bugün

aramıza hoşgelmiş ikinci nesil yazardır.büyük ihtimal güzel sanatlar okuyor.
varlığıyla, yokluğundaki dünya arasında fark yaratacak insanlar varsa bettyblue onlardan bir tanesi.
ilk goz agrisi ilk mesaj kardesi.
uludag roman sekiz romanımızda misafir konuk olarak katılan, bize zor anlar yaşatıp soğuk terler döktüren, bütün hikaye boyunca ütüye takmış olan yazar.
(#1860409) nolu entrysi ile bir sahaser yaratan yazar.
tanınması gereken mühim bir değer,onu tanımayan insanların çok şey kaybettiğini düşünüyorum.Sevgili Bettyblue namıdeğer çılgın Necati unutamıyorum yaptıklarını kah çelik kapıyı kırarak pazar sabahı sizin eve girişimiz,kah kapıyı üstüme sabahın 5 inde kitleyip köpeğimi alarak apartmanın önündeki yeşilliklerde uyuyuşun,anahtarı koyman için sepeti her sallayısımda anahtarı içine koymayışın, sepeti beş kere boş çekişim,kah altında balon etek kafanda kaskla istiklal caddesinde yürüyüşün,kah bizim dükkanda kalemlerle kendine sakal bıyık yapıp fotokopi çekişin,kah barbaros bulvarında fülüt çalışın,kah ben hastanede yatarken sürekli baş hekimi arayıp 302 deki hasta öldü diyip hastaneyi birbirine katışın,kah bizim apartmana kapıcı ve apartman sakinleriyle ilgili yaptığın grafiti çalışmaları,kah benim bilgisayarımdaki herşeyi ben kahve yapmaya gittiğim sırada birbirine katışın,kah apartmandaki terlikleri çalıp bahçeye atışın,işte bunlar yaşadığımı hissettiriyor bana iyi ki varsın canım dostum.
Günler son sürat tükeniyor avuçlarımdan,düşünüyorumda:.Liseye ilk başlayışımız, birbirimize ilk hediye alışımız,ilk sarhoş oluşumuz,ilk hayalkırıklıklarımız ve belki de ilk defa hayatı bir kenara savurarak ağlayışımız...
Geçmişimizde kaç insan bıraktık? Geçen her günle kaç sevgiliyi gömdük, Hayatın karmaşasında bir müddet vakit geçirdiğimiz insanlar şimdi nerde?
Oturup sabaha kadar hiç sıkılmadan sohbet ettiğim, birlikte hayaller kurduğum,morarana dek güldüğüm,tüm sırlarımı mezara kadar saklayacağından emin olduğum,tek dostum.
Saate bakmasızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın......"Nereden çıktı bu vakitte" dememeli,gece yarısı yataktan fırladığında;Gözünün dilini bilmeli,dinlemeli,sormadan söylemeden anlamalı....Arka bahçede varlığını sezdirmeden,mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi,köklenmeli hayatında;
Sen her daim onun orada olduğunu hissetmelisin.itiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli,kovuklarında saklanabilmelisin.Kucaklamalı seni güvenli kollarıyla.Dalları bitkin başına omuz,yaprakları kanayan ruhuna melhem olmalı....En mahrem sırlarını verebilmeli,en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin;Gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz.Onca dalkavuk arasında bir tek o,Sözünü eğip bükmeden söylemeli,yanlış anlaşılmayacağını bilmeli,alkışlandığında değil sadece;Asıl yuhalındığında yanında durup koluna girebilmeli.....Övmeli alem içinde,baş başayken sövmeli ve sen,öyle güvenmelisinki ona övdüğünde de sövddüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin:Teklifsiz kefili olmalı hatalarının;günahlarının yegane sahibi.Seni senden iyi bilen,sana senden çok güvenen bir sırdaş,göz bebekleri bulutlandığında fırtınayı sezebilmelisin.Ve sen ağladığında onun gözlerinden gelmeli yaş....Yıllarca aynı ip üzerinde çalışmış,iki trapezci gibi kenetlenmeli elleri.....Parkurun bütün zorluklarına rağmen DOST"luğumuzu koruyabildik,acıları birlikte göğüsledik ya;Yenildik sayılmayız diyebilmeli.....Issızlığın yalnızlığın en koyulaştığı an da,küçük bir kağıda yazdığımız kısa ama ümit var bir yazıyı yüreğe benzer bir taşa bağlayıp birbirimizin camından içeri atabilmeliyiz.Bunuda aşacağız. bir DOST...