bugün
- sevgili olunan kızın çişini içmek17
- israi le türkiye ve iran baş edebilir mi8
- en sevilen su markası19
- son yapılan yemek24
- uzun saçlı erkek8
- menuet'in sufle yapıp beni çağırmaması8
- mariyya8
- doktor bir abiye sahip olmak8
- havaların soğuması21
- telefon özelimdir diyen sevgili12
- anın görüntüsü31
- birleşmiş milletleri küçümseyen beyinsiz piç8
- türkiyede gençler aile desteğiyle yaşıyor24
- hiç yaladınız mı10
- yahudi olmak istiyorum14
- uyumayın ulan9
- nervio17
- eloande11
- bütün uludağ sözlük yazarlarının boktan yazması31
- güzel bir kadın eli yalamak8
- arkadaşlar sizce bu alınır mı12
- sözlük yazarlarının tatlıları26
- bahar candan9
- piyangodan para çıkanların sonunda parasız kalması11
- bazı yetkili kadınların ağzının çok bozuk olması12
- frekansı yüksek insanlar19
- bikbikin sakalları9
- 26 eylül 2024 ajax beşiktaş maçı26
- kadınların gereksiz canlılar olduğu gerçeği18
- sevilmek için gidilen en uzun mesafe9
- iş yerinde zamanın geçmemesi9
- true yu neden evlendiremiyoruz8
- karı gibi laf sokan sözlük erkeği12
- larisalisa16
- sevişmek için gidilen en uzun mesafe22
- 25 eylül 2024 galatasaray paok maçı33
- herkese nude atan kadın yazar20
- suriyelilere özel doğum hastanesi14
- cuma namazından foto paylaşmayan yazarı hoplatırım14
- vapurda denizi izlerken dinlenecek şarkılar8
- şimdiye kadar size sorulan en zor soru14
- hepinizin cuma namazına gitmesini emrediyorum15
- kadınınızı kalkındırır mısınız12
- marmara ereğlisi vs şarköy8
- oruspuda sevgili şefkati arayıp hüzünlenmek16
- muhtemelen canabar12
- türk topraklarına yunan botu değmesi24
- ülkede iyi giden tek şey14
- sinemada gidilen ilk film27
- eski akp'li belediyenin milyon dolarlık şatafatı16
Çin Komünist Partisi kongre yapmıştı bundan yıllar önce, birileri gitmiş birileri gelmişti. Bir avuç dış politika uzmanı dışında kimsenin umurunda da değildi. Kamuoyu, yalnız Türk değil dünya kamuoyu da, ne gidenin adını biliyordu ne gelenin.
o zamanki gelenlerin isimlerini bile ha deyince bulamazsınız internette: Hu Jintao... Wen Jiabao... Şi Jinping... Li Kiciang... Peng Liyuan...
Okuduktan sonra kafanızı kaldırıp bakmadan yüksek sesle tekrarlayın. Tekrarlayamazsınız.
Bunun önemi de yok, çünkü Çin'de bir şey değişmeyecekti ve değişmedi de zaten. Hu'nun yerine gelen Şi'nin daha "liberal" olduğu söyleniyordu ama bu, Batılı yorumcuların çoğu zaman yaptıkları saftirik abartılardan biriydi. Tek adam değil de sekiz kişi yönetecekmiş, buna da liberalizm diyorlardı...
Hepinizin bildiği gibi Çin, çok sert bir diktayla yönetiliyor.
yirmi beş yıl önce Hong Kong'u ingiltere'den devraldıkları zaman yeni vatandaşlarına "siyasi hakları, demokrasiyi falan unutun," demişlerdi, "bunun dışında işinize gücünüze bildiğiniz gibi devam..."
Çin'in ekonomik düzeni uzun süredir "vahşi kapitalizm"... Çin'de milyonlarca doları olan komünist de var, ayda yirmi dolara çalışan emekçi de. Eşitsizlik ve sömürü korkunç boyutlarda.
Üstyapısı tek parti diktası, ekonomisi kapitalist olan ülkelerin siyaset biliminde tek bir adı vardır, ona da "faşizm" denir. Çin faşist bir ülkedir.
Alabildiğine vahşi bir kapitalizm uygulayarak ekonomide gerçekten de çok büyük başarılar elde etmiş, "dünyanın kalkınma liderliğini" ele geçirmiştir.
Bu kalkınma modelini Lee Yew adında Singapurlu bir politikacı icat etmişti... Gizli polis devletiyle, sopayla kalkınma...
Bu bana bir şeyler hatırlattı.
Bizde de, cumhuriyetin ilk döneminde, tek parti diktası ve kapitalizm vardı. Biz niçin kalkınamadık?
