bugün
- tehlike içermeyen köpeği götüreni durdurmak12
- ağzı göt gibi kokan erkek8
- 3 çarpı 3 çarpı 38
- gideon reid morgan jj31
- galatasaray'ın ünlü bir hakemle anlaşması14
- lise mezuniyet törenleri11
- hapistekiler birbirine mi basıyor sorunsalı8
- sözlük bir tımarhane olsa doktoru kim olurdu12
- sokak köpekleri11
- magnum un 2 tl olduğu yıllar10
- erkekleri aşağılayan kadın9
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı9
- vatanınızın kıymetini bilen diyen gurbetçi14
- rte türkiyenin geleceğinin garantisidir15
- amerikan film klişeleri13
- ramazanda anne sütü içmeyen oruçlu bebek10
- magicovento14
- meral akşener12
- kürt milliyetçiliğinin çok komik olması23
- kuduz karantinası olan bölgeden 35 köpek almak13
- anın görüntüsü13
- beyler moralim bozuk yardımcı olur musunuz8
- çağırılan yere gitmemek için bulunan bahaneler17
- kuresele yavsayan gotler tam liste14
- en sevmediğiniz sözlük yazarları16
- herkesle iyi geçinmek13
- yazarların bira içme rekorları15
- uzay pornosunun adı ne olmalı17
- cinlerin musallat olma sebepleri21
- hangi yazar hangi burç14
- 4 israilli rehine için 274 filistinli ölmesi8
- türbanlı bacımızın milletin ortasında öpüşmesi21
- kur koruma ne demek14
- kalp krizi8
- yalnguk oglu10
- 25 yaşındaki kız 38 yaşındaki erkek ilişkisi15
- kız arkadaşı yüzünden kendini asan genç8
- tebliğcilerin insanların giyimine karışması10
- özgür özel8
- istanbul10
- tezgahtarlık yapan doktora mezunu9
- su faturasının elektrik faturasını sollaması9
- sözlükten hatun kaldırmak19
- ali koç da bizim aziz yıldırım da bizim22
- gavsın 4 büyük meleğin özelliklerini taşıması13
- irem derici'nin erkek sevdası17
- akraba evliliği bir özgürlüktür19
- savaştaki ülkelerden daha fazla enflasyon olması16
- bizi tanrı değil bilim kurtaracak16
- hiç yaşamadığın şeyi hatırlamak11
Arkadaşlar selamlar.
ilkokul 3. Sınıftan tee geçen seneye kadar üzerine kata kata Türkiye'deki tek yaygın yabancı dil olan ingilizceyi nasıl öğrendim, Bu yolda neler çektim,
Temel sıkıntılar nedir gibi sorulara ve yanıtlara değineceğim.
ingilizceyi oldum olası sevmişimdir. Bankamatikçi öğretmenler sebebi ile ilk okulda başladığım ingilizce eğitimim liseye girdiğimde a1 seviyesinde, liseyi bitirdiğimde de kendi imkanlarımla a2 seviyesindeydi. Üiversite de ise b1 düzeyinde ingilizceyi yarım yamalak öğrenmiş bulundum.
biraz çaba ile zamanları (tenseler) öğrenerek bile b1 seviyesinde grammer bilgisine haiz olabilsekte ingilizce grammerden ibaret değil... Biliyorsunuz ki konuşamadıktan sonra grammerin de bir anlamı yok.
Eğer ülkemizdeki dil eğitim modeli ile dil öğrenmekte zorlanıyorsanız korkmayın, bu hiç öğrenemeyeceksiniz anlamına gelmiyor. Sadece herkesin öğrenim metodu farklı. kalkıp burda size x kursunun hafıza teknileri ile ingilizce öğrendim gibi bir saçmalık yazmayacağım. Sadece 1 ayda 1 in üstüne nasıl 100 koyduğumu anlatacağım.
Arkadaşlar hepimiz doğduğumuzda anadilimizi grammer ile değil konuşarak öğrendik. Üniversite zamanında almanyada erasmus a gittiğimde sıfır almanca grammeri ile sadece konuşarak ve merak salarak bu ne, şu ne demek diye diye b1 düzeyinde almanca öğrenebildim. Bunu da dediğim gibi almancı Türklere bu ne demek nasıl söyleniyor gibi, ya da kasiyerlerle müşteriler arasındaki mesela sabah saatlerinde kasaya girdiysen guten tag ardındsn fiyat bilgisi ödedikten sonra danke schön, sonrasnda bitte schön gibi basit kalıpları bile kaçırmayarak, ordaki hayatın farkında olarak, almanca kullanmam gerektiğini bilmekten geçiyor. Bu yüzden insanlarla iletişimde kullanacağım basit cümleleri bile öğrendim gerektiğinde... Mesela, kahve mi istiyorum o zaman ich möchte ein klein coffee bitte demezsem o kahveyi sipariş etmenin geriye kalan tek yolu işaret dili olduğunu biliyor musunuz. O kadar düşmeye de gerek yok dimi arkadaşlar? Sadece bir kahve için almancadaki tüm zamanları ayları yılları günleri mevsimleri tek kalemde öğrenip o kahveyi aylar sonra sipariş edecek almancaya sahip olacak olmayayım aq ben bu filmi türkiyede çok gördüm.
