bugün

koynuna vurdum bugün kendimi yürürken dönüyordu ruhum evet fena çakıldım gözlerine anlatayım dönüyordu kalabalığın etrafımda asfalt kolların araba kaynıyordu seyyar satıcı kaynıyordu ulaşamadım ucundaki ellerine hep adımladım hep aradım ama bulamadım yok üzülme suç bedenini toprağa sabitleyen resmi çivilerde ve tabii ki seyyar resmiyetlerde çok döndü ruhum bugün yine çok aradı ellerini ama gözlerini buldu ilginç bi şekilde kanlı ve yorgundu gözlerin "tamam git" dedi "daha fazla dolaşma üzerimde" dedi "fazla (s)ağırsın" dedi derken yağmur yağdı ama az yağdı gözyaşını karıştırıp aslında ağlamıyormuş gibi yapamayacağın kadar çok değildi o yüzden ağlayıp ağlamadığını bilmiyorum zaten kaybettim onları zira yürümeliydim ama "git" diyorlardı bundan eminim.
ağlayınca çok güzel oluyorsun.
nefret ediyorum senden Ankara...o kadar çok şey hatırlatıyorsun ki bana 1.5 senedir sana gelmekten kaçıyorum...her sokağın anı kokuyor sevmiyorum bu yüzden seni...
artık ısınsan diyorum. tam ısındı, aha karlar eridi yerden kalktı diyoruz; hoop yine yerler bembeyaz.
artık bokunu çıkardın, kabak tadı verdin. zaten geçen yaz da adam akıllı yaz yaşatmadın. ne istiyorsun bizden. garezin kime?
birgün bu ülkenin başkenti olmazsan seninle o zaman ciddi bir şekilde konuşacağım neyse sakinim.
Soğuksun Ankara...
(bkz: ankara/#16244559)
bir yazarın ankara hakkındaki düşünceleridir.
ankaranında taşı toprağı altın olsaydı keşke dediğimdir.
çok sevimsizsin bebeğim yaaa. hani dünyadaki başkentleri görünce senin durumun "başkent sıçmak" olsa gerek diyorum. yarın fazla laçkalaşmış ilişkimize de ara vereceğiz ohh ne güzel. hiç hiç sanmıyorum ama belki özlerim seni, o da cemal süreya'nın deyimiyle "üvey ana", ne kadar özlenebilirse.
ankara havalarıyla oyun havaları işte, gökyüzünün mavisiyle, gökyüzünün kapalı puslu havasıyla, yağmurunun ıslatışıyla, gecenin karanlığında sigara eşliğinde, kim bilir kaç hatun ile aynı gökyüzüne baktığımı düşünüp, ankaralı kızlarıyla ankara da oturan kızlarıyla, hacettepesiyle, gazisiyle, kuğulu parkıyla, altın parkıyla, çankayasıyla, batı kentiyle, demet evleriyle, yeni mahallesiyle, 06 plakasına bakıp uzaklara dalmamla, beni efkarlandıran şehir.
tiyatrolarda yer bulunamayan şehir olarak kalmaya devam et.
Canım biz temmuzun tam göbeğindeyiz nerde kaldın? gel hadi!
özledim lan seni. Gece gece nerden geldiysen aklıma. 1 yıl sonra belki buluşuruz. Çok değişmemişsindir umarım. Çeşit çeşit insana kucak açıyorsun. Ben seni terketmiştim. Belki bir Mevlana dergahı değilsin ama beni de kabul edersin umarım.
(bkz: yılmaz erdoğan ankara)
gitmek isteyipte gidemediğm tek şehir neden bu kadar hüzün barındırırsın içinde ve neden bu hüzünler hep insanların yüzünde gidesim var senden.
güzel başkentimiz ankara,

bir istanbul değilsi. denizin yok, tarihi mekanlarının içine sıçmışlar. insanların soğuk ve evler yığınından başka bir şey değilsin.
ankarali olan her sanatçı neden isminin başına ankaralı unvanını alıyor?
Ankara'nin baglarina büklüm büklüm kramp girsin.
sizi bağlayan birileri yoksa bu şehre sevmemeniz normaldir. ama sevdiğiniz bir insan bu şehirdeyse tüm sıkıntılarına rağmen bu şehirden ayrılmak istemezsiniz. o sert soğuğu, kavurucu sıcağı bile çok güzel gelir size. özellikle karlı bi havada gecenin bi vakti ankaraya doğru elinizde kahve ile onu düşündüyseniz, işte o zaman bu şehirden kopmak nerdeyse imkansız bir hal alır.
Senin ben aq afedersin. Nefretim seninle ankara. oğlumu ver lan bana şerefsiz.
bekle yarim eylülde geliyorum sana...
denizin olaydı iyiydi.
kış ne çok yakışıyo sana be. kar. 2 ay sonra senin sınırların içinde yaşamaya başlıyorum. evet uzun bi süreliğine. bakalım karşıma neler çıkarıcaksın.
seni kitap kokulu kent. seni başkent.
hayatımın boka sardığı şehir olma. iş, güç, para, prestij senin olsun, değerlerimi benden alma.
Seni seven o kadar az ki ankara. Ama bir şehri bir insana sevdirebiliyor bazen bir insan. Sırf onla buluşma yerimsin diye sevdim seni, sokaklarında onla yürürken sevdim. Gardan yağmurda tandoğan metrosuna yürürken tandoğanı, kışın karında üşüyorken onla karlı ankarayı, kurtuluş parkında onla sarılarak oturduk diye koleji, her sokağında yürüdük diye kızılayı , ... Sevdim . Ama o yokken yanımda ellerim ceplerimde başım eğik yürürken de en çok senden nefret ettim ankara!