bugün

(bkz: nineteen eighty four#44220706)
1984 kitabının filmini izlemiştim.Kendimi o kadar çok kaptırmıştım ki,orada yaşayan insanların köleliğini derinden hissettim.

Kitabını okumaya üşenenler filmini izleyebilir.
ingiliz yazar George Orwell tarafından kaleme alınmış olan alegorik, distopik ve politik bir romandır. Kitabın sıkıcı bir anlatım dili vardır. 216. sayfadayım ve okumaya üşeniyorum.
asgari ücretin 16.421 lira (şimdiki 0.016421 tl) olduğu yıl. enflasyon hesaplaması ile günümüzde 1243.64 ​tl yapmaktadır.
çok merak ediyorsanız filmini izleyin geçin. kitap okumayı seven biri olarak çok kalın olmasada kitabı fazlasıyla sıkıcı sürükleyici değil. ara vere vere zar zor bitirdim.. kitapta adamın okuduğu kitaba yer vermiş yuh dedim 50 sayfa kitap içinde kitap okuyoruz ne okuyorum dedim ya.. şahsen kendi okuduğum distopya bilimkurgu fantastik romanlar bu kitaba her anlamda bin basar ama işte siyaset araya girince kitap abartıldıkça abartılmış.
Brunei nin birleşik krallık'tan bağımsızlığını kazandığı yıl.
1945 sonrası dünyayı anlatan kitap . köle - efendi düzeni çağı .
Devletlerin danışıklı dövüşünü cok güzel anlatan kurgu roman. Okurken buhranlara giriyorsunuz.
Bu kitabın yazarının bir de hayvan çiftliği adında bir eseri vardır ki bence kurguyu ve sistem eleştirisini 1984'den daha güzel bir şekilde bu kitapta satırlara dokebilmiştir.
merak ettiğim milletin övdüğü kitap. pdf sini indirmiştim ama okumak nasip olmamıştı. bugün ise kız kardeşimin elinde gördüm şaşırdım bulmuş getirmiş okuyordu hemen elinden aldım bitirmek farz oldu.
Hayatlarında 3 sayfa dahi kitap okumamış bireylerin oradan buradan duyduğu laflarla "hööö olom törkiye'yi anlatıyo hee" diye ciyakladığı overrated kitap.

Bir diğeri için (bkz: hayvan çiftliği)

Birader sizi izliyor kıs kıs kıs.
bir george orwell kitabı.
Geç de olsa buluştuk bakalım.

görsel
kitabın yazım tarihi hakkında tevatür muhtelif. en yaygın kanı 1949-50 yıllarında yazıldığı yönündedir
hakkında bazı edebiyat ve distopya düşmanlarının balon benzetmesi/ hakareti yaptığı şaheser. Adam ispanyol iç savaşında savaşmış, stalin yardım sözü verdiğinde sevinmiş lakin stalinin aldatmacasını görmüş onunda emperyalizmin sahte solu olduğunu anlamış ve 1984 hayvan çiftliği gibi eserleri yazmıştır.
güzel romandır ama telif olayından sonra herkesin elinde görmek kabak tadı verdi.
Abartılan balon bir romandır. Evet.
-insan insana nasıl hükmeder ,Winston?
+Winston biraz düsünüp "Acı çektirerek " dedi.
can sıkıcı ve saçma bir kitap açık ve net.
(bkz: nineteen eighty four#44220706)
kitapta devrim öncesi ve devrim sonrası diye iki dönem vardır. devrim öncesinde herkes çok fakir, mutsuz falanmış ama büyük biraderin devrimiyle herkes mutlu, zengin falan olmuş. ayrıca tarihi olaylar propaganda yoluyla halka yanlış ve yalan bir şekilde anlatılır. haber olarak ise ülkenin her daim ileri gittiği, girilen her savaşın kazanıldığı, düşman ülkelerin kendilerinden çok korktuğu falan anlatılır.
milli piyango yılbaşı özel çekilişinde büyük ikramiyenin 100 milyon lira olduğu yıl.
Hayal kırıklığı ile biten romandır. Benim gibi sistemi bozuk bulan birinin en azından romanlarda bir şeyler değiştiğini görmek istiyor olması doğaldır. Dünya işleyişini çok güzel özetliyor.
Geleceği anlatan ve yavaş yavaş dünyanın gittiği iğrenç sondur. Yaşadığınıza şükredin yeter standartı.
1949'da totalitarizm'e karşı yazılmış bir kitaptır ( bu yüzden sadece 3 ülke var). nazizm ve stalinizm'e karşı yazılmıştır zira bu iki ideolojide insanlar sürekli gözetim altında tutulmuş ve parti propagandası her zaman devam etmiştir. zira bu propaganda ve partinin eylemleri sayesinde savaş devam etmiş, savaş devam ettikçe yöneten sınıf her zaman yönetici, ezilen sınıf da her zaman proleter olarak kalmıştır. burada diğer önemli bir nokta ise hobbes'ın görüşünün direkt olarak bir romanda vuku bulması. sürekli savaş ve bir yerlerde bomba patlaması insanların özgürlüklerinden feragat edip güvenliklerini düşünmelerine sebep olmuştur.

