bugün
- en sevilen su markası17
- son yapılan yemek24
- uzun saçlı erkek8
- menuet'in sufle yapıp beni çağırmaması8
- mariyya8
- doktor bir abiye sahip olmak8
- havaların soğuması21
- telefon özelimdir diyen sevgili12
- anın görüntüsü34
- birleşmiş milletleri küçümseyen beyinsiz piç8
- türkiyede gençler aile desteğiyle yaşıyor24
- hiç yaladınız mı10
- yahudi olmak istiyorum14
- uyumayın ulan9
- nervio17
- eloande11
- bütün uludağ sözlük yazarlarının boktan yazması31
- güzel bir kadın eli yalamak8
- sevgili olunan kızın çişini içmek14
- arkadaşlar sizce bu alınır mı12
- sözlük yazarlarının tatlıları26
- bahar candan9
- piyangodan para çıkanların sonunda parasız kalması11
- bazı yetkili kadınların ağzının çok bozuk olması12
- frekansı yüksek insanlar19
- bikbikin sakalları9
- 26 eylül 2024 ajax beşiktaş maçı26
- kadınların gereksiz canlılar olduğu gerçeği18
- sevilmek için gidilen en uzun mesafe9
- iş yerinde zamanın geçmemesi9
- true yu neden evlendiremiyoruz8
- karı gibi laf sokan sözlük erkeği12
- larisalisa16
- sevişmek için gidilen en uzun mesafe22
- 25 eylül 2024 galatasaray paok maçı33
- herkese nude atan kadın yazar20
- suriyelilere özel doğum hastanesi14
- cuma namazından foto paylaşmayan yazarı hoplatırım14
- vapurda denizi izlerken dinlenecek şarkılar8
- şimdiye kadar size sorulan en zor soru14
- hepinizin cuma namazına gitmesini emrediyorum15
- kadınınızı kalkındırır mısınız12
- marmara ereğlisi vs şarköy8
- oruspuda sevgili şefkati arayıp hüzünlenmek16
- muhtemelen canabar12
- türk topraklarına yunan botu değmesi24
- ülkede iyi giden tek şey14
- sinemada gidilen ilk film27
- eski akp'li belediyenin milyon dolarlık şatafatı16
- gesi bağlarında domalıyoruuumm8
boktan bir hikaye
ben kendimin bile ne olduğunu bilmeyen biylojik bir atığım. küçük bir çevrem var ama ben bunun da pek farkında değilim. aslında, nadiren bunu hissedebiliyorum çünkü burası çok karanlık. etrafım sadece dar bir çemberden oluşuyor. bir silindirin içinde varolmak pek çok varlık için zor olabilir ama ben bunu çoktan kabullenmişim, o yüzden benim için sorun yok. bu çember yapının içinde sürekli sömürülüyorum. her geçen dakika acıtmadan, usul usul beni tüketiyorlar, atıklaşıyorum ama bu da benim için sorun değil çünkü varlığımın sebebinin bu olduğu konusunda nerdeyse eminim. sürekli bir hareketlilik olduğu için canım pek sıkılmıyor açıkçası; sürekli bir oyalamaca içersindeyim, ki bu hareketlilik sayesinde git gide geliştiğim, büyüdüğüm hissine kapılıyorum. ebat olarak değişiyorum ama aslında fonksyonel olarak bir değişim söz konusu değil. açıkçası üretim sıfır! zaten benden kimsenin böyle bir beklentisi yok. tek beklenti sömürülmem. varlığımın yegane ve değişmez sebebi bu sanırım. bunu değiştirmeyi aslında içten içe istiyorum ama bunun imkansız olduğunu söylüyorlar. kimler mi söylüyor? benim biraz önümde duran, benden daha büyük ve eski olan. bu düzen böyleymiş, sürekli birileri gider ve birileri gelirmiş, hepimizin burdaki amacı belliymiş, gücümüz de bu kadarmış, zaten ne gerek varmış değişikliğe böyle rahatmış. o konuştukça ben de ona hak veriyorum tabi. zaten istesem de karşı çıkamam çünkü biz düşünemeyenleriz. karşı çıkabilmek için önce düşünebilmek lazım. yaşlı olanın da düşünemediğine emindim, sordum, "sen nerden biliyorsun bunları?". karanlıkta yaşamanın ve sıkıca çevrelendiği yapının ister istemez ona bunu söylettiğini söyledi.
sadece emiliyoruz. bu kesin karanlık içersinde tüm varlığımız sömürülüyor. ve sonunda, tünelin sonunda ışık görünecek. sona gelenler söylemişler. ışığa doğru gideceğiz ve burdaki varlığımız son bulacak. bizler bu sistemin içinde birer biyolojik atığız ve bunun dışında birşey olamayı başaramayacağımıza inandırıldık.
eğer şanslıysak bu işin sonunda ağaçlı, bitkili bir yere düşeriz de bedenimiz çürürken biraz da doğaya faydamız dokunur bari.
ben kendimin bile ne olduğunu bilmeyen biylojik bir atığım. küçük bir çevrem var ama ben bunun da pek farkında değilim. aslında, nadiren bunu hissedebiliyorum çünkü burası çok karanlık. etrafım sadece dar bir çemberden oluşuyor. bir silindirin içinde varolmak pek çok varlık için zor olabilir ama ben bunu çoktan kabullenmişim, o yüzden benim için sorun yok. bu çember yapının içinde sürekli sömürülüyorum. her geçen dakika acıtmadan, usul usul beni tüketiyorlar, atıklaşıyorum ama bu da benim için sorun değil çünkü varlığımın sebebinin bu olduğu konusunda nerdeyse eminim. sürekli bir hareketlilik olduğu için canım pek sıkılmıyor açıkçası; sürekli bir oyalamaca içersindeyim, ki bu hareketlilik sayesinde git gide geliştiğim, büyüdüğüm hissine kapılıyorum. ebat olarak değişiyorum ama aslında fonksyonel olarak bir değişim söz konusu değil. açıkçası üretim sıfır! zaten benden kimsenin böyle bir beklentisi yok. tek beklenti sömürülmem. varlığımın yegane ve değişmez sebebi bu sanırım. bunu değiştirmeyi aslında içten içe istiyorum ama bunun imkansız olduğunu söylüyorlar. kimler mi söylüyor? benim biraz önümde duran, benden daha büyük ve eski olan. bu düzen böyleymiş, sürekli birileri gider ve birileri gelirmiş, hepimizin burdaki amacı belliymiş, gücümüz de bu kadarmış, zaten ne gerek varmış değişikliğe böyle rahatmış. o konuştukça ben de ona hak veriyorum tabi. zaten istesem de karşı çıkamam çünkü biz düşünemeyenleriz. karşı çıkabilmek için önce düşünebilmek lazım. yaşlı olanın da düşünemediğine emindim, sordum, "sen nerden biliyorsun bunları?". karanlıkta yaşamanın ve sıkıca çevrelendiği yapının ister istemez ona bunu söylettiğini söyledi.
sadece emiliyoruz. bu kesin karanlık içersinde tüm varlığımız sömürülüyor. ve sonunda, tünelin sonunda ışık görünecek. sona gelenler söylemişler. ışığa doğru gideceğiz ve burdaki varlığımız son bulacak. bizler bu sistemin içinde birer biyolojik atığız ve bunun dışında birşey olamayı başaramayacağımıza inandırıldık.
eğer şanslıysak bu işin sonunda ağaçlı, bitkili bir yere düşeriz de bedenimiz çürürken biraz da doğaya faydamız dokunur bari.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar