bugün

fenerbahçeli taraftarların içinde biriktirdikleri galatasaray kompleksinin sözlükte patlamasına neden olan maçtır aynı zamanda. bu arada fenerbahçeli taraftarlar. bu kadar kompleks yapmanıza gerek yoktu. bu kadar korkmayın lütfen. adamlar kocasından ayrılan karı gibi ne zaman mağdur bir erkek görse ohhhh canıma deysin hıııhh işte bu. iyi oldu moduna giriyorlar. belli etmeyin bu kadar korktuğunuzu rica ederim. onlar orda oynaya dursun biz takıma bakalım.

öncelikle genel sorun takım ağır ve kimse birbirine yanaşmıyor. ulan arkadaş öyle kopukluk var ki takımda. zaten kendi alanımızdan çıkmamız 5 dakikayı buluyor. takımın ayağa tek pas yapıp hızı bir şekilde çıkması lazım.

sonra oyunculara bakalım. arda turan milli maçtan beri pek iş yapmıyor. yine yapıyor aslında ama standart bir oyuncu düzeyinde. yani arda turan beklentilerimizi karşılamamaya başladı.
servet'e gelince. sana ne oluyor ya. adam alıyor topu haydi selametle. senin işin bu mu servet. hayır tehlikeli olsa bari. çok yanlış iş yapıyorsun kendine gel.gelelim elano'ya. götü kalkmış belli. bu ne genişlik ya. adamda ne hırs var ne şevk var. sanki futbol hayatının son dönemlerini yaşıyor. rijkaard'ın kulağını çekmesi gerekiyor.

gelelim aydın'a. aydın afedersin ama sana verdiğimiz emekleri eşeğe verseydik şimdi avrupa'da top oynuyordu. seneler boyunca arpa boyu ilerleme yok. tamam genç yeteneksin. yeteneğin var farkındayız ama göster ulan artık. bu takım seni mi bekleyecek.

ve nonda. 6 gol gerçekten gözümüzü boyamış bizim. gerçekleri unutmuşuz. bu ne gayrıciddilik ya. iki tane %100 gol pozisyonunu kaçırdın. birini ataydın bari. pozisyonda yanlış anlama. 6 pastan biraz ileride adam çizgiden bindirme yapmış geriye nonda'ya dönmüş. yani plase bıraksa onu da geçtim gelişi güzel vursa top yine gol. ama öyle bir dibine giriyor ki beyfendi.

kısacası takım disiplini şu anda yok galatasaray'da. herkes bireysel oynuyor kafası estiği gibi oynuyor. bu mağlubiyet onları kendilerine getirecektir. sonuçta bir musibet bin nasihatten iyidir.
cimbomunuz un resmen madara olduğu maçtır.
galatasaray'ın, süper ligde kaybettiği ilk karşılaşma. söylenecek bir şey yok, futbol yok, oyun yok, hareket yok. 3 tane gol var sadece. taraftalarını üzdü ama yine de canı sağolsun. sevdamız skora değil; armaya, formaya, sarı-kırmızıya. *
daha panathinaikos maçından beridir bu takım kötü bu takım top oynamıyor diyordum. galatasaraylıların beni bir asmadığı kalmıştı. yunan ekibini deplasmanda yendiğimizde futbol mu oynamıştık? ya da kasımpaşa maçında...ardından eskişehir ve graz maçları. kötü kötü kötü hepsi de kötü. arda turan'ın götü fezada ayakları nasıl sahaya değsin...kaleci ve servet dışında herkeste bir laubalilik hasıl olmuş durumda.

hadi gene hıncal uluç'a küfretsin taraftar...

iyi oldyu hayırlı oldu. bu kadar berbat futbolla berabere kalsak veya şansla kazansaydık avrupa'da ve kadıköy'de perişan olmamız işten bile değildi.

