bugün

atatürk'ün "büyük bir inkılap yapan hz. muhammed(s.a.v) e karşı beslenilen sevgi, ancak onun ortaya koyduğu fikirleri, esasları korumakla tecelli edebilir" gibi yerinde tespitleri vardır..
(bkz: ataturk un balıkesir hutbesi)
ayrica sole bir anisi vardir:
mustafa kemal ataturk arkadaslariyle sohbet ederken sormus:dunya da en iyi insan kim?
arkadaslarindan biri-sizsiniz pasam
m.k.a-hayir
-enver pasa
m.k.a-hayir
-kanuni sultan suleyman
m.k.a-hayir
-fatih sultan mehmet
m.k.a-hayir
-peki kim pasam?
m.k.a-hz.muhammed

bu anisi edebiyat kitaplarinin biten unitelerin arkasin da yaziyordu.
Atatürk'ün islam'dan kastettiği Kuran islamıdır,mezhep değil.Bunun bilinmesinde fayda var.Ve böyle düşünüldüğünde tabii ki çoğu dediği şey gibi,bu dedikleri de doğrudur,mantık çerçevesi içerisindedir.Atatürk'ün Hz. Muhammed'i övmesi hiç şaşılacak bir konu değildir.Çünkü tıpkı diğer peygamberler ve büyük devlet liderleri gibi O da zamannın radikalidir,yaptığı çoğu şey tepki çekmiştir.Dolayısıyla bu iki insan da toplumu yönlendirmek açısından çok önemli roller üstlenmiştir.
Ve din konusuna gelince:
Gerçek bir kemalist Mustafa Kemal'i Müslümanken sever(kendisi müslüman değilse bile) ve hristiyan,yahudi,busit,ateist vb. inançlara sahip olsa da onu aynı derecede severdi,aynı derecede izinden giderdi.işte laiklik budur çünkü.Din ve devlet ayrıdır.Gerçek bir kemalist,laiktir,Atatürk'ün dediğini,yaptıklarını doğru anlamak için araştırandır, eleştirendir.
işte,kemalistler'in Kemalist'liği diye ısrarla dile getirmeleri(bir tuhaf tabirle böğürmeleri!),onu yanlış anlayanlara ve ya yanlış anlamak isteyenlere karşı tepkileridir.
Atatürk'ün hazırlattığı Lise II Tarih Kitabı'nda Islamiyet, Kuran Ve Muhammed Hakkındaki Bilgiler

"Muhammed'in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kuran denir. Bu esasları ihtiva eden cümlelere Ayet, Ayetlerden mürekkep parçalara da Sure derler. Islam an'anesinde, bu ayetlerin Muhammed'e Cebrail adında bir melek vasıtasile Allah tarafından vahiy, yani ilham edildiği kabul olunur." Sayfa 90

Kuran diyor ki:

" Allahın kanununda asla bir değişme bulamazsın, Allahın kanununda kesinlikle bir sapma da bulamazsın." Kuran - Fatır/43.

Atatürk diyor ki:

"Zaman süratle ilerliyor. Milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişmesini inkar etmek olur.." `Atatürk

Evet Karabekir, Arapoğlunun yavelerini Türk oğullarına öğretmek için Kuranı Türkçeye tercüme ettireceğim ve böylece de okutturacağım, ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler.. Atatürk
Kazım Karabekir-Paşaların Kavgası Syf,159

"Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum. Hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir, adeta halkı bir kapana kıstırırlar. Benim halkım demokrasi ilkelerini gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir. Batıl inançlardan vazgeçilmelidir. isteyen istediği gibi ibadet edebilir. Herkes kendi vicdanının sesini dinler. Ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de başkalarının özgürlüğüne karşı çıkmasına yol açmalıdır.. Atatürk-1926"

Atatürk Syf.447
Atatürk'ün din hakkındaki soylemlerine baktığımız zaman 1930 oncesi ve sonrası arasında buyuk farklar goze çarpmaktadır.Bilindiği gibi Atatürk bir zamanlama ustasıydı bu yuzden din le alakalı olarak yapılan devrimler oturmadığı sırada zaten o sıralar dinsiz ilan edilmeye çalışılan Atatürk bu konuda renk vermemeyi hatta kendini dindar gostermeyi tercih etmistir fakat 1930 dan sonra artık laiklikle ilgili devrimler bu zamana kadar buyuk asama kaydettiği için dinler hakkındaki gercek goruslerini soylemiştir ve bu sozlerindende ataturkün aslında dinlere inanmadığı açıkça gorulmektedir.

