bugün

kitap

hepsi birer hikayedir boy boy kitapların. aynı hayatta yaşayanlarının bile farklı cümlelerde nefes aldığı beyaz sayfalardır bunlar. bildiklerini, hissettiklerini saklayarak paslanır, yaşlanırken birinin dokunuşuyla bayram eder her bir yaprakları. bildiklerini aktarmanın zevkiyle irkilir eskimiş ciltleri. hepsinin ağzında aynı şiir vardır kulak verenlerin fısıltılarını duyabileceği:

ne çektiysem bir bana her gün sert hamlelerle dokunanlardan
bir de raflarda tozlar içinde yaşlanırken yüzüme bile bakmayanlardan.
ne arkadaşlarımı gördüm okunup ellerde dolaştıktan sonra ateşlerde yakılan,
ne akrabalarım gitti üzerlerine dokunan sivri kalem uçlarıyla, kanamalardan.
ben bir korkarım yırtılmaktan, haşlanmaktan,
bir de korkarım çocukların ellerinde sayfalara ayrılacak yem olmaktan.
soyum gelir ağaç soyundan da, ben fotosentez yapamam;
tüm suçum bu mudur acaba bu kadar kötü hikayelere baş kahraman olmam?
biri çıksa yine alsa beni kucağına, tüketse içimdekileri paylaşımlarıyla;
ama benimle uyuyup ezip yırtmasa tenimi, kolumu, kanadımı acımasızca.
neden kimse yıkamıyor beni kuru bezlerin yumuşaklığında?
ya da neden kimse altın, gümüş madalyalar kadar değer vermiyor bana?
alınan her ödül benim sayemde sanırdım ben de bilmezce,
halbuki ne bir genç ne bir yetişkin gördüm, adımı anan ulaştığı yüksek mertebelerde. *