bugün
- anın görüntüsü10
- sözlük yazarlarının ilk arabaları17
- konya da 3 katlı binanın çökmesi19
- deniz arman10
- istanbula taşınmak16
- evlenmeden çocuk yapılır mı20
- sudekiray banyo yapmadığı için çaylak yapılsın15
- tamer karadağlı13
- grand kartal otel25
- karınızın üstsüz güneşlenmesine izin verir misiniz16
- ankara15
- hobileriniz17
- tayyip ölünce başa kim geçecek sorunsalı14
- akrabalardan nefret etmek12
- dünya değişik bir yöne gidiyor9
- ayşe barım11
- hepimiz oradaydık gezideydim15
- 78 kişinin öldüğü yangını dayıoğlu ile unutturmak12
- dayıoğlunu itfaiye müdürü yapmak21
- true evlenince karısına takacağı isim8
- arkadaşlar nasıl çıkmışım9
- bolu yangını bilirkişi heyetinin değiştirilmesi12
- aşkım camları ben silerim diyen erkek13
- bakan olmak zorunda kalsan hangi bakan olurdun8
- tarlayı kadın mı çapalar erkek mi sorunsalı12
- ben caramel macchiato içmeye gıdıyorum9
- pardonadinizasizmi33
- 2011 türkiye süper kupası neden oynanmadı12
- gevrek tulum çay üçlüsü12
- sinan oğan14
- dertlenince yapılacaklar19
- galatasaray hakkında yasa dışı bahse teşvik davası10
- çamaşırları asmayan kocayı tek ayak bekletmek16
- öğrencilerine kadir mısıroğlu izleten öğretmen8
- bok yerine b k yazanlarin mukemmel terbiyesi10
- true'nun evleneceği kadında aradığı özellikler9
- hoşlanılan kızla traktör almak8
- mide bozulmasına kökten çözüm8
- saldırı amacıyla inenlerin ehliyetine el konulması12
- turizm bakanının turizm şirketinin olması44
- sabah 31 i9
- ahmet hakanın bakanlık suçlu diyememesi13
- ot külo aldırmıyorsa pandalar neden şüşko8
- ahmet beyin beyaz bareti11
- cumhuriyetin en büyük projesi okul ve öğretmendir11
- sudekiray silik yesin kampanyası10
- gazeteciye seni katledecegiz diyen işidli cocuklar12
- sudekiray 6 yıl 5 ay çaylak yapılsın kampanyası26
- yazarların hayal ettiği yaşam tarzı17
- oral sekste dişlerini değdiren kadın9
id die bilinen ama güzel türkcemizde benlik gibi güzel bir kelimeyle ifade edilmiş insanın en basit eylemleleri yapabilme dürtüsü..
ilk basımı 2005 yılında metis yayınlarından çıkan oruç aruoba kitabı.
kişinin kendini algılayış biçimidir. kişiliğin özsel yönü olur benlik imgesi ve öz saygıdan oluşur.
Bireyin gelişimsel özellikleri çerçevesinde kendisini algılaması ve değerlendirmesidir.
(bkz: genelleştirilmiş başkası)
insanın, kendi kişiliğine ilişkin kanıları, kendini tanıma ve değerlendirme biçimidir. Kişiliğin iki yönü vardır. Birinci yönü, dışa yansıyan, daha çok başkaları tarafından değerlendirilen ve davranışlarına yansıması ile de ölçülebilen yandır. insanın bu yönü nesneldir. Kişiliğin ikinci yönü ise dışarıya pek yansımayan yani bireyin kendini tanımladığı biçimidir. işte kişiliğin, bu öznel yönü benliktir ve benlik ölçülerek değil, yorumlanarak anlaşılabilir.
birde bunun ilkel olanı vardır; (bkz: ilkel benlik)
türkiye'de çoğu ateistin ne kadar felsefeden anlamadığını bana gösteren kavramdır. özellikle ekşi sözlük'teki ateistlerden bahsediyorum. bir ateist değişmeyen bir benliği olduğunu kabul edemez. değişmez benlik bir ruh inancıdır. bütün zihinsel faaliyetlerinin fiziksel olduğuna inanan bir insan, değişmez bir benliğinin olduğuna inanamaz. sonra da bu tür insanlar hayatı örneğin ölüme verilen kısa bir ara olarak görürler. çünkü bilinçaltlarında hala ruha inanıyorlar. bir ateistin hayat ve ölüm döngüsünün varoluş - yokoluş değil değişim döngüsü olduğunu artık anlaması lazım.
iğrenç bir kavramdır. düşüncenin sana ihanet etmesi. bir yanın sadece kendi çıkarlarının doğrultusunda düşünürken bir yanın da diğer insanlara * * karşı sorumluluğunu düşünür. bunun sonucunda ne kendi hedeflerinin peşinde koşabilirsin ne de kendini beğendirmeye çalıştığın * * kişilerin senin için düşündüğü hedeflerin peşinde. insanın kendi sonunu hazırladığı, olsa da olmasa da hiçliğe düşüp kendi hayatını mahvettiği bir kavramdır. fazla düşünülmemeli, gerçekten fazla düşünülmemeli.