Can Dündar bir makalesindede bu konudan bahsetmişti.Bide buna bakalım;

Dindar Atatürk
Bitmek bilmez bir tartışma da Atatürk ve din meselesidir.
Timur Selçuk, Yaşar Nuri Öztürk gibi Atatürkçü müminler Kur'an'la Nutuk'u bir arada saklar kütüphanelerinde... Başuçlarında Ata'nın Meclis açılışında ellerini kaldırmış dua ettiği fotoğrafı asılıdır. Fotoğrafın altında da Ocak 1923'teki konuşması vardır.
"Bizim dinimiz en makul ve en tabii dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki, son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa tetabuk etmesi lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen mutabıktır."
Onlara göre 'Atatürk dinin özüne değil, din olarak kabul edilen geleneğe ve eskimiş kurumlara karşı tavır almış'tır ve vahiy ile akıl arasında uzlaşmazlık görmemiştir.
Ateistler, buna bir başka Atatürk metniyle karşı çıkar.
Onların elindeki metin, 1 Kasım 1937 tarihli Meclis açış konuşmasıdır: "Dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet idaresindeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı siyasetler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Fakat bu prensipler gökten indirildiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutulmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz."

1920'lerin kargaşasından rastgele bir fotoğraf çekince Atatürk, herkesin kullanımına açık "Binbir surat"lı bir lidere dönüşüyor ve 'bunca yalancı' içinde kimin doğruyu söylediğini bulmak, hepten güçleşiyor.

Can DÜNDAR - Hangi Atatürk

http://www.milliyet.com.t...3/11/07/yazar/dundar.html
Türk Milleti dindar olmalıdır yani,bütün sadeliğiyle dindar olmalıdır demek istiyorum.Bizzat hakikate nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum... Din şuura muhalif,ilerlemeye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor." (Maurice Perno ile yaptığı ropörtaj 11 Şubat 1924 (Atatürk'le Konuşmalar,Cumhuriyet Gazetesi eki, s. 111)

"Bizim dinimiz en tabi ve makul dindir ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur.Bir dine tabii olmasi için akla,fenne,ilme ve mantığa uygun olması lazımdır.Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur." (Atatürk'ün S.D. II, 1923, s. 127)

"Ey Arkadaşlar! Tanrı birdir, büyüktür- Adalet-i ilahiye,O'nun tecellilerine bakarak diyebiliriz ki,insanlar iki sınıfta,iki devrede mütalaa olunabilir,ilk devir insanlığın çocukluk ve gençlik devridir.Ikinci devir,insanligin kemal (olgunluk ) devridir."

"Ey millet! Allah birdir,sani,büyüktür.Allah'ın selameti,atifeti ve hayrı üzerinize olsun.Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri,Cenab-ı Hak tarafından insanlara dini hakikatleri tebliğe memur ve resul olmuştur. Koyduğu esas kanunlar cümlemizce malumdur ki Kur'ani azimüssandaki husustur.insanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir,temel dindir.Çünkü dinimiz akla mantığa hakikate tamamen uyuyor. Eğer akli mantığa,hakikate uymamış olsaydı bununla diğer ilahi ve tabi kanunlar arasında aykırılıklar olmalı gerekirdi.Çünkü bütün kanunları yapan Cenab-ı Haktır." (Atatürk'ün 7 Şubat 1923 tarihinde Balıkesir'de Zağanos Paşa Camii'nde vermiş olduğu hutbeden bir bölümdür.)

