bugün

(bkz: bizim çocuklar başardı)
cumhuriyet tarihinin en keskin virajlarından birinin alındığı, sosyolojik manada en sarsıcı gelişmelerin vuku bulduğu, kendisinden sonraki sürece de toplumsal yaşamın her anlamında şekil veren tarih... sağcısıyla solcusuyla (doğru veya yanlış da olsa) ideolojileri için çarpışan, mücadele eden bir jenerasyonun üzerinden buldozer gibi geçmiş olan askeri darbenin tarihi.

kenan evren'in başkanlığında nejat tümer, tahsin şahinkaya, nurettin ersin ve sedat celasun'dan oluşan milli güvenlik konseyi, bu mezkur darbenin en tepedeki mimarlarıdır.

mehmet ali birand 12 eylül belgeseli adlı eserinde bu tarih için şöyle der; "o günden sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, hiçbir şey eskisi gibi yaşanmayacaktı."

bunun ne kadar doğru bir tespit olduğu yıllar geçtikçe daha da iyi anlaşıldı. çünkü o günden sonra artık bir çok şey "12 eylül öncesi/12 eylül sonrası" olarak anılmaya başlanacaktı, cumhuriyet ve demokrasi tarihinin adeta bir miladı olmuştu 12 eylül.

27 mayıs, 12 mart, 28 şubat, başarısız olan 15 temmuz... elbette bütün bu darbelerin veya girişimlerin kendi çapında büyük etkileri oldu ama bıraktığı enkaz, yarattığı sosyokültürel tahribat ve türkiye'nin günümüzdeki halâ devam etmekte olan bir kısım sorunlarının tohumlarının ekildiği darbe olması açısından 12 eylül, kuşkuya mahal yoktur ki, diğerlerinden çok daha derin izler bırakan, birçoklarına göre türk siyasi tarihinde etkileri açısından eşi benzeri olmayan bir darbedir.

bab-ı ali baskını süreciyle başlayan "demokrasiye es verme" furyasının bu en şiddetli örneğinin faturası; her ne kadar iyi niyetli ideolojik saiklerle de olsa ülkeyi anarşi ortamına sürükleyen, ya da daha güçlü ihtimalle provokatörler tarafından bu zemine sürüklenen genç kuşağa kesildi. onlarca genç idam edildi, binlerce faili meçhul ve kayıplar oluştu, yüzbinlerce kişiye dava açıldı, milyonlarca insan fişlendi.

o kuşak için söyleyebileceğim yegane şey, sağcısı veya solcusu ayırt etmeden söylüyorum, yazık oldu. belki anarşi veya şiddete bulaşmışlardı, bu yanlıştı ama kurunun yanında çok yaş da yandı. neticesi itibariyle, öyle veya böyle ülkesi ve daha iyi bir dünya için idealleri, umutları, azimleri olan o jenerasyon bir çırpıda yok edildi. ülkenin adeta yakın dönem genç ve taze belleği, hafızası silindi.

günümüzdeki kültürel ve ahlaki erozyonun başlıca sebeplerinden birinin o dönemdeki ara jenerasyonun bu şekilde yok edilmesi olduğunu düşünüyorum.

bugün itibariyle tam 40 yıl geçti ama onlarca 40 yıl da geçse bu darbe, etkileri ve yaşattığı acılar öyle zannediyorum ki unutulacak gibi değil.
o günlere yetişmiş birisi olarak söyleyeyim birinci elden...
anne tarafım tip'li amcalarım ülkücüydü... sokakta soracak olurlarsa mesleğini başka söylemem tembih edilen babam ecevit chp'lisi polisti.

o dönem tüm dünya öyleydi sadece türkiye değil. latin amerikasından asyaya kadar.
sokaklar, caddeler, kimi yerde köyler... sağcı solcu diye ayrılmıştı. kendi gözlerinle şahit oluyordun kavgalara, silah seslerine vs.

