bugün

ben seni geçmişimde bıraktım... dönemezsin artık!
ne yaptığımı bilmiyorum haberin olsun.
Tam bir malsin. Bu pirinci de maalesef sen ayıklayacaksın. Benim için sorun yok, sen kendini düşün.
öncelikle nereden başlayacağımı bilmiyorum çünkü bu yazıyı sana konuşuyormuşum gibi yazmak istiyorum.
aslında demek istediğim çok bir şey yok çünkü insan belli bir yerden sonra pek konuşmak istemiyor, gereksiz görüyor ki haklı da değil mi zaten?
bu yazıyı görme ihtimalin oldukça düşük o nedenle açık olacağım, iyi insan.
burada yazmak yerine sana konuşmak isterdim, istiyorum da ama bunun olma ihtimali senin bir gün bir sokakta bir akşamüzeri belki, birini sevme ihtimalin kadar düşük.
her neyse, işte sana anlatamadıklarım.

3 bilemedin 4 yıldır hayatım orospu çocuklarıyla uğraşmakla, kavga etmekle ve mücadele etmekle geçiyor. 3 yada 4 yıl önce aldatıldım, tarihini hiç ezberlemedim ama düşününce ezberleseydim keşke diyorum harika gülmüştüm oysaki, saatlerce.
yıllardır kendime anlatamadığım, yüzleşemediğim fakat kendi bilincimle ve bilinçaltımla oluşturduğum o nemli o hazin o buruk ve lacivert boşlukta kendimi geçiştiriyor ve durmadan boğulurcasına hislerimi yok sayıyorum.
belli bir yerden sonra gerçekten hissetmiyorsun. ne sevgi, ne nefret, ne acıma duygusu, ne affedilme arzusu, ne kabul görme isteği, ne sevilme, ne sayılma, ne de başka bir şey.
ot gibi yaşamanın ne olduğunu fark ettiğin zaman gülüyorsun sadece.
mutlulukmuş acıymış sikinde bile olmuyor yani. boşsun, her şey boş, kahkahaların bile.
yapmak zorunda olduğum, yapmış olduğum, yaşadığım, yaşamam gereken ne varsa benim birer parçam.
parçalarımı kopardım, kanattım, kanatıyorum. onları ne de güzel görürdün sen bir şansımız olsaydı eğer.

kendi benliğimi, var oluşumu bu kadar derinden sorgulamam bana her zaman geçmişi hatırlattı.
geçmişle bir problemim yok, insanlarla problemim.
tıpkı seninle bir problemim olmadığı gibi.
kendimi sana fazla anlatamadığımın daha doğrusu bunu anlamana beni anlamana fırsat veremediğim vermediğim için özür dilerim.
burada da çok anlatmak istemiyorum açıkçası çünkü iş işten geçti bir kere.
sana demek istediğim bir kaç son cümle var bitiriyorum merak etme.
yaşamım zorluklarla, mecburiyetlerle, yükümlülüklerle, ve orospu çocuklarıyla geçiyor uzun zamandır.
bir alanda mücadele etmeye alışıktır insan oğlu, bunu doğarak gerçekleştirir en başında zaten, o hiç tatmadığı havaya direnir ağlayarak.
ben de öyleydim en başında, öğrendim direnmeyi, ama bir alanda ya da bir kulvarda mücadele etmiyorum.
hasta adam yakıştırması alan osmanlı gibi bir sürü cephem var ve sana bunları söyleyerek kendimi acındırıyormuşum gibi gözüküyorum farkındayım ama sana söylemek rahatlatıyor beni, en azından umut edermiş gibi hissediyorum.
beni bu zorlu bu boktan bu absürt zamanımda yakaladığın için sana hiç o kapıyı açamadım. biraz da o yüzden neyin ne olduğunu benim ne olduğumu bil diye yazıyorum.
elimden gelen buydu, bu oldu.
bunun ötesinden benden bir şey beklemediğin ve beklemeyecek olduğun için de minnettarım sana.

