bugün

ataları öte taraftan şikayetleri beğenileri tebrikleri alıyor. ülke meselelerini istişare ediyorlar zar.
Hacı...
ben birkaç kere gittim.

ziyaret defterine "atam atam sen kalkanda ben yatam, atam atam vatan elden gidiyor uyansana" yazıp geri dönüyorsun. çünkü kemalizm bunu gerektirir.
Karşılığında "kabeye gidip de bin tur etrafında atınca ne oluyor sorunsalı" diye başlık açılabilecek sorunsal. Atam vaktiyle bu ampul düşkünlerine o ampulu monte etmişsin, bir kalk da bu sefer florasan monte et de ışıldasınlar diye dua ediyoruz.
Soranların cevabını çok iyi bildiği sorudur.
Sahip olduğumuz şeyleri kime borçlu olduğumuzu unutmadığımızı, uydurma bir tarihle tekkelerde beyni yıkanmış koyun sürüsünden olmadığımızı gösteriyoruz.
Bunun için yasaklamadılar mı zaten bu sene anıtkabir'e yürüyüşü?
Demek ki iti kopuğu korkutan bir etkisi varmış.
türk olmadığın sürece kavraman zor.
Koyunsuz hava sahasini girip cigerlerimizi temizliyoruz.
Cikarci zihniyeti olan soru. Mitinge gider yol yemek ve cep harcligi icin. Vatan sevgisi olmayan vatandas anlamaz oradaki maneviyati.
anıtkabir'de eksikliğini bizim de hissetmediğimiz bir keltoşun sorunsal olduğunu iddia ettiği mevzudur.

senin gibilerin anıtkabirde zaten yeri yok a keltoş!..
manevi duyguları körelmiş bireyin sorunsalıdır.

bu ülkenin kurucusuna bir dua okuyup şükretmektir.

düşünmeni sağlar, şu an kimin sayesinde bir ülkenin var olduğunu.

dalga geçtiğiniz gibi " Atam sen kalk ben yatam "

Ülke Atam'a muhtaç.
çocukken katıldığım bir etkinlikte görmüştüm anıtkabiri tabi o dönemler özel bir şey hissettiğimi hatırlamıyorum açıkçası.

hayatımın bir döneminde atatürkü tanıma fikri uyandı bende. elimden geldiğince tanımaya çalıştım. o dönemler, son günlerde gündemden düşmeyen yazar can dündarın bir belgeseli gösterimdeydi. atatürkün kemalistler tarafından bizden saklandığı gerçeğiyle yüzleşmek, beni hem şaşırtmış hem de konuyla alakalı ilgimi birkaç adım atmıştı. can dündarın dediği gibi atatürk radikal bir liderdi. medeni bilgiler kitabından sansürlenen öyle çok yer vardı ki bunların bir kısmını usta kalem atatürk severlerle paylaşmıştı. üstelik çok büyük tepkiler alacağını bildiği halde doğru olanı yapmıştı. ondan sonra anladım ki ben atatürkü ne seviyorum nede sevmiyorum.

bir kabre 2 nedenden gidilir, sevdiğin için dua etmeye sevmediğin için beddua. ben atatürke karşı nötr bir insan olduğum için kabrine gitme gereği duymadım. uzaktan yalnız saygı duymayı daha doğru buldum belki de.
Aziz sancar gelip nobel ödülünü buraya birakiyo çalinmasin diye ülkenin en güvenli yeri diye sen neden bahsediyosun bro.
(bkz: kitap okuyorsun da n ooluyor)
(bkz: o müziği dinliyorsun da n aanlıyorsun)
(bkz: boş boş gökyüzüne bakıyor bulutları izliyorsun da)

Şu anda yüzbinlerce radyo, onbinlerce tv kanalında programlar yapılıyor,
milyon kere milyonlarca sözcük, ses, nota, görüntü bütün dünyayı çepeçevre dolanıyor,
atmosferde hemen yanıbaşında kafana, gözüne, bedenine sürtünerek dolanıyor,
hatta, bırak dünyayı, tüm evrene yayılıyorken senin evindeki/elindeki/kafandaki/aklındaki "alıcı" açık değilse şayet,
yahut -açık ama- yayın yapmakta olan o kanala ayarlanmamışsa eğer,
hiçbir şey duymayacağın, görmeyeceğin, izleyemeyeceğin, anlayamayacağın gibidir mevzu, kabaca...

