bugün

twilightismyrobe

özlediğim...

ne hızlı değişiyoruz acılarımızla. oysa o ağustos akşamı uğurlarken seni son kez baktığımda ardından, bugün şu halde olabileceğimizi geçiremezdim aklımdan.
can dostum, güven olgusunu benliğime bir ömür yetecek kadar kazıyan dosttan ötem... affet senle şafak sayamayan bu kör yüreği. bil ki kızsam da, yok desem de ben de üşüdüm sen üşürken, benim de zoruma gitti 3-5 nöbetleri. şimdi dönmek zamanı üsküdar hala aynı, yürüyelim seninle istanbulda...

bir elimizde umut
bir elimizde sevda
yürüyelim seninle istanbul'da
musiki kesilsin, tükensin yazı
çaresiz kalınca mızrap ve şiir
ozan bir kenara bıraksın sazı
ressam fırçasına neden mi kızgın
tuvalde çizgiler, renkler kırmızı
kırmızıyı sevdiğini bilince
çekilir mi artık güllerin nazı
--------
hasret, yanlızlığı çoğaltan deniz
ayrılık acıyla süzülür kandan
nefesin fermandır Topkapı Sarayı'nda
dönüşünü bekliyor rıhtımda şehzadeler
öylesine yorgun, mahzun ve candan
--------
istanbul bir yanımda, sen bir yanımda
uykusundan uyanınca fırtına
dalgalar türkümüze aşina olur
yüzümüze bakınca deniz fenerleri
sahibini arayan gemilerin
çığlığıyla vurulur
---------
sana giden yolların kavşağında
bir adam direniyor izini bulmak için
siliyor tanyerine akan alın terini
ufkunda sapsarı umudun rengi
`mavi yitik, beyaz kızgın ve siyah
arıyor sessizce kaybolan günlerini `
--------
biz gitsek de, istanbul'da yine de
yıllar yılı gezinmeli bu sızı
benden bir yaralı şiir kalmalı
senden bir tebessüm, bir de kırmızı.