bugün

bu gece türkan saylan anısına bir konser vermiş olan orkestradır.
Bilkent Konser Salonundayız. Bir sürü çekik gözlü insan, diyoruz hayırdır? Merdivenlerden çıkarken elimize broşürü tutuşturuyor görevliler, o zaman anlıyoruz sebebini "Kore Cumhuriyeti Büyükelçiliği katkılarıyla" düzenlenmiş meğerse bu geceki etkinlik. Merakla yerlerimize geçiyoruz.
Saat 20.00'de başlıyor konser, ibrahim Yazıcı eşliğinde. Önce gülümsüyor, selamlıyor bizi. Yüzü tanıdık bir yerlerden, V for Vendetta'nın maskesine asılı kalmış gülümseme var ya, aynı onun gibi gülümsüyor. Şık giysisi, her an dağılmaya hazır saçları, asil duruşuyla sahneye pek yakışıyor. Kibar bir hareketle Hyuk-Joo Kwun'u sahneye davet ediyor. Ve gösteri başlıyor.
Başta keman çaldığını sanmıştım Hyuk-Joo'nun. Hüzünlüydü ezgileri, ezgiler duyguya dönüştü sonra, sardı tüm salonu. Bir anda konser salonundan uzaklaştım sanki, kendi hüzünlerimin denizine yelken açmıştım o tutkulu notalar eşliğinde. Ben yelkenlideydim ve Hyuk-Joo bir hikaye anlatıyordu fonda. Sonra değiştik sanki rollerimizi, sahnede olan bendim, kemanı çalan bendim, o hüzün benden yayılıyordu. Bir ara bütün vücudumun tellerden oluştuğunu hissettim, kemanın telleri değildi çalınan, benim benliğimdi. O çaldı, ben şekilden şekle girdim, kılıktan kılığa büründüm. Bir anda bitti eseri, gözlerimi açtığımda herkes çılgınlar gibi alkışlıyordu.
Konser boyunca önce M. Mussorgski'den Kovançina Operası'na Giriş, Moskova Nehri'nde Şafak"ı, S. Prokofyef'den Keman Konçertosu No.2, Sol minör Op. 63'ü, P. i. Çaykovski'den "Francesca da Rimini", Op. 32'yi ve son olarak M. Mussorgski'den "Çıplak Dağda Bir Geceyi dinleme zevkine nail olduk. Türlü türlü enstrümanların, türlü milletten sanatçıların çoksesli müziği eşliğinde yaşanan unutulmaz gecelerden biriydi. O gece salonda klasik müzikten hoşlanmayan birileri vardıysa da, artık yok.
atatürk anısına başlıklı senfoniye dair:

Trajik bir senfoni. Bir dramı anlatıyor olmalı bu uvertür. Yanılmamışım, Hollanda Kontu Egmont'un ülkesinin bağımsızlığı için savaşı ve yaşamı pahasına buna ulaşmasını konu alıyor açılış müziği. Geceye uygun, hüzünlü, dramatik, yas dolu. Uvertürün sonunda kesilmiyor bu hüzün dalgası, aksine parçalara bölüyor iyice ruhunuzu. Konserin solisti mezzo soprano Aylin Ateş, Mahler'in "Kindertotenlieder - Ölmüş Çocuklara Şarkılar" başlıklı eserle, Beethoven'ın bıraktığı yerden devam ediyor anma gecesine. Notalar eşliğinde, eserde bahsi geçen iki çocuğun yasını da tutuyorsunuz Friedrich Rückert'in kelimeleriyle.

ikinci kısım yine Beethoven ile devam ediyor. Bu kez "Büyük insan"a ithaf ettiği Eroica adlı eserle karşımızda orkestra. "Op.55, Mi bemol majör 3. Senfoni", Müzik Direktörü Klaus Weise Leipzig yönetiminde bütün salonu etkisi altına alıyor, geceyi duygularla boyuyordu. Önce yıldızlar bir bir söndü, ardından ay kayboldu ve geceyi mutlak bir karanlık kapladı. Yas'tı adı.
içinde bulundurdugu sanatçılar itibariyle, en iyi teknik, müzikalite ve yoruma sahip türkiye orkestralarındandır.
Hele birde cso üzerine dinlerseniz süper gelirler. Slav disiplini içerisinde eşşek gibi çalışan bir topluluktur. Türkiyenin en önemli orkestralarından biridir. Her sene yurt dışına turnelere gider bizi temsil ederler.
4-5 mart tarihlerinde türk müzik dünyasının usta isimleri gürer aykal ve fazıl say ın eşliğinde ankaralılara her hafta olduğu gibi yine müzik ziyafeti verecek senfoni orkestrasıdır. bu orkestrayı sahnede izleyip de etkilenmemek mümkün değil.
çok iyi bir mekanda, gerçek manada müzik duymak ve kulaklarınızın pasını silmek istiyorsanız daha iyi bir yer olamaz.
dünyaca ünlü virtüözler de mükemmel orkestrasyonlara eşlik ediyorlar ya da solo konserlerini veriyorlar.

herkes bir kere işitsin basso'yu *.
gayet hoştur, bir kez bile olsa tecrübe etmekte fayda var.
izmir marşı terennümleri tapılasıdır...

http://www.youtube.com/watch?v=H9S_j3LwuIc&feature=related
Orta doğu ve balkanların en başarılı senfoni orkestralarından biridir. Bunu zaten övmeye gerek yok, adamlar yıllardır en iyilerle çalışıyor.

Fakaaat öğrencilere sudan ucuz fiyatlarla konser vermeleri ancak türkiye'den çıkabilecek bir kafa yapısıyla mümkündür.