bugün

entry'ler (18)

cogito sözlük

çok ilginç bir sözlük.
yazdığım yazılara ne kendi sitelerinde ne de bu platformda tahammül edemiyorlar. orada iki eleştiri yaptıktan sonra uçuruldum ellerinden gelse burada da uçuracaklar. iyi de herkes sizin gibi zorba değil ki. işinize geldiği gibi silip, uçuramıyorsunuz bu platformda. en fazla kendinizi yırtarsınız sinirden. o kadar karaktersizsiniz ki cevap veremeyeceğimi bildiğiniz hâlde arkamdan iftiraları sıralayıp hâlâ yüzünüz kızarmadan yazıp çizebiliyorsunuz. özel mesaj atmanıza gerek yok. sözlüğünüzden başlık açıp iftira atıp dursanıza. ne de olsa en iyi yaptığınız şey. ben monarkınızın sözlükte yazdıklarından sonra maille benden özür dilemesinden sonra anladım ne mal olduğunuzu. başkalarının önünde horozlanıp tenhada özür dileyen tiplersiniz ya hu. görün biraz kendinizi, ayna tutuyorum size daha ne yapayım!

yazarların içtiği içecekler

tercihini her daim sadelikten yana kullanan biri olarak: beyaz çay.

çay var içersen ben var seversen yol var gidersen

--spoiler--
beyaz çay var
içersen
başkanlık sistemi var
seversen
duble yol var
gidersen
--spoiler--

post öykü

aykut ertuğrul önderliğinde çıkarılan iki aylık öykü dergisi. ilk sayısı 2014 yılının kasım ayında çıkmış.
yayın kurulunda; arda arel, burcu bayer, ertuğrul emin akgün, irem ertuğrul ve remzi şimşek bulunmakta.

çıkış yazısı:

--alıntı--
postumuzu serdik...

bir edebiyat dergisi niye çıkar? bu sorunun üzerinde uzun zamandır düşünmüyorum ne yalan söyleyeyim. niyetim de yok. hiçbir cevap "kader" kadar anlamlı değil. insan bir kerelik bile olsa hasbelkader dergi çıkardı mı, edebiyat içre kolektif bir iş yaptı mı, bu zehir kana bir kere karıştı mı bir daha iflah olmuyor işte. post öykü dergisinin mutfağının neredeyse tamamı bu zehri tatmış kişiler (yumuşak ge, üç jeton, hurda sanat, kırtıpil) bu yüzden ekipçe dergicilik hastalığından mustarip olduğumuz söylenebilir. zaaflarıyla erdemleriyle. eskiden beri, söyleyegeldiğim bir şey var: "dergi çıkarın, çıkaralım: şu raflarda (elimle hayali bir kitapçının içindeki hayali bir rafı işaret ederek) bir dergi daha olmasının kime ne zararı var?"hakikaten ne zararı var? bu yüzden dergileri seviniz.

peki, insan niye edebiyat dergisi çıkarmaz? ne umarsa saçma olur? bu soru daha anlamlı. para kazanmak için, kariyer için, şöhret için, makam mansıp için? hehe. o halde söylemenin zararı yok: benim gözümde bir dergi çıkaran herkes, saflık, iyimserlik ve la mancha usülü hayalperestlikten yeterince nasibini almış şövalye ruhlu insanlardır. az ya da çok.

post öykü dergisi, putları kıracağını, edebiyatın merkezinde olacağını, rakiplerini yere sereceğini, küçükleri ezip büyüklerin ellerinden öpeceğini, ülkemizi mutlu yarınlara taşıyacağını, ikinci yeni'yi aşacağını (öykücüler de aşar) filan iddia etmiyor. iddia etse kendimize de çekerdik bir "hehe". tek bir iddiadan söz edebilirim; iyi öyküye, iyi yazıya, iyi dergiye, iyi kitaba, iyi fikre yüz çevirme gücümüz yok. kötülüğün, küçük hesapların, edebiyat ortamı ile ilgili kuruntuların fazladan bir çaba istediğini düşünüyorum. ve fakat bu enerjiyi kendimde bulamıyorum, bulamıyoruz.

hayatımız neyse yazdıklarımız ya da yaptıklarımız da o. biz edebiyata ve dergiciliğe duygularımızı karıştırıyoruz, yani pek profesyonel olduğumuz söylenemez. post öykü, bizim sevdiklerimizi, bizim öğrendiklerimizi, bizim bildiklerimizi, sezdiklerimizi, görüşlerimizi, inançlarımızı ve kafa karışıklıklarımızı taşıyor. bu "biz", dışarıya kapalı, masonik bir "biz" değil. birlikte sevelim, heyecanlanalım, kızalım, öğrenelim ve elbette yazalım. seviyorsanız gelin konuşun. biz postumuzu serdik bekliyoruz.

