bugün
- sokak hayvanları uyutulacak74
- türk erkeklerindeki iğrenç detaylar9
- 23 mayıs 2024 beşiktaş trabzonspor maçı25
- icardi190538
- mert hakan yandaş17
- e f e8
- aydinoglu bombala21
- kocaeli de asansöre sıçan adam8
- 6 ayda yazılımcı olmak11
- ismail kartal19
- mecidiyeköy metrosunda intihar eden kız10
- 23 mayıs 2024 ali koç basın toplantısı11
- kızlar kendi aralarında ne konuşuyor11
- türk kızları neden gülümsemiyor11
- dünya türkiye'nin neyini kıskanıyor13
- sjsjsjsjsjsjsjsjsjsjsj sjs8
- bik bik için diktiğim etek17
- akpnin hala bedava kek vaadini tutmaması13
- insan olmaya ceyrek kala8
- anın görüntüsü9
- galatasaray20
- türkiyedeki rusların gövde gösterisi yapması12
- geldi yine deli8
- age of empires'in üstüne oyun var mı12
- afganistan yardımlaşma derneği başkanı16
- 22 mayıs 2024 atalanta bayer leverkusen maçı9
- rusların en iyi olduğu şeyler25
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi15
- iran'ın teşekkür mesajında türk bayrağı koymaması14
- erkeklerin sözlükte durma nedeni10
- hangi sözlük erkeğiyle evlenmek istersin8
- spor salonuna gitsem erkekler popoma bakar mı26
- unutulan ünlüler11
- işid'in bütün yaptıkları meşrudur10
- karınızla gratise gider misiniz11
- sokak köpeklerini isteyen evinde baksın9
- fazla bilinmeyen harika şeyler8
- ankarayı öven tip17
- manyak olmaya karar verdim9
- kitap okumanın zararlı ve gereksiz olması13
- kaza yerinin tespiti iran ihası tarafından yapıldı8
- bugün üike olarak resmi yastayız11
- bir galatasaraylının kulağına fred diye fısıldamak12
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz8
- icardi1905'i silip atmak19
- escort ile evlenmek10
- şişmanlar ölünce nereye gider8
- ellerim bos gonlum hos9
- kilo almak için bik bikle evlenmek10
- alex de souza vs fred9
bir filistinli'nin türk halkına yazdığı mektuptur.
merhaba,
ben bir filistinliyim.
arapım.
bugüne kadar bize çok yardım ettiniz.
ama artık etmeyin...
neden?
çünkü biz bu yardımlarınızı haketmiyoruz.
evet, haketmiyoruz.
1837 yılında biz henüz osmanlı toprağı iken filistin bölgesinde sadece 9000 yahudi yaşıyordu.
onlar da bizim gibi osmanlı vatandaşıydı.
1860 yılında rusya ve avrupa'daki gelişmeler nedeniyle topraklarımıza yahudi göçü başladı, böylece ilk yahudi yerleşimi kuruldu.
gelen yahudiler hepsi parayla, altınla geliyorlardı.
bu da bizim çok hoşumuza gidiyordu.
1882 yılına geldiğimizde filistin'de 2. yahudi yerleşimi kuruldu.
50 sene önce sadece 9000 olan yahudi nüfusu 1882'de 50.000 olmuştu.
o zaman sultanımız olan abdülhamid han, bu yahudilere toprak satışını yasaklamasına rağmen, bizler yahudiler ile alavere dalavere çevirdik ve onlara toprak satmaya başladık.
evet, yahudilere toprak satışımız yasaktı, ama avusturya, alman, ingiliz ve rus vatandaşlarına toprak satmamız yasak değildi.
biz de bu boşluktan istifade ederek yahudilere toprak sattık.
çünkü gelen yahudiler avusturya-macaristan, alman, ingiliz ve rus vatandaşlarıydı aynı zamanda.
toprak satmak için adeta sıraya girmiştik.
çünkü yahudiler beş para etmez topraklarımız için 3-4 misli fazla bedel ödüyorlardı.
birden hiç görmediğimiz kadar para gördük.
sonra yahudiler bizlere bu paraları nasıl harcamamız gerektiğini öğretti.
filistin'in her kentinde açılan bar, pavyon, gazino gibi ortamlarda, içkili mekanlarda bu paraları bir güzel ezdik.
efsane günlerdi gerçekten.
yahudilere toprak satarak aldığımız paraları, yahudilere ait eğlence merkezlerinde, yahudi dilberler ile yedik.
tabi bu arada yahudi nüfusu sürekli artıyordu.
ticaret yaptık yahudilerle.
yafa limanı açıklarına demirleyen bir fransız gemisinin limana girmesine türkler izin vermiyordu.
