bugün

sobanın yanında leğende yıkanmak

kafkayı düşünüyorum...acaba onu da annesi kışın bir pazar gecesi sobanın yanındaki mavi leğenin içinde hamur yoğurur gibi yıkasaydı kafka kafka olabilir miydi? ya da dostoyevski'yi annesi yıkarken kafasına tasla vursaydı karamazoff kardeşleri yazabilir miydi? tolstoy babasıyla gittiği bir piknikte onunla güreşmek zorunda bırakılsaydı, Puşkin amcalara pipisini göstermeye teşvik edilseydi, Turganyev'in amcası "hele bakıym büyümüş mü?" diyerek pipisini tutup "aboww elimi kaptı" diyerek kahkahalara boğulsaydı, Cehov sene sonunda notların kötü gelmesi durumunda sanayide çalışmakla ya da aptallara verilmekle tehdit edilseydi, Gorki arkadaşları tarafından "gorki sana burdan bir gor ki!" diye şakalara maruz kalsaydı dünya edebiyatı diye bir şey olabilebilir miydi dostlar? Olurdu hemi de çok güzel olurdu. sadece biz anlardık, biz severdik o ayrı.Yaşar Kemal, Reşat Nuri, Ahmet Hamdi, Orhan Veli, Cemal Süreya, Ahmet Haşim, Demirtaş Ceyhun, Melih Cevdet, Fakir Baykurt, Oktay Rıfat...VS...öyleyse sobanın yanında leğende yıkanan edebiyatçılarımıza biraz daha değer verelim. Çünkü onlar evrensel olamayacak kadar beklediler sobanın yanındaki o mavi leğenin içinde.