bugün
- tc'yi atatürk değil ingiliz ve yahudiler kurmuştur27
- üstteki yazarın yaşını tahmin etmek14
- gecenin şarkısı10
- taktik verin10
- maca sekiz10
- muharrem ince'nin diyanet kapatılsın mı anketi10
- türklerin ingilizce konuşamama nedenleri32
- her türk vatandaşına türkiye gezisi12
- mühendis erkeklerin genel özellikleri16
- en obez özelliğiniz19
- türklerin çok kolay devlet kurması17
- avrupanın zenginliğini hırsızlığa borçlu olması15
- sizi cuma saflarında göremedim sözlük10
- akp chp yakınlaşması15
- çocuğunuzu özel okulda okutur musunuz18
- risale i nur21
- burda senin paran gecmez diyen delikanli kiz11
- en çok yaşamak istenilen şehir10
- beni özlediniz mi10
- selahattin demirtaş13
- temiz oje sürmek8
- icardi190518
- arda güler11
- iki adım atınca kan ter içinde kalmak10
- allaha küfür etmek10
- türklerden adam çıkmaması17
- bir müslüman olarak filistin benim meselem değil36
- bir gün önce tanışılan kızın yazlığa davet etmesi14
- ruh varsa neden görünmüyor13
- anın görüntüsü10
- sevdiğiniz sözlük yazarları17
- uludağsözlük'ün ölmesi ve gömmeyi unutmaları10
- selahattin demirtaş'ın 42 yıl hapis cezası alması12
- okula bikiniyle gelen kız9
- sözlükteki erkek nüfusu9
- filistin'in türklere ihanetleri sıralı tam liste24
- üstteki yazarla nereye gitmek isterdin8
- mesajın altlarda kalmış kusura bakma diyen kadın10
- arkadaşlar bu alınır mı8
- buluşunca sürekli derslerden konuşan erkek8
- bu başlıkta konya'yı övüyoruz16
- yemek yemeyi sevmeyen insan8
- ileride evleneceğiniz kişi şuan ne yapıyor9
- nişanlı kalmanın saçma olması12
- tayyip erdoğan'ın israil anadolu'ya girecek demesi21
- 15 mayıs 2024 türkiye japonya voleybol maçı13
- karşı cinse giyim önerileri16
- iyi bir insan olmak için ne yapmam lazım15
- mauro icardi'nin karısı8
- larisalisa'nın parayla şukulatması8
"Vak'a Halkalı Zirâat Mektebinde geçmişti"
- Bence Doktor, onu siz soyarak dinleyiniz;
Hastalik çünkü degil öyle ehemmiyetsiz.
Sade bir nezle-i sadriyyemi illet? Nerede?
Çocugun hali fenalaşti son günlerde,
Ameliyata çikarken sinif on gün evvel,
Bu da gelmez mi? Dedim " Kim dedi, oglum sana gel?
Nöbet üstünde adam kaçmali yorgunluktan;
Hadi yavrum, hadi söz dinle de bir parça uzan."
O zamandan beridir za'fi terakki ediyor;
Görünen: bir daha kalkinmasi artik pek zor;
Uyku yokmuş; gece hep öksürüyormuş; ateşin
Oluyormuş biraz dindigi
- Ben zaten işin,
Bir ay evvel biliyordum ne vahim oldugunu
Bana ihtara ne hacet, a beyim. Şimdi bunu?
Maamafih yeniden bakalim dikkatle:
Hükmü kat'i verelim, etmeye gelmez acele.
- Çagirin hastayi gelsin.
- Kapinin perdesini,
Açarak girdi o esnada düzeltip fesini,
Bir uzun boylu çocuk... Lakin o bir levha idi..!
Öyle bir levha-i rikkat ki unutmam ebedi,
Rengi uçmuş yüzünün, gözleri çökmüş içeri.
Elmaciklar iki baştan çikivermiş ileri.
