bugün
- sözlük kızlarının saç rengi18
- düşün ki o bunu okuyor15
- anın görüntüsü9
- icardi190515
- galatasaray12
- bülent uygun10
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi12
- hakim ziyech11
- 5 mayıs 2024 galatasaray sivasspor maçı17
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat10
- iğrenç bir his tarif et30
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek21
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek41
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum21
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı18
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak17
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj14
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
- bir türlü ısınmayan ayaklar9
- en yaşlı özelliğiniz17
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks22
- insanlar melek mi şeytan mı10
- budweiser14
- kızların tipe bakmadığı gerçeği29
- bir kadın nasıl tavlanır19
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız15
- hemşire kızlar nasıl oluyor27
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz21
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi20
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi29
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam18
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- aşkta yaş farkı önemli midir10
- az önce arabamdan inen tatlış kız12
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi12
- içip içip entry girmek8
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- bik bik bu sözlüğün divasıdır12
- emar15
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
(bkz: kadınların duygularını anlayamayan domuz erkekler)
anlayış ve duygu yoğunluğu arayan güzel bayanlar için:
(bkz: şehir zorbası)
anlayış ve duygu yoğunluğu arayan güzel bayanlar için:
(bkz: şehir zorbası)
hikayemsi;
sevgilim, kapıda Gandalf gibi dikiliyordu. Her zamanki gibi geç kalmıştım. ancak, bu sefer o kadar geç kalmıştım ki, çok geç kalmıştım yani. "kıyafetlerin nerde?" diye gürledi bu önce. Durumu kurtarmak için "ehemehe günaydın" gibi bir şeyler zırvaladım. fakat, sevimlilik yaparak yırtamayacaktım. "Hayır yani" dedi, "bu kadar geç kalıyorsun madem" dedi, "bari" dedi, "insan gibi giyinseydin" dedi. Kemleri ve kümleri toparlayıp da doğru düzgün bir savunma cümlesi kuramadım tabi. Şey dedi bu sonra; "zaten" dedi, "senin bu kılık kıyafetine bir çeki düzen vermen gerekiyor" dedi, "ben söylemeyeyim, kendisi anlasın diyorum ama" dedi, "senin anlayacağın yok" dedi. Bugün heyheyleri üstündeydi. Ben zaten heyheylerle doğmuş biriydim. Şimdi cevap versem, ikimizin heyheyleri bir olup ortalık yerde halay çekmeye başlayacak, ben de belki güzelim ilişkiden olacaktım. "Haklısın" dedi biri. Dönüp arkama baktım, kimse yoktu. Bendim. Ben demiştim. Bunu dediğime hayret etmiştim. o da hayret etmişti. Elinde tuttuğu zafer meşalesini kolay kolay bırakmaya da niyeti yoktu. "doğru düzgün giyin, o eteği görmeyeyim bir daha" dedi. "Senin ağzını yüzünü s.kerim yavşak! Sen kim oluyorsun da bana ne giyeceğimi söylüyorsun! böyle bir kızı nerde bulacaksın suhufsuz!" demedim. "Peki canım" dedim.
sevgilim haklıydı. Gardırobumu Muhafazakâr topluma bir türlü entegre edememiştim. En düzgün giyindiğim günlerde bile mutlaka bir yerden falso veriyordum. Kural delmek için elimden geleni yapıyordum. Göze batıyordum. Göze batınca böyle sıkıntılar yaşıyordum. Böyle sıkıntılar yaşamak istemiyordum. Kimseyle muhatab olmak istemiyordum. Artık, insan gibi giyinmeye karar verdim. Çünkü, sevgilim haklıydı. Ama, döpiyes filan da insan haklarına aykırıydı. Abartmasındı.
hanım kız imajı için alış-verişe gittim. Hayatımda temiz bir sayfa açmak istiyordum. Ama bu alış-veriş işlerinden yılın %90'ı gibi bir oranda sıkılıyordum. Söylene söylene mağazaları gezmeye başladım. Son derece kararsızdım. Biraz beğenir gibi olduğum bir eteğe "etiketini s.kiyim" dedim. Daha az beğenir gibi olduğum bir elbiseye "kemerine sokayım" dedim. Yaldır yaldır parlayan bir pantolona, boncuk boncuk ağlayan bir gömleğe ve topuk topuk yükselen bir ayakkabıya da muhtelif küfürler etmeyi ihmal etmedim. Girdiğim mağazalarda gördüklerine vurulan, bayılan, biten ve hasta olan kadınlar vardı. Beğendikleri bir şey için gerekirse birbirleriyle kavga ediyorlardı. Giyinme kabini önlerinde "çok yakıştııığ, sanki senin için yapılmış buuğ, manken gibi olduğğn" jargonuyla konuşuyorlardı. Dilimizde bu kadar çok yumuşak g olduğunu bilmiyordum. Nasıl ayak uyduracağımı bilmiyordum. Almam gereken hiçbir şeyi almak istemiyordum. Yorulmuştum.
Hasbelkader bir çantacıya girdim. Çanta kullanmayı sevmiyordum. Çantaları sevmiyordum. Boş boş bakınırken bir çantayı elime alıp etiketine baktım. 559 TL yazıyordu. "Oha .mına koyim" dedim. "Efendim?" dedi. çanta değil lan. Tezgahtar elemandı konuşan. "Çok güzelmiş de onu şeyaptım" dedim. "O" dedi, "çok harika bir modeldir, hakiki deri". Bu son kısmı söylerken hayretler içerisinde kalmamı ve o anda bayılmamı bekler bir ifadeyle hutbesine kısa bir ara verdi. Sığırların, sığırken bu kadar itibar görmeyip de ölünce derilerinin bu denli saygıyla anılmasının haksızlık olduğunu düşünüyordum. Kolumda ölü bir hayvanla gezmenin çok cazip bir şeymiş gibi gösterilmesini anlayamıyordum. Devam etti. O modelin büyük bir özenle tasarlandığından, hem şık hem avangard olan çift yönlü havasından, ellerindeki son ürün olduğundan filan bahsetti. Söyledikleri zerrece ilgimi çekmiyordu. Çantaya ihtiyacım yoktu. Bir an önce bu lavuktan paçayı kurtarıp gidip kendime tayyör almalıydım, ya da her ne boksa işte. Eleman, benim alıcı olmadığımı yüz ifademden anlamıştı ancak her şeye rağmen son kozunu da oynadı. "Üstelik %50 indirimde!". işte bu noktada vurulmam gerekiyordu. Oysa hala sağ salimdim. "Eee?" dedim. Gerçekten çok uyuz bir müşteriydim. "Yani" dedi ağzını yüzünü yamuşturup, "ihtiyacınız varsa kaçırmayın". Tam "Yok!" diyecektim ki bir kadın, "O çantayı almıyorsanız bakabilir miyim?" diye seslendi. işte tam da o anda biri, sanki içimdeki kablo bağlantılarının yerini değiştirdi. Ne münasebetti! Ben bakıyordum. Alıcı alıcı bakıyordum. Hayatımda gördüğüm en güzel çantaydı bu. Derisi hakiki sığır derisiydi. Sığırlara sonsuz saygı duyan biriydim. Böyle özel bir tasarımı kaçıracak kadar deli değildim. Üstelik bu çanta hem şık hem avangarddı. Çift yönlü bir havası vardı. Adeta benim için yapılmıştı. Hem Allah'ın ne sevgili kuluymuşum ki ellerindeki son ürüne yetişmiştim. Bu şaheser, benim gibi biri varken o yelloza mı kalacaktı! Bir de %50 indirimdeyken. Hayatımda hiçbir çantaya bu kadar ihtiyacım olmamıştı. O çanta olmadan yaşayamazdım. Vurulmuştum, bayılmıştım, bitmiştim. Hastasıydım o çantanın. O çanta benim olmazsa çıldırırdım. "Alıyorum" dedim. Kadın hayata küstü. Tezgahtar yaşama sevinciyle doldu. Ben zaten mala bağlamıştım. Parayı öderken şuurum yerinde değildi. Çantayı alıp omzuma astım. Kasiyer kız "çok yakıştıığğ" dedi. Yumuşak g'ler benim de hayatıma girmişti. Çıkarken aynaya baktım. Sığır omzumda mö'lüyordu. "Kızım gamer, manken gibi olduuuğn" dedi. Gülümsedim. bitti.
sevgilim, kapıda Gandalf gibi dikiliyordu. Her zamanki gibi geç kalmıştım. ancak, bu sefer o kadar geç kalmıştım ki, çok geç kalmıştım yani. "kıyafetlerin nerde?" diye gürledi bu önce. Durumu kurtarmak için "ehemehe günaydın" gibi bir şeyler zırvaladım. fakat, sevimlilik yaparak yırtamayacaktım. "Hayır yani" dedi, "bu kadar geç kalıyorsun madem" dedi, "bari" dedi, "insan gibi giyinseydin" dedi. Kemleri ve kümleri toparlayıp da doğru düzgün bir savunma cümlesi kuramadım tabi. Şey dedi bu sonra; "zaten" dedi, "senin bu kılık kıyafetine bir çeki düzen vermen gerekiyor" dedi, "ben söylemeyeyim, kendisi anlasın diyorum ama" dedi, "senin anlayacağın yok" dedi. Bugün heyheyleri üstündeydi. Ben zaten heyheylerle doğmuş biriydim. Şimdi cevap versem, ikimizin heyheyleri bir olup ortalık yerde halay çekmeye başlayacak, ben de belki güzelim ilişkiden olacaktım. "Haklısın" dedi biri. Dönüp arkama baktım, kimse yoktu. Bendim. Ben demiştim. Bunu dediğime hayret etmiştim. o da hayret etmişti. Elinde tuttuğu zafer meşalesini kolay kolay bırakmaya da niyeti yoktu. "doğru düzgün giyin, o eteği görmeyeyim bir daha" dedi. "Senin ağzını yüzünü s.kerim yavşak! Sen kim oluyorsun da bana ne giyeceğimi söylüyorsun! böyle bir kızı nerde bulacaksın suhufsuz!" demedim. "Peki canım" dedim.
sevgilim haklıydı. Gardırobumu Muhafazakâr topluma bir türlü entegre edememiştim. En düzgün giyindiğim günlerde bile mutlaka bir yerden falso veriyordum. Kural delmek için elimden geleni yapıyordum. Göze batıyordum. Göze batınca böyle sıkıntılar yaşıyordum. Böyle sıkıntılar yaşamak istemiyordum. Kimseyle muhatab olmak istemiyordum. Artık, insan gibi giyinmeye karar verdim. Çünkü, sevgilim haklıydı. Ama, döpiyes filan da insan haklarına aykırıydı. Abartmasındı.
hanım kız imajı için alış-verişe gittim. Hayatımda temiz bir sayfa açmak istiyordum. Ama bu alış-veriş işlerinden yılın %90'ı gibi bir oranda sıkılıyordum. Söylene söylene mağazaları gezmeye başladım. Son derece kararsızdım. Biraz beğenir gibi olduğum bir eteğe "etiketini s.kiyim" dedim. Daha az beğenir gibi olduğum bir elbiseye "kemerine sokayım" dedim. Yaldır yaldır parlayan bir pantolona, boncuk boncuk ağlayan bir gömleğe ve topuk topuk yükselen bir ayakkabıya da muhtelif küfürler etmeyi ihmal etmedim. Girdiğim mağazalarda gördüklerine vurulan, bayılan, biten ve hasta olan kadınlar vardı. Beğendikleri bir şey için gerekirse birbirleriyle kavga ediyorlardı. Giyinme kabini önlerinde "çok yakıştııığ, sanki senin için yapılmış buuğ, manken gibi olduğğn" jargonuyla konuşuyorlardı. Dilimizde bu kadar çok yumuşak g olduğunu bilmiyordum. Nasıl ayak uyduracağımı bilmiyordum. Almam gereken hiçbir şeyi almak istemiyordum. Yorulmuştum.
Hasbelkader bir çantacıya girdim. Çanta kullanmayı sevmiyordum. Çantaları sevmiyordum. Boş boş bakınırken bir çantayı elime alıp etiketine baktım. 559 TL yazıyordu. "Oha .mına koyim" dedim. "Efendim?" dedi. çanta değil lan. Tezgahtar elemandı konuşan. "Çok güzelmiş de onu şeyaptım" dedim. "O" dedi, "çok harika bir modeldir, hakiki deri". Bu son kısmı söylerken hayretler içerisinde kalmamı ve o anda bayılmamı bekler bir ifadeyle hutbesine kısa bir ara verdi. Sığırların, sığırken bu kadar itibar görmeyip de ölünce derilerinin bu denli saygıyla anılmasının haksızlık olduğunu düşünüyordum. Kolumda ölü bir hayvanla gezmenin çok cazip bir şeymiş gibi gösterilmesini anlayamıyordum. Devam etti. O modelin büyük bir özenle tasarlandığından, hem şık hem avangard olan çift yönlü havasından, ellerindeki son ürün olduğundan filan bahsetti. Söyledikleri zerrece ilgimi çekmiyordu. Çantaya ihtiyacım yoktu. Bir an önce bu lavuktan paçayı kurtarıp gidip kendime tayyör almalıydım, ya da her ne boksa işte. Eleman, benim alıcı olmadığımı yüz ifademden anlamıştı ancak her şeye rağmen son kozunu da oynadı. "Üstelik %50 indirimde!". işte bu noktada vurulmam gerekiyordu. Oysa hala sağ salimdim. "Eee?" dedim. Gerçekten çok uyuz bir müşteriydim. "Yani" dedi ağzını yüzünü yamuşturup, "ihtiyacınız varsa kaçırmayın". Tam "Yok!" diyecektim ki bir kadın, "O çantayı almıyorsanız bakabilir miyim?" diye seslendi. işte tam da o anda biri, sanki içimdeki kablo bağlantılarının yerini değiştirdi. Ne münasebetti! Ben bakıyordum. Alıcı alıcı bakıyordum. Hayatımda gördüğüm en güzel çantaydı bu. Derisi hakiki sığır derisiydi. Sığırlara sonsuz saygı duyan biriydim. Böyle özel bir tasarımı kaçıracak kadar deli değildim. Üstelik bu çanta hem şık hem avangarddı. Çift yönlü bir havası vardı. Adeta benim için yapılmıştı. Hem Allah'ın ne sevgili kuluymuşum ki ellerindeki son ürüne yetişmiştim. Bu şaheser, benim gibi biri varken o yelloza mı kalacaktı! Bir de %50 indirimdeyken. Hayatımda hiçbir çantaya bu kadar ihtiyacım olmamıştı. O çanta olmadan yaşayamazdım. Vurulmuştum, bayılmıştım, bitmiştim. Hastasıydım o çantanın. O çanta benim olmazsa çıldırırdım. "Alıyorum" dedim. Kadın hayata küstü. Tezgahtar yaşama sevinciyle doldu. Ben zaten mala bağlamıştım. Parayı öderken şuurum yerinde değildi. Çantayı alıp omzuma astım. Kasiyer kız "çok yakıştıığğ" dedi. Yumuşak g'ler benim de hayatıma girmişti. Çıkarken aynaya baktım. Sığır omzumda mö'lüyordu. "Kızım gamer, manken gibi olduuuğn" dedi. Gülümsedim. bitti.
kesinlikle katıldığım durumdur. cinsiyetten bağımsız olarak herhangi bir insan için işkencedir. gidip hem bedeninize uyan hem hoşunuza giden hem fiyatı istediğiniz aralıkta olan bir şeyler almak. bir de bunları almak için düzenli bir iş sahibi olduğunuzu düşününce işkence miktarı artar. keşke tüketmemek mümkün olsaydı diye isyan ettirir basit bir market alışverişi badiresiz atlatılabilirken birden fazla kişiyle çıkılmış bir kıyafet-ayakkabı vs. alışverişindense çin işkencesi yeğlenir. bir de avm kokusuna bile alerjik reaksiyon verebilen bir insansanız yandığınızın resmidir alış veriş yapmaya çağırılmak.
güncel Önemli Başlıklar