bugün

colin kazım richards

türk spor basınının son 10 yılda bitirmek üzere en çok uğraştığı adamdır.

colin kazım richards olarak tanıdığımız, fatih terim milli takımlar dahilinde kendisine teklifi yapmasa hayatta adını sanını asla duymayacağımız adamdı kendisi aynı zamanda.

kazım 2006-2007 sezonuna doğru adı türk basınında geçmeye başlayan bir adamdı. o yılı şampiyon bitiren fenerbahçe, kendisini kadroya katmak için beşiktaş ile bir yarışa girişti. iki takım da o sene şampiyonlar ligine katılacaktı dolayısıyla kazım için seçim yapmak cüzdanını şişirmekle aynı şeydi. böyle durumlarda parayı veren düdüğü çalar hesabı paraları saçan aziz yıldırım, kendisini fenerbahçe'ye kazandırdı.

o sezon pek çokları deivid de souza'nın yerine onu sahada görmek istiyordu sağ kanatta. ancak beklenmedik bir şekilde önceki sezon rezilleri oynayan deivid'in performansı tavan yaptı ve kazım deivid'in cezası veya sakatlığı durumunda forma giyebildi. tabii ki can alıcı performansları oldu. zico'nun herkesi ters köşeye yatırdığı 2. hafta maçında gösterdiği performans her fenerbahçe taraftarının aklına "bu herif neden oynamıyor?" sorusunu getirdi. daha sonra deivid'in cezası sebebiyle oynayamadığı istanbuldaki psv eindhoven maçında çok sıkı bir performans gösterdi. herhalde kimse o sezon beşiktaş ve chelsea maçlarındaki performansını da unutmamıştır. beşiktaş karşısında baki mercimek kendisini durduramayınca çareyi tekme sallamakta bulmuş, chelsea karşısında ise ashley cole bu adamı bir türlü durdurmayı becerememiştir.

tabii o sezon fenerbahçe şampiyon olamadı ve sonrasında çöküş dönemi başladı. kazım tipi bir oyuncunun luis aragones ile anlaşamamasını doğal karşılamayan bir insan evladı yoktur herhalde. çok nadir forma şansı bulsa da oynadığı zaman fena da oynamadı yine de kazım. arada euro 2008'de takımın kötü olduğu anlarda ayakta kalmayı başaran 3-5 profesyonelden biriydi. diğerlerinin de yurt dışında oynayan oyuncularımızın olması zaten aradaki farkı açıklıyor.

2009-2010 sezonuyla birlikte cristoph daum'un gelmesi ona bir fırsat daha yarattı. gerçekten de sezona fırtına gibi girdi kazım. çok hırslıydı, çok düzgün oynuyordu, gol atıyordu, asist yapıyordu yani kısaca yararlıydı.

türkiye sınırları içinde kimsenin bu kadar iyi gitmesine, form tutmasına izin verilmez. hele ki türk pasaportu taşıyorsa kazara, bu oyuncunun hiç şansı yoktur. medya tarafından alaşağı edilecektir.

bunun diğer örneği için: (#8752612) biz konumuza dönelim.

kazım hakkında akılalmaz haberler çıkmaya başladı birbiri ardına. iyi gidişini gölgelemek adına elinden geleni ardına koymadı türk spor basını. yok neymiş efendim seks partisi vermişlermiş kelepçeli. verdiyse noldu yani? sizin ananızı bacınızı mı siktiler o partide?*
ama tirajik haber yapmayı seven türk medyası için bulunmaz nimetti kazım. umursamazdı, bu kültüre ait değildi. türkçesi yarım yamalaktı falan filan.

medyanın gazıyla bitirildi kazım. geçirdiği araba kazası da tuz biber oldu üstüne. fenerbahçe kulübü de hem kendi kafa sağlıkları, hem de kazım'ın ruh sağlığı için kazım'ı kiralama yoluna gitti.

birçok fenerbahçe taraftarı daniel güiza nedeniyle saçların köklerine iyi gelip uzamasını sağlayan şampuanlardan kullanırken kazım'ı ve galatasaray maçındaki performansını andı. medyanın gazına gelinip faydalı bir oyuncunun takımdan uzaklaştırılışına söylendi durdu.

ve en sonunda kazım geri geldi. aykut kocaman'ın adalet sistemi içerisinde yerini aldı. hazırlık maçlarında forma şansı da buldu. ilk iki maç hiçbir halt yapmasa da üçüncü maç yumurta kapıya dayandı diyerek oynadı ve maçı çevirdi tek başına.

o anda kazım başarılı oldu sensörü girdi türk medyasında devreye. hemen bir yalan haber bulundu, altında kaynak ad san olmadan bütün gazetelerde büyük puntolarla bastırıldı. kazım'a tepki gelmesi beklendi ama anlaşılan okuyanlar da götüyle güldü ki haberler devam etmedi ki kazım da çok net bir şekilde haberi yalanladı. mahkemede görüşelim restinin de etkili olduğu düşüncesindeyim ben.

şimdi taraflı tarafsız herkese soruyorum:
ruhen sağlıklı bir arda turan türk milli takımını bir adım öne taşır mı?
sürekli malzeme edilmeyen bir emre belözoğlu türk milli takımının yükünü çekemez mi?
aşağı çekilmeye çalışılmayan bir kazım kazım bu milli takıma faydalı olmaz mı?
medyanın bulaşıp şişirmediği bir emre çolak, bir sercan yıldırım, bir özer hurmacı, bir necip uysal ve daha niceleri ilerleyen yıllarda milli takımın iskeletini oluşturmaz mı?

ama anlaşılan o ki türk spor basını ne hiçbir futbol kulübünün iyi futbol oynayıp keyif vermesini istiyor, ne de türk milli takımının başarılı olmasını.

son tanım: basının baltalama hareketinin zincirindeki ufak bir halkadır kazım kazım.

edit: ben bu adamı neden sevdiğimi yazmayı unutmuşum esas.*

fenerbahçe sevilla'yı elediğinde volkan'a koşan güruhta çılgınlar gibi bağıran adam da buydu, penaltılar atılırken heyecandan bakamayanlardan da biriydi. euro 2008'de her son dakika golünde gerek kulübede gerek sahada çılgına dönen yine kendisiydi. ne kadar amatör ruhlu olduğunu ve ne kadar kazanmayı istediğini bu belli etse gerek.