bugün

zapiski iz myörtvovo doma

Birinci Bölüm
1-ölüler evi
2-ilk izlenimler
3-ilk izlenimler
4-ilk izlenimler
5-birinci ay
6-birinci ay
7-yeni ahbaplıklar-petrov
8-azimli adamlar-luçka
9-isay fomiç hamam-bakluşin'in hikayesi
10-noel bayramı
11-müsamere
ikinci Bölüm
1-hastane
2-hastane
3-hastane
4-akulka'nın kocası-hikaye-
5-yaz mevsimi
6-hapishanenin hayvanları
7-şikayet
8-arkadaşlar
9-kaçış
10-hapisten çıkış

yukarıda da ayrıntılı bir şekilde başlıklar halinde dile getirilen ve hapishanenin ölüler evi olarak lanse edildiği,anılardan kastın ise dostoyevskinin sürgün hayatı boyunca hapishanede yaşadıklarına denk gelen anı-kitaptır.

soylu bir kimse olarak hapse giren dostoyevski'nin, çoğu kendisi gibi olmayan binbir çeşit yapıdaki halktan,sıradan adamların derinlemesine psikolojik-karakter analizlerini yaptığı,bununla beraber özgürlük,suç,ceza,mücadele,rusya,rus halkı,insan...a dair alttan alttan fazlasıyla tespitlerini dile getirdiği kitaptır.

anı şeklinde yazılmış bir roman olmanın ötesinde dostoyevski'yi tanıma anlamında kesinlikle okunması gereken kitaptır.
--spoiler--
ama insan yedi canlıdır!insan her şeye alışan bir yaratıktır.ve sanırım bu onun en iyi niteliğidir.

mesela,on yıllık sürgün hayatımda bir kerecik olsun yalnız kalamamanın ne korkunç,ne azaplı bir şey olduğunu anlayamazdım.

genel olarak geçmişlerinden az konuşurlar,anlatmayı sevmezlerdi;besbelli geçmişi düşünmemeye çalışırlardı.

hiçbir şeye şaşırmamak,aralarında en övülecek erdem sayılırdı.

bir insanı ezip mahvetmek,ona en korkunç bir katilin bile duyunca titreyeceği kadar ağır bir ceza vermek isteyenlerin,insana yaptığı işin tamamen anlamsız,faydasız olduğu duygusunu vermesi yeterlidir.

kim ne olursa olsun,ne kadar aşağı mevkide bulunursa bulunsun,her insan içgüdüsel olarak,hatta bilinçsizce,bir onuru olduğunun unutulmamasını ister.

ama ne vurulan damgalar,ne takılan prangalar ona bir insan olduğunu unutturamaz.yani sırf bir insan olduğu için,ona da insanca davranılması gerekir.

pranga sadece küçük düşürme aracı,bir ayıp,bedene de,ruha da bir ağırlıktır.

kısacası,bir insana kendi benzerine fiziksel ceza verme hakkının tanınması topluluğun yaralarından biridir;bu yara bir yandan o topluluktaki özü ve vatandaşlık duygusunu kemirirken,öte yandan da önüne geçilmez bir düzensizliğe de yol açar.

biz de yaşıyoruz işte...günahlarımızla tanrı'nın göğünü karartıp duruyoruz.
--spoiler--