Erkan Kolçak Köstendil'in yazıp yönettiği youtube'de yayımlanan mini dizi.

Köstendil, özgün işler yapmak isteyen, denemekten çekinmeyen bir oyuncu. sadece bu sebeple bile bu diziye şans verilebilir. tek mekan, üç oyuncu ile standart üstü bir yapım olmuş.

oyuncu kadrosu:
(bkz: erkan kolçak köstendil)
(bkz: bülent şakrak)
(bkz: ertan saban)

ciddi bir prodüksiyon ekibi var gözüküyor. hatır gönül ile yapılmış da olabilir ancak (bkz: pro evolution soccer) sponsorluğu var sanırım.

tıp ve biyoloji:

https://www.youtube.com/c.../UCoHis-d8Ej181JyM1IJqKgA

kadınların futbol oynaması eşitlik ve özgürlüklerin konusudur. birinin ya da bir grubun hakları ve özgürlükleri üzerinde yorum yapmak doğru değil.
ancak cinsiyete bağlı biyolojik farklılıklar bilimin konusudur. bu konuda aşağıdaki video bir özet sayılır:

https://www.youtube.com/watch?v=RqBiaXc2ZrQ

liderlik, hala komutanlık vasıfları üzerinden tanımlandığından muasır emsalleri gibi lider bizim siyasetimizde neredeyse hiç olmadı. demokrat, özgürlükçü liderlik göremedik, öyle görünen siyasilerin de çizgilerini kaybetmesinde vatandaş olarak tuz biber ektik.

bu bağlamda 70'lerdeki ecevit-erbakan koalisyonu, iyi niyetli, ancak başarısız bir denemeydi. koalisyonun büyük ortağı ecevit'in hakkını teslim etmek gerek.

"türk dizileri kötüdür" algısına tam olarak katılmıyorum. Amerikan dizilerinin de geneli kötü ve çok fazla sayıda dizi yapılıyor. Ama arada bir sürü fark da var elbette. Vassatın üstüne çıkan dizi sayısı bizde daha az olmasının sebepleri bence:

-bütçe
-konu çeşitliliği (risk iştahı ile ilgili muhtemelen)
-bölüm ve sezon uzunlukları
-sansür
-ücretli platform çokluğu
-sektörün kanuni düzenlemeleri, sendikalar
-yan rollerdeki isimlerin geleceğini görememesi

Farklı türden iyi dizilerimize örnek de vereyim:

Dönem draması: (bkz: çemberimde gül oya)
Aile: (bkz: ikinci bahar), (bkz: aile arasında)
Suç: (bkz: ezel) 1. Sezon, (bkz: kurtlar vadisi) orijinal versiyonu tabi ki
Komedi: (bkz: leyla ile mecnun), (bkz: işler güçler), (bkz: yedi numara)

izlemediğim ancak iyi eleştiriler duyduklarım var: (bkz: poyraz karayel), (bkz: karadayı), (bkz: hatırla sevgili)

Elinde kanat orijinli oyuncu olmamasına rağmen merkez oyuncuları kanada kaydıran kadrsou kötü kurulmuş takım. Garry rodriguez dışında kanat forvet yok elinde. Deniz, tolga, ozan, ferdi kanat forvet oynadı,
Madem elinde 4 3 3 oynamaya müsait oyuncu yok, 4 3 1 2 veya 3 5 2 denenebilirdi. 3 5 2 nin kenarları dirar ve hasan olabilirdi. Ama bu sefer de stoper yok elde.
Bakalım gelecek sezon kadro planlamasında bir ışık vadedecek mi? Kaan ayhan ve bir tane net kanat forvet bence seviye atlatır

"güç yozlaştırır" sözünü uyarlayabileceğimiz bir konu. güzellik/yakışıklılık da bir güçtür ve yozlaştırması muhtemeldir. hele ki bu kişi genç yaştan itibaren sürekli övgü sözleri duydu ise...

(bkz: edgar wright)'ın "cornetto üçlemesi" nin ikinci filmi.