(bkz: Atatürk ün Balıkesir Hutbesi)
kendisiyle ilgili yapılan bilmemkaçmilyon yalan söyleşi esnasında ben yeniçağın tiranıyım dediği de iddia edilir, dinleri denize dökmek istediği de!karar onu okuyup anlayanların olmuştur hep...bu denli laf salatasından uzak ve her sözü altın değerinde olan son derece dolu konuşan birinin bunları söylediğine inanan bir insanın onu hiç tanıyamamış olması da muhtemeldir.tekkelerin kapanmasının ardından mevlana ile ilgili yaptığı araştırma ve sarf ettiği sözler bu konuya ışık tutacak cinstendir.
dini olsa nolur olmasa nolur?
siz onun sayesinde dininizi bukadar rahat yaşıyorsunuz.
onun sayesinde inanç özgürlüğünüzü kazandınız.
o olmasaydı belki bir yahudi belki bir hristiyan olacaktınız,mecburiyetten hem de.
bırakın bu işleri,
hatice değil neticedir önemli olan. *
atatürk ve din, kişinin kendine yakışanı giymesidir.

tiksinmek ve tir tir tirtiyor olmak esasında cahillikten kaynaklanan bir durum için söylenmiş olsa da,
düşünebilen birine söylendiği için biraz utanç yaşatmış,
amma velakin gerekli ipuçları o anda olamadıgı için biraz geç olmuştur.

bir şeyi yok sayarsan, gercekten yok oluyor senin için.

fakat gel gör ki;
ben de tam tersine,
yollananı okuyup idrak edebilmiş üstün bir zeka olarak görüyorum mustafa kemal'i.
yobazlıkla, din tüccarlığıyla bu işi yapmayacağı kesin.
ve ayrıca sanmıyorum ki mustafa kemal gibi bir adam halkını böylesine ince bir mevzuuda kandırsın.
bu da benim hissiyatım.
ve din üzerine söylediği çok güzel sözleri var.
fatullahçıları, mahmutçuları, ahmetçileri, mehmetçileri bir yana bırakalım.
hurafelerle dolu bir dini bizde kabul etmedik, edemeyiz.
kaynağa saygısızlık.
allah da peygamber de karşısındadır zaten
umarım islamı, hurafeler dini olarak görmüyoruzdur.
konuyla alakalı bir de rivayet vardır:

Hz. Peygamber'in anlattığı bir konu için kadınlardan biri, "Ey Allah'ın Resulü! Bu anlattığınız Hurafe'nin sözüne benziyor" demiş, Resûl i Ekrem de; Hurafe' nin ne olduğunu biliyor musunuz?' diye sormuş ve sözüne şöyle devam etmiştir: "Hurafe Benî Uzre'ye mensup bir adamdı; Câhiliye döneminde cinler tarafından esir alınmış, içlerinde uzun zaman kaldıktan sonra serbest bırakılmış; cinler arasında gördüğü ilginç olayları anlatınca insanlar kendisini yalanlamış ve artık onlar asılsız kabul ettikleri her söz için "Hurafe'nin sözü" demişlerdir'

ben vakti zamanında mustafa kemal'in özdeyişlerini dosyalamıştım.
din ile ilgili olanlarını buraya da yazacağım.
kaynağını yazmamışım kimse kusurabakmasın fakat, kaynağı bilinmeyen (ç)alınmış sözler değiller.

ayrıca o bahsedilen arkadasların dinsizliği küfür, hayasızlık olarak gördüklerini sanmıyorum.
ki hiçbirimiz cennette v.i.p sayılmayacağız, garantimiz yok.
kimsenin seçimlerine de karışamaz, yorum yapamayız.

« ... Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah'ın emrettiği şey, Müslüman erkeğin ve Müslüman kadının beraber olarak bilim ve bilgi kazanmasıdır" »
31. 01. 1923, izmir'de Halk ile Konuşma.

kadınlı erkekli balolar düzenlemesi belki bundandır, fuhuş yaptırmamış ya, kötü bir örnek.

« "Bizim dinimiz en makul ve tabiî bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabiî olabilmesi için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur. »
31. 1. 1923 izmir'de Halk ile Konuşma.

her daim akıl ve fenne sarılmak gerek.