bu takımı kötü futbol oynadığında eleştirenler galatasaray'ın armasına ve renklerine gerçek sevgiyi duyanlardır.
gölgede izlediğimiz maç olmuştur zira ankaragüçlülerin attıkları taşlar güneşi kapatmıştır.
sadece 3 puandan değil hem paradan hem kafadan olduk biz bu maçta...
23 liralık bilete verilen 70 liraya mı yanalım yoksa çakmağın etkisiyle şişen başıma mı yanayım hala çözebilmiş değilim...
galatasaray taraftarlarının puan kaybetmekten çok millet ne der psikolojisine girdiği maç. şimdi şöyle derler yok ezikler konuşur, bilmem ne kompleksi tayfa içindekileri döker söylemleri falan. söyleyecekler tabi. tabi sevinecekler rakiplerinin madara olmasına. tıpkı sizin yaptığınız gibi. böyledir bu işler. rakip takımın tökezlemesine niye sevinmeyelim. o zaman sadece milli takımı tutalım olsun bitsin.
ha gs taraftarının yerine beşiktaşlıları ya da fenerlileri koyun farketmez. aksi eşyanın tabiatına aykırıdır.
ben burada takımım aleyhine yapılan her türlü eleştiriyi, ayarları içim burkularak okurken, rakibim yenildiğinde dalga geçemeyeceksem (hakaret sınırını gözeterek elbette) yemişim o süperligi.
ankaragücü'nün direnci ile kazandığı maçtır. 3 farklı galibiyet çok net bir galibiyettir. Tartışmaya açık değildir.

Geçen seneden kalma bir tabir var. yoksa yine mi ?

(bkz: galatasaray ve pollyanna taraftarı)
sahada 10 galatasaray ve 11 ankaragücü futbolcusu; bir de her iki takıma da yeri geldiğinde yardımcı olan servet çetin in göründüğü maçtır. servet bu maçı tam bir joker olarak tamamlamıştır. öyle ki galatasaray ın yediği ilk golde son adam olarak malesef uğur uçar vardır, servet çetin ve hakan balta nın nerede oldukları ise mechuldür.

galatasaray bu maç üçü geçtim beş yemeyi haketti ama ankaragücü beraberliği bile haketmedi. geçtiğimiz hafta kendi sahasında bastırırken gol yiyen antalyaspor a helal olsun demiştim ama kendi sahasında bu kadar kapanan bir takımın galatasaray ile aynı ligde oynamasını absürt buluyorum, isterse iki düzine atsın!

