bugün

hatırlatta haziranının sonlarına doğru çocukluğumu yakalım adlı şiirini sesli dinlemek isteyenler olur diye... internette gezinirken buldum seslendiren arkadaşın gönlüne sağlık. bizede sadece youtube eklemek düştü. buyrun ; http://www.youtube.com/watch?v=XKDDH8531xs
ne islamcılara ne de solculara yarandı bu abimiz.belki de en iyisini yaptı,aramıza dönmesi şiirle tekrar buluşması en önemli dileğimizdir.
"modern bir alışkanlıktır ölmek, seni doğasıya seviyorum"
gidiyorum bu kitabının yazarı, şair. kitabı bugün alıp okuyunca neredeyse tüm sayfalarda anne, kedi, tiren* kelimeleri kullanılmış, çok dikkat çekici. ayrıca harika bir kitap.

Nasıl çekip gitmiş bir şaman,
çekip gitmiş bir şaman değilse en çok,
Benim gibi sonsuz bir at,
hiç koşmuyorken de attır.
rüya hakkındadan fazla

Annemi üzdüm
Böylece hep bana tirenler çarpsın
Çirkin olduğum için aynaya bakmazsam;
Güzelim.

Aklıma yeni fikirler boca olunca
Bazen çok terliyorum, bazen ise kan!
Yahya kemal madrid'teyken…- yeni öğrendim-
Maalesef seni çok özlüyorum ben!

Ah ki ayna gammazdır mevlana mesnevî
Teli kes! teli kes! ingilizler burdadır.
Evraklarım tamamlanmış toprak muhteris
Devam ettiğin kiliseye ilga olayım…
başıma bir iş gelmeyecekse bu adam bende zerre duygu uyandırmıyor.
ama düşündürür hep beni bazı dizeleri.

'annemi üzdüm böylece hep bana trenler çarpsın.'

bu nedir,gel de düşünme!
--spoiler--
adın üç kere geçti, saçma sapan bir filmde.
yalnız olsam, çok ağlardım ama annem bakıyordu...
anne dedim,
hadi çay koy da içelim.
--spoiler--
kitaplarının edisyonunda mı bi problem var yoksa bilinçli olarak mı sonraki baskılarda bazı şiirleri değiştirip yeni dizeler ekledi bilemediğim şairdir. bu cümlenin bi yerinde bi bozukluk var ama idare edin dostlar. evet.
"ayakkabılarını kapımın önünde görmeyi istiyorum.
bıktım artık kapıyı anahtarla açmaktan
bir çift ayakkabı yalnızlığından.
zile basmak istiyorum.
kim o? diye sorunca sen,
hayatın demek istiyorum.
kabul et artık çok şey istemiyorum."

satırlarının sahibi, muhteşem şair.
"Kaç lisan bilirsen bil;
terk edilmeyi, yüreğine tercüme edemeyeceksin..."
okudukça kıskandığım şair. bir insan bu kadar zeki olsun, bu kadar güzel şeyler yazsın, söylesin. elbette onu biraz tanımadan bir şeyler anlamazsınız şiirlerinde. ya da bir kaç kez iyice okumadan, düşünmeden. şiirin hakkını verir böylece, ilk okuyuşta elinizden bırakabileceğiniz türden değildir onunkiler.

ve beni en çok ürperten dizesi;

"annem daha yeni öldü fazla uzaklaşmış olamaz!"
edip cansever, turgut uyar, behçet necatigil, nazım hikmet, melih cevdet, ilhan berk filan okumadınızsa tabii ki bayılacağınız, ayılacağınız biri.
güzel şiirler yazan güzel bir insan. şair değildir diyemem, yazdıkları şiir değildir de diyemem. şairim diye ortaya çıkan yeni nesil zıpçıktıların bile şair ilan edildiği bir ülkede üstaddır hatta. severiz, sayarız.
kötüdür. beğenenlere hak veriyorum. çünkü bende şiiri hiç bilmezken yılmaz erdoğana ilah gözüyle bakıyordum. sonra cemal süreya. sonra nazım. sonra ahmed arif. yılmaz erdoğanın bir hükmü kalmıyor.
`
seni öyle seviyorum ki condeleezza, bebeğim
ağzına veresim geliyor
ağzımdaki dişleri.
,

nasıl bir sevgisin sen.
türkçe edebiyatta karşılaştığım nadir nev'i şahsına münhasır kişilerden biri. hemen hemen her şair hep kendinden öncekileri ya da dönemdaşları içinden öne çıkanları tekrarı olmaktan ibaret kalmışken bu adam kendi yolunu çizip kendi şiirini yaratıp kendi kitlesini yaratmıştır.
Adın üç kere geçti saçma sapan bir filmde. Yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu.
“Anne” dedim, “hadi çay koy da içelim.”
"ellerini el olarak tutmak istiyor ellerim
de ki bunun kaburgamdaki kiliseyle ilgisi yok değildir"
"sen varken ona mı yalvaracağım! o da beni sevsin Rabbim, bunu ancak sen yaparsın! amin.."
"heyhat damar toza keser böyle eve dönemem
o melhem de bu yaraya kifayet etmez."
"tahminen ne zaman seversin beni?"
ergenlerin elinde telef olmuş ex şair. yazık oldu muhsin efendiye. evet.
onur ünlü'nün kaleminden yeni bir güzellik daha geliyor.
şubat,
çok yakında trt de.

merak diz boyu. bir de çok büyük hevesle beklenmekte.
sevmenin her türlüsünü bulduk buluşturduk. bir araya getirdik. kendimize kattık. sana arabi'nin aşk teorisi'ni ağlatmıştım bir gün. ikincisini daha bir senmiştin. durup durup anlamalarımı da kendine mal ediyordun. mülkiyet hoş birdi. beni mülkmüştün. gene mülksene.
gel de bir seveyim şairi. sayesinde büyük aşklar doğmuştur, doğacaktır.

yani ya bu eller öpülür,
ya da sen öldürülürsün...