Benlik insanın büyüdükçe değiştiği duygu değil insanın yarattığı şeydir.
insanın çıkarlarını düşürmesi gibi yüzeysel bir terim olmayıp bir insanın en değerli hazinesidir. benliğinin farkında olmayan insandan bir bok olmaz. sevemez, saygı duyamaz, aydınlatamaz, topluma faydalı olamaz. hayatını hissetmediği o benliğinin eksikliğini gidermek için harcar. size öğretildiği gibi benlik çiş kaka değildir, eksikliği hayata şekil verebilir. ben demesini bilmeyen bir insan seni seviyorum diyemez, sana saygı duyuyorum diyemez, ben böyle düşünüyorum diyemez çünkü orada "ben" yoktur, kendi isminin önünde sürekli sıfatlar vardır, bu insanın kendine ettiği en büyük hakaretlerdendir ama bunun farkında bile değildir.
bir bireyin kendini görüşü; yalnızca o kişiye ait olan tutumlardan, duygulardan, inançlardan, algılardan, davranışlardan ve diğer özelliklerden oluşur.
insanın kendisi, kişiliğidir. kompeksli ve onun bunun lafıyla hareket eden insanlarda olmayan şeydir. onlar konu komşu lafına bakar, onlarda benlik yok "senlik" vardır.
Benlik duygusu; anımsadığım kadarıyla üç çeşitti.
1.kendisinin düşündüğü şeyi önemseme.
2.bir baskası "ne der" acaba şeklinde önemseme
3.Sü... Bu önemli değil hatırlamıyorum.
Fakat ilk iki önemseme hakkında dünya tartışıyor,
Sonuç: benlik önemli, bir birey için...
1.kendisinin düşündüğü şeyi önemseme.
2.bir baskası "ne der" acaba şeklinde önemseme
3.Sü... Bu önemli değil hatırlamıyorum.
Fakat ilk iki önemseme hakkında dünya tartışıyor,
Sonuç: benlik önemli, bir birey için...
insan düşünüşü düşünüşe dayanır. pek düşünüş nedir? düşünüş benliktir. peki benlik nedir? benlik, kendine gönderme yapan bir ilişki ya da ilişkide kendi kendine gönderme yapan bir şeydir. benlik ilişkinin kendisi değil; ilişkinin kendine dönüşüdür.
insan sonsuzluk ile sonlunun, geçici ile kalıcının, özgürlük ile zorunluluğun bir sentezidir. sentez iki terimin ilişkisidir. bu görüş açısından benlik, hala varolmamıştır.
iki terim arasındaki bir ilişkide, her terim, bu ilişki ile sürdürdüğü bağıntı aracılığıyla varolduğundan, olumsuz bir terim olan üçüncü bir terim ile olan ilişki ve iki terim, ilişkiye bağlıdır; böylece ruh söz konusu olduğunda, ruh ve bedenin ilişkisi yalnızca yalın bir ilişkidir. bunun aksine, ilişki yanlızca kendine bağlıysa, bu son ilişki olumlu bir üçüncüdür ve böylece benliğe sahip oluruz.
kendine gönderme yapan bir ilişki, bir benlik, ancak kendisi ya da bir başkası tarafından ortaya konmuş olabilir.
kendine bağlanan ilişki başkası tarafından ortaya konursa, kuşkusuz bu ilişki bir üçüncüdür; ama bu üçüncü hala bir ilişkidir yani tüm ilişkiyi ortaya koyan şeye bağlıdır.
bu şekilde türemiş veya ortaya konmuş böyle bir ilişki insanın benliğidir; bu kendine bağlanan ve bu şekilde başkasına bağlanan bir ilişkidir.
(ölümcül hastalık umutsuzluk)
Sören Kierkegaard
insan sonsuzluk ile sonlunun, geçici ile kalıcının, özgürlük ile zorunluluğun bir sentezidir. sentez iki terimin ilişkisidir. bu görüş açısından benlik, hala varolmamıştır.
iki terim arasındaki bir ilişkide, her terim, bu ilişki ile sürdürdüğü bağıntı aracılığıyla varolduğundan, olumsuz bir terim olan üçüncü bir terim ile olan ilişki ve iki terim, ilişkiye bağlıdır; böylece ruh söz konusu olduğunda, ruh ve bedenin ilişkisi yalnızca yalın bir ilişkidir. bunun aksine, ilişki yanlızca kendine bağlıysa, bu son ilişki olumlu bir üçüncüdür ve böylece benliğe sahip oluruz.
kendine gönderme yapan bir ilişki, bir benlik, ancak kendisi ya da bir başkası tarafından ortaya konmuş olabilir.
kendine bağlanan ilişki başkası tarafından ortaya konursa, kuşkusuz bu ilişki bir üçüncüdür; ama bu üçüncü hala bir ilişkidir yani tüm ilişkiyi ortaya koyan şeye bağlıdır.
bu şekilde türemiş veya ortaya konmuş böyle bir ilişki insanın benliğidir; bu kendine bağlanan ve bu şekilde başkasına bağlanan bir ilişkidir.
