bugün

2007 de bağlam yayınlarından çıkan bir araştırma dizisinin şimdilik son parçası. yazarı fatmagül demirel tarafından yaklaşık 2 senelik bir araştırmanın sonucu olan kitap 2. abdülhamit döneminde sansür üzerine derin incelemeler yapılarak oluşturulmuş.

kitapla alakalı milliyet gazetesinde yayınlanmış bir tanıtım yazısı...

--spoiler--
Cumhuriyet'in ilk nafaka davası...

BiZ gerektiğinde "Türkiye Cumhuriyeti, 1923'te Anadolu'nun bozkırına zembille inmedi" derken bazıları hayret ederdi, "Bu nasıl cumhuriyetçilik?" diye...
Elbette Cumhuriyet yepyeni bir devletti; ama yeni olması geçmişiyle bütün bağlarını koparması anlamına gelmiyordu; Cumhuriyet'i kuranlar bile, eski bir kültürün ürünü değil miydiler?
Bozkırın ortasına zembille indir, "işte yeni devlet!" de...
Oh ne âlâ!
Geride kalan musiki, edebiyat, tarih, hukuk, mimari onlar ne olacak?
* * *
YARDIMCI Doçent Fatmagül Demirel'in araştırmasını okurken bunları düşündük. (x)
Türk hukuk tarihi araştırılırken, arşiv belgelerine ya da kitaplara bakmak yetmeyecek. Cumhuriyet'ten önce ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında yayımlanmış, on beşe yakın sürekli yayın ve dergi var.
Bunlardan 1922 yılında çıkmaya başlayan "Hadisat-ı Hukukiyye" ilginç olayları anlatması bakımından diğerlerinden farklı...
* * *
DÖNEMiN önemli hukukçularından Abdurrahman Adil Bey tarafından çıkarılan derginin Mayıs 1924 tarihli sayısında "Cumhuriyet'te ilk nafaka" davası başlıklı bir haber var.
Saniye Hanım'ın son kocasından nafaka almak için açtığı davanın hâkimleri yine sarıklı hocalar, önceleri kadı tek başına hüküm verirken bu defa üçlü bir heyet kurulmuştur, hâkimlerin oturuş şekli de değiştirilmiştir.
Dergi şu yorumu yapar:
"Değişen şekil ve manzaradır, ruh ve tefekkürün ve usulü muhakemenin değiştiğine dair elde bir delil yoktur."
* * *
KADINCAĞIZ derdini anlatır:
"Başımdan üç nikâh geçti, ilk kocam iyi adamdı, ne yapalım ömrü vefa etmedi. Allah'ın emri dedim, Hacı Hüsnü Efendi'ye vardım, hayırsız çıktı ayrıldık, sonra bu adamcağıza vardım, ilk günlerde iyi geçindik, sonra bırakıp kaçtı. Reis bey bir kadın ne yer... Herkesin içyüzünü biricik Rabbim bilir."
* * *
SIRA Saniye Hanım'ın kimliğini ispat edecek şahitlerin dinlenmesine gelir, mübaşir bağırır, lakin şahitler yoktur.
Kadın ayağa fırlar, "Merak etmeyin efendim, ben şimdi bulurum!" der, reisin uyarısını beklemeden koşar gider.
Biraz sonra gelir, üzgündür.
Kadının aradığı "yalancı şahitler"dir, kadıncağız onları bulamamanın üzüntüsü içinde "Boyunları kırılsın, istemediğin zaman bulunurlar" diye söylenir.
* * *
ZAVALLI kadıncağız ne bilsin ki, "yalancı şahitler" Cumhuriyet'le birlikte ortadan kalkmıştır.
�������
(x) Yard. Doç. Dr. Fatmagül Demirel, Yıldız Teknik Üniversitesi Tarih Bölümü/Güncel Hukuk Dergisi, Eylül 2006.

--spoiler--

http://www.milliyet.com.t...06/09/24/yazar/pulur.html