hikmet karaman ın da ikinci gol sonrası kelebek gibi uçup üçüncü gol sonrası da bale yapması beni oldukça şaşırttı! o figürleri nereden öğrendiğini çok merak ediyorum doğrusu...
ankaragücü'nün renginin yettiği karşılaşma.
arda turan'ın bencilliği yüzünden kaybedilen maç. şimdi kimse cıkıp da bana "arda'nın bu takıma kazandırdığı macları ne cabuk unuttun?" demesin. kelime dağarcagınızı s.kerim. ben kimsenin neler yaptıgını unutmadım. ama bu da demek olmuyo ki arda'nın yaptıklarını pas gecicez. tamam arda bizim evladımız, canımız, cigerimiz eyvallah. ama aşırı sevgi aşırı tolerans değildir. tekrar ediyorum aşırı sevgi aşırı tolerans değildir. bu takımda kimsenin havalara girip ceza sahası içindeki arkadaşlarına pas cıkarmak varken attıgı iki çalımın üzerine üçüncü çalımı atmaya hakkı yok, kredisi yok. bu taraftar nasıl arda'yı bugüne kadar başının tacı yaptı, rahatlıkla da aynı kişiden nefret edebilir. hiç bi zaman tek macların yazarı olmadım. geçmişi, arda'nın yaptıklarını unutmadım. ama bi yere kadar.
gs nin ikinici yarı sahada olmadığı maçtır.
galatasaray gibi bir takımın üç kere üstüste puan kaybettiği maçların son ayağı olan maçtı ankaragücü maçı.galatasaray'ın oyuna başladığı onbir doğru bir onbirdi.(sakatlıklar dolayısıyla)haftalardır beklediğimiz ayhan da takıma monte olmuştu.ayhan'ın takıma dönmüş olması ilk dakikalarda avantajdı bizim için.topu 3. bölgeye çok rahat taşıyorduk.evet yapmak istediğimiz de buydu.3. bölgeye topu çabuk taşımak.o bölgede de usta ayakların(arda turan,elano blumer) etkili pas ve şutlarıyla golü bulacaktık.ama o usta ayaklar birbirinden isteksiz ve ruhsuzdu bugün,aynı eskişehir ve sturm graz maçındaki gibi.bu da oynanan oyunu çekilmez kılıyordu ve bal yapmayan arı kıvamında oynuyorduk.oyun böyle gidiyorken arda'yla birkaç tane boş alan yakaladık.arda'nın vereceği final paslarıyla golü bulmamız işten bile değildi.ama arda çok 'bencilce demiyorum,çünkü öyle değil biliyorum'ağır davrandı,topu baros'a aktaramadı.ilk yarı böyle geçildi.2. yarıda kewell'ın oyuna girmesi de hiçbir değişiklik getirmedi.daha sonra nonda girdi,tabiki yine bir değişiklik olmadı.galatasaray bu arada oyun hakimiyetini de yitirdi.arkada boşluklar vermeye başladı.ankaragücü tek kreatif oyuncusu ceyhun'la etkili oldu.daha sonra galatasaray'da oyuna mehmet topal beyefendi girdi.galatasaray'ın en iyilerinden uğur'un yediği çalım sonrası kalemizde ilk golü gördük.sonra da eskişehir ve sturm graz maçlarının fiyaskosu mehmet topal'ın iki bireysel hatasından iki gol daha yedik.sonuç 3-0.
oyuncu performansları:
arda turan:bosna hersek maçı dönüşünden beri arda'da bir formsuzluk var,bu anlaşılabilir ama çok ruhsuz oynuyor ve topu eziyor.yakışmıyor arda'ya böyle oynamak.
elano blumer:şu ana kadarki performansıyla tamamen bir hayal kırıklığı.o da arda kadar ruhsuz ve isteksiz oynuyor kaç maçtır.şu oyununu görünce ingiltere gibi fiziki güce dayalı bir ligde nasıl 2 yıl oynamış,hayret ediyorum,düzelmen umuduyla elano.
mehmet topal:geçen seneki beşiktaş maçından bu yana vasatın altında
mustafa sarp:form düşüklüğü var onda da.
ayhan akman:sakatlığı yeni geçti,fena değildi,daha da iyi olacak.
milan baros:o gülü atmalıydın baros,bu maç hariç performansın fena değil.
leo franco:gollerde yapabileceği pek fazla birşey yok aslında.
servet çetin:elinden geleni yaptı,özveriyle oynadı,ama gökhan zan gibi bir cam adamla partner olması onun handikapı.çünkü hep yalnız kalmaya mahkum olacak!
uğur uçar:1. goldeki hatası olmasa iyi oynadı diyebilirdim.
galatasarayın rezalet oynadığı maç olmuştur. her zaman söylediğim üzere defans çok ama çok kötü. bundan önceki maçlarda gol yemememizin sebebi hücumun iyi oynamasındandı. artık hücumda da performans çok düşük (gerçi bunda keita ve sabrinin olmamasının da etkisi var).
bu yenilgideki en büyük sebeplerden biri de ciddiyetsizlik olmuştur. kesinlikle form düşüklüğü değil. servet topu alıp 5 ya da 6 kere ileriye gidip pas vermeyip çalım atmayı deniyorsa bunun adı ciddiyetsizliktir, disiplinsizliktir. gerçi bu sadece onda değil diğer oyuncularda da vardır. mesela arda ; estonya maçından beri kendisini göremedik. şu an ne yapar eder bilemiyorum! artık kendine gelmesi lazım. mehmet topal, uğur uçar ve saymaya gerek yok diğerleri. hepsinde bir ciddiyetsizlik var. tabi diğer maçlar'da iyi oynayan keita ve sabriyi saymıyorum. allahtan onlar var! da ümidim de var. umarım rijkaard ve futbolcular bu maçtan gerekli dersleri çıkarırlar.
gerçi ben bu maçı 1996 yılındaki 4-0 galatasaray aleyhine biten fenerbahçe maçına banzetiyorum. sonrası malum. ben bu sonuca üzülmedim. allahtan 1'de kalmadı ve 3 tane yedik. böylesine farklı bir mağlubiyet bu takımı ve teknik kadroyu kendine getirir umarım.
kendimi çok feci galatasaraylı sanardım ama şu hikmet karaman'ın gol sevincini gördükten sonra içimdeki mağlubiyet üzüntüsü tamamen kayboldu. adam resmen sabri bey'e uçuşta rakip oldu lan.
milli takımımızın defansının kimlerden oluştuğunu gördüğümüz futbol maçı.
ankaragücü formasının renklerinin bile galatasaray'a yettiği karşılaşma.
galatasaray'ın kaybettiği karşılaşmadır.

galatasaray sanki lig tarihinde hiç maç kaybetmemiş ya da rijkaard hayatında hiç maç kaybetmemiş gibi bir görüntü ile bazı rakip takım taraftarları tarafından büyütülen maçtır da ayrıca bu.