itiraf etmem gerekirse o boşluktan sonunda çıktım, çıkarıldım.
sayende o siktiğimin karanlığından, o hissiz geçen dönemden çıktım.
inan insan hiç bir şey hissetmiyor hiç bir şey duymuyorken hayat çok boktan.
sanki her şey senin kontrolün dışında kuralına göre kitabına göre oluyor ve sen sadece dışarıdan seyrediyorsun.
belki ilk başta seviyorsun izlemeyi ama sonra ondan da sıkılıyorsun ve bir çözümün olmuyor.
neyse uzattığımın farkındayım.
beni kurtardığın için bana bu hissi bu tarif edemediğim güzel şeyi yaşattığın için teşekkür ederim.
değişimin zamanı geldiğinde hisseder insan, onu ancak bu şekilde anlayabilir.
ben de hissediyorum güzel insan.
umarım orospu çocuklarıyla karşılaştığın zaman baş edebilirsin onlarla, o gücünü kaybetmezsin.
sana veda edemem,
seni özlemekten de alıkoyamam kendimi,
sana seni bırakırım.

kendinle kal. esenliğin bol olsun.
"'insan kimi seveceğini seçebilir mi ? Seçemiyormuş."

Aklıma geldin burayı okur okumaz.
Düşündüm sonra. doğruydu seni sevmeyi ben seçmemiştim.
Ama sonra kendime dedim ki seçme şansın olsaydı ne olurdu ?
Bir seçim şansım olsaydı yine sana aşık olurdum, yine seni severdim.
Her şeye rağmen, bütün olumsuzluklara rağmen yine seni seçerdim.
Yaşadığımız mutluluklar, acılar, vazgeçmek zorunda kalışlarımıza rağmen ben yine de seni seçerdim...

Ve keşke sana bunu söyleyebilseydim.
Küçücük bahaneler, kocaman hayaller. Hayaller kocaman neden? Çünkü sana bahşedilen o beyni kullanıp harekete geçirmek senin elinde evet senin. Mide bile 24 saat çalışırken o senin isyankar beynin ara ara duruyor ya ondan hayallerin sığ, yani olayın tersi kocaman bahanelerle, küçücük hayaller senin idrak edebildiğin.
hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Millet sahura kadar uyumaz, sen sahurdan sonra. Müziğin sesini kıs biraz. Yağmurun sesini duyamıyorum.
kalksam duraktan, dolmuş gibi... Arka koltukta unutulmuş gibi... Terliklerimle gelsem sana, sonunda aşkı bulmuş gibi...
bir ciftlik evi, iki kucuk inek, bogurtlen bildigim "ahududu onlar" dedigin calilar, belli belirsiz bir gokkusagi, biraz yagmur, toprak kokusu, gokyuzunun kizil maviligi, bitmesini istemedigim yollar, gecmeyen zaman...hepsi bana seni fisildiyorlar.

tek dusunebildigim aylar sonra soyledigin o uc kelime "artik ben varim!".
San kim lan?
Olm Şeyda sana aşığım lan!
Bu geldi aklıma sözlük.
Bu sabah Ptt de sıra beklerken gözlerini hortlak gibi çıkarmış teyze yanımda bu gençler ne kadar terbiyesiz olmuş yaşlıyız dediğin için inadına yerimi vermedim. Pişman da değilim.
yeterince anlaşıldığımı düşünüyorum, okumuştur belki de tekrar tekrar, yazılacak pek bir şey kalmadı artıkın, yaptırılan duaların ahirette değilde bu dünyada karşıma çıkmasını istiyorum o kadar.
Sen kollarını en yukarıya uzattığında bulutlara değersin. Senin saçların pamuk şekerdendir. Dudakların baldan. En hızlı çarpan kalp senindir. Karnında kelebekler vardır senin, ağzında kuşlar. Denizin dalgasını sen beslersin saçlarında. En temiz hava senin ciğerlerindedir. Sen bir balona tutunduğunda uçarsın mesela. Parmaklarından bile şeker akar senin. En güzel sen yutkunursun. Ellerini en güzel sen ovuşturursun. En güzel sen utanırsın. En güzel sen gülersin. Gülmeler en çok sana yaraşır. Sen güzel sen aile olursun. En güzel seninle uyunur. En güzel tırnaklar senin. Ojeler en güzel sana yakışır o yüzden. Oyuncak bebeklerin vardır senin saçlarını taradığın. Fırfırlı eteklerin vardır. Pembe tokaların, mavi ojelerin. En büyülü ses senindir. Sen göremezsin ama kanatların vardır senin. Gözlerin kocamandır doğduğundan bu yana. Yere düştüğünde başkası elinden tutmayınca kalkmayan, herkesin boynuna yapışan o dünyalar güzeli masum şey şimdi büyüyüp kocaman bir kız oldu. Benim boynuma yapış. Ben düşünce kaldırırım seni. Kucağımda uyuyakal. Saçlarını taradığın oyuncak bebekler gibi bebeğimiz olsa. Pembe tokaların onun olsa. O da senin gibi eşek gözlü olsa ağzından salyalar aksa. Beni büyülediği gibi onu da büyülese sesin. Ona mini etekler giydirsek. Büyüyünce senin mini eteklerini giyer. O bizim ikinci hediyemiz olsa.
sen yokken de atıyorsa kalbim

