bugün

tuzla tersanesinde meydana gelen kazadır.

16 kişinin bildiğimiz kobay şeklinde filikanın içine konularak gemiden aşağıya doğru bırakılıp, filikanın ters gelip bir camının kırılması ve 4 kişinin hayatını kaybetmesi ile sonuçlanan kazadır. kaza değil bir bakıma cinayettir. nasıl bir akıl nasıl bir fikir bu şekilde bir test, deney yapabilir akıl almayacak derecede saçma ve salakça gelmekte.

önceden su torbaları ya da kum torbaları konulan bu filikalara söylentiler üzerine bunları alacak firmanın/kişilerin isteği üzerine bu şekilde yapıldığı,

bir diğer iddia da zaman kaybı olmaması için insanları deneyelim şeklinde olduğudur.

buradan sesleniyorum yatlarında tatil yapan başbakan ve cumhurbaşkanına. bizim içinde güneşlenin, bizim içinde eğlenin.
devlet bakanı'nın önlemler artırılacak demesinden sonra olması ilginç olan kazadır.

ölenlere allah rahmet eylesin.
devlet bakanı'nın önlemler artırılacak demesinden sonra olması hiç ilginç olmayan kazadır.
nasıl melih gökçek tarihin en büyük deneyini gerçekleştirerek hepimizi denek olarak kullanmışsa -ki hala kullanmakta- bu olay da onun bir benzeridir yalnızca. ve onun gibi yalnızca sıradan bir olaydır bu ülkede. zaten en dehşet verici olan, devlet bakanı'nın demecinin hiçbir anlamı olmadığını baştan bilmek ve her şeyi sıradan sayabilmemiz. hiçbir şey sıradışı olacak kadar önemli değil artık bu ülkede. insanlar ölebilir, bombalar patlayabilir, yalanlar söylenebilir, insanlar denek olarak ölüme gönderilebilir. hepsi sıradan artık. asıl insanı kahreden bu işte. nasıl ki bu başlık da "oks'de otuz bir çekmek" başlığı kadar ilgi çekmemişse en an onun kadar sıradandır -ve belki de ondan daha önemsizdir. işte böyle.
aslında 11 ağustos tuzla tersanesi cinayetidir.
düşündüren olaydır. o insanlara kim demiştir "ir bakalım filikalara çekecek mi sizi?" merak ediyorum doğrusu. böyle bir şey nasıl akla mantığa uyar, insan hayatı nasıl bu kadar değersiz olabiliyor insan şaşırıyor doğrusu. yetkililer açıklama yapadursun maalesef tuzla tersanesinde kaza sonucu ölen işçi sayısı 108'e ulaşmış.
üç kişinin ölmesiyle sonuçlanan faciadır.
faciadan ziyade bizi dünyaya rezil eden düşüncesizlik örneğidir.
http://www.internethaber....news_detail.php?id=152311

haberde de görüldüğü üzre, inşa edilen bir geminin filikasının batma testinde filikanın içine kum torbası değil işçiler bindirilmiş ve 10 metre yükseklikten denize atılmışlardır.
ha şimdi ben bu gemiyi bu tersaneye yaptıran kişi olsam, bu salak beyinlerin yaptığı gemiyi teslim alıp bir gram yük taşımam.
kendi işçisini kollayamayan bir tersanenin size ne kadar güvenli ve sağlam bir gemi yaptığı tartışılır...

hadi herşeyi geçtik,
tersanelerde son 1 yılda yaşanan 100 küsür ölümü de geçtik, kazadır, geliyorum dememiştir de.
be amına kodumun sik kafalı ibneleri,
ha orda kum torbaları varken, insanlarla bu testi yapmak niye?
kum torbası insan hayatından daha mı pahalı?

ama cem yılmaz'ın reklam repliği gibi; "eğitim şart"...
bu gemiyi yapan mühendisleri değil de onları okutan hocaları sikmek lazım...
gerildim, sürçü lisan ettikse affola...
kazanın tanımını bilmeyen biri tarafından kaza olarak yorumlanabilecek "kasıtsız" öldürme eylemidir.

kaza olması için mevcut kurallar dahilinde hareket edilmesi, ama teknik yetersizlik olması falan gerekir. sonucun ne olabileceği bu kadar ortadayken yapılan şey kaza falan değildir.

askerî bir proje dahilinde gerçekleşmiştir bu olay.
3 yağız delikanlımıza göz yaşı döktüğümüz kazadır. alınacak birçok önlem konuşulacak ama burada asıl olay bile bile yapılan moronluktur. ayrıca ülkemizde insan hayatına verilen önem bir kez daha anlaşılmıştır. aslında acı gerçek ; ne yapılırsa yapılsın, ne söylenirse söylensin, birşey değişmeyecektir çünkü bırakın başlarındaki mühendisi, koca koca bakanlar bile o işçileden daha gerzek, neyi kim nerede düzeltecek. mezarlıklar müdürü istanbul orkestrasını ne kadar düzeltirse onlar da o kadar yapar. böyle başa böyle traş.
bugün saat 17.00 da olayın geçtiği tersane önünde tkp ve yurtsever cephe bir basın açıklaması düzlenleyeceğini duyurdu.

kaynak:
--spoiler--
http://www.sol.org.tr
--spoiler--
bundan birkaç ay öncesinde bu tersanede ölenlerden birini tuzla devlet hastanesi'ne gittiğimde gözlerimle görmüş, kısa bir süre sonra eşinin ve daha 2 3 yaşlarında olan çocuğunun gelip de yine gözlerimin önünde feryat ettiğini görüp içimin o an yanmasıyla, dün yine haberlerde bunu gördükten sonra aklıma tekrardan o gün gördüklerimin ve yaşadıklarımın gelmesine sebep olan olay.
(bkz: cinayet)
yine bize yakışır bir kaza örneğini yaşadığımız durumdur. normalde filikalara yük kapasitesitesi testi kum torbaları yada başka bir ağırlık vasıtası ile yapılmaktadır fakat bizde insan hayatı kum torbasından bile daha maliyetsiz olduğu için deneme yanılma yoluyla yaptığımız testlerden sadece biri dir.bakalım sıradaki ne dir?.
sonrasında defalarca tekerrür etmiş kazadır tuzla tersanesi kapatılmadıkça bunların önüne geçilemeyecektir.
tüm dünyada 18. yy.'dan itibaren uygulanmayan bir yöntem uygulanmış ve cinayet işlenmiştir.bu basiretsiz yönetim işbaşında oldukça bu gibi şerefsizce cinayetler işlenmeye devam edecektir.
filikaya işçileri doldurup ağırlık testi yapıldığı doğruysa eğer; yarın sabah hindistan konsolosluğuna vatandaşlık başvurusu yapmaya gidiyorum!
"çatışmada ölen şehit de burada ölenler leş mi?" diye çıkışılası kazadır. onların da ailesi, çoluk çocuğu, umutları vardı. hem de çalıştıkları yerlerde insani şartlardan çok uzaktılar. ama umursayan mı var...

umulan odur ki halkımız her türlü zulüme, ölüme hassas olsun, meydanlara çıkıp yürüsün. zalime her nerede ve şartta olursa olsun ses çıkarmasını, karşı durmasını öğrensin.
buna cinayet, katliam, kıyım ne derseniz deyin.
ama iş kazası demeyin!

bu katliamı böylece hafife almayın!!!

çünkü tuzla tersane işçisi, bir bankanın reklamında gördüğünüz o güzel tersane işçisi kadınla aynı şartlarda çalışmıyor!