« "insanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir. Eksiksiz dindir. Çünkü dinimiz akla mantığa, hakikate tamamen uyuyor ve uygun düşüyor" »
07. 02. 1923, Balıkesir'de Halka Konuşma.

« Bizim dinimiz, milletimize değersiz, miskin ve aşağı olmayı tavsiye etmez. Aksine Allah da Peygamber de insanların ve milletlerin değer ve şerefini korumalarını emrediyor. »
5. Şubat 1923 Akhisar'da Konuşma.

« Türk milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, bunada öyle inanıyorum" »
29. 10. 1923, Fransız Muhabiri Maurice Pernot'ya Demeç.

din tüccarlıgından nasıl da hazzetmediğine dair bir örnek olabilir.

« Dini fikir ve inançlara hürmetkâr olmak, öteden beri tabiî ve genel bir anlayıştır. Bunun aksini düşünmek için sebep yoktur. »
11. 12. 1924, Times Muhabirine Cevap.

ne kadar özgürlükçü, hoşgörülü bir insan oldugunu da biliyorduk zaten.

Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye muhalif değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriylekarıştırmamaya çalışıyor, kaste ve fiile dayanan bağnaz hareketlerden sakınıyoruz. »
(1925)

laik(dinsiz) denilmiş, o konuda da şöyle bir söz söylemiş:

« "Bence, dinsizim diyen mutlaka dindardır. insanın dinsiz olmasının imkânı yoktur. »
Dinsiz kimse olmaz. Bu genelleme içinde şu din veya bu din demek değildir. Tabiatıyla biz, içine girdiğimiz dinin en çok isabetli ve çok olgun olduğunu biliyoruz ve imanımız da vardır" »

02. 02. 1923, izmir, Türkiye'nin Geleceği Üzerine Konuşma.

ve son olarak söyleyeceğim şudur ki,
bari siz yapmayın.
laikin parantez içinde dinsiz oldugunu söylemeyin.

« Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti de demektir. »
(1930)
« Laiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkânını sağlamıştır. »
(1930)

not: aslında pek de önemli bir konu değildir, yani atamın dini neyse ney, kimseyi ırgalamaması lazım, ancak bir hata yapıp atatürk'ün her konuda geçmesinden rahatsız oldugum için, bir şeyler eklemek istedim.
şehir efsanesi durumu.
(bkz: atatürk ün kuran kültürü)
atatürk'ün kendi iç sorunu. neticede kendileri öbür dünyaya gitmiş. kimseye tartışmak düşmez. hele ki ömrünü türk milleti için 57 senede tüketen birini.

ama bak atatük ve dil, atatük ve tarih dersen bak bunu tartış. zaten türk tarih kurumu,türk dil kurumu ortada.

milletin de ne çok umrunda atatürk'ün dine karşı duruşu. anlaşılan birileri kilise olmak peşinde. ama unutuyorlar. islam'da her şey kul ile allah arasında. üçüncü kişinin görüşü yok.

algılayamanlara ithafen;
türkiye cumhuriyeti laik bir hukuk devletidir.
atatürk bir liderdir, bunu bir kenara bırakalım bizim şu anda hayatta olamamıza vesile olan bir önderdir,bizim için komutan kimliğiyle gönüllerimizde yer etmiştir. Atatürk ün din konusunda fazla bir hassasiyeti olmadığı bilinmektedir fakat din sadece ve sadece Allah ile insan arasında oluşan olgunlaşan yada inkar edilen bir olgudur.Kaldı ki Atatürk islamiyet hakkında en ufak bir kötü söz sarfetmemiştir,sadece herşeyi kendi içinde yaşamak istemiş ve doğru olanın bu olduğunu savunmuştur.
atatürk, din ve inançlar üzerine düşüncelerini belirtmişir ama hiç bir zaman kendi inancı hakkında bir açıklama yapmamıştır. bir asker,bir devlet adamı olarak en doğrusunu yapmıştır. bir öndere yakışan da budur.
ataturkun kendi sözlerinden müslüman olmadığı aşikardır. neden dert edilir anlamıyorum.
ataturkun kendi sozlerinden musluman oldugu yonunde kimi cıkarımlar da yapılabilir, ancak bu sözlerin hangi tarihlerde söylendiğine dikkat etmek gerekir. çoğunlukla halk ile rejim arasında soğukluk yaratmamak için söylenen sözlerdir onlar. peki bu, yani bi insanın dini imanı önemli midir? sadece yönetici kalacaksa iyidir.
atatürk ve din konusunda fikirler belirtmeden önce, onun içinden çıktığı ve yapısını yozlaşmadan bugüne kadar koruyan türk ordusu'nun profiline bir bakalım isterseniz.

