bugün

ağva

haftasonları sokağa çıkmanın, tatil kültüründen bihaber turistler yüzünden ölümden beter olduğu karadeniz kasabası. akşam yemeğini dışarıda yiyeyim dersiniz, restoranda üstünüze üstünüze gelirler. ne garsonlardan istekleri biter ne gürültüleri. afrikalı kabileler, bunlardan daha görgülüdür. biraz plaja gideyim de topraklanıp huzur bulayım dersiniz, kıyıya vurmuş fok balığı misali suyun kenarında yatan dayıların üzerinden atlaya atlaya denize girersiniz. plajda oturur oturur, denizine işer, sıçar sonra çocuklarının boklu bezini de plajın ortasına atıp giderler. piknik yapmaya gelirler, yediklerinden çıkan bütün çöpü oturdukları bankın sağına soluna döker giderler. sabahın altısında anıra anıra balkonunuzun altında muhabbet eder, uykunuzdan uyandırırlar. bazıları, evlerle çevrili bir sokakta pansiyonun balkonuna kadın ise don sütyenle, erkek ise çırılçıplak çıkabilme hakkını kendilerinde görürler. marketleri yağmalar, memleketin insanına yiyecek bir şey bırakmazlar.

plajın arka tarafında insanların yürüyüş yapabilmesi için tasarlanan fakat içerisinde bir tane dahi bisiklet yolu olmamasına karşın girişinde bisiklet kiralama noktası bulunan, vizyonsuz turistlerin dört kişilik hayvani boyutlardaki bisikletleri kiralayıp ağaç, sokak lambası ve belediye tarafından yapılan devasa bir betonarme binayla donatılmış "yürüyüş" parkında bisiklet zili çalıp fırıl fırıl dönerek* memleketin yerlisine yürümeyi dahi haram ettikleri bir parkı vardır. kişisel bisikletini kapıp gelip yürüyen insanların arasından son hız makas atarak geçen şehir magandalarından bahsetmiyorum bile.

şeytan diyor koy bavullara hepsini, kaldır at denize.