yahudiler de bize para teklif ettiler.
mavnalarımızla açıldık ve bu gemiden tam 450 sandık taşıdık 2 gece içinde.
türkler bizim mavnalarımızı aramıyordu.
sonradan öğrendik ki bizim taşıdığımız sandıklar silah doluymuş.
aman, silah olsun ne vardı?
güzel para kazanmıştık bu işten, önemli olan buydu bizim için.
sonra sultan bizim yediğimiz haltları anladı.
işi iyice kontrol altına aldı.
yahudi dostlarımıza bir metrekare bile toprak satamıyorduk artık.
biz de toprak satabilmek için yahudi para baronlarını, filistin'in yerel idarecileri ile tanıştırdık.
neticede onlar türk değildi, bizdendi, araptı.
osmanlı'nın filistin'deki bu arap yöneticileri sayesinde yahudileri osmanlı vatandaşlığına geçirterek toprak satmaya devam ettik.
ohhhh, yine paranın mına koymuştuk işte.
abdülhamid avucunu yalamıştı.
ama sonra bu durum da anlaşıldı.
osmanlı yine işimize taş koydu.
hakikaten anlamıyorduk, osmanlı neden bu kadar karışıyordu toprak satmamıza.
satarız, satmayız, onlara ne.
kızmıştık osmanlıya...
derken büyük savaş başladı.
tabi biz osmanlı'ya kızmıştık, ingilizler geldi o zaman.
ingiliz demek medeniyet ve özgürlük demekti.
bize bol bol altın verdiler, para verdiler.
filistin cephesindeki türk askerlerini soyduk ve büyük paralar kazandık.
ha bu arada bir ingiliz albay vardı, adı charles wembley.
"türk askerlerinin karnı altın dolu, gidin onları alın" dedi bize.
biz de filistin'de yakaladığımız her türkün karnını deştik, ama altın falan yoktu.
olsun varsın, ingiliz her türk askeri için para ödüyordu bize.
sonra osmanlı cephede yenildi.
kanal harekatında türk askerine gelen bütün yardımları yağmaladık, tam 14.000 türk askeri öldürüldü orada.
sonra tabi filistin'den de çekildiler.
büyük ingiliz komutan geldi.
adı edmund allenby'di.
bize süper teklifler yaptı. biz onu çok sevdik hatta ismi de uygun olduğu için ona "el-nebi" (peygamber) dedik.
sonra bizim ingiliz el nebi'ye taa şam'a kadar eşlik ettik.
hatta el nebi şam'daki selahaddin eyyubi'nin sandukasına çizmeleri ile basmadan önce çizmelerini parlatan kişi filistinli bir araptı.
neyse, çok detaya girdim.
büyük savaş bittikten sonra artık osmanlı tehlikesi ve zulmü ortadan kalktığı için yahudi kardeşlerimize istediğimiz kadar toprak satabiliyorduk.
efsane günler geri gelmişti.
bu arada yahudiler kale gibi köyler inşa ettiler, her köyün kendi silahlı korucuları vardı.
bize artık dostane davranmıyorlardı.
araplar ve yahudiler arasında çıkan anlaşmazlıklarda, ingilizler hep yahudileri haklı buluyordu.
sanki biraz adaletsizlik vardı, osmanlı daha adildi sanki.
neyse, biz halimizden memnunduk.
tabi ki yahudi kardeşlerimiz sayesinde çalışmadan bol paralı günler geçiriyorduk. birkaç münferit olayın ne önemi vardı ki?
bu arada 2. büyük savaş başladı.
duyduk ki avrupa'da yahudilere zulüm ediliyormuş.
onların buraya gelmesi için bağış topladık aramızda.
daha çok yahudi geldi, biz de daha çok toprak sattık işte.
bu büyük savaş da sona erdi tabi.
bu arada ingilizler filistin'den ayrılmaya karar verdi, ayrılırken de filistin'i bize bırakacaklardı sanıyorduk.
ama onlar iki ayrı devlet kurulması için birleşmiş milletlere gitti.
tam o sırada yahudi kardeşlerimiz bize saldırdı.
ohooo saldırmak ne kelime, anamızı bellediler resmen.
sonra ingiltere filistin'den ayrıldığını ilan etti ve burada israil devleti kuruldu.
ne olduğunu anlamamıştık bile.
daha sonra yahudilere her "kahrolsun israil" diyerek saldırdığımızda topraklarımız biraz daha küçüldü.
topraklarımızı bu sefer parayla değil, tankla, topla alıyorlardı.
biz ise hiçbir şey yapamıyorduk.
aradan yıllar geçti, artık biz dünyanın gözünde birer terörist olmuştuk.
eh madem teröristtik, terörist gibi davranalım dedik.
o yıllarda türkiye'de de pkk terör örgütü faaliyetlerine başlamıştı, onların ilk eğitimlerini bizim kamplarımızda verdik.
siz türkler ise israil'e karşı hala bizi destekliyor, bize acıyordunuz.
sonra ermeniler bize yardım etti, biz ermeni soykırımını tanıdık.
siz bize yine yardıma devam ettiniz.