kimse çıkıp da, ordu atatürk'ün kurduğu ordu değil, değişti ordu, eskiden böyle değildi diyemeyeceğine göre...

malum, "toplumun tüm katmanlarında ordunun bu tip konularda ne düşündüğü de belli" olduğuna göre...

bunun yerine, laikliğin teminatı biziz diyen her takiyecinin kuyruğuna yapışan bir ulus mu beklerdi atatürk diye düşünmek gerekir...

ha, deniz baykal da laiklik teminatı benim diyor, ama görüyoruz durumunu, pek içaçıcı değil diyenlere, deniz baykal'ın en azından* şeyh dizi dibinde çekilmiş fotoğrafı yoktur derim.****
bizim devlet idaresindeki ana programimiz,
cumhuriyet halk partisi programidir.
bunun kapsadigi prensipler,
idarede ve siyasette
bizi aydinlatici ana hatlardir.
fakat bu prensipleri,
gökten indigi sanilan kitaplarin dogmalariyla asla bir tutmamaliyiz.
biz ilhamlarimizi gökten ve gaipten degil,
dogrudan hayattan almis bulunuruz.

mustafa kemal atatürk

bu kadar nettir atatürk'ün dinle ilgili fikirleri. bu konuşma da can dündar'ın mustafa belgeselinden atatürk'e ait gerçek ses kaydıdır.
atatürk, hilafeti kaldırırken, dini birilerinin tekelinden çıkarmayı, insanları dini sömürgüden kurtarabilmeyi amaçlamıştır. bunun nedenini günümüzde gayet açık ve net görebiliriz. atatürk, birilerinin dediğinin aksine asla din düşmanı değildir. dinin, islamiyetin emrettiği gibi, sadece kul ile allah arasında yaşanması gereken bir olgu olarak kalması için bu şekilde davranmıştır. dini sömürüye ve dinin ne kadar hassas bir olgu olduğuna, cumhuriyetin kuruluş yıllarında ve hilafetin kaldırılması esnasında rast geliriz."din elden gidiyor" çığırtkanlığıyla yapılan ayaklanmalar, aslında atatürk karşıtı hareketlerdir ve insanlar dini sömürüyle galeyana getirilmek istenmiştir.
atatürk, laikliği getirirken, dinin kimsenin tekeline girmemesini, din alet edilerek siyaset yapılmamasını amaçlamıştır. bunun ne kadar tehlikeli bir olay olduğunu, toplumun ve devletin bundan nasıl büyük bir zarar göreceğini kendisi bizzat tecrübe etmiştir. bunu yaparken kendisi bolşeviklikle ve din düşmanlığı ile suçlanmıştır. ancak kendisi daima din ve vicdan özgürlüğünü savunmuş, kimseyi dini, ırkı, inancı ile yargılamamıştır.
ancak günümüzde dahi atatürk, radikal dinci diye tabir ettiğimiz kesim tarafından "deccal"olarak adlandırılmakta, bir çok şeyh, müridlerine atatürk'ü bir düşman olarak anlatmaktadır.
bugün bile açık ve net olarak görebilmekteyiz ki, dinin siyasallaştırılması, belirli bir kesimin tekeline hapsolması, toplumumuza ne kadar zarar vermektedir. dini duygularla oynayıp, din temelli siyaset yaparaktan ülke büyük bir çıkmaza ve iç çatışmaya sürüklenmektedir. insanlar sokaklara dökülüp mitingler düzenlemektedir. "tehlikenin farkında mısınız?" sloganı, rejimin tehlike altına girdiğinden çok, ülkenin din sömürüsü ile nasıl bir sorunla karşı karşıya kalacağını anlatmak olarak algılanmalıdır. bu millet, 751 senesinde islamiyet ile tanışmış, ve o günden beri bu dine inanmaktadır. ve asla da bir zarar görmemiştir. asıl tehlike, islamiyete inanmak değil, onu yanlış yorumlamaktır. yıllarca bölünmek istenen bu ülke, şu anda dini tekeline almış ve sömürmeye başlamış bir kaç kişi tarafından hızla iç çatışma ve bölünmeye doğru götürülmektedir. insanların dini duyguları ile oynamak, onları dinen sömürmek en büyük dinsizliktir. asıl tehlikenin bu olduğunun lütfen farkına varalım. 1071'den beri bu topraklarda kimse kimseyi dininden veya inancından ötürü yargılamadı. ne bir iç çatışma yaşandı, ne de bir bölücülük hareketi. kaldı ki ispanya'dan ve diğer avrupa ülkelerinden sürülen sefarad yahudilerine bile kucak açtı bu millet.
Ufak bi hesaplama.
Müslüman Türklerin Anadolu'ya girişi: 1071
Hilafetin kaldırılması : 1924
Geçen süre : 853 yıl
Yaklaşık 800 yıl bu topraklarda birleştirici unsur olan din mefhumu , bir anda vicdanlara hapsedilmek istenmiş. Sebep ise sömürüye açık olması. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde din elden gidiyor denirken , bugün de laiklik elden gidiyor yaygarası kopartılıyor.
Fark göremiyorum. Ya siz ?
atatürk hilafeti kaldırmayı böyle ifade eder: ''biz halifeliği insanların bir kişinin arkasına takılıp körü körüne bağlanmasını önlemek için kaldırdık'' der.
atatürk imanlı bir insandı.
günlüklerinde de yazdığı üzere her fırsat bulduğunda eve hafız çağırtıp kuran okuturdu. aynı zamanda elmalı hamdı yazır tefsirini de yaptırmıştır.