galatasaray taraftarıyım ve bu mağlubiye de doğal olarak üzüldüm. velhasıl bundan sonraki hayatımı bu mağlubiyet üzerine kuramayacağım gibi takıma olan bağlılığım veya inancım da hiç bir şekilde azalmadı. rijkaard ve neskeens'e olan güvenimde de hiçbir değişiklik olmadı.

maçlar kaybedilir. 5-0 da kaybedilir. daha kötü de. bazen şanssınızdır kaybedersiniz, bazen kadronuz kötüdür, rakip güçlüdür. 1 milyon tane neden sunabiliriz. ama gerek var mı?

biz orhan aklı, cihan haspolatlılı takımı desteklemiş; takımın en büyük yıldızının iliç olduğu dönemde statları, digiturk sahibi cafeleri doldurmuş taraftarız. şimdi son yılların en iyi kadrosuyla, teknik ekibiyle, yönetimiyle; o veya bu nedenden ötürü kaybedilen maç yüzünden takımımızı karşımıza alacak değiliz.

ben tutuyorum bu takımı ve 3 yedik, ve hatta renkleri fenerbahçe ile aynı olan bir takımdan yedik. şükrü saraçoğlu'na gideceğiz, oynayacağız, berbat oynayacağız, tel tel döküleceğiz, 10 yiyeceğiz belki de. ee?

arda sezon sonu yimyaş yozgat'a gidecek belki, kewell takımdan ayrılacak, keita futbolu bırkacak belki... ee?

galatasaray'ı mı bırakacağız? bırakacak mısınız?

başarılar da başarısızlıklar da olur. kaybetme ihtimalimiz olmasa kazanmanın zevki olur muydu?

kaybetti takımımız bugün, kaybettik. rakiplerimiz kazandı, tebrikler. üzüldük biz ama;

galatasaray'ı galatasaray yapan ne uefa kupasıydı ne şampiyonluklar, ne bu hezimetler ne de uyumsuzluklar. terchimizi zamanında bir şekilde galatasaray'dan yana kullandık ve hala yanındayız. türk futboluna bir şeyler kattığımıza inanıyorum ve gurur duyuyorum.

çöküşler olur, inişler. çıkışa geçebilmeniz için çakılmanız gerekir. çakıldık. en sertlerinden. bir hafta sonraki maçı kaybedeceğimiz kesin mi?

sevinin rakip takımı destekleyen arkadaşlarım; başkalarının başarısızlıklarına sevinin kendi galibiyetlerinizden çok. biz inanıyoruz, biliyoruz, en iyisini yapmak adına da savaşıyoruz. savaşacaklarına inanıyoruz.

peki ya siz? tehlikenin farkında mısınız?
defansta emre aşık'ın eksikliğinin hissedildiği maç olmuştur. takımın %10 performansla oynamayı bırakması gerektiğini hatırlatmıştır. bir bakıma da iyi olmuştur yenilgi galatasaray için.
Bazı aklı evvellerin 10.hafta nasıl geliceksiniz nidaları atmasına neden olan maç. kafanızı yormayın siz. çok özlediyseniz twente forması ile geliriz sıkmayın canınızı.
galatasaray yenildi ulan. hem de 3-0. çok şaşırdım evet. ama buna benden daha çok şaşıran ve kalplerinin derinliklerinde büyük sevinç patlamaları yaşayan birileri var.

ben böyle bir kıskançlık görmedim. bu başlıkta yazılanlar, bana gerçekten galatasarayın uefa+süper kupa sahibi ve türkiye'nin tartışmasız en büyük klubü olduğu gerçeğini hatırlattı. başlığı parsellemişler lan resmen. bir maçı kaybettik. olay bu. içlerindeki bütün kin ve ezikliği biriktirenler buraya kusmuşlar. sevinin olm. şimdi sizler için sevinç zamanı.

ama birşeyden son derece eminim. içinizde hala rijkaard ve teknik ekibini görüp müthiş bir kıskançlık yaşayanlar var. kendi arkadaşlarımdan biliyorum. türkiye ligini dışardan takip eden bir insan evladı, galatasarayı izler. fenerbahçeyi değil. bunu da kabullenin bir zahmet. türkiye'nin dünya markası futbol klubü kimdir unutmayın . avrupada 8 maç kazanın da hep beraber sevinelim, ama sizin bu fanatik zihniyetiniz olduğu müddetçe çok zor.

bir de şuna değinmem lazım. bu maçtan sonra hepinizin gördüğü üzere, bir ben demiştimci
grup türedi. bunlar sözlükte olduğu gibi medyada da oldukça fazla var. biraz önce kanalturk'te yapılan anketleri gördüm.

