bugün

masumiyet

***

aşkınla ne garip hallere düştüm
her şeyim tamam da bir sendin noksan.

***

"orhanın şarkıları gibi" diye bir replik barındıran; etkileyici düzeyde empati yaptırabilen bir film. bu nasıl bir betimlemedir? bekir, cigarayı gömerken bizi öyle bir yere götürür ki; aslında bildiğimiz ama kaçmaya çalıştığımız bir hücredir sanki orası. bazen isteksiz; çoğu zaman bile isteye kilitleriz kendimizi içine. sakin, kimsesiz ve sahipsizdir. rutubeti eksik olmaz ama sahte sıcaklığında ait hissedebileceğimiz bir yerdir kuşkusuz.

kaltak, onun hayatının tek manasıdır. uğur'u; yalnızca bekir'in takıntısı olarak görmek tek kelimeyle sığlık olacaktır. kaltak, onun yaşama sebebi; efendi takılan bir esnafizm mensubuyken görüntüde kurnaz, neşeli ve işbitirici bir kimliğe bürünebilmesinin müsebbibidir. bekir ise kendisi değildir onunlayken. her ne kadar yanında kayıp ruhunu bulur gibi olsa da... vazgeçer de bazen aslında kaltaktan... her vazgeçişin tıpış tıpışa tekabül edeceğini bile bile. tıpkı bir köpek gibi...

"hep rüyalarıma girerdi orospu" nefret eder inanırken ama bu öyle bir nefrettir ki aşk pisliğine bulanmıştır. vazgeçemez işte. bu, tartışmaya açık değildir; usul usul yürünmek zorunda olan bir yoldur onun için.

bir de zagor vardır tabii. "piçi de kıskandım" der bekir. zagor onun olmak istediği kişi değildir belki; pisliğin tekidir zaten it. "rahat durmaz ki piç" harbiden (bkz: bad boy) dur zagor. aslında, zagoru kıskanmasının sebebi uğur'un ona olan saplantısı değildir; belki öyledir, bilmiyorum. Onu asıl deli eden kaltağın, onun yakınında olabilmek için gözünü yumup milletin altına yatması; hamile haliyle "kancık köpek gibi" izini sürmesidir.

esnaf olduğu için sormuş bulunmuştur. "metresin olurum" demiştir. metresim ha? onun için? işte bekir'in -tabir-i caizse- siki tuttuğu andır bu. sevdiği adamın sonuna kadar; koşullar ne olursa olsun yanında olacak bir kadın vardır karşısında. hangi erkek etkilenmez bundan? kimin dibi düşmez ki buna? "mahallede yemeyen kalmamış" tır kaltağı ama aşkının peşinden gidecek kadar da delikanlıdır işte. taşaklı kadındır be.

neden soramaz ki bekir. sevdanın cürmünün ve pervasızlığının kapsamının ne olacağını; sorgulamanın beyhude olduğunu ondan iyi bilecek birisi var mıdır ki? "bi soruşturma." olmaz işte orda. yemez. uğur da soramaz ki...

finalize edecek olursak; uğur bir kere bile "gel" dememiştir. "git" demişliği olmuştur ama sözünü dinlemediği için hiç içten bir kızgınlık duymamıştır bekir'e karşı. hem, bekir çocuk gibidir onun gözünde. bekir çocuktur; zagor ise adamdır. erkek olarak göremez bekir'i bir türlü. bir taraftan şen kişiliğine sempati besleyip, pragmatist ve son derece mazoşist bir anlayışla peşinden sürüklenmesinden zevk alsa da; aynı zamanda tiksinmektedir bekir'den. köpek olduğu için. o zagor için ne ise; bekir de onun için tam manasıyla o olduğu için. evet, onu anlar. hissettiklerinin aynısını o da hisseder derinden. kendini görür bekir'de. en çok kendinden nefret etmektedir zira.

-sakın kaybetme ha! dalgınsındır sen.
-çakmak mı lan bu?

http://www.youtube.com/watch?v=VRtEf-JT1fc