evet... bir müdahale lazımdı.

evet ilk anda herkes bir taraftan oh dedi ama aynı anda ne yapacağını şaşırdı aileler. sobalarda kitap yakmalar... neyin suç kimin suçlu olduğunu bilememeler... buldozer gibi bir asker kafasıyla mantığı ile girişti her şeye asker. bu yüzden ilk başta askerin korkusu terörün korkusunu geçmişti. öncesinde iyi kötü ortama alışmış, iyi kötü bir etik de vardı insanlarda da... askeri kestiremiyordun.
o yüzden kurunun yanında çok yaş da yandı.

daha birleştirici olabilirdi asker belkide. bu kadar sert olmayabilirdi. ama dedim ya mentalite asker mentalitesiydi. yoksa ne olursa olsun bir kaç sene sonra seçimlere gidilmesi falan en azından darbeyi amerikan desteklisi olsa da iyi niyetle yaptıklarının göstergesiydi. latin amerikadaki gibi yıllarca sürmedi.
Filmlerinden biri:
(bkz: gülün bittiği yer)

Oyunculuk amatör ama konu iyi.
mahalle ölçeğinde: şahsen çok memnunum, teşekkür ederim. okul çıkışı dangalak bir çatışmanın ortasında kalıp, dangalak bir kurşunla ölme ihtimalim bitmiş oldu. neden öldüğümü bile anlayamadan gidecektim.

ülke ölçeğinde: 12 eylüle gelen süreç içinde ülkenin ağzına sıçılmıştı. bit kadar beyni olan herkes mevcut durumun sürdürülemez olduğunu çok iyi biliyordu. hiçbir zaman bitmeyecek bir iç savaş çatışmasıydı. hiçbir taraf karşısındakine asla üstün gelemeyecekti.

ülkücü polis devrimci polisi, devrimci asker ülkücü askeri, ülkücü yargıç devrimci yargıçı ne kadar tasfiye ederse etsin olay bitmeyecekti.

küresel ölçekte: nato kazandı, sovyetler kaybetti.
Küresel anlamda ki etkisi ise sovyetlerin soğuk savaşı kaybetmesi ve çökmesidir. Soğuk savaşın en kanlı cepheleri türkiye ve afganistan cephesidir. Türkiye'de 12 mart 1971 den 12 eylül 1980 e kadar düşük ölçekli bir iç savaş yaşanmıştır. Gerçekte ise yaşananlar küresel ölçekli bir ideolojik savaştır. 12 eylül harekatı ile insiyatifi ve silahlı gücü ele geçiren sağ ideoloji sovyet yayılmacılığını güney cephesinde durdurarak ortadoğu ve iran'ı sovyet tehtidinden kurtarmıştır. Bunun üzerine sovyetler afganistan üzerinden pakistan'ı zorlayarak iran üzerinden ortadoğu'ya sarkmak istemişler bu plana ise ne güçleri ne de paraları yetmiş batıp gitmişlerdir. Bu yüzden bizim çocuklar başardı cümlesinin anlamı çok büyüktür.
Bütün reflekselerimizin alınıp, Türkiye’deki solu bitiren gündür.

70 sonrası içten hainleştirilen, eline silah verilen sağcısı, solcusu dönemin de gazıyla kutuplaştırılmış insanların hazin sonuydu.

Yahudilere, siyahilere başlatılan ırçılık ayağı maalasef bizde de sağ-sol olarak vuku buldu.

Çok insan öldü, kayıp cesetler binlerce..

80 darbesi sonrası hapishanelerde uygulanan işkencelerin haddi hesabı yok. O dönemde bedenen sakat kalan o kadar çok kişi var ki..

Kenan evren de elbette bir cuntaydı, menderes döneminde içeriye sızan ajanların 20 senelik bir hediyesiydi 70 döneminde yaşananlar.. el birliğiyle güzelim memleketin içine ettiler.