"enayi parası" diyorduk sizin yardımlarınıza, oluk oluk akıyordu maşallah.
işte böyle böyle bugünlere geldik.
şimdi dönüp bakıyorum da, bir filistinli arap olarak vicdan azabı çekiyorum.
siz ne saf bir milletsiniz lan?
iki namaz kılan görünce hemen aldanıveriyorsunuz.
gemilere doluşup yardım getiriyor, ölüyorsunuz.
kolaları falan sokağa döküyorsunuz.
oysa siz o kolaları sokağa dökerken, biz şenliklerle gazze'deki coca cola fabrikasını açıyorduk
işte böyle böyle...
eyyy sevgili türk milleti...!
bize yardım etmeyin.
biz bu yardımı gerçekten haketmiyoruz.
merhaba,
ben bir filistinliyim.
arapım.
bugüne kadar bize çok yardım ettiniz.
ama artık etmeyin...
neden?
çünkü biz bu yardımlarınızı haketmiyoruz.
evet, haketmiyoruz.
1837 yılında biz henüz osmanlı toprağı iken filistin bölgesinde sadece 9000 yahudi yaşıyordu.
onlar da bizim gibi osmanlı vatandaşıydı.
1860 yılında rusya ve avrupa'daki gelişmeler nedeniyle topraklarımıza yahudi göçü başladı, böylece ilk yahudi yerleşimi kuruldu.
gelen yahudiler hepsi parayla, altınla geliyorlardı.
bu da bizim çok hoşumuza gidiyordu.
1882 yılına geldiğimizde filistin'de 2. yahudi yerleşimi kuruldu.
50 sene önce sadece 9000 olan yahudi nüfusu 1882'de 50.000 olmuştu.
o zaman sultanımız olan abdülhamid han, bu yahudilere toprak satışını yasaklamasına rağmen, bizler yahudiler ile alavere dalavere çevirdik ve onlara toprak satmaya başladık.
evet, yahudilere toprak satışımız yasaktı, ama avusturya, alman, ingiliz ve rus vatandaşlarına toprak satmamız yasak değildi.
biz de bu boşluktan istifade ederek yahudilere toprak sattık.
çünkü gelen yahudiler avusturya-macaristan, alman, ingiliz ve rus vatandaşlarıydı aynı zamanda.
toprak satmak için adeta sıraya girmiştik.
çünkü yahudiler beş para etmez topraklarımız için 3-4 misli fazla bedel ödüyorlardı.
birden hiç görmediğimiz kadar para gördük.
sonra yahudiler bizlere bu paraları nasıl harcamamız gerektiğini öğretti.
filistin'in her kentinde açılan bar, pavyon, gazino gibi ortamlarda, içkili mekanlarda bu paraları bir güzel ezdik.
efsane günlerdi gerçekten.
yahudilere toprak satarak aldığımız paraları, yahudilere ait eğlence merkezlerinde, yahudi dilberler ile yedik.
tabi bu arada yahudi nüfusu sürekli artıyordu.
ticaret yaptık yahudilerle.
yafa limanı açıklarına demirleyen bir fransız gemisinin limana girmesine türkler izin vermiyordu.
yahudiler de bize para teklif ettiler.
mavnalarımızla açıldık ve bu gemiden tam 450 sandık taşıdık 2 gece içinde.
türkler bizim mavnalarımızı aramıyordu.
sonradan öğrendik ki bizim taşıdığımız sandıklar silah doluymuş.
aman, silah olsun ne vardı?
güzel para kazanmıştık bu işten, önemli olan buydu bizim için.
sonra sultan bizim yediğimiz haltları anladı.
işi iyice kontrol altına aldı.
yahudi dostlarımıza bir metrekare bile toprak satamıyorduk artık.
biz de toprak satabilmek için yahudi para baronlarını, filistin'in yerel idarecileri ile tanıştırdık.
neticede onlar türk değildi, bizdendi, araptı.
osmanlı'nın filistin'deki bu arap yöneticileri sayesinde yahudileri osmanlı vatandaşlığına geçirterek toprak satmaya devam ettik.
ohhhh, yine paranın mına koymuştuk işte.
abdülhamid avucunu yalamıştı.
ama sonra bu durum da anlaşıldı.
osmanlı yine işimize taş koydu.
hakikaten anlamıyorduk, osmanlı neden bu kadar karışıyordu toprak satmamıza.
satarız, satmayız, onlara ne.
kızmıştık osmanlıya...
derken büyük savaş başladı.
tabi biz osmanlı'ya kızmıştık, ingilizler geldi o zaman.
ingiliz demek medeniyet ve özgürlük demekti.
bize bol bol altın verdiler, para verdiler.
filistin cephesindeki türk askerlerini soyduk ve büyük paralar kazandık.
ha bu arada bir ingiliz albay vardı, adı charles wembley.