O şakaklar göçerek cepheyi yandan sikmiş;
Firlamiş alni, damarlarla beraber çikmiş,
Betbeniz kül gibi olmuş uçarak nur-i sebab;
O yanaklar iki solgun güle dönmüş, bitab!
O dudaklar morarip kavlamiş artik derisi;
Uzamiş saç gibi kirpiklerinin her birisi!
Kafa yük gibi kesilip boynuna, çökmüş bagri;
Iki degnek gibi yükselmiş omuzlar yukari.
- Otur oglum seni dikkatlice bir dinleyelim...
Soyun evvelce, fakat...
- Siz soyunuz yok halim!
Soydu bi çareyi üçbeş kişi birden, o zaman
Aldi bir heykeli urya-i sefalet meydan
Yok bu kemik külçesinin dinlenecek bir ciheti:
"Bakmasak hastayi nevmid ederiz belki" diye;
Çocugun gögsüne yaklaştim biraz dinlemeye:
Öksür Oglum... Nefes al... Oldu, giyin;
Bakayim nabzina... A'la... Sana yavrum, kodein
Yazayim, öksürüyorsun, O, keser, pek iyidir...
Arsenik haplari al, söylerim eczaci verir.
Hadi git, kendine iyi bak...
- Nasıl ettin doktor?
- Edecek yok, çocuk artik yola girmiş, gidiyor!
Sol taraftan rienin zirvesi tekmil çürümüş;
Hastalik seyr-i tabiisini almiş yürümüş.
Devri salisteki asari o mel'un marazin
Var tamamiyle, degil hiçbir eksik arazin.
Bütün a'raz, şehikiyle, zefiriyle...
- Yeter !
Hastanin çehresi meydan da! Insanda meger
Olmasin his denilen şey... O degil, lakin biz
Bunu "Tebdil-i hava" derde nasil göndeririz?
Şurda üçbeş günü var... Gönderelim Yolda ölür....
"Git!" demek, hem, düşünürsek ne büyük bir zuldür!
Hadi göndermeyelim... Var mi fakat imkani?
Kime derd anlatiriz? Bulsan a derde anlayani!
- Sözünüz dogru, Müdür bey; ne yapi yapmali; tek
Bu çocuk gitmelidir. Çünkü eminim, pek pek,
Daha bir hafta yaşar, sonra sirayet de olur;
Böyle bir hastayi gönderse de mektep ma'zur.
- Bir mubassir çagirin.
- Buyrun efendim.
- Bana bak :
Hastanin gitmesi herhalde muvafik olacak.
"Sana tebdil-i hava tavsiye etmiş doktor.
Gezmiş olsan açilirsin..." diye bir fikrini sor.
"Istemem!" de o fakat dinleme, iknaa çaliş;
Kim bilir, belki de biçare çocuk anlamamiş?
***
- Şimdi tebdil-i hava var mi benim istedigim?
Birakin halime artik beni, rahat öleyim!
Üç buçuk yil bana katlandi bu mektep, üç gün
Daha katlansa kiyamet mi kopar? Hem ne içün
Beni yillarca barindirmiş olan bir yerden.
"Öleceksin!" diye kogmak? Bu kogulmaktir. Ben,
Kimsesiz bir çocugum nerde gider yer bulurum?
Etmeyin sokaklarda perişan olurum!
Anam ölmüş babamin bilmiyorum hiç yüzünü;
Sanki atideki mevhum refahim giderek,
Onu çalkandigi hüsranlar, içinden çekecek!
Kardeşim kurdugun amali devirmekte ölüm;
Beni göm hurfe-i nisyana, ben artik öldüm!
Hangi bir derdim için agliyayim, bilmiyorum.
Döktügüm yaşlari çok görmeyiniz; magdurum!
O kadar sa'y-i beligin bu sefalet mi sonu?
Biri evvelce eger söylemiş olsaydi bunu,
Çalişip ömrümü çilginca heba etmezdim,
Ben bu müstakbele mazimi feda etmezdim!
