bugün

aşkı hep yanlış yerlerde,mekanlarda,kişilerde ve zamanlarda aramak,dolayısıyla hüsrana uğramak ve aşkın olmadığını düşünmek,olmadığına inanmak istemektir.
insanı kör eden bir hedeye inanmak istememe durumudur, kişi aslında kendini kandırır.
aşkın gökten zembille inmediğini düşünmek. insanın aşkı kendisinin yarattığına inanmak.
aşk vardır fakat karşılıklısı yoktur bu namusuzun. bir kişi sever diğeri rol yapar. menfaatin ötesine geçmez bu kutsal duygu.
bu dönemlerin sıkıntıya girildiğinde konuşacak konu sıkıntısı çekildiğinde enn sık sorulan sorunun en cool cevabı
-ahhh hayııırr aşka inanmam ben yalnız kovboyum zaten etrafımda herrrrkes pervane (içinden ooo o yakışıklı-fıstık da kim)
aşk denemeye değer tek şey cesaretin varsa kaybetmeye değer...demiş birisi..
bilmem acaba değer mii..?
sanmıyorum...günümüzde çabuk eskiyor artık...MALESEF..HER DEFASINDA iNSAN ^^AMA BiR GÜN...^^DEMEKTEN BIKIYOR..
zamanın birinde aşk varmış. gördüğü her yüreğe düşer , insanları mutlu edermiş. verdiği mutluluk da öyle böyle değilmiş hani. yerlere göklere sığmayan cinsten..
insanlar inanmışlar aşka , dost sanmışlar onu , bizi üzmez demişler..
zamanın birinde aşk varmış. gördüğü her yüreği kandırır , geçici mutluluklarla insanların gözlerini boyarmış. sonra da öyle bir yakarmış ki kalpleri.. yanmak da öyle böyle değil hani. kan ağlatan cinsten..
insanların aşka inancı kalmamış , bitmişler..
-"zamanla insan ne kadar da değişiyor" dememe sebep olan başlık.
-"1. entrydeki yazılanları ben mi yazmışım" diye sorduğum başlıktır bu aynı zamanda.
aşka inanmamak güzeldir, mantıklıdır da, olmayan bir şeye inanmaktır asıl sorun. kişiden kişiye değişir aşkın tanımı ve varolup, olmaması. kimse kimseye dikte edemez "aşk vardır", "aşk yoktur" diye. yaşananlar bilinmediği için herkes kendi halinde bırakılmalıdır, dileyen dilediğine inansın, inanmasın. hayatta insan o kadar kandırıyor ki kendini, aşkın varlığı konusunda da kandırsın. ya da artık uyansın, olmadığına inansın. bu "düşünüyorum o halde varım" tadında bir varoluş mücadelesi değil, bu hiçliği tartışma meselesi. görmek istememek, görmeyi reddetmek gerçekleri.
aşk diye dayatılan şeyin televizyonda bir takım insanların yaşadıkları olarak görülmesi sonucu olabiliecek şey. laylalarda, reynalarda, dikolarda ve barlarda yaşanılan ilişkiler aşksa ben bu aşka inanmam.
bugün biriyle, yarın öbürüyle, öteki gün bir başkasıyla yaşanan şeye aşk deniyorsa ortada bir zırvalama söz konusudur.
yaşadığımız şeylerin en azından kendi kendimize dürüstçe tanımını yapmalıyız. bu durumda ilk olarak kendimizi ve hislerimizi yakından tanımamız gerekmektedir.
(bkz: salak kelimesinin iltifat kaldigi insanlar)
Bana hiçbirsey söyleme
Ates kül oldu içimde
Büyüttügüm sen zamanla
Yok olup bittin benimle
Türkü yakip düstün mü yoluma
Adimi andin mi sabah olunca
Ne kaldi senden sonra elimde
Alisirim elbet yokluguna
Yalan dostum ask diye birsey yok
Ask dedigin üç günlük eglence
Bilemedin bes gün sürsün
Kapilip da sürünen çok
aşkı zamanında ve doğru kişiyle yaşamamak sonucu ortaya çıkabilmektedir. iyi şeyler yaşanmadığından olsa gerek bir nevi aşka güvenememektir.
gönülvari bir ateizm meselesi.
daha önce inandım da ne oldu? sorusunu kendine sorduğunda "elinin körü oldu" cevabını ala kişinin yapacağı eylem.
sanılanın aksine başarısız aşk denemelerinden sonra değil, çok büyük aşklar ardından insanın kafasına yerleşen aradan yıllar geçse bile gitmeyen duygu.

Bir şekilde aşk bittiği için ayrılmışsınızdır, aşka inanmaya gerek yoktur işte; bitiyordur.
kişiden kişiye değişen düşünce tarzı. aşk diye birşey yok. yaşanan herneyse elbet birgün bitiyo...
ask diye bir sey var. o yüzden de bir gün bitiyor. kalici olan ise her seyden önce sevgi, saygi, dostluk. aska inanmayan da asktan yara almis ve aski bulamamis insanlarin yaptigi sacma sapan eylemdir. bi nevi kendini kandirmaktir.
"aşk yok" diyerek kestirip atmaktır ama insan içten içe "olsa ne güzel olurdu" diye düşünür. aşkın varlığına inanmak ister *
kimi insanın içinde bulunduğu olumsuz nitelikli eylemdir.
Yanlış olduğunu iddia edip vardır efendim diyelim ve kontr-başlığımızda bu duruma açıklık getirelim: (bkz: aska inanmak)
epey ask acisi cektikten sonra artik mantiginin kalbinden ustun gelecegine inanma modundayken inanilanlar listesinden acimadan sokup atariz aski.
inanmamak degildir aslinda inkar etmek, askin varligini kabul etmemektir.
aski yasamamis olan ve inanmiyorum diyen herkes mutlaka asik olur, olacaktir.
hayal kırıklığı yaşamış insan inancıdır. zira körlerin görmemesi güneşin yokluğuna delalet etmez. *
doğru olması durumunda, varlığın gayesini yitireceğini düşüneceğim inanç...
aşkı tanımamanın ve bilmemenin en doğal sonucu.
aşk falan filan coluk cocuk oyunudur. manyakliğin daniskasidir. ondan bir kenara atip geciniz. siz hala erik agacina cikip eriğe daliyor munuz? kesinlikle hayir tabiki.
caniniz cektiyse gidiyorsunuz manava parayi toka ediyorsunuz eriğinizi aliyorsunuz.

şimdi aşk'in yerine ne koyabiliriz.

para kazanma? o bir zaman sonra can sıkar.

şan söhret? aman allaha yakın sizden uzak olsun. belali bir şeydir söhret.

çalisma mesleki kariyer? makine misiniz, çalıs çalıs nereye kadar. ömrü hayati masa basında cürütmenin ne alemi var.

eee ne kaldi geriye?

hiç bir şey.

hmmmmm....

siz gidin eriğe agactan dalin gene. boşverin manavi falan.
gecici olan ya da olmaya mahkum olan dusuncedir.