bugün

stefan zweig abimizin nadide eserlerinden olan kişilik betimlemesi, çevre ve karakter uyarlamalarının ayrıca hikaye sürükleyiciliğinin mükemmel olduğu kısa ve öz bir sunumudur efenim...
Amok dissosiyatif bir duygu durum psikolojik bir bozukluktur bir nevi akli dengesizliğin getirdiği cinayet bütününün esbab ı mucibesi bir hastalıktır, kitap falan bilmem ben ama amok ne derseniz derin bir konu.
Stefan Zweig'in güzel bir eseri. Okumayı sevmek isteyen insanlar bu kitap ile işe başlayabilirler.
Stefan Zweig’ın en ünlü öykülerinden biri olan Amok Koşucusu, kendi ölümüne doğru koşan bir doktorun yıkımını ele alır.

Tutkulu yaşamların yazarı Zweig, bir başyapıt niteliğindeki öy­küsüyle aynı adı taşıyan bu kitapta, yok etme arzusundan yok olma arzusuna savrulan yaşamları; kendi trajik sonlarına doğru ilerleyen, sonunda kendi mutsuz dünyalarında yitip giden insanların öykülerini an­latıyor. Tutkularının peşinde sonsuz bir burgaca düşen, yıkımın sınırlarını aşıp yok oluşa sürüklenen insanın öykülerini.

Kişilik çözümlemeleriyle derinleştirdiği yapıtlarında çoğunlukla, saplantılı yaşamların umarsız sonlarını anlatan Zweig’ın bu kitaptaki öy­kü­leri, kendi yaşamından izler taşıyor. ikinci Dünya Savaşı sırasında karısıyla birlikte intihar eden yazarın içinde bulunduğu ruh hali satır aralarında kendine yer buluyor.
"...söz konusu başkalarının derdi olunca, nasıl da hep daha zeki ve daha nesnel oluruz..."

(Amok Koşucusu - Stefan Zweig, s.30)
Stefan zweig ın yine bunalımlı bir ruh halini ve kişiligi anlattığı kısa öyküsü. Yazarın tarzı hep bir küçük cinnet hali. Hep bir saplantılı hallerden gelen baş belası durumlar. Severek okuyorsunuz.
"Siz biliyor musunuz ki, siz, yabancı insan, burada bir şezlongda rahat rahat oturan, dünyayı gezen bir yolcu olarak, siz hiç bir bedenin iki büklüm olduğunu gördünüz mü, morarmış tırnakların boşluğu kavrayışını, gırtlaktan çıkan hırıltıları, her bir organın kendini savunuşunu, her bir parmağın korkunç olana karşı direnişini ve gözlerin kelimelerle anlatılamayacak bir dehşet içinde açılışını?" ...... "Ben sadece bir şeyi anlamıyorum, nasıl.. nasıl bir insan bunu yapabiliyor, o anlarda onunla birlikte ölmeden durabiliyor... nasıl oluyor da ertesi sabah bir uykudan uyanabiliyor ve dişlerini fırçalayabiliyor ve bir kravat takabiliyor.. o nefes, uğruna çabaladığım, mücadele ettiğim, ruhumun bütün güçleriyle tutmak istediğim o ilk insan.. elimden kayıp giderken... bilmediğim bir yere doğru, dakika dakika, giderek daha büyük bir hızla kayıp giderken ve hummaya tutulmuş beynimde o, o biricik insanı nasıl sımsıkı tutabileceğime dair hiçbir bilgi yokken... benim hissettiklerimi yaşadıktan sonra, nasıl oluyor da yaşamaya devam edebiliyor..."
An itibariyle okuduğum kitap..
görsel