80 darbesi sonrası amerikanlaşmayı iyi analiz etmek gerekiyor..
iki açıdan bakmak gerek. ilki ve çok acı olanı içlerinde benim öğretmenim de olan birçok yurduna aşık birey resmen yok edildi darbeden sonra..
Ancak mevcut durumun sürdürülmesi veya bir tarafın diğerine güç yettirmesi imkansızdı müdahale olmadan ve artık günlük hayat diye bir şey kalmamıştı işe gidemiyorsun okula gidemiyorsun dükkan açamıyorsun VS vs..Bilmiyorum...
Ancak görünen o ki günümüzde yaşıyor idrak ediyoruz yurttaş sol bilince bir ülkenin her zaman ihtiyacı olacakmış keşke tamamen yok edilmese imiş..valla nasreddin hoca fıkrası gibi sen de haklısın sen de sen de Kenan Evren de...
türkiye cumhuriyetine kara leke olarak geçen gün.
tamam darbe kotudur cok kisi magdur olmustur ama kimse nedense 12 eylul oncesi yasanan olaylarin, katliamlarin, her gun onlarca kisinin catismalarda olmesine sebep olanlara, milleti birbirine kirdiranlara birsey demiyor.
her olay kendi donemi ve sartlarinda konusulacaksa bana gore yerinde yapilan eylemdir.
bütün siyasi liderlere kısa süreli hapis ve siyaset yasağı getirilmesine, solcu ve ülkücülerin idam edlilmesine rağmen nasıl oluyorsa siyasal islamcıların herkesten çok ağladığı ve mağdur olduğu darbe.
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
(img:#21846530)
(img:#21846531)
(img:#21846532)
(img:#21846533)

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde silahlı kuvvetlerin yönetime üçüncü açık müdahalesi olan 12 Eylül Askeri Darbesi'nin üzerinden 41 yıl geçti. Türkiye’yi tamamen değiştiren müdahale sonrasında 650 bin kişi gözaltına alındı, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, 50 kişi idam edildi, 171 kişinin ‘işkenceden öldüğü’ belgelendi. Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. 30 bin kişi siyasal sığınmacı olarak yurt dışına kaçmak zorunda kaldı. 388 bin kişiye pasaport verilmedi. Yargılanan gazeteciler toplam 3 bin 315 yıl 6 ay hapse mahkûm oldu. 300 gazeteci saldırıya uğrarken, 3 gazeteci silahla öldürüldü. 12 Eylül 1980-6 Kasım 1983 arasında gözaltında veya cezaevinde ölenlerin sayısı 183, açlık grevinde ölenlerin sayısı 5 olarak kayıtlara yansıdı.

Askeri darbenin hazırlıkları, Haziran 1980'den itibaren Genelkurmay Karargahı'nda yapılmaya başlandı. Kod adı "Bayrak Harekâtı" olan darbe, ilk olarak bütün ordu komutanlarına gönderilen emirle 11 Temmuz saat 04.00'te hayata geçirilmek istendi ancak 2 Temmuz'da Süleyman Demirel'in başbakanlığındaki hükümetin güvenoyu almasıyla plan ertelendi.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin emir-komuta zinciri içinde gerçekleştirilen son askeri darbesi olarak tarihe geçen 12 Eylül 1980 Darbesi'nin başladığı, cuma günü saat 03.59'da TRT radyosunun istiklal Marşı ve sonrasında anons yapılmadan, Harbiye Marşı'nın çalınmasıyla anlaşıldı.

Marşın bitiminde Genelkurmay ve Milli Güvenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Kenan Evren imzasıyla yayımlanan Milli Güvenlik Konseyi'nin bir numaralı bildirisi okunmaya başlandı. Bu bildiriyi 5 bildiri daha izledi. Milli Güvenlik Konseyi'nin bildirileri aracılığıyla, gözaltı süreleri 90 güne çıkarıldı. Adil yargılanma hakkı tamamen kaldırılarak Sıkıyönetim Komutanlıklarınca Sıkıyönetim Mahkemeleri kuruldu.