--spoiler--
-kasabayı güzelleştirme derneğinin KKK tarzı bir oluşum çıkması

-üçlemenin diğer filmlerinde de olan çitten atlama sahnesi
--spoiler--

yakın zamanda hızlıca ilk sezonuna göz gezdirdiğim, bir dönemin efsane dizisi. mafya-derin devlet konularını işlemesiyle öncüydü. kuşçu gibi deli/veli bir karakteri sevdirmesiyle öncüydü. ayrıca epey bir çocuğa zeynep ve yusuf isimmlerinin verilmesine sebep olmuştu.

osman sınav, bir sonraki dizisi kurtlar vadisi'nde çıtayı birçok alanda daha yükseğe taşıdı. özellikle kurgu konusunda deli yürek epey sınıfta kalmış. senaryosu ise aynı paternleri tekrar tekrar kullanmış. ancak bazı konularda vadi'nin deli yürek'i geçebildiğini söyleyemem. örneğin kenan imirzalıoğlu, her ne kadar o dönem oyunculuğu vasat altı olsa da boyu, posuyla tam rolüne uygun bir tipti. kuşçu v2 olan ömer baba karakteri ise birkaç bölümden sonra tüm ilginçliğini kaybetti.

deli yürek; (bkz: cem boyner)'in siyaset denemesi, (bkz: emlakbank)'ın batması gibi konuları diziye oldukça başarılı şekilde yedirmişti. ayrıca ağabey karakterinin yaptığı toplum mühendisliği izahı oldukça başarılıydı. (bkz: savaş doğan)'ın hangi gerçek karakterin uyarlaması olduğunu merak ettim bir süre. aklıma gelen en makul cevap, (bkz: can dündar) oldu. savaş doğanın yaptığına benzer bir televizyon programı yapıyordu, gözlüğü ve takım elbisesi ile imaj olarak benzeşiyorlardı. ancak, dündar'ın siyasete girme girişimi olmadı. hem dündar'ı dizinin ana antagonisti ile ilişkilendirmeye içim pek el vermedi.

hem deli yürek hem de vadi ile aslında osman sınav, bilinmeyen şeyleri anlatmadı. bilinen ancak eğlence sektöründe işlenmemiş ya da tüketilmemiş konuları ilk defa kullandı. ve elbette bu iki dizi ile bir takım gerçeklerden yola çıkarak kurmaca, hatta bölümler ilerledikçe uçmaca hikayeler anlattı.

sinema yerli:
- (bkz: bobin kafa) https://www.youtube.com/c.../UCMB8EzN-u5FJ5hPzQNyGH5A
-burak arkan: az aboneli, üretken
https://www.youtube.com/c.../UClSCLdsO5Q6egGKjfyQhGbQ

sinema yabancı:
- (bkz: ArtSpear Entertainment): https://www.youtube.com/c.../UCmv8PJ2JcIsHQ-2ivtziszQ
-gobelins: https://www.youtube.com/c.../UC-vrN89jIox3XqAKbEMeFgQ
-fandor: bayadır üretmiyor ama arşivi çok iyi
(https://www.youtube.com/c.../UCkeBOIrsgk0EyJwg-hHs7MA)

sağlık yerli:
-medipedi: yeni, 2 dakikalık videolar
https://www.youtube.com/c.../UCoHis-d8Ej181JyM1IJqKgA

sağlık yabancı:
-ozmos: https://www.youtube.com/c.../UCNI0qOojpkhsUtaQ4_2NUhQ

cgi, sinema teknoloji:
-corridor: https://www.youtube.com/c.../UCsn6cjffsvyOZCZxvGoJxGg

objektif olayım diye baktığım, ancak ay yıldızlı tüm bayrakları kayırdığım anket.

bunlar dışında brezilya ve kanada bayraklarını da güzel buluyorum.

henüz hakkında çok az nitelikli veriye sahip olduğumuz hastalık.
bilimsel dergiler, konunun aciliyetinden dolayı yeni makalelerin incelenme sürecini çok daha hızlandırdığından karşımıza çıkan bilgilere şüpheyle yaklaşmak gerekiyor. bir de malesef kimi uzmanların yanlış yönlendirici beyanları bizleri yanlı bilgiyle dolduruyor.

burada hastalığın dünyaya yayılımını gösteren video var:
https://www.youtube.com/watch?v=SAh-AwIRuxc

Kimyasal formülü S-metil metiyonin olan, özellikle sindirim sistemi hastalıklarının tedavisindeki yerine dair çok sayıda çalışma olan, son zamanlarda akciğer ve böbrek hasarlarında faydalı olabileceği düşünülen madde.

ilk defa izlediğim yarışma. (bkz: Oğulcan bolcan) yarışıyor diye görünce takip ettim, finale de kaldı. Umarım finalde yeteneğini daha iyi göreceğimiz bir şarkıyla dinleriz, çünkü istisnai bir sesi var garantisini verebilirim.

