bugün

yokluk

ilham perim dönüşürken yanı başımda bir budalaya, izlediğim en uzun metrajlı filmde figürandı mevzu bahis konun.

sersem olmuş sallanırken bir o yana bir bu yana,
ahmak gönlüm muhtaç her limanda mastürbasyona.

güzel miydi? birkaç hoş kelime söylesene. Gülümsesin yüzümüz. rol olduğunu bildiğim sahneler dahi olsa belki hissederiz mutluluğu. inandığın kadar gerçektir hayat, yaşadığın kadar değil. diz çök! eğil! gelir gider gidip gelen yitip giden ben, tükenmeden birisi bulsun.

ıslak tenine kahkaha eşliğinde akarken tüm mutluluk
huzurlu gece, sabahın soru işaretleriyle son bulur.

sonra inançsız bir adam gelir; derbeder ve bir o kadar da vurdumduymaz.
kahrolsun tüm iyi niyetlerimiz! şimdi sen kiminsin? tabi, sormak olmaz.

sahibiyken tüm her şeyin, ait oluverirsin bir şeylere.
gider gemi, kaçar tren.
kaldı kalan, gitti giden.
bu efsun, aynı aşk gibi; sonsuz.
var tedirginlik çünkü adam onsuz.

hayat sen bana beni benden başka biri gibi hissettirdiğin için en büyük sorunsun.
korkunun ötesine geçilen anların sonunda ulaşılan özgürlüğün verdiği umutsun.
bahar güneşinde doğayla sevişirken cenk edercesine gelen yağmuru getiren bulutsun.
kendimle yüzleşince kendimden uzaklaşmama neden olansın kadın! sanma huzursun.

göz bebeklerinde aradığım sen değil bir başkasıydı.
bitince durmak olmaz tekrar sigara sarmalıydı.
bizimki ölüm-yaşam, sevgi-kin, umut-hüsran;
tekrar eden nefret nöbeti sarmalıydı.

tabi dalga büyük gelir ve gemi olur tarumar,
çöküşün ardından bitmeyen bu sancılar.
kim ne derse desin; ben hariç hepsi haklılar,
yazık tabi! tüm anılar yarım kaldılar.

yalvarırken arıyordum cenneti; öfkem dönünce cinnete,
döngü sonlandığında tüm hisler dönüşecek minnete.
tasvir etmekte zorlandığım bir canavar gibiyken silüetin,
gölgeler dans ederken değişiyor her şey. pardon sen kimindin?