bugün

entry'ler (202)

vücut çorabı

farklı ve seksi görünmek isteyenlerin tercih ettiği iç çamaşırı modelidir.

http://www.modaekseni.com/seksi-ic-giyim sayfasında satıştadır.

modaekseni com

online alışveriş sitesi.

seksi gecelik, fantazi kostüm, vücut çorabı ürünleri farklı modelleri ile dikkat çekiyor.
yılbaşına yaklaşırken hazırlamış oldukları seksi kırmızı çamaşırlar da gözalıcı.

http://www.modaekseni.com

kırmızı iç çamaşırı

yılbaşında giyildiğinde şans ve uğur getireceğine inanılır. yılbaşı yaklaşmışken online satış sitelerinde yılbaşı kategorileri kırmızı iç çamaşırları ile dikkat çekmeye başladı.
~(bkz: http://www.modaekseni.com/yilbasi)~

saten gecelik

parlak, zarif ve yumuşak kumaştan üretilmiş olan gecelik türüdür.

saten gecelik kadının zerafetini ortaya çıkaran modelleri ile bayanlar ve erkekler tarafından tercih edilerek satış rekorları kırmaktadır.

online iç giyim firmaları sayesinde daha rahat ve gizli alışveriş ile herkesin rahatça gecelik çeşitlerine sahip olabilmesi kolaylaştırmıştır.
(bkz: )http://www.modaekseni.com/gecelikler

internette en güvenilir alışveriş siteleri

elektronikte http://www.hepsiburada.com/
fırsat sitelerinde https://www.markafoni.com/; http://www.trendyol.com/
bebek eşyalarında http://www.butikbebe.com/
iç çamaşırı ürünlerinde http://www.modaekseni.com

alışveriş siteleri

http://www.modaekseni.com/

damdaki deli

iyi ki doğdun canım arkadaşım. iyi ki seni tanıdım. Yıllar geçse de unutulmayacaksın. Sen dünyaya inmiş bir melektin bizim için. Seni çok özlüyorum. Bu yıl Galatasarayımız yine şampiyon, senin için, bizim için. Rahat Uyu Hakanım rahat uyu. Allahım seni cennetin en güzel köşesinde misafir etsin. Gün gelecek orada görüşeceğiz. Seninle ilgili hep iyi ki lerimiz var bu hayatta... Seni çok seviyorum canım arkadaşım.

damdaki deli

unutulmayacak yazar.

görüyorum ki seni tanımamış olan insanları bile etkilemişsin hakanım. o temiz kalbin, muhteşem insanlığın seni tanımamış insanlara yıllar önceki cümlelerinle işlemiş. bir de seni tanıyabilselerdi bizi çok daha iyi anlarlardı. arada genelleme yapıp her gün milyonlarca insan ölüyor diyenler olsa da sen tanınmadan bile sevilebilen, tanışsaydık keşke denilebilen bir meleksin. iyi ki seni tanımışım, iyi ki sen unutulmayacak bir insansın.

damdaki deli

doğum günü bugün olan ölümsüz yazar.

canım arkadaşım, dostum, kardeşim hayatımdaki boşluğunu tamamlayamıyorum. seninle dertleşmeyi gülmeyi, Galatasaray maçlarını izleyip, beraber sinirlenip beraber üzülmeyi özledim. Sen gittin bizimkiler hala şampiyon olamadılar, olacakları ilk şampiyonluk senindir Hakanım. Bir gün biz de geleceğiz senin gittiğin yere, bekle bizi orada canım arkadaşım. Tamam tamam kesiyorum ağlamayı...

damdaki deli

---spoiler---
ben tabi noluyor lan falan diye gözlerimi açmadan kendi kendime soruyorum. ilacların etkisi ilede ''bir takım saçma şeyler'' düsünüyorum. lan bu sesler bu eller aman yereppimm öldüm mü lan ben falan diye seviniyorum.
---spoiler---

orada mutlusundur, orayı çok istiyordun diye avutuyorum kendimi. özlenen yazar.

damdaki deli

doğum günü olan yazar. canım arkadaşım, facebookta orada öyle ismini görünce yine dayanamadım, profiline bile bakmaya cesaretim yokken doğum gününü görmek içimi acıtıyor. seni çok seviyorum sensiz buraların tadı yok büyük insan.

damdaki deli

özlediğim canım dostum.sanma ki sen gittin biz seni unuttuk, her an her gün aklımdasın. seninle dertleşmeyi özledim. hayata bakışın hayatıma yön olacak söz veriyorum.

damdaki deli

yokluğu ile akla geldikçe ağlatan yazar. seni o kadar çok özlüyorum ki anlatamıyorum kelimelerle. seni kimseyle konuşmak istemiyorum, sanki seni paylaşamıyorum. senin gibi meleği bir tek ben tanımış gibi olmak istercesine acımı sadece içimde yaşamaya çalışıyorum. ama bu içimde artık doluyor ve kendimi hıçkırarak ağlarken buluyorum.belki 4 gün sonra kına gecemde bile bu kladar ağlayamıcam. çok özledim seni, senle konuşmayı, dertleşmeyi. sana kızmayı bile çok özledim hakanım.ama sana söz veriyorum ne zaman hayattan vazgeçecek kadar yorgun düşersem bana olan öğütlerin hep kulağımda olacak. seni çok seviyorum canım dostum. beni beyaz gelinliğimle görmeyi istediğini söylemiştin, cumartesi beni göreceğine inanıyorum. mekanın cennet olsun melek kalpli adam.