Merhamet bilmeyen insanlara bak, Yarabbi,
Koguyorlar beni bir sail-i avere gibi!
- Seni bir kerre kogan yok, bu sözün pek haksiz.
"Istemem yollamayin" dersen eger, kal, yalniz...
Hastasin...
- Hem Verem'im! Söyle, ne var saklayacak!
- Yok canim, öyle degil...
- Öyle ya herkes ahmak,
Birakirlar mi, eger gitmemiş olsam acaba?
Dogrudur gitmeliyim... Koşturunuz bir araba.
Son siniftan iki vicdanli refikin koluna
Dayanip çikti o biçare, sefalet yoluna.
Atarak arkaya bir lemba-i lebriz-i elem,
Onu teb'id edecek paytona yaklaşti "Verem"!
Tuttu bindirdi çocuklar sararak her yerini,
Öptüler girye-i matem dökerek gözlerini;
- Çekiver dogruca istasyona...
- Yok, yok, beni ta,
Götür Istanbula bir yerde birak ki; guraba,
- Kimsenin onlara aldirmadigi bir sirada -
Uzanip ölmeye bir şilte bulurlar orada!
mehmet akif ersoy
- Bence Doktor, onu siz soyarak dinleyiniz;
Hastalik çünkü degil öyle ehemmiyetsiz.
Sade bir nezle-i sadriyyemi illet? Nerede?
Çocugun hali fenalaşti son günlerde,
Ameliyata çikarken sinif on gün evvel,
Bu da gelmez mi? Dedim " Kim dedi, oglum sana gel?
Nöbet üstünde adam kaçmali yorgunluktan;
Hadi yavrum, hadi söz dinle de bir parça uzan."
O zamandan beridir za'fi terakki ediyor;
Görünen: bir daha kalkinmasi artik pek zor;
Uyku yokmuş; gece hep öksürüyormuş; ateşin
Oluyormuş biraz dindigi
- Ben zaten işin,
Bir ay evvel biliyordum ne vahim oldugunu
Bana ihtara ne hacet, a beyim. Şimdi bunu?
Maamafih yeniden bakalim dikkatle:
Hükmü kat'i verelim, etmeye gelmez acele.
- Çagirin hastayi gelsin.
- Kapinin perdesini,
Açarak girdi o esnada düzeltip fesini,
Bir uzun boylu çocuk... Lakin o bir levha idi..!
Öyle bir levha-i rikkat ki unutmam ebedi,
Rengi uçmuş yüzünün, gözleri çökmüş içeri.
Elmaciklar iki baştan çikivermiş ileri.
O şakaklar göçerek cepheyi yandan sikmiş;
Firlamiş alni, damarlarla beraber çikmiş,
Betbeniz kül gibi olmuş uçarak nur-i sebab;
O yanaklar iki solgun güle dönmüş, bitab!
O dudaklar morarip kavlamiş artik derisi;
Uzamiş saç gibi kirpiklerinin her birisi!
Kafa yük gibi kesilip boynuna, çökmüş bagri;
Iki degnek gibi yükselmiş omuzlar yukari.
- Otur oglum seni dikkatlice bir dinleyelim...
Soyun evvelce, fakat...
- Siz soyunuz yok halim!
Soydu bi çareyi üçbeş kişi birden, o zaman
Aldi bir heykeli urya-i sefalet meydan
Yok bu kemik külçesinin dinlenecek bir ciheti:
"Bakmasak hastayi nevmid ederiz belki" diye;
Çocugun gögsüne yaklaştim biraz dinlemeye:
Öksür Oglum... Nefes al... Oldu, giyin;
Bakayim nabzina... A'la... Sana yavrum, kodein
Yazayim, öksürüyorsun, O, keser, pek iyidir...
Arsenik haplari al, söylerim eczaci verir.
Hadi git, kendine iyi bak...
- Nasıl ettin doktor?
- Edecek yok, çocuk artik yola girmiş, gidiyor!
Sol taraftan rienin zirvesi tekmil çürümüş;
Hastalik seyr-i tabiisini almiş yürümüş.
Devri salisteki asari o mel'un marazin
Var tamamiyle, degil hiçbir eksik arazin.
Bütün a'raz, şehikiyle, zefiriyle...
- Yeter !
Hastanin çehresi meydan da! Insanda meger
Olmasin his denilen şey... O degil, lakin biz
Bunu "Tebdil-i hava" derde nasil göndeririz?
Şurda üçbeş günü var... Gönderelim Yolda ölür....
"Git!" demek, hem, düşünürsek ne büyük bir zuldür!
Hadi göndermeyelim... Var mi fakat imkani?
Kime derd anlatiriz? Bulsan a derde anlayani!
- Sözünüz dogru, Müdür bey; ne yapi yapmali; tek
Bu çocuk gitmelidir. Çünkü eminim, pek pek,
Daha bir hafta yaşar, sonra sirayet de olur;
Böyle bir hastayi gönderse de mektep ma'zur.
- Bir mubassir çagirin.
- Buyrun efendim.
- Bana bak :
Hastanin gitmesi herhalde muvafik olacak.
"Sana tebdil-i hava tavsiye etmiş doktor.
Gezmiş olsan açilirsin..." diye bir fikrini sor.
"Istemem!" de o fakat dinleme, iknaa çaliş;
Kim bilir, belki de biçare çocuk anlamamiş?
***
- Şimdi tebdil-i hava var mi benim istedigim?
Birakin halime artik beni, rahat öleyim!
Üç buçuk yil bana katlandi bu mektep, üç gün
Daha katlansa kiyamet mi kopar? Hem ne içün
Beni yillarca barindirmiş olan bir yerden.
"Öleceksin!" diye kogmak? Bu kogulmaktir. Ben,
Kimsesiz bir çocugum nerde gider yer bulurum?
Etmeyin sokaklarda perişan olurum!
Anam ölmüş babamin bilmiyorum hiç yüzünü;
Sanki atideki mevhum refahim giderek,
Onu çalkandigi hüsranlar, içinden çekecek!
Kardeşim kurdugun amali devirmekte ölüm;
Beni göm hurfe-i nisyana, ben artik öldüm!
Hangi bir derdim için agliyayim, bilmiyorum.
Döktügüm yaşlari çok görmeyiniz; magdurum!
O kadar sa'y-i beligin bu sefalet mi sonu?
Biri evvelce eger söylemiş olsaydi bunu,
Çalişip ömrümü çilginca heba etmezdim,
Ben bu müstakbele mazimi feda etmezdim!
Merhamet bilmeyen insanlara bak, Yarabbi,
Koguyorlar beni bir sail-i avere gibi!
- Seni bir kerre kogan yok, bu sözün pek haksiz.
"Istemem yollamayin" dersen eger, kal, yalniz...
Hastasin...
- Hem Verem'im! Söyle, ne var saklayacak!
- Yok canim, öyle degil...
- Öyle ya herkes ahmak,
Birakirlar mi, eger gitmemiş olsam acaba?
Dogrudur gitmeliyim... Koşturunuz bir araba.
Son siniftan iki vicdanli refikin koluna
Dayanip çikti o biçare, sefalet yoluna.
Atarak arkaya bir lemba-i lebriz-i elem,
Onu teb'id edecek paytona yaklaşti "Verem"!
Tuttu bindirdi çocuklar sararak her yerini,
Öptüler girye-i matem dökerek gözlerini;
- Çekiver dogruca istasyona...
- Yok, yok, beni ta,
Götür Istanbula bir yerde birak ki; guraba,
- Kimsenin onlara aldirmadigi bir sirada -
Uzanip ölmeye bir şilte bulurlar orada!
mehmet akif ersoy
güncel Önemli Başlıklar