bugün

death stranding

Yakın zamanda alıp oynamaya başladığım, şu entrynin yazımı sırasındaki en güncel Hideo Kojima oyunu. Açıkçası trailerlarından falan bakarak aşırı soğuk duruyordum oyuna, ama Kojima'nın da nasıl bir direktör olduğunu bildiğim için "ulan yapmıştır yine bir şeyler" demekten de kendimi alıkoyamıyordum. Nitekim iyi indirime girdiğini düşündüğüm için aldım ve üzerine biraz kelam etmek istiyorum.

Bu oyun aslında yeni bir Metal Gear Solid V: The Phantom Pain. Ne alakası var diyecek arkadaşları şimdiden duyabiliyorum, şöyle açıklayayım. MGS V, ne kadar gizlilik oyunu temalı bir iş olsa da aslında size problemler çıkartıp, önünüze de bir takım alet edevat vererek bu sorunların üstesinden nasıl geleceğiniz ile alakalı bir işti. Death Stranding'te temelinde böyle bir oyun. Zaten Kojima da çok gizlememiş, menü tasarımları, üretim sistemi gibi şeyler aynı. Farklılık olarak, MGS V'te kaynak toplamak oldukça basit fakat üretim uzun sürmekte iken burada kaynak toplama işi asıl olay olmuş ki oldukça mantıklı.
Savaş mekaniklerinde bile zorlasanız altında MGS V'teki sistemin bir benzeri söz konusu. CCQ aynı mantıkla çalışıyor muhtemelen, ben MGS de pek bulaşmıyordum. Silahlardaki mantık ise nerdeyse aynı, yine oyunların üzerindeki konsept kılıfı farklı, ama oyun mekaniği olarak baktığınızda aynı, ölümcül ve sersemletici silahlar söz konusu. MGS silah üzerine kurulu olduğu için çeşitlilik haliyle çok daha fazlaydı.
Death Stranding'i ise MGS'den ayıran şeylerin başında online altyapıya sahip olması yatıyor öncelikle. Birilerinin sizin de faydalanabileceği araçlar bırakması bir noktadan sonra inanılmaz nimet olarak geliyor çünkü oyun sinir bozucu noktalara gelebiliyor kimi noktalarda. Misalen ilerleyişinizde yağmur yiyorsunuz ve sırtınızdaki tüm kargo yamulabiliyor. Birinin bıraktığı şemsiyeler bunu düzeltebiliyor bir anda, yoksa sizin yapmanız gerekebiliyor. Ya da oyun bir noktasında artık sırtınızdan yükü büyük oranda atıyor, araçlar ile otobanı kullanarak ilerlemeye geçiyor. Otobanı yapmak için gereken materyaller ciddi, ağırlıklarının fazla olmasını bir kenara bıraktım, yanınızda çoğu zaman spesifik olarak bu işe girişmiyorsanız olmuyorlar. Herkes sağda solda üç beş bulduğunu koyarak yolu tamamlıyor. Tek başınıza bunları bitirmeniz çok ciddi zaman kaybettirecektir.
Kaynak yönetimi, MGS V'te açıkçası makro anlamda bir kaynak yönetimi mevcut, ama bir noktadan sonra tamamen anlamını yitiriyor. Death Stranding'te ise bu hem makro hem mikro açıda var ve sürekli tepenizde geziyor bu sistemin önemi. Yanınıza neler almanız gerektiği çoğu zaman ciddi önem taşıyor. Yine online açıdan konuşursak, offline oynamaya çalışırsanız bu oyunu oyunda tüketeceğiniz boş zamanı kat kat arttıracaksınız.
Grind konusunda da, MGS V'ten farksız aslında. Severseniz sıkmadan yan görevleri tamamlarsınız, yine orada olduğu gibi temelde birbirini tekrar eden yan görevler silsilesi var. Diğer oyunlara kıyasla bunların kabul edilir olmasının sebebi ise, yani aynı şeyi farklı şekillerle yapabilmenin çok yolu var, tercihi size kalmış oluyor. Ya da durağınız yolun üstünde olacağı için alıp geçerken ürünü oraya da bırakıyorsunuz.

Hikaye açısına gelirsek, Yani ilginç ama oynanıştan ben keyif aldığım için çok odaklanarak oynamadım. Hikaye biraz mekaniğe uydurulması için yazıldığı için de oynanış ile hikaye çok apayrı ilerlemiyor, evrende zaman geçirdikçe olayları anlıyorsunuz biraz. ilginç bir hikaye takip etmek isteyen için de doyurucu olabilecek bir hikaye söz konusu.

Müzikler konusunda da, beni hiç açmadığını itiraf etmem şart. MGS V'teki o şahane soundtracklerden sonra bu oyunun müzikleri ciddi anlamda boş hissettiriyor.

Bu oyun tam bir alt-tab oyunu bu arada. Arka planda bir şeyler izler ya da dinlerken bunu oynamanız çok güzel olacaktır bana kalırsa.