damdaki deli

şu saatlerde cenaze namazı kılınan yazar. *

damdaki deli

cenazesi yarın 5 de izmire gelecek ve perşembe günü toprağa verilecektir.

damdaki deli

---spoiler---

her çocuğun hayalidir yaz tatiline, yaz tatilinde köye gitmek

ben de gitmiştim vakti zamanında... dün gibi hatırlıyorum. nasıl unutabilirim ki ben de büyük anılar, büyük sevinçler ve büyük üzüntüler bırakmıştı bu tatil...

ilkokulu birinci olarak bitirmiştim. genelde her sene izmir ahmetbeyli'ye giderdik yaz tatili için ama ben mutsuz olurdum. çünkü bütün arkadaşlarım erzurum'a köye giderdi, ben ahmetbeyli'ye tabi tatil bitince arkadaşlar arasında muhabbetler açılırdı. hep bir eziklik yaşardım, onlar birlikte yaptıkları şeyleri anlatırken... futbol oynayıp ağaçlara çıktıklarını, çobanlık yaptıklarını, pikniğe gittiklerini, büyüklerin yanında ava gittiklerini anlatırlardı ağzımın suyu akarak dinlerdim onları. çok da kıskanırdım açıkçası. o sene ilkokulu birinci olarak bitirince babama ''-baba hiç köye tatile gitmedik, bu sene köyümüze tatile gidelim'' dedim. babam sıcak yaklaştı isteğime. ve köye tatile gitmemiz kararlaştırıldı. tabi çok heyecanlandım. çok mutlu oldum. hayaller kurmaya başlamıştım. gönlümüzce futbol oynayacaktık, ağaçlara çıkacaktık, istediğimiz meyveyi ağaçlardan koparıp yiyecektik kimse kızmadan... daha bir sürü hayaller kuruyordum. bilirsiniz, 10 yaşında bir çocuğun ne kadar hayalperest olduğunu

yola çıkacağımız gün geldi çattı. trenle gidecektik. köye hiç gidilmediği için köydeki ev harabe durumdaydı ve hiç eşya yoktu. mecburen izmir'den eşya götürdük. yolculuk 3 gün sürmüştü. hayatımın en güzel 3 günüydü diyebilirim. neler olmadı ki trende... 2 kere trenden düşüyordum. 1 defasında tren durduğunda babamlara haber vermeden indim ve az daha treni kaçırıyordum. 3 gün boyunca hep köyü düşünüyordum, hayaller kuruyordum. tren erzurum'a vardı. trenden indiğimde hafif bir hayal kırıklığına uğradım. hayal ettiğim gibi pek yeşil alan yoktu. babam ''-köye gidelim, orası daha güzel buradan. Şehrin içi olduğundan böyle- dedi. neyse, köye vardık... 1 hafta başımı kaldıramadım yataktan. hava değişiminden olayı hastalanmıştım. sonra iyileştim. dışarıya çıkınca daha büyük bir hayal kırıklığına uğradım. köy anlatılan gibi değildi. yeşillikler nerede, ağaçlar nerede, futbol sahası nerede? diye dorum arkadaşlara... top oynadıkları bayır arasında, yamuk yumuk zeminli bir yer. tamam, cim alan ama yokuş aşağı topu bıraktın mı kendi kendine gol oluyor zaten. çok büyük bir hayal kırıklığıydı gerçekten. ağaçlara çıkıyoruz, köylüler peşimizden koşturuyor: ''-veletler dalları kırdınız'' izmir de agaclara çıktığımda daha az azar yerdim.

tabii ki güzel anılarım da oldu. arkadaşlarımla çok eğlendiğim zamanlar oldu her şeye rağmen. göle yüzmeye ve balık tutmaya gittik. çok güzeldi. ağaçlara çıktık, bostan talan ettik. yaz bitti. hayalimdeki gibi ava gidememiştik. en büyük isteğim, hayalim bir ava gitmekti. ama bir türlü götürmüyorlardı bizi küçük olduğumuz için.

izmir'e dönmemize 1 hafta kalmıştı. mehmet diye bir arkadaşım vardı. erzurum'un yerlisiydi ve bu ziyaretimde tanışmıştık onunla. çok iyi arkadaş olmuştuk. bütün gün beraber gezer, oyunlar oynardık. bana çapan sallamayı, orak kullanmayı, tırpan atmayı öğretmişti. bir de onların evinde silah vardı. çok merak ediyorduk ama bizi götürmüyorlardı büyüklerimiz. mehmet eve girip babasından gizli silahı almıştı. geldi yanıma. -Hakan, evden silah aldım, ava gidelim mi? diye sordu. ben de hiç düşünmeden kabul ettim tabii ki. en büyük hayalim gerçekleşiyordu...