"alıcın açık değilse"şayet...
"antenin o yana dönük" değilse eğer...
yahut "o dili bilmiyorsan" sevgili kardeşim...
inan bana hiçbir şey olmayacaktır, anıtkabir'e gittiğinde...

hiçbir şey anlayamayacaksın, ne yazık ki...

sana yardımcı olabilmek çabasıyla: "aç tarih kitabını, fazla değil, 1900 yılındaki "osmanlı imparatorluğu" haritasına bak önce,
sonra çevir sayfaları, bir de 1919'daki "sevr haritası"na bak...
nereleri senin iken, nereleri kalmış sana bir anla önce...
ondan sonra,
sadece 4 sene sonrasında,
ve de ne büyük yokluklar içindeyken,
nasıl bir "geriye dönüş" yaptığını,
hangi yitik toprağını hangi dünya devinin dişlerinden söküp de aldığına bir bak,
seninle ondan sonra konuşalım" demek isterdim...

kendini bu kadar büyük,
güçlü,
gelişmiş,
muktedir,
adeta bir dünya devi olarak gördüğün şu "en güçlü" halinde, anıtkabir'de yatan o büyük insanın yapmış olduklarının "kaçyüzbinde biri"ni yapabileceğini bir anla önce,
ege denizindeki 20 keçi otlayamaz bir adayı sahiplen hele bir bakalım,
sonra oturur konuşuruz seninle derdim...

velakin, muhtemelen bu söylediklerim de, sana, bir şey ifade etmeyecek olduğundan,
vazgeçtim.
hiçbir şey demedim...

o nedenle, sen hiç gitme anıtkabir'e aslanım...
bir şey anlamayacaksın nasıl olsa...

biz gideriz ama.
bedenen de gideriz; dolaşır, o özgürlük havasını koklar, o büyük insana teşekkür ederiz.

fırsat bulamamışsak şayet -ne gam?-
bulunduğumuz yerden,
köy, kent, bucak, belde, kasaba,
gönlümüzle bağlıyızdır zaten
o mekanda istirahat etmekte olan zata...
Daha bende gitmedim. Ankarada akrabada var ama gitmeyi düşünmüyorumda. Zaten akramba öyle diyor birşey yok diyor. Törenler gezenler falan diyor. Onun yerine çanakkaleye giderim daha iyi.
Putperest Bir Ritüel sadece.Pek bişi Olmuyor.Çanakkale ye Gittim Ağladım özellikle Conkbayırı isimli yer Gerçekten çok farklı bir atmosfere sahip.
devlet büyüğümüze saygı göstermiş oluyoruz, bombalar kilis´e düşerken saçlarını tarayanlardan olmadığımızın altını çiziyoruz.
kabe'ye gidip etrafında 7 kere dönünce ne oluyorsa o oluyor. ibadet olarak değil, hissi olarak söyledim tamam mı? coşmayın hemen.
bir çok hollywood filminde cevabı verilmiş olan sorunsaldır. hikaye hepinize tanıdık gelecektir hani şu esas oğlan veya eses kızımız şeytan ile kapışmaktadır. ne tarafa kaçarsa kaçsın nereye saklanırsa saklansın şeytan bunu bulmaktadır. son çare kutsal mekanlara girer şeytanda oraya giremez orada planlar yapılır sonra dışarı çıkılır ya.

aynısını düşün ülkede bir tane baş şeytan var nereye kaçarsan kaç kurtulamıyorsun. sende son çare atamızın yanına sığınıyorsun böylece ne baş şeytan nede şeytanın iblisleri yaklaşamıyor oraya. yaklaşırlarsa alev alıyorlar ayaktan başa kadar * kafan rahat yani anladın..

şimdi bunu yazdık ya bu süper zekalılar hemen atlar "aa bak anıtkabiri kiliseye benzetti demek ki dinsiz buda" diye. diyin diyin biraz günah birikti üzerimde aktarayım size.
Din istirmarcısı .ezevenklerin dötü kaşınır.
atatürk'ü sevmeyip ama mecburiyetten oraya giden akplileri görüp zevkten dört köşe olmak gibi bir his.
farki bir ruh halini hissetmek için bile gidilebilinir.

uzerinde yasadigin bir ulke, 81 sehir ve 80 milyon yurttasin var. burada yatan kisinin bunlari birarada tutabilmek ve bir kimlik kazandirmak icin verdigi mucadeleyi biliyorsun.

orada biri bunları dusunurse.

istanbul izmir konya antep maraş a daha farkli bakiyor.
turk kurt laz cerkez turkmen arnavut u daha yakin hissediyor .
anitkabirden cikip kizilaya inerken her önūne gelene selam vermek istiyor.
yetmezmi ?.
Gül baba, hacı bayram veli, taci baba türbesi, arvasi türbesi gibi önemli evliya ve dervislerin yanına gitmek daha faydalı olur.

Atatürk ü uzaktan sevin. Basi sıkışan canı sıkılan soluğu Anıtkabir de alıyor yazık.
anıtkabir'in bir kurtuluş savaşı müzesi olduğunu bilmeyen kişi söylemidir.
bu ülkenin nasıl kurulduğunun, aşama aşama görülebileceği tek müzedir anıtkabir. Ayrıca, bu ülkede buram buram cumhuriyet kokan tek yerdir anıtkabir. lütfen gelmemeye devam edin!