bugün

seyahat etmek

hastalıktır, bağımlılık yapar.

bilhassa avrupa'ya gitmek bizim toplumun gözünde "zengin aktivitesi" olarak algılanır ancak bu tam olarak böyle değil. evet, sıfırdan avrupa'ya gitmeyi düşünen birisi için ilk başta pasaport, vize, uçak bileti ciddi külfet oluştursa da, sonraki seyahatlerde eğer elinizde uzun süreli schengen vizeniz varsa oldukça ekonomik olabilmektedir seyahat etmek.

mesela bu hafta beş gün belçika'yı gezme şansım oldu ve üç şehir gördüm. bu süreçte cebimden çıkan para sadece 250 euro idi. (uçak bileti dahil) ki bu parayı harcarken sayısız müze görüp üç kere trene bindim. bunları da masraf olarak kabul edersek aslında çok bir külfeti olmamaktadır.

bu söylediklerim, vizesi olanlar içindi. eğer vizeniz yoksa en kötü ihtimalle balkanları görmek bile güzel bir seçenektir. ki daha da ucuza gelmesi kesin gibi duruyor.

sözün özü, seyahat etmek insana gerçekten çok şey katıyor. her şeyden önemlisi, insanın kendi limitlerini test edebilmesi açısından ciddi bir fırsat.

ve en başta da dediğim gibi, bir nevi insanı arsızlaştırmakta bu eylem. daha dün gelmeme rağmen gözüm yine uçak biletlerinde.

(bkz: anlatılmaz yaşanır)