bugün

yoksa zaten yok ama ya varsa

bu entry kuran-ı kerim'e bok atmaktan ziyade kendimin ne kadar kendi içimde tutarsız oluşumla alakalıdır. kendi kendimi nasıl yiyorum bunlara tanıklık edeceksiniz a dostlar. ve nasıl da şaşkın haldeyim bunu sizlerle paylaşacağım.

tanım: ateistlerin beynini kemirip duran, yiyip bitiren soru cümlesi. deli zırvalaması. hatta konuyla ilgili bir ahmet yılmaz karikatürü de var, onu da anmadan geçemeyeceğim.

iki derbeder rakı sofrasında otururlar ve biri diğerine;
+hikmet abi, sence allah var mı abi?
-valla ahmetçiğim yoksa zaten yok, ama ya varsa tarraklara geldiğimizin resmidir. baksana içki kumar her yolu kovalıyoruz .mına koyiim.

gerçekten de konuyu özetleyen bir hikayedir. yoksa zaten yok ama ya varsa? bazen açık konuşmak gerekirse benim bile aklımı kurcalayan sorudur. ya rasulullah bir şairse. ya tüm islam alemini keklediyse..
(bkz: ahirette götümüze girecek entryler)

aklıma takılan noktalardan biri rasulullah'ın bir şair oluşu.. çünkü onunla dalga geçenler hep bu isimle anmışlardır. 'şüphesiz bu bir şair yada bir deli' diye kuran ı kerim'in birçok yerinde vurgulanmıştır bu söz. açıkçası rasulullah a bende şair deme gafleti içerisindeyim. şimdi ise hep beraber benim başımdan geçen bazı hikayelerle rasulullah'a neden şair deme acizliğini gösteriyorum bu konuyu biraz irdeleyelim..

öncelikle bundan yaklaşık bir sene evel ben ağır bir psikoza girdim. baya baya uçtum bu dünyadan. uçtum diyorum bak. çok ciddiyim. kayış koptu yani. bana tam anlamıyla neler olduğunu belki utandığımdan, belkide başka sebeplerden dolayı anlatmayacağım tabiki ama şunları da belirtmez isem konuyu hiçbir yere bağlayamam sevgili dostlar. aşağıda benim ağır psikoz sanrılarıyla yaşadığım bazı tecrübeleri nacizane sizlere 2 maddeyle nakledeceğim.

1. sesler duyma: yaşadığım olaylardan biri de sesler duymadır... utanıyorum gerçekten. nedenini de bilmiyorum.. sevdiğim birinin sesini duyuyordum mesela. sıyırmıştım kafayı. olur olmadık yerde o'nun sesini duyuyordum. bu sesler yolda, sokakta, açıkçası heryerde benimle beraberdi. akıl sınırlarımın uç noktalarında oldukça bu benim bir parçamdı sanki. artık ses duymaya alışmış bir şizofrendim bende. bu uç noktalarda ise bir sanrı türü daha vardı..

2. hayalleri görme: tam bir şizofrendim. şu an hayal kurduğum şeyleri o an görebiliyordum. baya gözümün önünde canlanıyordu. ama tabi kurduğum hayalleri gördüğümü bilmeden. yani benim elime değildi ipler. başka bir yaratığındı. ona ne isim verirseniz verin. aklımın içindeki şeyleri görürken benim bu hayalle başedebileceğimi hiç sanmıyordum. çünkü olayların benim dışımda geliştiğini sanıyordum. galiba hayalet filmiyle benzerdi yaşadıklarım. konusunu tam hatırlayamadığım için galiba diyorum. ama daha piskopattı. bu bir sınır. akıllı bir insanla deli bir insanın sınırı. emin olun deli insan pozisyonuna çok geçtiğim günler oldu. psikiyatristin önünde hüngür hüngür ağladığım günleri ben biliyorum.

her neyse konuyu fazla dağıtmadan bir iki cümleyle özetlemek istiyorum.

rasulullah kendini mağaraya kapatmış!. ve sesler duymaya başlamış. oku diye vahiy inmiş. rasulullah ın bu gibi durumlardan sonra şair olma ihtimali olamaz mı? hayır olamaz gerizekalı der dediğinizi duyar gibiyim. ama rasullah ta bir psikoz geçirmiş olamaz mı? sonuçta o da bir insan değil mi? bende inanmıyorum zaten şair olduğuna. o şüphesiz! tüm insanlığa gönderilmiş bir elçi. ama insanın aklını ister istemez kurcalıyor. şaşırmış bu adam diyebilirsiniz. çok inançlı da olabilirsiniz. ama tüm bu yazdıklarımdan sonra biraz olsun düşünmeye çağırıyorum sizi. ne diyorum lan ben yaa.

ve evet. yoksa zaten yok. ama ya varsa. ben sizin inancınızı test edecek değilim. ama bir delinin başına neler gelmiş ona değindim biraz. eğer bu soru aklınızı kurcalıyorsa iman edin. kayıtsız şartsız iman edin. kaybeden olmazsınız çünkü. kazanan olursunuz. çünkü iman etmekle kaybedeceğiniz hiçbir şey yok. yoksa zaten yok çünkü. ama ya varsa..