bugün

entry'ler (6)

michael sikkofield

değişik bir din anlayışına sahip adamdır.
malum şahıs döneminde nedense dindarlar eskisinden bin kat daha fazla ayrıldı birbirinden.
herkes bir diğerini sapkınlıkla suçluyor.
edip yüksel hadisleri inkar ediyor.
bu adam mutasavvıfların islamla alakası olmadığını söylüyor.
diğer oluşumları az çok biliyorsunuz zaten.

menzil

değişik düşünce yapısına ve insanlara sahip tarikat.
bilinen yönlerini herkes biliyor. bilinmeyen yönleri ise :

genel olarak nedense sigara içiyorlar.
herhangi bir ilmi bilgisi yahut tasavvuf geçmişi olmayan bir adam-genç birdenbire başına takke takıyor ve herkes ona sofi deyip hürmet gösteriyor.
baya koyu yandaşlar ve genel olarak ağır silahları var.
ben genel olarak osmanlı zamanındaki esnaf sistemine benzettim bu oluşumu :

Osmanlı iktisadi hayatında, geçimini ticaret ve zanaatla sağlamak, bir
dükkân açmak “gedik” denilen bir işletme iznine tabiydi. Ahi geleneğine göre
yetişen esnaf ve sanatkârlar loncalar hâlinde teşkilatlanmıştı. Lonca
mensupları sıkı bir hiyerarşi ile loncaya bağlanmıştı. Gedik sahibi ölünce
dükkân veya imalathane o işin başında bulunmak, çalışmak şartıyla
evladına kalırdı. Evladı yok ise veya baba mesleğini terk etmiş ise o
“gedik” devlete kalmış sayılır ve lonca tarafından, layık görülen bir kalfaya
devrolunurdu. Eski gedik sahibinin mirasçısına da işi terk eden evladına
da dükkânda kalan mallar, alet ve edevatın değer bedeli ödenirdi.

Her loncanın reisi olarak bir “pir”i, güvenlik amiri olarak da bir
“yiğitbaşı”sı vardı; bunlar o lonca mensupları tarafından seçilir ve hayatları
boyunca o mevkide kalırlardı. Her loncanın hükûmetle olan münasebetini temin
eden bir de “kâhya, kethüda”sı vardı; bunlar memuru olduğu loncanın idari ve
mali işleriyle ilgilenirdi. Ayrıca lonca mensuplarının devletçe olan işlerini takip
eder, herhangi bir yolsuzluktan ve suistimalden devlete karşı mesul olurdu.

Her loncanın bir tasarruf sandığı vardı. Lonca
mensupları; gedik sahibi, kalfası, çırağı, ustası ve
amelesi kazancından, yevmiyesinden yüzde bir veya iki
bu sandığa belirli bir para yatırmaya mecburdu.
Herhangi bir felaket karşısında veya kendisine işletme
izni alınacağı zaman parası yetişmezse sandık borç
verirdi. Kethüdaların yevmiye hesabıyla alacakları da
bu sandıktan ödenirdi. Onun içindir ki başlı başına bir
sandık idare edemeyecek kadar az olan esnaf,
kendilerine iş olarak bağlı daha kalabalık bir esnaf
zümresine “yamak” adıyla bağlanırdı. Örneğin uncular,
un elekçileri, buğday çalkayıcılar, kalburcular ve
nişastacılar değirmencilerin yamağı addedilmişti.

Aynı işle meşgul zanaat ehli ve esnaf umumiyetle bir
büyük han içinde yahut bir çarşıda, toplanmış olurdu.
Örneğin istanbul’da Büyük Saraç Hanı (Saraçhane),
Mısır Çarşısı (baharatçılar). Zanaat ehli olan esnafın
bekâr uşakları bekâr hanlarında otururlar, bu hanlara
da lonca kefaletiyle alınırlardı. Şehir asayiş ve huzurunu
bozacak hâllere izin verilmezdi.

yani teorik olarak zararlı olduklarını sanmıyorum ama pratik için aynısını diyemeyeceğim.
zerre kadar kültürel hatta bırak kültüreli herhangi bir konuda bilgi birikimi olmayan, okulda başarısız olup kendinden bir halt olmayacağını anladıktan sonra bu oluşuma giriyorlar gibime geldi.

kızınızı kürt e verir miydiniz

bu sözlükteki yaptırımı olmayan binlerce ırkçı başlıklardan birine örnek olan başlıktır.

edirne fen lisesi

bir dönem benim de okuduğum lisedir.
bu okula gidip gitmemek için buraya bakıp tavsiye alan kardeşlerime tavsiyem devlet yurdunda kalmasınlar. nedeni :
1-derslerine odaklanamazlar.
2-malesef içki ile çok fazla haşır neşir olurlar.
hatta çocukların lise zamanında yurda gönderilmesine karşıyım.

suavi

şu ülkedeki en değerli sanatçılardan biridir.
acı evrensel bir şeydir ve bu adam başkasının acısını şarkılarında yaşıyor.
atanamamış barış manço tabirimi aklıma getiren sanatçıdır nedense.

ırkçılık

özellikle internette daha sık görülen durumdur.
klavye erkeklerinin ağzının her daim iyi (manen kötü) laf yaptığı konudur.
nedense bu insanlar asla baskı görmezler.
mecralarda daha çok desteklenirler ve yöneticiler bu insanlara bulaşmazlar.