aynı zamanda laik, cumhuriyetçi, güzel ahlaklı, samimi bir insandı.

(bkz: atam izindeyiz)
takiyedir. dinin en büyük değer olduğu bir toplumda kafanızdaki rejimi oturtmak istiyorsanız fazla tepki çekmeden yavaş yavaş bunu yapmanız lazım. birden bunu yapmaya kalkarsanız aşırı tepki alır, hayal ettiğiniz her şey yerle bir olur.

bu takiyenin bile farkında olmayan yazarlarımıza bakıyorum, "copy paste" sanatının inceliklerini "bak ama böyle demiş, çok dindar biriymiş" şeklinde önümüze sunuyorlar. ah be gözüm şu resmi tarihi anlatan kitaplardaki peri masallarını bıraksanız da gerçek tarihi öğrenseniz artık.
atilla ilhan, mustafa kemal atatürk ün din hakkındaki görüşlerini şu programında açıklamaya çalışır;

#

üstadın belirttiği üzere mustafa kemal in din hakkındaki derin bilgisi, devlet anlayışını hazreti peygamberin anlayışından alması konusunu kapsayan mevzu bahis yazı, mustafa kemal in 1923 de anadolu gezisinde halktan insanlarla yaptığı görüşmelerde tutulan gazete tutanaklarıyla birebir aynıdır. üstad din konusundaki atatürk ün düşüncelerini ilk okuduğunda şaşkınlıkla karşıladığını ve heyecanlandığını söylüyor. çünkü yıllarca atatürk ün din hakkında söylediklerinin bir çoğunun sansürlendiğini, saklandığını vurguluyor. bu da atatürk e yıllarca "dinden uzak bir insan" imajı çiziyor.