Nitekim ingilizcede de Üniversite sonrası götümü yırta yırta yırta geldiğim seviye b1 olup deneme yaptıgım zibilyon tane teste de bu sonuç değişmedi.
Bazı şartlar olur hani türkçe konuşsan da seni kimsenin anlamayacağı bir ortamda olursun ya işte ben de öyle bir yerde 14 gün geçirmek durumunda kaldım. Bunu da Türkiye de başardım. Cidden yırtdısına cıkmadan da yapılabiliyormuş.
Az buçuk kelime ve grammer bilgisi ile iki hafta boyunca kendini anlatma ve sohbete dahil olma gayreti ile geldiğim seviye alkol eşliğinde sabahlara kadar sohbet edebilecek hale geldi.
Kimse bize bu dildeki kalıpların, deyimlerin, düz mantığın türkçedeki gibi olduğunu öğretmedi. Mesela çay kaşığının bile ingilizcede özel bir ismi vardır diye kendini rezil etmemek adına susup konusamıyoruz ya aslında düz mantıkla can u give me a tea spoon diyebilecekken diyemeyip can you give me eeeeee de kalmak hepimizin temel sorun. Unutmayın bu dili kullanırken karşınızda genellikle anadili ingilizce olmayan, grammer hatalarınızs çom takılmayacak insanlar olacak o yüzden kendinizi kasmayın hiç.
Mesela vakti zamanında, hasta oldum ve burnum tıkalı diyecekken sırf tıkalı ne demek bilmediğimden susup kalmıştım. Oysa sadece türkçedeki gibi bir Benzetme ile my noses r close or my noses are full diyememek tamamen eğitim sisteminin bize yüklediği konuşma ve hata yapma korkusundan ibaret.
Eğitim sistemi ve içimizdeki cesaretsizliği yıkıp geçtiğimizde dil öğrenmek dünyanın en basit şeyi oluyor.
Yds den yökdil den IELTS gibi sınavlardan belli bir puan almak için kıçımı saatlerce günlerce aylarca grammer ve vocab kitaplarına gömmekten çok daha etkili olan şey bildiğinizi konuşabilmektir. Çünkü benim tecrübe ederek öğrendiğim şu ki dil kitaptan değil hayattan öğrenilir.
Şuan geçen seneye kadar yarım b2 seviye ingilizcem şuan c1 düzeyinde. 2 sene önce ielts den 6 alabilir miyim diye düşünürken aradan geçen iki senede kitabın kapağını bile açmadan 7.5 gibi garanti puanlar alabilir seviyeye gelmem beni de bir yandan şok ediyor.
Millet, dil öğrenmek istiyorsanız yabancı arkadaşlar edinin, dildeki eksiliğiniz bir dezavantaj olsa da onların sizinle arkadaşlık etmesine değecek yönlerinizi ortaya çıkarın.
ilkokul 3. Sınıftan tee geçen seneye kadar üzerine kata kata Türkiye'deki tek yaygın yabancı dil olan ingilizceyi nasıl öğrendim, Bu yolda neler çektim,
Temel sıkıntılar nedir gibi sorulara ve yanıtlara değineceğim.
ingilizceyi oldum olası sevmişimdir. Bankamatikçi öğretmenler sebebi ile ilk okulda başladığım ingilizce eğitimim liseye girdiğimde a1 seviyesinde, liseyi bitirdiğimde de kendi imkanlarımla a2 seviyesindeydi. Üiversite de ise b1 düzeyinde ingilizceyi yarım yamalak öğrenmiş bulundum.
biraz çaba ile zamanları (tenseler) öğrenerek bile b1 seviyesinde grammer bilgisine haiz olabilsekte ingilizce grammerden ibaret değil... Biliyorsunuz ki konuşamadıktan sonra grammerin de bir anlamı yok.
