bugün

flyfish

şimdii, sevgili sözlük yazarları.. bu yazıyı yazarken öğrenci evimde hazır çorbamı yudumluyor ve bir yandan da kerpeten abimizin parmaklarının ezilmesini izliyorum tefo yetişti, artık sorun yok, cengiz hıyarı gebersin zaten.

şimdi fly ingilizcede uçmak anlamına gelen bir fiil, fish ise balık anlamına gelen bir isimdir. bu ikisinin birleştiği, hangi dimağın icadı olduğunu bir türlü bilemediğim, uçan muza benzeyen jetski arkasına bağlanmş bota da flyfish demişler.

bu bot iki kişilik olup jetski arkasına bir iple bağlanmış, jetski hız yapınca da suyun üstünde uçarak gidiyor.

biz de bayram tatili niyetiyle gittiğimiz bodrumda, tatilin ilk gününden itibaren babamla bu asrın icadını kesiyoruz.
peder "bugün yanımda para yok." "şimdi midem dolu,olmaz." diye diye ilk iki gün beni atlatıyo, annem zaten,
-aa ne biçim şey öyle hayatta binmem valla, bak bak aa nası da havaya kalktı." nidalarıyla kararını çoktan netleştirmiş

bayramın üçüncü günü, ertesi gün dönüş var, peder kırmış kafayı, "kaç para olursa olsun verecem, dünya gözüyle binecem o alete" diyo. neyse çıktık odaya biraz babam para aldı ben de bayramlıktan koydum üstüne. gittik, kaç lira diye bakıyoruz.

ana! 50 lira per person. kelle başı elli lira. "baba" diyorum "yapma etme,o para verilir mi?" "söz verdik kızım, diyo erkek adam sözünde durur."

işte bizim erkek, sözünde duruyo, eli yanarak parayı veriyo. sonra da "çığlık başı 25 lira verdik, hahah" diye gevrek gevrek gülüyo. neşeli adam.
paraları alan türlü su aletlerinden sorumlu concon çikolata tenli kasyığını bize,

-yalnızz, balans ayarları lazım yane,pardon abi kaç kilosun seen?
*90. (kısa ve net değil mi? doksan. bitti.)
-küçükhanım siz kaç kilosunuz?
+ee--elli.("yoksa bindimicek mi lan bizi bu ayna gözlüklü coni?" diyor içses.)
-tamam kaptan arkadaş sen ayarlarsın.

diyor ve sahneyi çıtı pıtı bi rus hatunla terkediyor coni.
kaptan: benle yaşıt güneşin altında jetskiyle dolaşmaktan amerikan basket takımına girse, garipsnmeyecek, çifte kavrulmuş bi tip. aramızdaki denge farkını;

-abi sen azcık geri otur abim. abla sen de az öne otur. abla bi de sen sağlam durmuyon, tutunursan iyi *, uçarsın çünkü alimallah. diyerek kapamaya çalışıyo zavallı. amaa 40 kilo lan (yazıyla kırk!) öyle kuvvet çarpı kuvvetkolu hinzıpırlıklarıyla kapanmaz. netekiiim, kapanmadı.

giydik can yeleklerini, ben bikini peder şort mayoyla oturduk bota. kemer falan bekliyoruz. haybeye beklemişiz, gerçekten sadece tutuncakmışız, iki tane kola. kaptan: "biriniz düşerse diğeri kendini atsın tamam mı abim?" talimatını da veriip konumunu alıyor.

heycan tavanda adrenalin hat safhada, düşme korkusu hiç yok. oturduk. kaptan hızlanırken harbi harbi havaya kalkıyoz metrelerce. viyak viyak bi çığlık duyuyorum sonra boğazım acıyo, meğer en kadınsı saldırı aracımız olan çığlığı atıyomuşum, öyle ki ki,en kıymetli sopranoları kıskandırır o sesin frekansı, nerdeyse sadece yarasalar duyabilcekti kahretmesin.tek sebep denizin git gide uzaklaşması değil,bizim bikininin altı, yokkini olamya doğru emin adımlarla yaklaşıyor, savruldukça toplanıyor meret, neyse peder gümekten nerdeyse tıkancak görmüyo bişey iki dakkada toplıyıp ona bi daha dönüyorum, onun şort mayo da slip gibi olmuş, adam olmuş bir adet aydemir akbaş.

bir daha havalanıyoruz. kollarım ağrıyor. babam artık "az geride otur abi"leri unutmuş yatıyo bildiğin botta. ben savruluyorum ağzımdan yine minnie mouse sesi şeklinde bi "babaaa dikeeel!! çıkıyor, ve kollarım artık dayanmıyor elli kiloyu taşımaya. uçuyorum basbaya, son sozum de "baabaaaaa!! at kendiniiiii!! oluyo." oooh aydemir akbaş kahkahalarla gülüyo. hiç atar mı? uçuyoruz ne güzel kamikaze.

ben ıslanıp sıçana dönüyorum kaptan düştüğmü farkediyo, babam söylemiyo yani, tıkandı kahkahadan pancar gibi oldu.
flyfishe tekrar biniyorum. bu sefer uçmadan kenardan kenardan dönüyoruz. tekrar giyinip annemin yanına dönünce annem,

-ayy sizden önce bi kız denize uçtuu.. diye anlatıyor heycanla.

bendim be o annem.
ne sandın nası takip ettin bilmiyorum ki. saça bak başa bak, ıpıslak. babama bak, canyeleği izli amele yanığı olmuş.

ben düşmesem bikimi altım firar etçekti, ben onun arkasından yine atlıcaktım zaten, böylesi daha hayırlı oldu herkes için, babamın ortayaş üstü travması olmadık, çok sükür.

bitirirken tanım: uçan bot. binin kendiniz görün, biz eğlendik. ben uçtum(denize). kendinizden şişman biriyle binmeyin. zayıfla binebilirsiniz. babam eğlendi bayağı çünkü eğlenmek sizin de hakkınız.

alakasız not: kıvanç tatlıtuğ. ne oldu o ezele geldi. konuk oyuncu falan. noluyor yahu.