--alıntı--

edit: imla

aykut ertuğrul

--alıntı--
1981, almanya doğumlu. evli, iki oğlu var. bir süre (bir ergen ömrü kadar) türk silahlı kuvvetleri’nde çalıştı. “zorunlu hizmet” kavramını idrak edemediği için kaçtı. ankara’da, gökkuşağı çay ocağı’nda saklandı. iş bulamayınca 7 ay sonra geri döndü. bir o kadar da askeri cezaevinde hapis yattı. 2012 yılında zorunlu hizmeti biter bitmez tsk’dan istifa ederek ayrıldı. şimdi sivil ve zorunda değil.

2009-2011 yılları arasında arkadaşlarıyla yumuşak ge dergisini çıkardı. 2010-2011 yılları arasında gerçek hayat dergisinin kültür sanat editörlüğünü yaptı. 2011’de keyfekader kahvesi isimli ilk öykü kitabı yayımlandı. bu kitap 2011 yılı ömer seyfettin öykü ödülü’ne lâyık görüldü. 2013 yılında mümkün öykülerin en iyisi adıyla ikinci kitabı yayımlandı. türkiye yazarlar birliği tarafından 2013 yılının en iyi hikâye kitabı seçildi.

öykü ve denemeleri; yumuşak ge, aşkar, hece öykü, dergâh, itibar, bakmaklar, uhde, mahalle mektebi, avantgardé, oğlanbizimkızbizim fanzin, üç jeton, izafi, edebi müdahale, hurda sanat, izdiham, müfredat, itibar, sabit fikir, freitext magazin (almancaya çevrilerek) dergilerinde yayımlandı.
--alıntı--

aykut ertuğrul, bu aralar arkadaşlarıyla post öykü dergisini çıkarıyor.

cogito sözlük

fikirlerin değil; hakaret, iftira ve karalamaların çarpıştığı sözlük.

cogito sözlükte belirli kişi ve topluluklar dışındaki herkese/her topluluğa hakaret edebilir, iftira atabilirsiniz. moderasyon ve yönetim hiç sıkıntı yapmaz. hatta bu konuda büyük destek bile bulabilirsiniz.

öyle ki, moderatörlere "hocam bak hakaret var bu tanımda" dediğimde, değil tanımı silmek, düzenlemiyorlardı bile. üstelik bu konuda sözlükle ilgili eleştiri yazmak bile uçurulmak için yeterli bir sebep.

bi de yöneticileri arasında derviche moderne adlı bir karaktersiz var. karaktersiz çünkü; benim hakkımda * onlarca kişinin görecebileceği şekilde iftiralar atan, maille neden böyle yaptığını sorduğumda özür dileyen bir şahıs kendisi. 'zoraki yazar' ve 'ekol' mahlaslı iki moderatör de çevrenin etkisinden midir nedir bilinmez cevap veremediğim bu mecrada arkamdan atıp tutmuşlardı. bir nevi patronlarının izinden gitme meselesi. böylesine rezil, böylesine karaktersizlerle dolu bir platform cogito sözlük. tabiî yöneticileri, moderatörleri ve yazarları arasında iyi olanları da var fakat pek az. sözlüğün tutunmasına yetecek kadar değil.

ha unutmadan; sözlükten uçurulduğumda birol'a* mail atarak tanımlarımı silmesini söylemiştim, hatta silmeyince uyarmıştım. tanımları silmemiş, mahlasımı guest olarak değiştirmiş. ne diyeyim ben sana, sadakam olsun birol.

edit:imla

gökdemir ihsan

sosyal medya üzerinden gelen saldırılara afili filintalar sitesi üzerinden cevap vermiş.

mevzu, gökdemir ihsan'ın “edebiyat ve yolun sonu” başlığıyla gerçekleşen konuşmasının hatalı bir şekilde haberleştirilmesiyle başladı. http://www.sabah.com.tr/k...onusturmesi-cok-tehlikeli

sosyal medyada, haberin başlığı üzerinden gökdemir ihsan'a yönelik bir saldırı başlatıldı. saldırı diyorum çünkü; yazılanlar hakaret içerikliydi ve en ufak bir fikir kırıntısı dahi içermiyordu. yorumlar genelde; "ahahah dinci cehalet", "tesbih böceğine dönüşseydi iyiydi", "ne içtiyse aynısından bana da", "neden islamcı olmamalıyız" şeklindeydi.

kim olduğuna, konuyla ilgili söylediklerine ve yazdıklarına göz atma gereği duymadan, sadece bir cümle üzerinden birini karalamak tam da sosyal medya münevverlerine göre bir işti -ki bunu başarıyla yerine getirdiler-.