gözlerimi açtığımda hastanedeydim. yanımda annem ve babam, bana bakıyorlardı. sanki birisi beni yatağa bağlamıştı. hareket edemiyordum. -ne oldu? diye sordum. kaza dediler. annem ve babam gülmeye çalışıyorlardı. ben gerçekten güldüm. yani pek önemli değildi o an benim için. hayatın zorluklarına alışkındım o yaşlarda bile.

mehmet'in elindeki silahtan çıkan kurşun boynuma saplanmıştı. ölmemiştim, fakat artık bacaklarımı kullanamayacaktım..

ayaklara ihtiyacım yok beynim bana yeter...

böyle bir köy anım var işte.. çoğu kişiye göre pek güzel olmayan bu olay, ilginçtir ki bana her zaman keyif vermiştir. istediğim bir şeyi yaparken bir kaza geçirdim ve hayatım değişti. bunun zorluklarını yaşadım, hâlâ da yaşıyorum. ama yaşamaktan, hayattan hiç bir zamaman vaz geçmedim, bıkmadım. hayata dört elle sarıldım. yaşam tüm zorluklarına rağmen güzel. hayat bir şekilde devam ediyor. ağlayıp sızlasakta hayat aynı hayat. bir değişime uğramıyor. ağlayışlarımız o hayatı daha zor yapıyor sadece. yani zorluklar ile birlikte yasamayı öğrenmemiz gerekiyor. su anda hayatımdan oldukça memnunum. bu yaşıma -24- geldim ve yapmak isteyipte yapamadığım, içimde ukde kalmış hiçbir şey yok. dediğim gibi, ayaklara ihtiyacım yok, beynim bana yeter...
benim gibi hayata dört elle sarılan; dünyanın en büyük tekerlekli sandalye basketbol takımı, yenilmez armada engelsiz aslanlar ımızı tüm yüreğimle kutluyorum... )

---spoiler---

bu yazını bir kez daha okudum ve biliyorum ki sen şu an çok mutlusun. bu dünyada görüşemedik ama bekle bir gün biz yanına geleceğiz hakanım.

damdaki deli

Hakanım,

Canım kardeşim,

Öyle bir hayatın oldu ki! Ne hayatın, ne de o hayata verdiğin tepkiler bizimkilere benziyor.

Daha 12 yaşındayken köye gittiğinde arkadaşının kaza kurşunu ile başından vurulup, tekerlekli sandalyeye mahkum kalıyorsun, sonrasında tansiyonun, böbreklerin, ciğerin ve daha neler neler.

Tuvalet ihtiyacının geldiğini bile anlayamıyor, tansiyonun çıktığında tuvaletini yapıyorsun.

Ve bir gün olsun senin başına gelenlere isyan ettiğini duymadım, duyan da olduğunu sanmıyorum.

Seninle aynı renklere gönül verdiğimizden dolayı tanıştık. Yaklaşık 3 yıldır her gün muhabbet ettik, çok şey paylaştık. Seninle tanıştığımızda depresyondaydım, hayata olan bakışın benim de hayata bakışımı değiştirdi. Ne zaman canım daralsa, bir derdim olsa ilk seninle paylaştım. Sen benim reelde görüştüğüm bir çok arkadaşımdan daha yakındın bana, mesafeler uzak olsa da.

Gün geldi Erbil ve Oktay ile sana takıldık, gün oldu seninle birlikte onlara takıldık.

Canım, kardeşim, arkadaşım, dostum oldun. Seni şimdiden o kadar çok özledim ki.

Bu dünyada tanıdığım en temiz, en doğru, en pozitif, en ADAM gibi ADAM sendin.

Seni bir Ramazan ayında tanıdım ve yine bir Ramazan ayında kaybettim.

Seni çok seviyorum kocaman yürekli insan.

Hiçbir zaman unutulmayacaksın.

damdaki deli

sana sözümü tutamadım o çok sevdiğin ıspanaklı böreği yapamadım canım kardeşim. seni çok özlüyorum. senden öğrendiğim şeyler hayatıma rehber olacak. şu an ağlıyorum diye kızıyorsun biliyorum ama elimde değil hakanım.

damdaki deli

hakanım kardeşim canım. düğünüme gelemiceksin diye üzüldüğümde kalbim seninle olucak ben hep yanındayım dedin. şimdi nerde olduğundan eminim. sen bunca yaşadıklarına rağmen asla isyan etmeyen hayatın tadını çıkaran büyük yürekli güzel insan. seni çok seviyorum. şimdi beni kim dinlicek hakan, kim derdim olduğunda beni sakinleştirip tekrar hayata bağlayacak.

100 numaralı adam

nikinin trip atan adam olarak değişmesini talep ettiğim yazar.

canım arkadaşım, değer verdiğim dostum, en özel günümde yanımda olmayan totoş insan.
kendisi nişanıma teşrif etmemiş olup, Galatasaray-Bursaspormaçına gidelim mi diyen zaattır. Hem de yoğun olduğum bir dönemde bu teklifi sunar bu canım arkadaşım.

Sonra da gelemeyeceğimi öğrenir ve bana küser.

La Havle Vela Kuvveten...