▪︎ Milli Güvenlik Konseyi'nin 1 numaralı bildirisi ...

" Yüce Türk Milleti;

Büyük Atatürk'ün bize emanet ettiği ülkesi ve milletiyle bu bütün olan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, son yıllarda, izlediğiniz gibi dış ve iç düşmanların tahriki ile, varlığına, rejimine ve bağımsızlığına yönelik fikri ve fiziki haince saldırılar içindedir.

Devlet, başlıca organlarıyla işlemez duruma getirilmiş, anayasal kuruluşlar tezat veya suskunluğa bürünmüş, siyasi partiler kısır çekişmeler ve uzlaşmaz tutumlarıyla devleti kurtaracak birlik ve beraberliği sağlayamamışlar ve lüzumlu tedbirleri almamışlardır. Böylece yıkıcı ve bölücü mihraklar faaliyetlerini alabildiğine arttırmışlar ve vatandaşların can ve mal güvenliği tehlikeye düşürülmüştür.

Atatürkçülük yerine irticai ve diğer sapık ideolojik fikirler üretilerek, sistemli bir şekilde ve haince, ilkokullardan üniversitelere kadar eğitim kuruluşları, idare sistemi, yargı organları, iç güvenlik teşkilatı, işçi kuruluşları, siyasi partiler ve nihayet yurdumuzun en masum köşelerindeki yurttaşlarımız dahi saldırı ve baskı altında tutularak bölünme ve iç harbin eşiğine getirilmişlerdir. Kısaca devlet güçsüz bırakılmış ve acze düşürülmüştür.

Aziz Türk Milleti:

işte bu ortam içinde Türk Silahlı Kuvvetleri, iç Hizmet Kanunu'nun verdiği Türkiye Cumhuriyeti'ni kollama ve koruma görevini yüce Türk Milleti adına emir ve komuta zinciri içinde ve emirle yerine getirme kararını almış ve ülke yönetimine bütünüyle el koymuştur.

Girişilen harekatın amacı, ülke bütünlüğünü korumak, milli birlik ve beraberliği sağlamak, muhtemel bir iç savaşı ve kardeş kavgasını önlemek, devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis etmek ve demokratik düzenin işlemesine mani olan sebepleri ortadan kaldırmaktır.

Parlamento ve Hükümet feshedilmiştir. Parlamento üyelerinin dokunulmazlığı kaldırılmıştır.

Bütün yurtta sıkıyönetim ilan edilmiştir.

Yurt dışına çıkışlar yasaklanmıştır.

Vatandaşların can ve mal güvenliğini süratle sağlamak bakımından saat 05.00'den itibaren ikinci bir emre kadar sokağa çıkma yasağı konulmuştur.

Bu kollama ve koruma harekatı hakkında teferruatlı açıklama bugün saat 13.00'deki Türkiye Radyoları ve Televizyonun haber bülteninde tarafımdan yapılacaktır. Vatandaşların sükunet içinde radyo ve televizyonları başında yayınlanacak bildirileri izlemelerini ve bunlara tam uymalarını ve bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri'ne güvenmelerini beklerim."

https://t24.com.tr/haber/...-nin-41-yil-donumu,978354
eylül ler de ölmedik,
eylül ler de doğduk.
ne sizleri unuttuk,
ne kahpe eylülleri...

başta 80 öncesi ve sonrası 5000 tane evladını bu uğurda toprağa veren ülkücü hareket olmak üzere, vatansever sol görüşlü insanlara allahtan bir kez daha rahmet dilerim. 41 yıl değil 141 yıl geçse unutulmayacaksınız.