atmasın öyle dursun isterim.

(bkz: aşk dediğin)
Bir şeyler yazmalıydım. Beni gerçeklerden alıkoyan tek şey buydu.
Yazamadım.
Uyumaya çalıştım. Olmadı.


-iki şey, aşk ve şiir, biri mutsuzlukla, diğeri onunla beslenir.-

Acıktım. Mutfağa gidecek kimse yoktu.

---sen el kadar bir kadınsındır
sabahlara kadar beyaz ve kirpikli
bazı ağaçlara kapı komşu
bazı çiçeklerin andırdığı
bu iş bu kadarla bitse iyi
bir insan edinmişsindir kendine
bir şarkı edinmişsindir, bir umut.---

Bir şarkı açtım. Yarısında kapattım.

---Birşeyiniz olayım sizin,
Hani nasıl isterseniz,
Oğlunuz,kiracınız,sevgiliniz;
Dünyanın bir ucuna
Birlikte gider miyiz?---

Birisini aramak istedim birisini. Bu saatte sadece meczuplar uyanık.

---güzelsin sevgilim,
ama çok yakından!!---

Ardından aklıma kipriklerin geldi. Saçların, boynun. Parmakların.

----Sesinde ne var biliyor musun
Ev dağınıklığı var
ikide bir elini başına götürüp
Rüzgarda dağılan yalnızlığını
Düzeltiyorsun.

Sesinde ne var biliyor musun
Söyleyemediğin sözcükler var
Küçücük şeyler belki
Ama günün bu saatinde
Anıt gibi dururlar

Sesinde ne var biliyor musun
Söylenmemiş sözcükler var----

Rüzgar geldi pencereme, adını fısıldadı. Oracıkta öptüm adını.

----Şu senin bulutsu sesin var ya
Uçtan uca tersyüz ediyor geceyi

Yataklar var konuşmak için
Öpüşmek için telefon kulübeleri---

Unutmuşum sonra. Uyumuşum. Uyurken kalmıyor akılda ne neşe ne keder.
Neden yaptın bunu bana. Sana yeni yeni güvenmişken senin için her zorluğu göze almışken niye. Bu kadar mı yokmuşum sende hiç mi sevmedin. Ama hata bende senin gibi birine inanca affedende . insanın huyu değişir mi. Bi kere yalan söyleyen bin kere daha söyler. Ama inanmak istedim ben sana güvenmek istedim. içimde hep bi şüphe varken beni sevdiğine bana dürüst olduğuna inanmak istedim. Aptalmışım ne kadar körmüşüm görmek istemedim yaptıklarını . çok teşekkür ederim gözümü açtın. Onca seneye değmezmişsin.
seni unutmaya bile asla denemeyeceğim. seni hep kalbimin en güzel yerinde saklayacağım.
biri var , biri yok,
biri cok gitmis, biri cok kalmis

biri cok biraz, biri cok gibi
biri asla tam degil
biri asla düz degil

biri düs, biri taş

sen kal.
o kadar ,
Ben bu yazıyı sana yazdım! Çünkü seni seviyor muyum yoksa nefret mi ediyorum? Bir türlü karar veremedim. Seni istemediğim biliyorum,ama seni sevip sevmediğim içimde hala tartışma konusu..
bitti!

entry orda format g*tün kör mü!
ben bu yazıyı sana yazdım 1 numaralı koltukta oturan yolcu telefonun ışığını açıp durma anladık telefonun güzel.
seni var ya..yiyerim yiyerim!
Güzel insanlar kıymetli arkadaşlarım söz veriyorum düzelicem bilgi dolu entryler girecem hadi beni çaylaklıktan çıkarın.