ama üstadın programında bahsetmediği bir nokta var, atatürk ün böyle bir söylemde bulunması demek değildir ki, islamın ve peygamber in doğruluğunu savunuyor ve buna boyun eğiyor. atatürkün bu konuşmalarının tarihi çok önemli, cumhuriyet halk partisini kurmadan önce, halkla müzakereler yaptığı, yani halkın desteğini almaya çalıştığı dönemler. atatürk elbette halkın yüzyıllarca hüküm sürmüş bir şeriat düzeninden ve islam yaşantısından bir anda kopup, laik bir yaşama adapte olamayacağını, bunun ötesinde kurmaya çalıştığı çağdaş yaşam anlayışına, eğer dine karşı bir hoşgörü göstermezse, bazı islamcı kesimlerin çok sert bir şekilde karşı çıkacağını, engellemeye çalışacağını biliyordu. aynı şeyi tbmm yi ilk açtığında da yapmıştır; cuma namazından sonra kuranı kerim eşliğinde ve kurban kesilerek açılmıştır ilk meclis. ayrıca cumhuriyetin başlarında "devletin dininin islam" olduğu yasasını koymuştur atatürk. bütün bu "dine hoşgörü" davranışlarının sergilenmesi, islamcı kesimin, yeni yönetim düzeninin ve devrimlerin önünde engel teşkil etmemesi için yapılmış bir tavizdir -kanaatimce.

10 nisan 1937 de laiklik, anayasaya eklendi. cumhuriyetin kurulmasıyla aradan geçen bu süre zarfında yapılan reformların bir çoğu, bence devleti ve halkı laiklik ilkesine hazırlamak amacıyla yapılmıştır;

halifeliğin ve dini eğitim sisteminin kaldırılması; 3 mart 1924

islami mahkemeleri kapama ve islami kanunları kaldırma 1924-1937

cinsiyetler arası eşitliği tanıma 1926-1931

arap alfabesinin kaldırılması 1 kasım 1928

zaten atatürk ün laiklik ilkesini getirmesinin bu kadar gecikmesinin nedeni, adaptasyonda herhangi bir sıkıntı yaşanmaması için öncelikli altyapının hazırlanması gerekliliğiydi benim görüşümce.

ayrıca tbmm de yaptığı son konuşmasını şu sözlerle bitirmiştir;

" ...bizim devlet idaresindeki ana programımız, cumhuriyet halk partisi programıdır. bunun kapsadığı prensipler, idarede ve siyasette, bizi aydınlatıcı ana hatlardır. fakat bu prensipler, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutulmamalıdır. biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz."

atatürk ün bu sözleri, kendi dönemi içerisinde yapabildiği bütün devrimleri yaptıktan sonra, hiç bir koşul ve engele takılmaksızın, hür ve gerçek düşüncesini belirttiği asıl düşüncelerdir -benim düşünceme göre- ve bu yüzden cumhuriyet halk partisi ilkelerinin esaslarından bahsettiği son meclis konuşmasını, bu sözleriyle bitirmiştir.
ramazan ayında cumhurbaskanlığı köşkündeki saz heyetini göndertip kuran'ı kerim okuturdu sevgili atatürk. islamiyet'i kesinlikle kullanmamış ve kendine rant edinmemiş kendisini islami bir kişilik gibi gösterip insanları sömürmemiştir. islamiyet'i yaşanması ve anlanılması gereken çerçeveye oturtmuştur. nihayettir ki arapca üzerinden asırlarca sömürülen bu insanları düşünmüş ve elmalı hamdi'ye devlet bütcesinden ödenek vererek kur'an ı sadeleştirtmiş ve türkçeye çevirttirmiştir.

nevzat yalçıntaş program sırasında atatürk'le ilgili küçük bir anekdota yer vererek "suudiler 1926 yılında sınırları içinde tüm mezarlıkları yıkıyorlardı. atatürk sıranın hazreti muhammed'in kabrine geldiğini öğrenince bir telgraf çekerek, ‘eğer bir tek taşına bile dokunursanız ordumu aşağı gönderirim' demişti. bunun üzerine suudiler hazreti muhammed'in kabrine dokunamamıştı. ama bu telgraf yok edildi" dedi.

iki mustafa'yı da seviyoruz....

Muhammed Mustafa s.a.v buyurmuşlardır ki '' ilim çin de olsa gidin alın''

Mustafa kemal atatürk demiştir ki '' hayatta en hakiki mürşit ilimdir.''