Eğer ülkemizdeki dil eğitim modeli ile dil öğrenmekte zorlanıyorsanız korkmayın, bu hiç öğrenemeyeceksiniz anlamına gelmiyor. Sadece herkesin öğrenim metodu farklı. kalkıp burda size x kursunun hafıza teknileri ile ingilizce öğrendim gibi bir saçmalık yazmayacağım. Sadece 1 ayda 1 in üstüne nasıl 100 koyduğumu anlatacağım.
Arkadaşlar hepimiz doğduğumuzda anadilimizi grammer ile değil konuşarak öğrendik. Üniversite zamanında almanyada erasmus a gittiğimde sıfır almanca grammeri ile sadece konuşarak ve merak salarak bu ne, şu ne demek diye diye b1 düzeyinde almanca öğrenebildim. Bunu da dediğim gibi almancı Türklere bu ne demek nasıl söyleniyor gibi, ya da kasiyerlerle müşteriler arasındaki mesela sabah saatlerinde kasaya girdiysen guten tag ardındsn fiyat bilgisi ödedikten sonra danke schön, sonrasnda bitte schön gibi basit kalıpları bile kaçırmayarak, ordaki hayatın farkında olarak, almanca kullanmam gerektiğini bilmekten geçiyor. Bu yüzden insanlarla iletişimde kullanacağım basit cümleleri bile öğrendim gerektiğinde... Mesela, kahve mi istiyorum o zaman ich möchte ein klein coffee bitte demezsem o kahveyi sipariş etmenin geriye kalan tek yolu işaret dili olduğunu biliyor musunuz. O kadar düşmeye de gerek yok dimi arkadaşlar? Sadece bir kahve için almancadaki tüm zamanları ayları yılları günleri mevsimleri tek kalemde öğrenip o kahveyi aylar sonra sipariş edecek almancaya sahip olacak olmayayım aq ben bu filmi türkiyede çok gördüm.
Nitekim ingilizcede de Üniversite sonrası götümü yırta yırta yırta geldiğim seviye b1 olup deneme yaptıgım zibilyon tane teste de bu sonuç değişmedi.
Bazı şartlar olur hani türkçe konuşsan da seni kimsenin anlamayacağı bir ortamda olursun ya işte ben de öyle bir yerde 14 gün geçirmek durumunda kaldım. Bunu da Türkiye de başardım. Cidden yırtdısına cıkmadan da yapılabiliyormuş.
Az buçuk kelime ve grammer bilgisi ile iki hafta boyunca kendini anlatma ve sohbete dahil olma gayreti ile geldiğim seviye alkol eşliğinde sabahlara kadar sohbet edebilecek hale geldi.
Kimse bize bu dildeki kalıpların, deyimlerin, düz mantığın türkçedeki gibi olduğunu öğretmedi. Mesela çay kaşığının bile ingilizcede özel bir ismi vardır diye kendini rezil etmemek adına susup konusamıyoruz ya aslında düz mantıkla can u give me a tea spoon diyebilecekken diyemeyip can you give me eeeeee de kalmak hepimizin temel sorun. Unutmayın bu dili kullanırken karşınızda genellikle anadili ingilizce olmayan, grammer hatalarınızs çom takılmayacak insanlar olacak o yüzden kendinizi kasmayın hiç.
Mesela vakti zamanında, hasta oldum ve burnum tıkalı diyecekken sırf tıkalı ne demek bilmediğimden susup kalmıştım. Oysa sadece türkçedeki gibi bir Benzetme ile my noses r close or my noses are full diyememek tamamen eğitim sisteminin bize yüklediği konuşma ve hata yapma korkusundan ibaret.
Eğitim sistemi ve içimizdeki cesaretsizliği yıkıp geçtiğimizde dil öğrenmek dünyanın en basit şeyi oluyor.
Yds den yökdil den IELTS gibi sınavlardan belli bir puan almak için kıçımı saatlerce günlerce aylarca grammer ve vocab kitaplarına gömmekten çok daha etkili olan şey bildiğinizi konuşabilmektir. Çünkü benim tecrübe ederek öğrendiğim şu ki dil kitaptan değil hayattan öğrenilir.
Şuan geçen seneye kadar yarım b2 seviye ingilizcem şuan c1 düzeyinde. 2 sene önce ielts den 6 alabilir miyim diye düşünürken aradan geçen iki senede kitabın kapağını bile açmadan 7.5 gibi garanti puanlar alabilir seviyeye gelmem beni de bir yandan şok ediyor.
Millet, dil öğrenmek istiyorsanız yabancı arkadaşlar edinin, dildeki eksiliğiniz bir dezavantaj olsa da onların sizinle arkadaşlık etmesine değecek yönlerinizi ortaya çıkarın.
güncel Önemli Başlıklar