(ölümcül hastalık umutsuzluk)
Sören Kierkegaard
doğada bir şeyler olur, olmak zorundadır. bazen boyutlanır, olanlara yaşam deriz. Bazen merkeze inilir. benlik meydana gelir. bazen de dışına çıkılır. bunun adı da toplumdur.
toplum karmaşayı sevmez. Oysa olanlar çok karmaşıktır. düzensizlik korkutucudur. sonu bilinen kitaplar ise sıkıcıdır. toplumla yaşamak, herkesin bildiği kitabı yaşamaktır. iyi adam ve kötü adam vardır. iyi hep iyi, kötü hep kötüdür.
bunlar değişmez yargılar oldukça, hayat gittikçe tadı kaçan bir bardak kolaya benzer. ben kola içmeyi sevmem açıkçası. lakin tadı kaçmış kolanın çok çirkin olduğunu bilirim.
tadı kaçmış hayat muhtemelen bundan daha da kötüdür.
iyi ve kötü diye bir şey yok, bunları ortaya koyan insan zihnidir. doğanın mantığı böyle işlemiyor. yırtıcı canlılar bir etik anlayışının peşinden gitmiyor. evet, bir şeyler oluyor, olacak da. bunlara yargı koymak anlamsız. düzensizlik bir düzene dönüşse bile, bu sıkıcı ve tatsızdır. böyle bir hayatı kimse istemez. benliğin yeri haritada nerededir? daha doğrusu bir benlik var mıdır ki?
toplum karmaşayı sevmez. Oysa olanlar çok karmaşıktır. düzensizlik korkutucudur. sonu bilinen kitaplar ise sıkıcıdır. toplumla yaşamak, herkesin bildiği kitabı yaşamaktır. iyi adam ve kötü adam vardır. iyi hep iyi, kötü hep kötüdür.
bunlar değişmez yargılar oldukça, hayat gittikçe tadı kaçan bir bardak kolaya benzer. ben kola içmeyi sevmem açıkçası. lakin tadı kaçmış kolanın çok çirkin olduğunu bilirim.
tadı kaçmış hayat muhtemelen bundan daha da kötüdür.
iyi ve kötü diye bir şey yok, bunları ortaya koyan insan zihnidir. doğanın mantığı böyle işlemiyor. yırtıcı canlılar bir etik anlayışının peşinden gitmiyor. evet, bir şeyler oluyor, olacak da. bunlara yargı koymak anlamsız. düzensizlik bir düzene dönüşse bile, bu sıkıcı ve tatsızdır. böyle bir hayatı kimse istemez. benliğin yeri haritada nerededir? daha doğrusu bir benlik var mıdır ki?
mead'e göre; "kişinin geniş bir toplumun parçası olarak, kendini farklı bir birey olarak görmesidir."
kendimize, kimliğimize ve niteliklerimize ilişkin algı ve düşüncelerimizin bütünüdür.
"bireylerin doğdukları zaman, kim oldukları hakkında hiçbir fikirleri yoktur. zamanla diğer insanların kendileri hakkında ne düşündüğünü öğrenmeye ve kendileri de kendileri hakkında aynı şekilde düşünmeye başlarlar. çocuklar büyüdükçe erkeklerin kadınlardan, zenginlerin yoksullardan, hristiyanların müslümanlardan farklı algılandığını görürler; dünyanın kendilerini nasıl algıladığını öğrenir ve bu fikri benimseme eğilimi gösterirler. sonuçta birey kendi kimliği ve kişisel özellikleri hakkında büyük ölçüde başkalarının toplumda kendi yerini nasıl tanımladığına (statü) dayanan bir benlik gelişir. benlik kendimize, kimliğimize ve niteliklerimize ilişkin algı ve düşüncelerimizin bütünüdür."
Zayıf bir benlik gelişimine sebep olan ailevi sebepler aşağıda sıralanmıştır.