Çünkü bizimki "totaliter" değil, "otoriter" bir rejimdi, yani "yeterince" sert değildi...
Çin'i komünist bürokratlar idare ediyorlar, bizi idare eden bürokratlar askerdiler ve ekonominin e'sinden de anlamıyorlardı...
Çin komünist oldu ama ne yazısını değiştirdi ne kılık kıyafetini... Bizimkilerin programı bir "kültür değişimi" programıydı, bunun ötesine aldırmadılar. (Çin ve Rus alfabeleri Atatürk ilkelerine fena halde aykırıdır.)
Dolayısıyla, ekonomik kalkınma hamlesine de girişmediler. Çürük çarık bir "devlet kapitalizmi" yaptılar.
Kalkınmayı gelecek kuşaklara bıraktılar. Ama o kuşaklar gelince onları da hor görmekten, küçümsemekten, hakaret etmekten, hatta öldürmekten hiç geri kalmadılar!
Fakat bizim bürokrasiyi bütün bütüne de yabana attığım yok! ismet Paşa, "enflasyon" kelimesini ilk kez başbakan olduktan sonra duyduğunu itiraf etmişti... Çok şükür, bürokratların bugünkü lideri Kılıçdaroğlu başbakan olamadan biliyor, eh bu da bir nevi gelişmedir icabında...
o zamanki gelenlerin isimlerini bile ha deyince bulamazsınız internette: Hu Jintao... Wen Jiabao... Şi Jinping... Li Kiciang... Peng Liyuan...
Okuduktan sonra kafanızı kaldırıp bakmadan yüksek sesle tekrarlayın. Tekrarlayamazsınız.
Bunun önemi de yok, çünkü Çin'de bir şey değişmeyecekti ve değişmedi de zaten. Hu'nun yerine gelen Şi'nin daha "liberal" olduğu söyleniyordu ama bu, Batılı yorumcuların çoğu zaman yaptıkları saftirik abartılardan biriydi. Tek adam değil de sekiz kişi yönetecekmiş, buna da liberalizm diyorlardı...
Hepinizin bildiği gibi Çin, çok sert bir diktayla yönetiliyor.
yirmi beş yıl önce Hong Kong'u ingiltere'den devraldıkları zaman yeni vatandaşlarına "siyasi hakları, demokrasiyi falan unutun," demişlerdi, "bunun dışında işinize gücünüze bildiğiniz gibi devam..."
Çin'in ekonomik düzeni uzun süredir "vahşi kapitalizm"... Çin'de milyonlarca doları olan komünist de var, ayda yirmi dolara çalışan emekçi de. Eşitsizlik ve sömürü korkunç boyutlarda.
Üstyapısı tek parti diktası, ekonomisi kapitalist olan ülkelerin siyaset biliminde tek bir adı vardır, ona da "faşizm" denir. Çin faşist bir ülkedir.
Alabildiğine vahşi bir kapitalizm uygulayarak ekonomide gerçekten de çok büyük başarılar elde etmiş, "dünyanın kalkınma liderliğini" ele geçirmiştir.
Bu kalkınma modelini Lee Yew adında Singapurlu bir politikacı icat etmişti... Gizli polis devletiyle, sopayla kalkınma...
Bu bana bir şeyler hatırlattı.
Bizde de, cumhuriyetin ilk döneminde, tek parti diktası ve kapitalizm vardı. Biz niçin kalkınamadık?
Çünkü bizimki "totaliter" değil, "otoriter" bir rejimdi, yani "yeterince" sert değildi...
Çin'i komünist bürokratlar idare ediyorlar, bizi idare eden bürokratlar askerdiler ve ekonominin e'sinden de anlamıyorlardı...
Çin komünist oldu ama ne yazısını değiştirdi ne kılık kıyafetini... Bizimkilerin programı bir "kültür değişimi" programıydı, bunun ötesine aldırmadılar. (Çin ve Rus alfabeleri Atatürk ilkelerine fena halde aykırıdır.)
Dolayısıyla, ekonomik kalkınma hamlesine de girişmediler. Çürük çarık bir "devlet kapitalizmi" yaptılar.
Kalkınmayı gelecek kuşaklara bıraktılar. Ama o kuşaklar gelince onları da hor görmekten, küçümsemekten, hakaret etmekten, hatta öldürmekten hiç geri kalmadılar!
Fakat bizim bürokrasiyi bütün bütüne de yabana attığım yok! ismet Paşa, "enflasyon" kelimesini ilk kez başbakan olduktan sonra duyduğunu itiraf etmişti... Çok şükür, bürokratların bugünkü lideri Kılıçdaroğlu başbakan olamadan biliyor, eh bu da bir nevi gelişmedir icabında...
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar