bugün

tarihi fesli deli, mustafa armağan, yavuz bahadıroğlu ve fatih tezcan gibi şarlatanlardan öğrenenlerin başvurduğu yalan.

kaynak?
kaynak maynak yok. kaynak götüm tabi ki.

bir mektubu kaynak olarak sunarlar.
görsel

yukarıdaki mektup, sivas kongresi zamanında yazılmıştır.

sivas kongresinde pek çok kişi manda ve mandacılığı savunmuş, hatta amerikan mandası altında 15-20 sene kalınmasını teklif etmiştir.
bu kişilerden bazıları; halide edip, refet bele, kara vasıf bey gibi isimlerdir.

manda konusu sivas kongresinde çok tartışılmış gerçekten.
lakin atatürk'ün mandayı kabul edelim, manda olabilir iması dahi olmamıştır.
atatürk bu tartışmaları sükunetle dinlemiştir.

ta ki bir tıbbiyeli kürsüye çıkıp tarihi konuşmasını yapıncaya kadar.
kürsüye çıkan o genç tıbbiyeli hikmet'tir.
tıbbiyeli hikmet, sivas kongresinde tıbbiyelilerin temsilcisi olarak tam bağımsızlık üzerine bir konuşma yapmış, manda ve himayenin kati suretle kabul edilemeyeceğini belirtmiş ve konuşmasının sonunda mustafa kemal tarafından alnından öpülmek suretiyle tebrik edilmiştir.
(bkz: tıbbiyeli hikmet/#41455979)

tıbbiyeli hikmet'in bu sözleri mustafa kemal'in sözleri ve fikirlerinin yansımasıdır.
lakin mustafa kemal her fikre, her düşünceye açık olması gereken sivas kongresi'nin reisi ve hamisidir.
manda ve himaye fikirleri mustafa kemal'i çok sinirlendirip kızdırsa da kongre boyunca buna tahammül etmiş, milli birlik ve beraberliğe halel getirmemek ve kimse üzerinde baskı kuruyor algısı yaratmamak adına da bu saçmalığa tahammül etmiştir.

şimdi, 100 yıldan fazla süre geçmiş aradan.
bu yalanı, bu iftirayı atanlar acaba sivas kongresi kararlarını hiç incelediler, okudular mı?

"atatürk sivas kongresinde manda istedi" diyen mallara vereceğiniz cevap çok nettir arkadaşlar.
sivas kongresi kararları...

atatürk'e bu şekilde iftira atan gavur tohumlarına sivas kongresi kararlarını okuyunuz, gösteriniz.

sivas kongresi kararları aşağıdaki gibidir;

1. milli sınırları içinde vatan bir bütündür parçalanamaz.
2. her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı millet top yekün kendisini savunacak ve direnecektir.
3. istanbul hükümeti, harici bir baskı karşısında memleketimizin herhangi bir parçasını terk mecburiyetinde kalırsa, vatanın bağımsızlığını ve bütünlüğünü temin edecek her türlü tedbir ve karar alınmıştır.
4. kuvay-ı milliye'yi tek kuvvet tanımak ve milli iradeyi hakim kılmak temel esastır.
5. manda ve himaye kabul olunamaz.

üzerine basa basa ve oy birliği ile vatan bir bütündür parçalanamaz ve manda ve himaye kabul edilemez kararları alınan bir kongre için "amerikan mandası istiyordu" diye iftira atmak cehalettir, soysuzluktur, şerefsizliktir.

atatürk gibi, bağımsızlığı bir karakter gibi üstünde taşımış bir insana böyle bir iftira atmak namussuzluktur.

gelelim cumhuriyet dönemine...

1927 yılında abd senatosu lozan antlaşmasını reddetmiştir.

abd'li senatör upshow, lozan antlaşması ve atatürk'ü şöyle tanımlar;
"bu antlaşma ve mustafa kemal'in yürüttüğü politika, Timurlenk kadar hunhar, Müthiş ivan kadar sefih ve kafatasları piramidi üzerinde oturan Cengiz Han kadar kepaze olan bir diktatörün zekice yürüttüğü politikasının bir toplamıdır...
Bu canavar (Atatürk'e diyor!) savaştan bıkmış bir dünyaya, bütün uygar uluslara onursuzluk getiren bir diplomatik antlaşma (Lozan) kabul ettirmiştir. Buna her yerde bir Türk zaferidir dediler..."

abd kongresi böylesine öfke doluydu işte mustafa kemal paşa'ya.

peki bu öfke ve nefretin sebebi neydi?
(bkz: chester imtiyazı)'ydı tabi.

chester imtiyazı yahut chester projesi neydi peki?

chester imtiyazı, osmanlı'nın son dönemlerinde abd'ye ve abd'nin asmanlı topraklarındaki temsilcisi osmanlı-amerikan şirketi'ne verilen rahatsız edici bir dizi imtiyazdır.

bu imtiyazın gereğine göre,

-abd osmanlı coğrafyasında demiryolları hatları döşeyecek,
-abd osmanlı şirketi döşenen demiryollarının işletmecisi olacak,
ve en önemlisi,

-demiryolları hatları boyunca 20 km sağı, ve 20 km solu olmak üzre tüm madenler ve arkeolojik kalıntıların hakları osmanlı amerikan şirketine ait olacaktır.

chester projesi haritası şöyle;
görsel

işte abd'nin lozan antlaşmasını kabul etmek için tbmm'den tek şartı osmanlı döneminde anlaştıkları bu chester projesini tbmm'nin onaylaması olmuştur.

abd heyetleri ile görüşmeler sürerken, refet bey (bele) ile abd heyeti chester projesi üzerinde anlaşırlar ve anlaşma tbmm tarafından aceleyle onaylanır.
bu aceleci onaylamanın sebebi olarak da abd'nin bunun karşılığında lozan'ı kabul edeceği söylenmiştir.

lakin mustafa kemal atatürk, tbmm'de olmadığı zamanlarda bile tbmm'de onaylanan her şeyi, hatta tbmm tutanaklarını dahi incelemektedir. abd ile yapılan protokolü ve tbmm'nin onayladığı antlaşmayı da inceler ve bunun türkiye'nin aleyhine olduğunu görür.
anlaşmayı yırtıp çöpe atar ve tbmm'nin aldığı kararın iptal edilmesini sağlar.

chester imtiyazının tbmm tarafından reddedilmesi abd'lileri çılgına döndürür ve 1927 yılında mustafa kemal atatürk'e bunları söyleyip abd senatosunda lozan antlaşmasını tanımama kararı alırlar.
abd bugün bile hala lozan antlaşmasını tanımamaktadır.
(bkz: abd nin lozan antlaşmasını tanımaması)

şimdi dünün fetö artıkları utanmadan diyorlar ki; "atatürk amerikan mandası istiyordu..."

edep ya hu???

son olarak atatürk'ün manda ve himaye fikrine karşı yaklaşımı ve sergilediği tutuma dair akademik bir araştırmayı kaynak olarak sunuyorum.
http://dergiler.ankara.ed...dergiler/45/800/10216.pdf

bakınız yukarıdaki link akademik bir çalışmadır. yani öyle fesli deli'nin, mustafa darmadağan'ın uydurduğu bir şey değil.

#tarih
Yalancılar bir bir geberiyor Allah sayılarını arttırsın.
iftira attıkları kişi istese suya sabuna dokunmadan, hayatını tehlikeye atmadan, hakkında idam fermanları çıkarılmadan, ingilizlerin kuklası olmuş padişahın her dediğine eyvallah der ve üst seviyede hayatını balla kaymakla sürerdi.

O ise hepsini bir kenara bırakmış, ya istiklal ya ölüm demiş, hayatını cephelerde, yollarda geçirmiş, inananlar ve namuslu halk ile bir ülke kurmuş, ilk meclisin başkanı seçilmiş yani ülkenin başı olmuş ama yetmemiş kurtuluş savaşıyla tekrar görevi devralmış gene cepheye koşmuş gene tırnaklarıyla bu ülkenin küllerinden yeniden doğmasının baş kahramanı olmuştur.

Birilerine yalakalık yapmamış, konforlu yaşamamış, bu sebeple genç yaşında hayatını kaybetmiş, namuslu vefalı her vatandaşın kalbinde iz bırakmıştır.

Şu iddiaları bizzat düşmanlar duysa, onlar bile iftiracıların yüzüne tükürür siz nasıl insansınız derdi.