Aşırı Eleştirel Aile
Çocuklukta Önemli Kayıplar (ölüm)
Ailenin Kötüye Kullanımı (taciz)
Ailede Alkolizm ve Madde Kullanımı
Ailenin ihmali
Ailenin Reddetmesi
Ailenin Aşırı Koruyuculuğu
Ailenin Aşırı Hoşgörüsü
Aşırı Eleştirel Aile
Çocuklukta Önemli Kayıplar (ölüm)
Ailenin Kötüye Kullanımı (taciz)
Ailede Alkolizm ve Madde Kullanımı
Ailenin ihmali
Ailenin Reddetmesi
Ailenin Aşırı Koruyuculuğu
Ailenin Aşırı Hoşgörüsü
Varlık halindeki olgu olarak "Benlik" anlaması ve bir yere konumlanması zor bir kavramdır ve bilinen o ki açık felsefi ya da psikolojik anlamlandırmaya karşı gelmeyi devam ettirir. Ben, bilgi sahibi ve tepki veren özkişiliktir, aklımızın daimi değişen halinin ve fiziki halimizin sonucunda sabit kalmayı sürdürür ve bu süreçte olanları sahiplenir. Ben, daima orada olması ve bizim her an onu fark etmemiz sebebiyle, belki sabittir, yalnız sadece kişiler, şeyler, çevre ve doğayla ilişkilerde bilinir olması sebebiyle Benin değişik uyarıcılara farklı reaksiyonlar verdiğinin de en az o kadar bilincinde oluruz. ister dini bir inanç, bilinmezcilik, tanrı tanımazlık ya da laiklikle ilintili olsun, Ben; kendinin eşşiz olduğu fikrini taşır ve sonuçta her birey "realite" ya da "zorunlu benlik"'e sahip olduğumuz fikrine varırız.
Bu, Platon un Ruh ya da düşünen töz düşüncesine oldukça benzer.
Ya da belki, Rene Descartes'in "Düşünüyorum, öyleyse varım" ya da freud'un "Ego" kavramı ile örtüşebilir.
Yalnız," Ben" kelimesinin maddesel olmayan bir şey için kullanımı, bazı filozoflar tarafından anlamsız görülmüştür.
Örneğin David Hume ; "benlik denilen şey konusunda tam olarak bilinçli" olabileceğimizi kabullenmez çünkü benliğimiz olarak düşündüğümüz şeyin farkındalığını gösteren deneyimlerimiz sürekli değişim halindedir. evet.
Bu, Platon un Ruh ya da düşünen töz düşüncesine oldukça benzer.
Ya da belki, Rene Descartes'in "Düşünüyorum, öyleyse varım" ya da freud'un "Ego" kavramı ile örtüşebilir.
Yalnız," Ben" kelimesinin maddesel olmayan bir şey için kullanımı, bazı filozoflar tarafından anlamsız görülmüştür.
Örneğin David Hume ; "benlik denilen şey konusunda tam olarak bilinçli" olabileceğimizi kabullenmez çünkü benliğimiz olarak düşündüğümüz şeyin farkındalığını gösteren deneyimlerimiz sürekli değişim halindedir. evet.
Esas anlami dışında da kullanılir. Bana gore olan (bkz: tam benlik).
insanın nefsi ve vicdanı arasında dengeyi sağlar.
vicdan ve cüzdan arasında kalındığı durumlarda varlığı gereklidir.
vicdan ve cüzdan arasında kalındığı durumlarda varlığı gereklidir.
iç dünyamızda yaşadığımız kargaşa da kendimizi suçlarız çoğu zaman.
Ama bu kargaşanın anafikrini algılayınca arayışına girdiğimiz hede asıl benliğimiz, hissettiğimiz suçluluk zaten temel karakterin o durumu tasvip etmediğini gösterir. korku ise içten içe o durumu benimsetir. ama tasvip etseydiniz zaten korkmazdınız.
Ama bu kargaşanın anafikrini algılayınca arayışına girdiğimiz hede asıl benliğimiz, hissettiğimiz suçluluk zaten temel karakterin o durumu tasvip etmediğini gösterir. korku ise içten içe o durumu benimsetir. ama tasvip etseydiniz zaten korkmazdınız.
siz kimsiniz? siz bedeniniz misiniz? Yoksa zihninizden geçenler mi? Yoksa isminiz ve geçmişinizin toplamı mı sizsiniz?
Bedeniniz ve zihniniz doğumdan ölüme kadar değişiyor. yani mesela 20 yaşındaki siz ile 40 yaşındaki siz aynı kişi mi? Sizi siz yapan şey nedir? siz kim olduğunuzu sanıyorsunuz? doğumdan ölüme dek değişmeyen ve hep seninle kalan şey nedir? O sensin.
Bedeniniz ve zihniniz doğumdan ölüme kadar değişiyor. yani mesela 20 yaşındaki siz ile 40 yaşındaki siz aynı kişi mi? Sizi siz yapan şey nedir? siz kim olduğunuzu sanıyorsunuz? doğumdan ölüme dek değişmeyen ve hep seninle kalan şey nedir? O sensin.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar