bugün

elif şafak

yazdıklarını pek bilmem, bir iki göz atayım dedim ama sarmadı. öyle ağdalı şeyler sıkar beni.

misal; hüsamettin'in işten eve gitmesini anlatabilmek için; "erguvan kokulu ağaçların sarkan dallarının gölgesinde, cumbalı evlerin pervazlarında ışıkla sevişen sonbahar yapraklarının altında usulca kayıp gitti ve aşıktı" misali cümleler feci bayıyor. zaten daha güzellerini yaşar kemal yazmış zamanında.

ayrıca tvde gördüm, hiç güzel değil. ayılıp bayılınacak bir bağyan kesinlikle değil. kocası da hürriyetteki botox dudaklı eyüp can imiş.

tencere+kapak.