yaşayan yurttaşların her anı sistem tarafından denetlenmekte, erkek ve dişi sayılar sadece sistemin izin verdiği ciftleşme anlarında bir perde ile dış dünyadan ayrılabilmektedirler. Toplum gelişmiş, bilim ilerlemiş, dünya dışına yolculuk yapmak bile mümkün olmuştur. roman, en gelişmiş sistemin bile daha iyi bir alternatifi olduğu iddiasını kendisine temel almıştır.

Roman 1921 yılında Sovyetler Birliği tarafından yasaklanmış,
ingilizce tercümesi ise 1924 yılında yayımlanmıştır. Bu eser
ilk anti-ütopyacı(ütopya karşıtı)*romanlardandır;
Aldous Huxley'in Cesur Yeni Dünya(Brave New World) ile
George Orwell'ın 1984 isimli romanlarına esin kaynağı olmuştur.

Distopik bir geleceği konu alan romanda, hikaye baş kahraman 'D-530'un ağzından bir tür günlük şeklinde anlatılır. Romandaki günlük biçimindeki anlatım, kahramanların isim yerine ürün koduna benzer kodlarla isimlendirilmesi ve genel anti-ütopyacı tutum daha sonraları birçok romanda kullanılacak ve roman birçok distopya konulu romana öncü olacaktır. Distopik bir hiciv olan romanda birçok özel ve farklı detay göze çarpar. Bunlara örnek olarak romanda evlerin saydam materyallerden yapılmasını verebiliriz. Buna göre herkes her an görülebilir.

Biz, distopik gelecekleri konu alan, çoğunlukla totaliter ve özgür istemi kısıtlayan, yok eden iktidarları betimleyen romanların ilk örneğidir.**
bir çeşit delici. maden çağından önce kemikten yapılırdı.
(bkz: #2776829)
0 kişidir öncesinde, kodları çağlar öncesinden iğne deliği/evren oranında işlenmiş, big bang'ini bekleyen. herhangi bir zamanda, herhangi bir mekanda, rastgele ve kendiliğinden patlamaya hazır, iradeden uzak. bazen bir okulda, boyası çıkmış sınıf kapılarının önünde karşılaşma, bazen sokakta yürürken poşet taşıyan omuzların üzerinden göz teması, internet üzerinden yazılan iki cümle, telefonda duyulan ses, bunu patlatmaya yetebilir.

1 kişidir bazen, ki bu 'biz'in en yakıcı halidir, düşler ülkesinde gezinen bir devin adıdır. o dev o kadar büyük ve yalnızdır ki, kendi yıkar farketmeden sakarlığıyla kurduğu hayalleri. cümleleri düşük olur bu devin, düşleri gibi doğmadan ölür. umut devi ayakta tutar, her geçen gün büyütür ama kalesinde devleşen kaleci kadar yalnızlaştırır da. gözyaşlarıyla beslediği, nerde olduğunu bilmediği topraktaki tohumun ağaç olmasını bekler, hep beklenilen - hiç gelmeyenin tırmanıp yanına çıkıp, hayatında birden belirivermesi için, çok da gereği varken.

2 kişidir çoğu zaman, ve daha da kalabalıklaşmaya gebedir. 'biz'in en güzel, en aşk halidir. kimi zaman üşüyen sevgilinin sırtına örtülen ceketli izlerini yansıtır, kimi zaman ilkokul sınıflarını cıvıl cıvıl süsleyen şarkıdaki 'ali babanın çiftliği' gibi mutlu bir cennete bırakırda geri dönemezsin. dayı ayrı yazman gerekirken üstelik. bir gece de olsa, aynı kapta duran iki diş fırçasının anısı yaşatır insanı, gelecek olan güzel günler için sabırsızlanılır uzak 'biz'ler tarafından. düşle gerçek arasında bir arafta, büyüyü bozmamak için üstüne titreye titreye yaşanılır gidilir o tarifsiz duygunun içinde. zira işimiz yaşamak değil midir zaten? ama hakkını vere vere. işte yukarıda kodlanan sayesindedir.
delici olanının adı bız ya da biz'dir.
ingilizce business'ın kısaltması olan kelime.
kuran'da allah'ın kendisinden bahsederken kullandığı zamir.
"tatlı tatlı emdiğiniz şekerin birdenbire kırılarak, içinde gizlediği peltemsi ve alabildiğine ekşi sıvının ağzınızın içinde dağılıvermesi benzer şu özne; biz.
lav gibidir aynı zamanda. tek ve mutlak bir kaynaktan fışkırdığı halde, sanki her yerden boy vermiş ve her yere aitmişçesine, pervasızca dört bir yana yayılan, yoluna çıkan her şeyi istinasız, ayrımsız eteklerinin altına alani kendi dışında bir varlık kalmayıncaya değin tüm bir yaşam alanını kaplayan, yakıcı, kavurucu, fetih tutkunu lav gibi.
tanrı böyle konuşur kutsal kitaplarda. tüm yaratma, yok etme, cezalandırma, mükafatlandırma eylemlerini anlatırken, "biz" diye hitap eder.
bir de anneler böyle konuşur çocuklarıyla; "acıktık mı?" diye sorarlar mesela . "bakmayın amcası böyle yaramazlık yaptığımıza, aslında biz çok usluyuzdur," derler.
alınan kararlar, yapılan tercih tamamen onlara ait olduğu halde, ortada iki ayrı benlik ve bellek değil de, som ve sonsuz bir bütünlük varmışçasına katarlar berikinin varlığını kendi varlıklarının hudutlarına tanrı'nın kuran'da annelerin çocuklarına hitap ederken kullandığı "biz"in formülü; (biz= ben + sen) değil,(biz= ben+ ben olmayan herşey)dir. böyle bir biz'in dışında kalmak mümkün değildir.
*
(bkz: business)
gün bizimle doğar
bizimle batar güneş
bizimdir dağlar çayırlar
denizler
bizim her taraf
kaldırımlar, bağlar, bahçeler
yer bizimle toprak
gök bizimle mavi

bebek bizimle güler
bizimle sever genç kız
bizimle heyecanlanır
görünce
dizlerinin bağı çözülür ya
bizimle

bizimdir fırındaki ekmek
simit, çay ve peynir
vapurda martıya attığın parça
bizimdir

ne varsa bize dair şu hayatta
bizimdir
biz varız diye güzel aşk
sen varsın diye ben
ben varım diye sen
bizimdir anlamı sevdanın

biziz
hepsinin sebebi
biz olmasaydık "sen" ve "ben"
boş yere tüm evren
hepten fuzuli *
(bkz: biz istersek)