"türk askerlerinin karnı altın dolu, gidin onları alın" dedi bize.
biz de filistin'de yakaladığımız her türkün karnını deştik, ama altın falan yoktu.
olsun varsın, ingiliz her türk askeri için para ödüyordu bize.
sonra osmanlı cephede yenildi.
kanal harekatında türk askerine gelen bütün yardımları yağmaladık, tam 14.000 türk askeri öldürüldü orada.
sonra tabi filistin'den de çekildiler.
büyük ingiliz komutan geldi.
adı edmund allenby'di.
bize süper teklifler yaptı. biz onu çok sevdik hatta ismi de uygun olduğu için ona "el-nebi" (peygamber) dedik.
sonra bizim ingiliz el nebi'ye taa şam'a kadar eşlik ettik.
hatta el nebi şam'daki selahaddin eyyubi'nin sandukasına çizmeleri ile basmadan önce çizmelerini parlatan kişi filistinli bir araptı.
neyse, çok detaya girdim.
büyük savaş bittikten sonra artık osmanlı tehlikesi ve zulmü ortadan kalktığı için yahudi kardeşlerimize istediğimiz kadar toprak satabiliyorduk.
efsane günler geri gelmişti.
bu arada yahudiler kale gibi köyler inşa ettiler, her köyün kendi silahlı korucuları vardı.
bize artık dostane davranmıyorlardı.
araplar ve yahudiler arasında çıkan anlaşmazlıklarda, ingilizler hep yahudileri haklı buluyordu.
sanki biraz adaletsizlik vardı, osmanlı daha adildi sanki.
neyse, biz halimizden memnunduk.
tabi ki yahudi kardeşlerimiz sayesinde çalışmadan bol paralı günler geçiriyorduk. birkaç münferit olayın ne önemi vardı ki?
bu arada 2. büyük savaş başladı.
duyduk ki avrupa'da yahudilere zulüm ediliyormuş.
onların buraya gelmesi için bağış topladık aramızda.
daha çok yahudi geldi, biz de daha çok toprak sattık işte.
bu büyük savaş da sona erdi tabi.
bu arada ingilizler filistin'den ayrılmaya karar verdi, ayrılırken de filistin'i bize bırakacaklardı sanıyorduk.
ama onlar iki ayrı devlet kurulması için birleşmiş milletlere gitti.
tam o sırada yahudi kardeşlerimiz bize saldırdı.
ohooo saldırmak ne kelime, anamızı bellediler resmen.
sonra ingiltere filistin'den ayrıldığını ilan etti ve burada israil devleti kuruldu.
ne olduğunu anlamamıştık bile.
daha sonra yahudilere her "kahrolsun israil" diyerek saldırdığımızda topraklarımız biraz daha küçüldü.
topraklarımızı bu sefer parayla değil, tankla, topla alıyorlardı.
biz ise hiçbir şey yapamıyorduk.
aradan yıllar geçti, artık biz dünyanın gözünde birer terörist olmuştuk.
eh madem teröristtik, terörist gibi davranalım dedik.
o yıllarda türkiye'de de pkk terör örgütü faaliyetlerine başlamıştı, onların ilk eğitimlerini bizim kamplarımızda verdik.
siz türkler ise israil'e karşı hala bizi destekliyor, bize acıyordunuz.
sonra ermeniler bize yardım etti, biz ermeni soykırımını tanıdık.
siz bize yine yardıma devam ettiniz.
"enayi parası" diyorduk sizin yardımlarınıza, oluk oluk akıyordu maşallah.
işte böyle böyle bugünlere geldik.
şimdi dönüp bakıyorum da, bir filistinli arap olarak vicdan azabı çekiyorum.
siz ne saf bir milletsiniz lan?
iki namaz kılan görünce hemen aldanıveriyorsunuz.
gemilere doluşup yardım getiriyor, ölüyorsunuz.
kolaları falan sokağa döküyorsunuz.
oysa siz o kolaları sokağa dökerken, biz şenliklerle gazze'deki coca cola fabrikasını açıyorduk
işte böyle böyle...
eyyy sevgili türk milleti...!
bize yardım etmeyin.
biz bu yardımı gerçekten haketmiyoruz.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar