bugün

1959 doğumlu tiyatro ve sinema sanatçısı. deliyürek dizisinde yer altı dünyasını temsil eden karakteri ile daha fazla tanınmıştır.
bir keresinde bu adam basın mensuplarına şöyle demişti. 'basın, basın gidin lan'. allah ne verdiyse sonra girdiydi millete. bu olay deli yürekten sonraya denk gelir ne garip adamdı allase.
yağmurdan sonra isimli dizide vendor rolünde oynamaktadır.
adem aslandoğan ın "namussuz" isimli türküsüne de eşlik etmiş olan tiyatrocu.
beyaz melek filminde de rolünün hakkını vermiş, gayet güzel oynamış oyuncu
Deli yürek dizisinde laptobunda red alert oynunu oynayısı ile beni dumura uğratan,kafasından vurulmasına rağman tekrar hayata döndürülen ancak syn miroğlunun ikinci kez kafasından haklaması ile dizinin atvdeki bölümlerine elvade diyen usta oyuncu.Kısa bi süre için diziden öldükten 2hafta sonraya şans kapıyı çalınca adlı yarışmayı sunmaya başlamıştır.
geçmişte sinan çetin'nin sunduğu film gibi programının, kanal 7 de tekrardan film gibi hayatlar adı altında yayınlanmaya başlaması ile sunuculuk yapmaya başlamış tiyatrocu.
devlet bakanına "bakan, sırıtma adam ol" lafıyla ayar vermiş, gönüllere yer etmiş sinema, tiyatro oyuncusu. müstakbel üstad. muş doğumlu sinema sanatçısı.
mahsun kırmızıgül'ün yeni projesi güneşi gördüm'de de oynaması beklenen usta oyuncu.
baba ocağı adlı dizide döktürmektedir. birkaç yıldır muğla'da yaşıyorum ve televizyonda gördüğüm adam sanki adeta alt komşum ya da bakkal amca falan. gerçi rolü farklı ama şivesinden dolayı diyorum. tam bir muğlalı olmuş.
ali sürmeli için söylenecek söz yoktur. oyunculuğu, insanlığı müthiş birisi. aldığı her rolün hakkını verir.
baba ocağı'nda insanı yaran, müthiş oyuncudur.
diğeri (bkz: uğur demirpehlivan)
anadolu birleşik devleti'ni kuralım diyebilmiş bölücü.

ya türkiye'yi bölelim dediğinin farkında değil ya da yeni apo olmak istiyor.
aracının plakası 34 abd 13 * olan sinema tiyatro sanatçısı.
baba ocagi dizisinde sessiz bir sekilde ayrilmis sanatcidir.
zamanında , zamanın kültür bakanına '' bakan gülme istifa et ! '' diyerek kalbimi fethetmiş müstesna sanatçı.
çok iyi bir oyuncudur. ama ondan önce çok iyi bir insandır. son günlerde hakkında yazılan haberlerde 'bölücü' olduğu söylenmiş. kendisinin vatan sevgisini tartışmam bile. söyledikleri tamamen yanlış anlaşılmıştır. tabi şahsi düşüncem. tv'de çok kısıtlı zamanlar içinde konuşması ve canlı yayınlara çokca çıkıp açıklamalar yapan biri olmaması nedeniyle böyle bir izlenim yaratmıştır bazı insanlarda. ben kendisinin çok temiz kalpli biri olduğunu düşünmekteyim.
kurtlar vadisi pusu adlı diziye katılmış oyuncudur.
(bkz: hoş geldin turgay atacan)
önümüzdeki bölümlerde kurtlar vadisi pusu da fink atacak oyuncudur.

tam bu rollerin adamıdır kendisi.
kurtlar vadisi pusu dizisinde yeni bir karakter olarak girmiş ünlü oyuncu.bir kulak fetişistini canlandırıyor. muro'yu solda sıfır bırakacak müthiş bir tip , müthiş bir tarz.
ne derece kral bir oyuncu olduğunu bugün bir kez daha göstermiştir. 6 yıldır acaba ne zaman bir yerinden bu diziye dahil olacak diye beklerken bugünlere nasipmiş onu görmek. yarattığı karakter yine bir fenomen olacak. bu arada iskender karakterinde turgay atacan tonuyla konuşurken zaza tiplemesinde apayrı parmak ısırtıcı bir şive söyleniyor. bir oyuncudan daha fazla ne beklenebilir ki.
1959 dogumlu degerli oyuncularımız arasında yer almaktadır.Zira kendisi zor şartlar içinde konservatuara gider.fakat köylü oldugu ileri sürülerek konservatuardan atılır ama tekrar alınır.oyunculuga YILMAZ GÜNEY'e bir mektup yazmasıyla başlar.onu tam olarak deli yürek'te tanıdık ardından çeşitli sinema filmleri baba ocagı son olarakta kurtlar vadisi'nde rol almıştır.
24 yıllık tiyatrocu Ali Sürmeli.
1959 yılında Bingöl Solhan'da doğdu.
Ama aslen Muş-Varto Omeriyan köyünden...

Dünyanın en soylu ve en eski mesleğini yaptığını ve yapmaya da devam edeceğini söylüyor gururla. Lakin asıl tutkusu sinema, hem de çocukluğundan beri.

Bir gün istediği filmi çekmeyi umuyor. Bunun için tiyatrodan kazandığı parayı biriktirmesi, tiyatro yapabilmek için de dizi oyunculuğu yapması gerekiyor. Uzun bir yol gibi görünüyor, üstelik sonunda başarısız olup bütün parayı batırmak da var ama şikayetçi değil. Tiyatroyu da dizi oyunculuğunu da keyifle yapıyor. Hem zaten şöyle bir bakınca yaşamına, bugüne kadar hiçbir şeyi çalışmadan öyle çabucak elde etmediğini görüyorsunuz.

Kendine özgü dalgacı üslubuyla şöyle anlatıyor dünyaya gelişini:

"Sorhan'dan Karlıova'ya babam sürgüne gönderilirken kağnının üzerinde doğmuşum. Beritan aşiretinin çadırlarının 500 metre yakınındaki o kara çadıra getirmişler beni. Zaman da Mayıs. Sene 1959. Bizden önce üç tane ölmüş. Şu an hayatta 5 kardeşiz. Annem profesyonel ev kadınıdır. Babam da profesyonel sürgündür. Postacılık yapardı. Posta atardı hep, kimse yemeyince de onu sürerlerdi." Devletin niyeti babayı cezalandırmaktı belki ama onun peşinde bütün aile dolaşıyordu Anadolu'yu. Karlıova'dan Kovancılar'a, oradan Urfa'ya, sonra Diyarbakır'a, oradan Bursa'ya, izmit'e ve en sonunda da istanbul'a geldiler.

"O zamanlar çok düşünmüştüm devlete bir mektup yazıp, bu babam yüzünden biz niye çekiyoruz, babam gitse biz kalsak olmaz mı, diye sormayı." Beş yaşından beri tutkun sinemaya. Kaçıp kaçıp sinemaya gider en çok da Yılmaz Güney'in filmlerini severmiş. Hiç abim olmadığı için herhalde onu abim zannederdim." diyor. "Bir gün bir gazetenin ekinde Yılmaz Güney'e mektup yazmak isteyenler için bir posta kutusu numarası verdiler. Ben de hemen yazdım. Bir de baktım cevap geldi. Bu işin okulu var oraya git diyordu."

O zaman kafasına koymuş işte konservatuvara gitmeyi. Bu arada babasının Bursa'ya sürülmesi de işini kolaylaştırmış biraz. Bursa'da "Feraizcizade Mehmet Sakir Bey" gençlik kursunda tanışmış ilk kez tiyatrocularla. "Tiyatrodaki insanlar güzeldiler, kimseyi dövmüyorlardı, seviyorlardı. Ben de kaldım orada. 1980 ihtilalinden sonra konservatuvara başvurdum, girdim. Bir yıl sonra senden oyuncu olmaz diye eleyip attılar. Nedeni neydi? Ben o zaman Ali Sürmeli değildim tabii. Kod adım köylüydü, köylü aşağı köylü yukarı... Sonra da geri aldılar zaten." Arkadaşlarıyla birlikte ortak dertlerinin parasızlık olduğu öğrencilik yıllarından sonra 24 yıl Devlet Tiyatrosu'nda çalıştı Ali Sürmeli ta ki geçen yıl inanmadığı bir oyunu oynamak zorunda bırakılıncaya kadar. Oyunun sahneden kaldırılması için her yolu deneyip de sonuç alamayınca bir gün Kültür Bakanı'nın yüzüne haykırdı derdini ama o da çare olmadı.

"Bir bakan düşünün ki sadece bakıyor. Karşısında ben acı çekiyorum 'Bize zorla oynattılar, hey' diye çırpınıyorum. O hala bakıyor. Biz seni sadece kamera gibi bakasın diye değil dertlerimize çözüm bulasın diye seçtik. işte en son böyle isyan ettim. Onlar da beni attılar. Şimdi mutlu musunuz, diye sorarsanız, evet mutluyum."

Artık arkasında devletin desteği yok ama istediği işleri yapmak için daha fazla şansı var. Şimdi Saadettin Kudret Aksal'ın Kahvede Şenlik Var oyununu çalışıyorlar. Fakat paraya ihtiyaçları var. Bu vesileyle sponsor aradıklarını da ilgililere duyuralım.

Deli Yürek dizisindeki Tarık Atacan rolü devam ediyor. Bu arada Derviş Zaim'in yeni filmi Filler ve Çimen'deki rolüyle Antalya'da En iyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülü aldı.

Adını hatırlayamadığı ilk filmi 80'lerde gençleri uyuşturucu tehlikesine karşı uyarmak için çekilen filmlerden biri, Beyaz Ölüm. Sonra "Mavi Sürgün"de Erden Kıral'la, ardından ilk filminde Handan ipekçi'yle ve sonra da Biket ilhan'la çalışmış.

Filler ve Çimende rol almaya nasıl karar verdiğini sorduğumuzda, son zamanlarda Türkiye'de kullanılan skandallara dayalı yeni tanıtım stratejileriyle dalga geçmek için olsa gerek: "işin aslı ben Sanem Çelik'e aşıktım" diyor. "Kim oynuyor bu filmde, dedim Derviş'e. Sanem Çelik deyince ben oynarım dedim. Çünkü düşünsene başka türlü gidip nerede göreceksin, nerede karşılaşacaksın. Yalnız meğer karşılıklı değilmiş bizim sahnelerimiz, sonradan meydana çıktı ama söz de vermiş olduk. Ona olan platonik aşkım yüzünden kabul ettim yani. " Her zaman bu kadar muzip değil. Örneğin "Filler ve Çimen"deki rolünü anlatırken yeniden ciddiyetini takınıyor,

"iki tipi oynuyorum; biri çimen biri fil. Aynı dönemde yaşıyorlar, biri çimen oluyor biri fil ama fil olduğunu zannettiğimiz adam da aslında çimen. Benim gibi hiç eline silah almamış bir adam rol gereği gözünü kırpmadan adam öldürebilir hale geldi. Bunun için çok uğraştık. Şimdi o ruh halinden çıkmaya uğraşıyorum."

"Deli Yürek" dizisindeki rolüyle filmdeki rolü arasındaki benzerliği ise şöyle açıklıyor:

"Derviş diziden önce bu rolü teklif etmişti bana. Dizide bu rolün altyapısı oluşturmuş oldum böylece. Evde çalışacağıma dizide çalıştım. Benzerliğin bir nedeni bu. Bir de bizim bir tane film projemiz vardi Erkan Can'la. Bir gün yemek yerken adamın biri bu proje yüzünden tehdit etti beni. Tıpkı benim dizide konuştuğum gibi kısık sesle konuşmuştu benimle. Korkmuştum. Şimdi o beni korkutan adamı oynuyorum dizide."

Ayrıldığı eşinden 9 yaşında bir oğlu var. Eren, annesiyle birlikte yaşadığından "Cumartesi babası" diyor kendine Sürmeli. Yoğun çalışma temposundan memnun ama oğluyla yeterince ilgilenemediğine üzülüyor. Bunun dışında tek şikayeti para için yapmak zoruna kaldığı işler. "Birileri bir para verse de para için yapacağımız işleri yapmasak daha iyi" diyor. "Ama çok şükür öyle bir devlet kuramadık daha. Onlar paraları bizlerden alıyorlar fillere veriyorlar. Fillerde de hortum baca borusu! Baca borusu ne ki ne? Mavi akım projesindeki boru gibi maşallah..."

- kaynak -

http://www.alisurmeli.com

- kaynak -
(bkz: filler ve çimen)
(bkz: güneşi gördüm)
(bkz: deli yürek)
Tv8'de Bir Yıldız Masalı programının konuğu olan Zafer Algöz anlatmıştı.Erkan Can ve Zafer Algöz Bursa Devlet Tiyatrosu'na kabul ediliyorlar ama çok tartışma yaşanıyor yaşları küçük olduğu için. Normalde kabul edilmemeleri gerekirken yeteneklerinden dolayı tiyatro müdürü sorumluluk alarak kabul edilmelerini sağlıyor.Tiyatroya gidip gelirken tiyatronun önündeki simitçiden simit alıyorlar ve zamanla o simitçiyle arkadaş oluyorlar.Simitçi günün birinde urfa şivesiyle soruyor "kardeşler siz içerde ne yapıyorsunuz" diye.O gün davet ediyorlar içeri simitçiyi ertesi günde daha sonra ki günde.içeriden sorulunca bu ne ayak gidip gelio diye, Zafer Algöz ve Erkan Can müdüre giderek durumu anlatır "Arkadaş çok yetenekli çokta sevdi tiyatroyu, müsade edersiniz bizimle derslere girsin" diye.Müdür tiyatronun devlet kurumu olduğunu ve herkesin yararlanma hakkı bulunduğunu belirterek izin veriyor derslere girmesine.Ali Sürmeli ailesinin geçimini sağlamak için sattığı simitleri devlet tiyatrosunun önünde değilde başka bir yerde satsaydı, belki bugün oyunculuğunu izlemekten mahrum kalacaktık.