kitabı uzun zaman önce okuduğum için biraz karışık olabilir bilgiler, maruz görün ama hazırlıklı değil, doğaçlama yazıyorum.

şimdi burada aynı zamanda bir psikolojik manipülasyon var. insanların evlerinde bulunan dev ekranlar, partinin hatalarını da zafer ya da başarı olarak göstermiş, kavramlar sürekli değişmiş, her yaptıkları bir başarı hikayesine dönmüştür sonuçlarına bakılmaksızın. buradan ufak bir örnek vermek istiyorum yakın tarihimizle ilgili. afrin harekatı sırasında, harekat başlayınca kazanmış, durunca kazanmış ve geri çekilince de kazanmıştık, ne tesadüf ama!

tabi manipülasyon sadece psikolojik değil, burada fiziksle bir manipülasyon da var. örneğin insanlar sabahları topluca egzersiz yapıyor ve çok uzun süreler çalışıyor taaa ki yorgunluktan ölene kadar. ekranlar da sürekli insanları izliyor ve en ufak bir mimik bile insanların hapse girmesine yol açabiliyor. bakın burada diğer bir önemli nokta ise yine hala günümüzde bulunan partiye karşı gelenleri yeniden eğitme sistemi. bunu şu an çin yapıyor ve ekstrem düşünceleri olanları başta uygurlar olmak üzere okullarda eğitiyor.

çin'in beyin yıkama okulları

insanları her zaman unutkanlıkla suçlarlar. özellikle de siyasiler ve akademisyenler yapar bunu. mesela din değil, dün dersi vermeliyiz demişti ortaylı ancak sınırsız enformasyonun olduğu bir yerde insanların bu kadar bilgiyi aklında tutması çok zor, özellikle de 84'teki gibi kayıt tutmuyorlarsa. parti geçmişe dair her şeyi değiştirip, istediğini yazdığı için ve insanlar arşiv tutamadığı için partinin söylediği her şeye inanmak zorunda kalıyorlar.

yine komunist bir ülke olan çin'den yola çıkarak 84'ü değerlendirelim. winston'ın gittiği yerlerde elektrikler yok, asansörler çalışmıyorlar, şehir iğrenç bir halde iken nasıl oluyor da parti insanları sürekli izleyecek sistemlere sahip olabiliyor? işte bu da yine çin gibi komünist ülkelerin her zaman parti ideolojisine önem verdiğini, insanları önemsemediğini öne sürüyor. teknik gelişmişlik evet var, ancak insani gelişmişlik ne yazık ki henüz zühur etmemiş.

hiç karanlık olmayan yerde o'brien ile buluşma fikri. bu herhalde beklediğim en son şeydi. hiç karanlık olmayan yerin bir hapis olması. ben bunu aydınlık olarak, rasyonelizm ve entelektüelism olarak düşünmüştüm oysa hiç ışığın sönmediği yer bir hapishane çıktı. işin kötü tarafı da bu şunu düşünmemi sağlıyor. aydınlık bir geleceği düşleyen rasyonel insanlar hapislerde çürüyor ve onlara istedikleri düşünsel aydınlık elektrik yoluyla veriliyor. insanların aydınları hapse atmasının tek bir gerekçesi var benim nezdimde: kötü olmaları. çünkü sadece kötüler aydınlıktan korkar.