tanrı türk ü korusun, türk zaten yüce..
12 eylül darbesi ile bir çok tanıdığımız göz altına alınmıştı. tamamen korku cehennemine dönmüştü her yer. kaçabilenler kaçıyor kaçamayacak durumda olanlar ise evlerinde ki kitapları yakıyorlardı. ( o gün babamın yaktığı kitaplardan biri olan komiser memokitabını yıllar sonra sahaflarda bulduğumda ki sevinci anlatamam. )
askerin hiç acıması yoktu. henüz küçük olmama rağmen bir kaç aile ferdimizin nerede olduğu ile ilgili sorguya çekilmiştim. hiçte nazik değillerdi.!!!
bazıları hiç dönmedi. (doğal ölüm raporu verdiler). dönenler ise hiç bir zaman eskisi gibi olmadı.
gazeteler 1 yıla yakın çıkamadı. olup biteni tv den öğrenmeye çalışıyorduk. tabi '' hasan mutlucan'' dan fırsat bulabilirsek...

o günler geride kaldı.ama bugün, uluslararası tekellerden, Yeşil Kuşağa, Ilımlı islam teorilerinden, Yeni Dünya Düzenine Türk-islam Sentezi ve ilticaya kadar her şey 12 eylül faşist darbesi ile gelişti.

çok sonradan öğrendik ki darbe olduğu gece abd Başkanı Jimmy Carter’a your boys have done it diye mesaj ulaştırılmış...
referandum yüzde 95 üstü evet çıkan darbe. sağda ya da solda kahraman diye anlatılanları kimse tanımıyor , anmıyor bile. ama sorsan herkes darbeden nefret ediyor. kim o zaman kenan evren e övgüler yağdıranlar, kim o zaman askerleri alkışlayanlar?
bok çuvalına dönmüş bir ülkenin temizlendiği gün.
atatürkçü bir vatansever olarak utançla anmayacağım gün.
3 yaşındaydım .annem üniversitede memurdu.okulda dersler olmazmış.her gün olay ,kavga çıkarmış .
Darbe tarihi. Siyasal islamcılar tarafından 41 senedir mağdur edebiyatı yapılan olay.
Bir neslin - sağcı, solcu fark etmez - kötü anılarının başlangıcı olan gündür. işkenceler, işkence ile insan öldürmeler, insan kaybetmeler ve idamlar...

Darbeyi başlatan el ile darbenin zeminini hazırlayan el aynıydı (abd).

Kenan Evren o kadar kötü hatırlanan bir cumhurbaşkanıydı ki cenazesine Mehmet Ağar'dan başka kimse gitmemişti.
Leş olan siyaset ortamının kendi kendini tamir etmesinin zor olacağını görüpte ordunun yönetime el koyması olması gerekendir.

Yoksa sağ-sol kavgası yüzünden ülke iç savaşa girecekti.

Bence bu ülke iç savaşın eşiğinden döndü darbe sayesinde.
ilkokuldaydım...

Ne güzel lan, okul tatil olduydu. Çocuk gözüyle tank mak seyrediyodun.
görsel
millet olarak ne kadar nankor oldugumuzu bir kere daha anlamamizi saglayan tarih.
millet sagci-solcu diye birbirini girtlakliyordu.
sokaklarda kose baslari tutulmus, sagcilarin oldugu yere solcular, solcularin oldugu yere sagcilar giremiyordu.
kursunlar vizir vizir ucusuyordu kafalarin ustunden.
Ve kenan evren....
bugun "tu kaka" denilen o adam olmasaydi ne olurdu kestirmek zor.
ama bir gercek var ki, bugun arkasindan atip tutanlarin analari-babalari-dedeleri yolda gorse, tassaklarini opmek icin siraya girerdi o zamanlar. adam yuzde 92 oy aldi, var mi otesi ???
ve ondanda onemlisi, elinde bu kadar buyuk koz varken kenara cekilmesini bildi.

soylenecek cok sey varda, neyse.... kime ne anlatacaksin ki?
görsel
Kanım dondu vicdana bak arkadaş.