1- sizce galatasaray frank rijkaard ile başarılı olur mu ?
2- elano doğru bir transfer mi?

ulan manyak mısınız siz? sıçtınız bari sıvamayın. elano doğru muymuş arkadaş. ulan adam malezyadan veya japonyadan gelmedi. premier ligden geldi, manchester city gibi bir takımdan geldi. kariyeri belli, milli takım başarısı belli.

işin özü şu ki, takım bu hafta yenildi. yere düştü. şimdi herkes vurmaya çalışıyor. ama yıkamazsınız. bu güzel ülkemin adını yabancılara öğreten bir takıma karşı, hepiniz haddinizi bilin...
ankaragücü'nün 3. golü öncesinde hürriyet topla gole giderken melih gökçek'in elinde telefon '3 geliyor 3..' nidaları
gözlerden kaçmamıştır. ayrıca hikmet hoca hemen her pozisyonda saha kenarında göbeciğini attıra attıra zıp zıp
zıplamıştır. biraz sakin be hocam..bak önümüzde bir yılmaz vural örneği var.
(#6180794)
bir fenerbahçeli olarak sonucuna içtenlikle üzüldüğüm maç. zira, 2 hafta sonra kadıköyde kızlığın bozulmasını arzuluyordum. lakin, olan oldu ne yapalım. neyse, en azından sari-lacivert'e gitti diyerek avutabiliyorum kendimi.
üzülmemesi gerekilen maç.
bazı yazarlarımızın ise üzülmesine hiç gerek yok. zira 2 hafta sonra kızlık bozulacaktır.*
bir galatasaray taraftarı olarak pazar günümü zehir etmiş maçtır. zira bu maçın tesirinden chelsea-liverpool, fenerbahçe-gençlerbirliği ve sevilla-real madrid maçlarından oluşan futbol dolu gün uykum gelse de uyusam havasına sokmuştur beni.

maçı özetleyecek olursak galatasaray'ın zerre kadar haketmediği bir maç olmuştur. buna karşılık ankaragücü de öyle ahım şahım bir top oynamasa da galatasaray'ın rakip gözetmeksizin, her maç 5'er 5'er verdiği posizyonlardan 3'ünü gole çevirerek nispeten haketmiştir maçı.

peki bu maç ümitsizliğe itmiş midir beni? kesinlikle hayır. tabela medyacılığına göre 3 hafta öncenin şampiyonu, yine onlara göre şuan şampiyonluk yarışını sürdüremeyecek bir takımdır. böyle yaklaşımlar gerçekçi değildir eşyanın tabiyatıyla. futbol anlayışımızı haftalık periyotlara bölecek olursak evet "galatasaray küme düşer" bile diyebiliriz ancak futbol genel bütünüyle ele alınması gereken bir olgudur.

galatasaray'ın teknik patronları olan neeskens ve rijkaard total futbol anlayışının dünyada azalan bayrak adamlarından ikisidir. total futbol ise oturması için büyük bir çaba ve zaman ile buna paralel futbolcuların kadroda barınması ile oturabilecek bir şeydir. rijkaard'ın barcelona'daki ilk senesinde barça'nın ligin ilk yarısındaki durumunu ve futbolunu, ligin ikinci yarısıyla karşılaştıralım bu tezimizi pekiştirmek için. netekim rijkaard geleli 4 ay oldu takıma, takımın bütün olarak çalışması ise toplasak 2 ay gibi bir süreyi bulur yahut bulmaz. dolayısı ile bu kadar kısa süre, olumlu yahut olumsuz yargılara varabilmek için dünyanın her yerinde yetersiz bir süredir. bunun yanında galatasarayın 2-3 haftadır içinde bulunduğu ağırlığında, sezon erken açıldığı için eylül ayında tekrarlanan kondüsyon ağırlıklı idmanlarınında pay sahibi olduğunu söyleyebiliriz.

toparlayacak olursak galatasaray'ın sahadaki amacı "one touch " dur. bunun sahaya tecelli etmesi için, futbolcuların mentalitelerinin değişmesine zaman tanımak gerekmektedir. böyle pazarlar yaşamamak dileği ile.