bugün
- anlatacak bir hikayesi olmayan insan8
- en son ne yediniz10
- tayyip bey11
- ekrem imamoğlu'nun babasının ettiği beddua21
- ona bir şey hatırlat9
- nasıl bir kız istersiniz15
- ramazan bayramı24
- başka gezegenlerde de insanlar var mıdır8
- plak satmak10
- bayramınız kutlu olsun sayın yazarlar9
- bergamot tadını en iyi veren çay8
- kola cips yememek8
- küresel ıkınma14
- geldi yine deli9
- 29 mart 2025 beşiktaş galatasaray maçı31
- nervio'nun bayramlık cicileri8
- bir kızın prime dönemi15
- aykolik bugün nereyi gezdi sorunsalı8
- el opucek yastaki yazarlar9
- gençlerin neyi protesto ettiğini bilmemesi16
- hızlı konuşan kız14
- sözlük yazarlarının üye olduğu siyasi parti9
- cehape felakettir12
- first date9
- sahurdayız uludağ sözlük15
- sahne teklifi almak8
- ümit özdağ'ın açlık grevine başlaması17
- teketekte solcu mu alır sağcı mı23
- çirkinlere tavsiyeler8
- 29 mart 2025 imamoğlu'na özgürlük mitingi21
- osimhen ve penaltıdan gollll gese 3 2 kazandı12
- domdom usa9
- özgür özel'in ingiliz bbc'ye resmen ağlaması19
- true'nun karı çıkması8
- bir milyon kişi saraya yürüyelim15
- erkek depresyonu10
- ahmet beyin beyaz bareti10
- true'nun siki için yas tutuyoruz12
- çiçek uzatılan polisin boşanma aşamasına gelmesi25
- chpli kardeşlerim sizle bir sorunum yok12
- sözlüğe yeni kadın yazar gelmemesi14
- kapitalistlerin din kuracak kadar zengin olması8
- first date kombini12
- insan olmaya ceyrek kala10
- uludağ'ün en komik kadın yazarı10
- gardaş diyen kız13
- türk kara ordusunun kuruluşu meselesi8
- hayatın insana öğrettiği gerçekler9
- yazarların rol almak istediği filmler10
- sözlüğün en ponçik erkek yazarı11


entry'ler (1)
Çocukluğum küçük güzel bir Karadeniz ilçesinde geçti, sakin ve huzurlu bir hayatımız oldu orada, şu dönemin popüler söylemiyle “eski Türkiye”de. Kavga gürültü bilmeden, büyük ve sarsıcı gelişmeler olmadan büyüdük gittik ya da büyüdüğümüzü zannettik. Hafta sonları anneannem ve dedeme gidip kalmak, torun sevgisinin şımarıklığını yaşamak hep güzel hissettirdi. Küçüklüğümüzden bazı enstantaneler ise ömrümüz boyunca bir gölge gibi takip eder bizleri. Yine dedemlerde kaldığım bir hafta sonu televizyonda izlediğim saçma sapan ve çocuk aklımla bana aşırı korkunç gelen bir Berna Laçin programı sonrası uykuya dalmıştım. Hava, Karadeniz’e yaraşır şekilde gümbür gümbür gökgürültülü ve sağanak yağışlıydı, şimşek ve gökgürültüleri birbirini kovalamaktaydı. Gece bir ara uyandığımı hatırlıyorum, yine çakan bir şimşek ve gökgürültüsü anında. içeriden gelen dedemin yürüme seslerini duyuyordum, fakat seslenemiyordum. Yatağın içinde öylece kalakalmıştım; ne sesim çıkabiliyor ne de korkum geçmek biliyordu. Ne kadar olduğunu hatırlamadığım saniyeler dakikaları kovalıyor, bilincim açık, düşünebiliyorum, korkabiliyorum; dedeme seslenmek istiyorum, fakat nafile. Nihayet biraz sonra kocaman haykırabildim, “Dede” diye, nihayet kendime geldim. Üzerinden seneler geçti ve ne zaman gök gürüldese, şimşekler çaksa, bu enstantaneyi zihnim getirir koyar önüme. Yıl olmuş 2024, Eylül’ün sekizinci günü, günlerden pazar. Telefonlara bildirimler, televizyona son dakikalar düşüyor: Narin’in cansız bedenine ulaşıldı… Dışarıda bir sağanak yağış var ki sormayın, seller olacak sanki tüm pislikleri temizleyecek belki yeryüzündeki. Zihnimizde en büyük afetler, beynimiz, yüreğimiz paramparça. Benim yine elim kolum bağlı sanki, ne konuşabiliyorum ne de kafamı kaldırıp ekrana bakabiliyorum, insanlığımdan utanıyorum, ne halim var ne de yüzüm, yalnızca şahitlik edebiliyorum dünyanın pisliğine ve kötülüğüne. Oysa ki günlerce bağırdık, yazdık, çizdik ve o son dakika gelişmesi ve bir bütün olarak çöküşümüz, dağıldık, paramparçayız, sanki atom bombası atıldı evlerimize, sanki tarihin en büyük depremi nihayet gerçekleşti ve bizler enkazın altında kaldık, her yer toz duman, herkes suspus ve nakavt olmuş. Küçücük bir kız çocuğu günlerce arandı ve bulundu nihayet, cansız bedeni bir çuvalın içinde. isa’yı çarmıha gerenler, Nesimi’nin derisini yüzenler, Hüseyin’i diri diri yakanlar, Madımak’ı ateşe verip keyif sigarası yakanlar; yine iş başındalar ve yine kazandılar. Bizler, biz kısık sesler, yine yenildik, yine yanıldık, yine parçalandık, yine darmadağın olduk. Bir ülke her türlü tehdite karşı kendini savunma refleks ve mekanizmalarını geliştirmek zorundadır, terör bir beka sorunudur, şehirlerde ve sınırlarda patlayan bombalar beka sorunudur, devletin içerisine sızma girişimi beka sorunudur; ancak beka sorunu ve bu sorunla mücadele alanı bunlarla sınırlı değildir. Çünkü haksızlık da beka sorunudur, hukuksuzluk da beka sorunudur, adaletsizlik de beka sorunudur, çocuk cinayetleri beka sorunudur, kadına şiddet beka sorunudur, faili meçhul cinayetler beka sorunudur, tacizler ve tecavüzler beka sorunudur, suçlular ve güçlüler beka sorunudur; Narin Güran, Çağla Tuğaltay, Münevver Karabulut, Özgecan Aslan, Aybüke Yalçın, Uğur Mumcu, Abdi ipekçi, Turan Dursun ve saydıklarımız ve sayamadıklarımız ve daha niceleri ve suçluların ve güçlülerin ve hırsızların ve dolandırıcıların ve katillerin ve tecavüzcülerin ellerini kollarını sallayarak serbest kalmaları aramızda geziniyor olması beka sorunudur, listenin uzaması beka sorunudur! Siz kısır tartışmalarınızla ülkeyi uçurumun kıyısında yönettiğinizi düşünmeye devam edin, biz bugün yalnızca küçücük bir kız çocuğunun cansız bedenine değil, aynı zamanda koskoca bir devletin, koskoca bir milletin cansız bedenine ulaştık bugün; çok üzgünüm, bugün Narin kadar cansız, bugün Narin kadar yorgunum …