Güçlü sesi olan izmirli, zeki, eğlenceli müzisyen insan. Kendisinin bundan 5 yıl önce filan sesini, ismini duyurmasını bekliyordum, kısmet bu yıla imiş. Yıllar sonra "o ses Türkiye" isimli yarışmaya katıldığını duydum da gördüm, programın formatını pek bilmiyorum ancak başarılı olacağını düşünüyorum. Yolu açık olsun.

çok doğal olarak bogdanovic seviyesini çıkar mı? sorusu kafalarda oluşanve fenerbahçeliler olarak bir miktar üzülmemize neden olan bir transfer.

ben hakkında şöyle düşünüyorum, demek ki fenerbahçe nin alabileceği oyuncular içinde obradovic tarafından en potansiyelli ve en uygun isim olarak görülen oyuncuydu. bogdanovic seviyesi çok özel bir konu, ilk defa euroleage şampiyonluğu kazandık ve bu sezonun ilk beşine seçilen iki oyuncumuzu birden kaybettik. ama kalinic'in gelişimi içimizi rahatlaması gerekiyor, hem lig hem euroleage play-offlarında/final four'undaki kalinic performansını ilk geldiğinde değil sezon başında bile tahmin edemiyorduk.

transfer resmi olarak açıklandıktan sonra desteklemek ve sabretmek bize düşüyor, çünkü bu takımın bu hoca ve menanerin kredisi ölçülemeyecek bir başka dönem ve kadro ile.

ligimizin son yirmi yılından üç veya dört tane birbirine denk oluşturulup birbirleriyle pes gibi mecralarda maç yapmak istediğim kadro/lar.

forvete örneğin drogba, eto'o, hakan şükür, jardel ülkedeki performansları düşük olsa da kariyerlerini düşünüp rvp, anelka, carew ve aklıma gelmeyen isimler. 10 numara mevkisine ilk sıraya hagi'yi yazalım ama 2010'da dünyanın en iyi oyuncularından biri hatta çoklarınca 1.'si olarak gösterilen sneijder'ı almazsak da vicdanımız rahat etmez. bir başka efsanemiz alex'i de anmadan duramıyor insan işte.

ribery de oynadı bu ülkede, roberto carlos da, malouda, frank de boer, lugano, zago, melo, bosingwa, revivo, kleberson, rapaic, nihat kahveci, quaresma... içinden çıkması çok zor bir konudur, o yüzden üç dört birbirine denk kadro kurmayı denemek en iyisi.

edit: yukarıda sergen, şifo, hami gibi isimler de gördüm şimdi. düşündükçe daha zorlaşıyor yani

bradley wanamekar önderliğinde oldukça heyecanlandıran euroleage'de bizi başarıyla temsil eden takım.

çok hakim olduğum bir konu olmasa da darüşşafaka basketbol ligimizde mücadele etmeye devam edecek diye biliyorum. değişim doğuş grubunun sponsorluğu konusunda yaşanacak. bu seviyelerde kalabilmek için sponsor arayışındadırlar illa ki, ibrahim kutluay'ın beyanları projenin uzun vadeli olduğuna dairdi zira.

galatasaray odeabank'a dönüşü bsl maçlarını kapsayacak olan basketbolcu.

geri dönmesi ile fenerbahçeli olan beni de heyecanlandırıyor. lig bu sezon zaten çok daha renkli iken bir de galatasaray'ın bu hamlesi play-off maçları için beklentiyi artırıyor.

sakatlığı atlattıktan sonra takıma katkısı da, aldığı süre de artan genç basketbolcu.

07.01.2016'daki ibb maçında 14 sayı attı ki bu profesyonel kariyerinin şimdilik en yüksek skoru. asist başta olmak üzere pekçok istatistik hanesini doldurabilecek bir tarzda oynayan basketbolcuyu çok daha iyi yerlerde görmeyi ümit ediyoruz.

ligimiz açısından da yerli oyuncuların takımlardaki rolleri çok önemli. şu anki durumda takımlarımız yabancı oyuncuları ellerinde tutamıyor, burası bir basamak olarak görülüyor. uşak'ta, pınar karşıyaka'da oynayan bir oyuncu ertesi sezon euroleage'de bir takım hayali kuruyor. öyle olunca da takımlarımızın başarıları sürdürülebilir olamıyor. ligimizdeki takımların ana rotasyonlarında en az iki yerli oyuncu olması bu bu bağlamda gerekli gibi duruyor.