gökdemir ihsan'ın bu güruhla ilgili yazdıkları:
1- http://www.afilifilintala...k-okur-yazarinin-sefaleti
2- http://www.afilifilintala...ih-gumusse-sukut-altindir
3- http://www.afilifilintala...m/derya-colpanin-cesareti
4- http://www.afilifilintalar.com/ve-sair-efrad
bonus olarak hakan arslanbenzer ile ilgili yazısı: http://www.afilifilintalar.com/zorunlu-bir-muhasebe

gökdemir ihsan'ın, "ooo, linç: vururum bir dal!" başlıklı yazısında bahsettiği şeyler durumu anlayabilmek açısından önemli. (bu yazı 5 ay önce, özelde ömer tuğrul inançer, genelde yalan yanlış bilgiler üzerinden linç edilen herkes için yazılmış.)
http://www.afilifilintala.../ooo-linc-vururum-bir-dal

gökdemir ihsan'a saldıranlar kendilerine yazık ettiler. adam resmen kelimelerle, cümlelerle tokatlamış zavallıları.

edit:imla

gökdemir ihsan

birkaç gündür, sosyal medya üzerinden kendisine saldıran güruhu tokatlamakla meşgul münevver.

kim olduğunu, kimden olduğunu şöyle açıklamış:

"türkmen alevisi emekçi bir ailenin evladıyım. istanbul’un göbeğinde, bir gecekonduda büyüdüm. hiç solcu olmadım, sağcı da olmadığım gibi. delikanlılığımı komünist parti saflarında faşizme karşı mücadele ederek harcadım. bolşevizmin işçi sınıfı üzerinde yeni bir burjuva-küçükburjuva tahakkümü inşa ederek devlet kapitalizmine vardığını görerek parti’den ayrıldım. sınıfın en alt katmanından başlayacak konseyci bir sosyalizm için tersaneye, fabrikalara koştum. kariyerini bırakıp benimle işçileşen bir avuç yoldaşımla bir şeyler yapmaya çalıştık, yenildik. bolşevizm eleştirisinin ardından, ideoloji denen şeyin ne mene bir şey olduğunu anlamaya çalıştım: ideolojinin modern zamanlarda dini ikame ettiğini gördüm. “yanılsamalar”dan “mistifikasyonlar”dan ve “tersine döndürmeler”den kurtulup hakikatin peşine düşünce irfanla tanışmış oldum. elan o mektebin tembel ve ahmak bir talebesiyim.

velhasılıkelam, hiçbirinizden değilim! allah’ın günahkâr bir kulu, fahr-i alem efendimizin asi bir ümmeti, hanedan-ı ehl-i beyt-i mustafa’nın (allah’ın selamı onun ve pak ehl-i beytinin üzerine olsun) ayağının türabı ve ariflerin kapısının bir köpeğiyim, elhamdülillah."

zinciriye medresesi

1385 yılında melik necmeddin isa tarafından yaptırılmış. sultan isa medresesi olarak da anılır.
konum olarak; medrese mahallesinde, mardin kalesinin hemen altındadır.

tedavisi olmayan hastalıklar

seboreik dermatit.
tedavisi yoktur ve ne kadar süreceği de belirsizdir.

hamza tzortzis

ingiltere'de yaşayan yunan asıllı mütefekkir.
boğaziçi islami araştırmalar topluluğunun davetlisi olarak verdiği konferans: https://www.youtube.com/w...kymMNx_Xw&app=desktop

zaid shakir

1956 yılında amerika'da doğmuş âlim zat. zaytuna college'ın kurucularındandır.

hatem bazian

zaytuna college'ın kurucularından. nablus'ta doğmuş.
ayrıca daily sabah'ta köşe yazıları yazmakta.

hamza yusuf

amerikalı bir alim ve entelektüel. zaytuna college'ın kurucularından.

zaytuna college

hamza yusuf, zaid shakir ve hatem bazian tarafından amerika'da kurulan, yüksek okul/üniversite.

yakın zamanda resmi olarak tanınmış ve böylece amerika'da resmi olarak tanınmış ilk müslüman yüksek okulu/üniversitesi olmuştur.

gökdemir ihsan

katakofti ve kurmaca alıştırmaları isimli iki kitabı bulunan yazar.
deneysel edebiyat alanında çalışmaları bulunmaktadır. ayrıca selahattin yusuf ve tarık tufan'la kafadengi isimli bir program yapmışlardır ve http://www.afilifilintalar.com/author/gihsan adresinde yazıları bulunmaktadır.

edit: link

gökhan özcan

yeni şafak'ta* yüreklere dokunan yazılar yazar.
nam-ı diğer; sarışın evliya.

edit: imla

bismillahirrahmanirrahim

hayırlı işe, söze başlamadan önce söylenendir.
bismillahirrahmanirrahim.